Papşin Hanı (Hüsrev Paşa Hanı) ( Merkez)


Bitlis’e 4-5 km. uzaklıkta bulunan Papşin Hanı’nı XVI.yüzyılda Hüsrev Paşa’nın yaptırdığı ileri sürülmüştür. Hanın kitabesi bulunmadığından bu konu yetenince açıklık kazanamamıştır.


Han, kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlıdır. Muntazam kesme taştan yapılmıştır. Girişin iki köşesinde yarım silindirik, kuzeydoğu ve batı köşesi ile kuzeyinde kare Oldukça basit silmelerle sona eren duvarlardan sonra hanın üzeri toprak damla örtülmüştür.



Duhanı


Diyarbakır-Bitlis yolu üzerinde bulunan Duhanı’nın kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Hanın mimari üslubundan XVI-XVII.yüzyıllarda Osmanlı döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır. Enine dikdörtgen planlı olan han, 49.65 X 15.50 m. ölçüsündedir. Yamaçta bulunan hanın girişi ile iki cephesinin büyük bir bölümü tahrip olmuştur.


Han iki bölümden meydana gelmiştir. Hanın her iki bölümüne de ayrı ayrı, ancak aynı cephe üzerindeki sivri kemerli niş içerisine alınmış yuvarlak kemerli kapılardan girilmektedir. Hanın büyük bölümü 34.15 m. boyunda enine dikdörtgendir. İçerisi iki sıra halindeki payelerle üç bölüme ayrılmıştır. Bu payeler birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır.Üzeri boydan boya beşik tonozlarla Hanın küçük bölümü arazi konumundan ötürü düzgün bir plan göstermemektedir. İçerisi ikişerli dört paye ile üç bölüme ayrılmıştır. Bu payeler birbirlerine ve duvarlara kesme taştan sivri kemerlerle bağlanmıştır. Bu bölümün duvarlarında küçük mazgal pencerelerin oluşu bu kısmın yolculara diğerinin de hayvan ve arabalara ayrıldığını göstermektedir.



Başhan


Bitlis-Tatvan yolu üzerinde bulunan Başhan’ı XVI.yüzyılda Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa yaptırmıştır. XVI.yüzyıl yapısı olan han kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Hanın büyük bölümü 22.32 X 25. 38 m., küçük bölümü de 32 X 33 m. ölçüsündedir. Tamamen kesme taştan yapılan duvarlar düz silmelerle sonuçlanır ve üzeri de toprak damla örtülür.
Hana sol taraftaki 7.33 X 8.32 m. ölçüsündeki duvarlardan biraz daha içeride yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bu girişin üzerindeki kitabesi okunamayacak kadar bozulmuştur. Buradaki bir merdivenle hanın üzerine çıkılmaktadır.


Hanın kare planlı orta bölümü eşit aralıklı dokuz paye ile dört nefe ayrılmıştır.Bu payeler profilli sivri kemerlerle birbirlerine ve duvarlara bağlanmıştır. Doğu ve batıdaki bölümlerin üzerlerinde dıştan dar, içten geniş pencereler sıralanmıştır.



Hazo Han (Merkez)


Bitlis’in güneyinde, Bitlis Deresi yanında, Alemdar Köprüsü’nün yakınında olan Hazo Hanı kitabesinden öğrenildiğine göre 1626-1627 yılında yaptırılmıştır.


Doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı hanın duvarlarının yarısı muntazam kesme taştan, yarısı da kaba yontma taştan yapılmıştır. Beden duvarları bezemesiz, oldukça sade olup, yalnızca üst kısmını sade bir silme sınırlar. Üzeri toprak damlıdır.


Hanın girişi batıda cephenin ortasında olup sivri kemerli bir niş içerisinde yuvarlak kemerlidir. Girişin üzerinde kitabe bulunmaktadır. Hanın içerisi iki sıra halinde dörder paye ile on beş bölüme ayrılmıştır. Bu payeler birbirleri ve duvarlarla sivri kemerlerle bağlanmıştır. Her birinin üzeri de çapraz tonozlarla örtülmüştür. Girişe göre orta akstaki bölüm diğerlerinden daha geniş olup dikdörtgen planlıdır. Hanın doğu ve batı cephelerinde beşik tonozlarla örtülü üçer hücre bulunmaktadır.Bu hücrelerin her biri birer kapı ile orta bölüme açılmaktadır.Bu bölümlerin yolculara,ortadaki bölümün de hayvan ve arabalara ayrıldığı bilinmektedir.



