Ve ez-Zuhrî: Ben kocası ölmüş olup bulûğa ulaşmamış genç kadının da güzel kokuya yaklaşmasını uygungörmem. Çünkü onun üzerine de bâliğa gibi iddet bekleme vardır, demiştir.
74-.......Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb şu üç hadîsi haber verip şöyle demiştir: Ben, babası Ebû Sufyân ibn Harb