Kohoz Hanı (Zal Paşa Hanı) (Adilcevaz)


Adilcevaz’dan Erciş’e giden yolun 7.km.sinde, Yolçatı denilen Kohoz Köyü’nün bulunduğu yerdedir. Zal Paşa tarafından yaptırılmıştır. Büyük olasılıkla da XVI.yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir. Zal Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve Sultan II.Selim zamanında görev yapmıştır.


Kohoz Hanı oldukça harap bir durumdadır. Hanın girişi yıkılmış, yalnızca arka ve yan cephelerdeki duvar kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Kalıntılara dayanılarak hanın 18.56 X 26.28 m. ölçüsünde dikdörtgen bir planı olduğu anlaşılmaktadır. Kesme taştan olan hanın üst kısmı toprak damla örtülmüştür.


İç mekanı iki sıra halinde, kuzey-güney doğrultusunda payelerle üç nefe ayrılmıştır. Büyük olasılıkla da her sırada üçer paye bulunuyordu. Kalıntılardan bu payelerin sivri kemerler ile birbirlerine ve duvarlara bağlandıkları sanılmaktadır. Payelerin oluşturduğu bölümler diğer yöredeki hanlar gibi tonozlarla örtülü olmalıdır.



Hatuniye Hanı (Hazo Hanı) (Merkez)


Bitlis Hatuniye Köprüsü yanında bulunan bu hanın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır.Günümüze gelen kalıntılardan ve tarihi kaynaklardan XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Abbasi döneminde Sultan Evhadullah Han’ın kızı Hamu Hatun tarafında XI.yüzyılda yaptırıldığı söylenmektedir.


Bitlis yöresindeki diğer hanlar gibi bu handa dikdörtgen planlı, kesme taştan bir yapıdır. İçerisi payelerin desteklediği payelerle bölümlere ayrılmıştır. Bu payeler duvarlara ve birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Üst örtüsü toprak düz damlıdır.



Hüsrev Paşa Hanı


Bitlis-Tatvan yolu üzerinde, kervan yolunun ilk konaklama hanıdır. Bu hanın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Kurd Erdmann bu handan “İhmal edilmiş bir Osmanlı yapısıdır” derken Albert Gabriel, hanı XIII-XIV.yüzyıllara tarihlendirmektedir. Mimari olarak Anadolu’daki Selçuklu hanlarının tipik bir örneğidir.


Iğdır Kervansarayı bu hana mimari ve plan düzeni bakımından benzemektedir. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olup içerisi sütunlarla üç sahna ayrılmıştır. Hanın güney cephesinde sivri kemerli bir niş içerisine alınmış, yuvarlak kemerli bir giriş kapısı bulunmaktadır. Hanın içerisinde payelerin ayırdığı on beş bölüm tonozlarla örtülmüştür.Üst örtü toprak düz damlıdır.



Şerefiye Han Hamamı (Merkez)


Şerefiye Külliyesinin bir bölümünü oluşturan hamam Han Hamamı ismiyle halk arasında tanınmaktadır. Hatuniye Caddesinde demirciler denilen yerde bulunmaktadır. Hamamın kitabesi bulunmamakla beraber Şeref Han’ın vakfiyesinde ismi geçen hamamın bu hamam olduğu sanılmaktadır.


Şerefiye Hamamı’nın düzgün olmayan palan düzeni bulunduğu araziden kaynaklanmaktadır. Buradaki arazinin doğu ve güneyinin kazılmasından ötürü hamamın bir bölümü toprağa gömülmüştür.


Hamamın soyunmalık kısmı oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Bu bölüme sonradan yapılan ek binaların arasından girilmektedir. Beşik tonoz örtülü küçük bir bölümden sonra içerisine girilen soyunmalık orijinal yapımında kare planlı olmasına karşılık sonradan iç kısımların köşeleri doldurulmuş ve sekizgen bir plana dönüştürülmüştür. Bu bölümün üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Soyunmalığın doğusunda bulunan bir koridordan dikdörtgen, beşik tonozlu ılıklık bölümüne geçilmektedir, bir diğer kapı ile de kubbeli bir bölüme geçilmektedir. Burada diğer hamamlarda rastlanmayan bir özellik de soyunmalığın bir bölümünde beşik tonozlu küçük bir eyvan meydana getirilerek kıble duvarına bir de mihrap yerleştirilmiş olmasıdır. Zeminden 70 cm. yüksekliğindeki bu bölüm diğerlerinden ayrılmaktadır. Böylece hamam içerisinde bir mescit meydana getirilmiştir.


Hamamın doğusunda büyük bir alanı kaplayan düzgün planlı sıcaklık merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Bu bölüm dört eyvan ve köşe hücrelerinden oluşmuştur. Buradaki hücreler arazi durumundan ötürü düzensiz bir plan göstermektedir. Bazı hücrelerin genişlemesinde arazinin kayalık oluşu da etkili olmuştur.


Paşa Hamamı (Merkez)
Bitlis Çarşısı'nda, dere kenarında bulunan Paşa Hamamını 1571 yılında Beylerbeyi Hüsrev Paşa yaptırmıştır. Paşa Hamamı, dikdörtgen planlı çifte hamamdır. Hamamın kadınlar ve erkekler kısmı yan yana olup, kadınlar kısmı yıkılmış, yalnızca erkekler kısmı günümüze gelebilmiştir.
Dıştan basit bir yapı olarak görülen hamamın doğu cephesine bir sıra dükkan yapılmıştır. Böylece hamamın XVI.yüzyıl özelliği gölgelenmiştir.
Erkekler kısmının soyunmalığı köşe tromplarının yardımı ile beden duvarları üzerine oturan merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Soyunmalığın güney duvarındaki bir kapıdan kare planlı bir hücreye geçilir, bunun batısındaki beşik tonozlu doğusunda da kubbeli iki hücre bulunmaktadır. Bu kısımların ılıklık olarak ayrıldığı sanılmaktadır. Kubbeli mekandan kuzey eyvanındaki sıcaklık kısmına geçilir. Bu sıcaklığın dört yanında beşik tonozlu dört eyvan bulunmaktadır. Yakın tarihlere kadar gelebilen kalıntılarından kadınlar kısmının da aynı düzende olduğu sanılmaktadır.




Anadolu’nun bir çok yerindeki kervan yolları üzerinde kurulan kervansaraylardan Bitlis’te örnekler bulunmaktadır. Önemli ticaret yolları üzerindeki bu kervansaraylar savaş sırasında karargah,barış zamanında ise konaklama yeri olarak kullanılmışlardır. Bundan ötürü diğer yapılardan farklı bir düzende dıştan kaleyi andıracak şekilde içerisinde de çağın gereksinimine uygun biçimde yapılmışlardır. Bitlis de Şerefiye, Arasa, Duhanı, Kohoz ve Zal Paşa hanlarının yanı sıra El Aman Kervansarayı yapılmıştır.



El Aman Kervansarayı (Rahva Kervansarayı)



El Aman Kervansarayı, Bitlis-Tatvan-Muş yolu ayrımında Rahva düzlüğü denilen yerde bulunmaktadır. Rahva Düzlüğü kış aylarında kervanlar için tehlikeli bir yerdi. Bu nedenle de kervansaray oldukça geniş bir arazide kurulmuştur. XVI. yüzyılda Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kervansarayın ne zaman yapıldığını içeren bir kitabe günümüze ulaşamamıştır. Bu kervansaray Anadolu’nun en büyük ve eski kervansaraylarından birisidir.


Kervansaray avlu ile birlikte, 90 x 70 m uzunluğunda, beş ayrı bölümden oluşmaktadır. Kervansarayın batı bölümündeki kalın, kesme taş duvarlı bölüm adeta bir ribat (yol güzergahlarında askeri amaçlı küçük kale) görünümündedir. Silindirik payandalarla desteklenin bu bölüm yapının en eski bölümüdür.


Kervansaray doğ batı doğrultusunda iki sıra halinde iki sıra halinde üçerden altı paye ile üç nefe ayrılmıştır. Bu mekanların üzeri beşik tonozlarla örtülmüştür. Bu bölümün dışarıya açılan pencereler adeta birer mazgal görünümündedir.


Kervansarayın güney bölümü diğer taraflardan farklı olarak beş dikdörtgen hücreli olup bunlar da birer kapı ile avluya açılmaktadır. Bu hücrelerin güney kenarının ortasında da birer pencere,batı duvarlarında da birer ocak bulunmaktadır. Bu hücrelerin üzeri de dikey sivri kemerlerle örtülmüştür.


Kervansarayın ikinci bölümünü oluşturan kapalı mekan birinci yapının kuzey doğu köşesindedir ve ondan daha yüksek , daha geniş ve aydınlıktır. Kuzey duvarı diğer duvarların iki katı kalınlığındadır ve aynı zamanda , dıştan her kenardaki ikişer payanda ile desteklenmiştir. Bu bölüm avlu duvarı ile birleşerek daha değişik bir plan göstermektedir. Doğu batı yönünde iki sıra halinde, her sırada dört paye ve beş sivri kemerle üç uzun nef meydana getirmektedir. Birinci kısımdan daha büyük olan bu bölüm tonozlarla üstü örtülmüştür. Burada da mazgal pencereler duvarlara sıralanmıştır.


Güney kenardaki büyük bir kapı ,kervansarayın haçvari bölümüne açılmaktadır. Avlunun batı kenarı ortasında büyük sivri kemerli ve sivri tonozlu giriş eyvanı doğu batı uzantısında uzun bir koridor görünümündedir. Bu koridorun ortasında bulunan yüksek kubbeli kare bölüm dört bir yandaki eyvanlarla haçvari bir plan görünümündedir. Burasının kuzeyindeki eyvan kervansarayın kapalı kısmına,güney eyvanı arasta çarşısı denilen yere açılmaktadır. Kubbeli mekanın çevresindeki eyvanlar aynı büyüklükte değildir. Bunların en büyüğü giriş kısmında bulunan eyvandır. Burası da sivri kemerli bir tonozla takviye edilmiştir. Bu bölümün karşısında,kervansarayın batısındaki eyvan oldukça uzun olup birinci kapalı kısma açılmaktadır. Batı eyvanının kuzeyindeki hücreler kervansarayın ikinci kapalı kısmına açılmaktadır.Bunun da üzeri beşik tonozla örtülmüştür.


Kervansarayın güneydeki eyvanı, en küçük eyvan olup güneydeki bölümleri kervansarayın diğer bölümlerinden ayırmaktadır.Buradaki güney eyvan genişliğinde, beşik tonoz örtülü bir koridor ortadan sivri bir kemerle ikiye ayrılmıştır. Bu koridorun doğusunda üç, batısında da dört ayrı hücre bulunmaktadır.


Ana girişin güneyindeki bir kapı ile içerisine girilen kare hücre mescit olarak kullanılmıştır.
Girişin kuzeyindeki hücreler diğer bölümlerden tamamen ayrılmış durumdadır ve iki katlıdırlar. Bunların kervansaraya gelen hatırlı kişilere ayrıldığı sanılmaktadır. Avludaki bir merdiven kervansarayın gözetleme kulesine çıkışı sağladığı sanılmaktadır.


Kervansarayın dördüncü bölümü avlunun güneyindeki hamam ve ona bitişik hücreleri oluşturmaktadır. Asıl yapıdan daha küçük ve daha alçak olan bu kısmın da avluya çıkışı sağlayan bir koridor ile ona dikey dört hücreden oluşmaktadır. Koridorun batısında, girişin yanına rastlayan kısımda beşik tonozlu iki hücre daha bulunmaktadır. Bunların helalar olması kuvvetle muhtemeldir.


Kervansarayın üst örtüsü bütünüyle tonozlarla örtülü olup bu tonozlarda taş ve tuğla birlikte kullanılmıştır.Bunların arasında bir insanın geçebileceği deliklerin bulunuşu dikkat çekicidir. Ancak bunların ne amaçla yapıldığı bilinmemektedir.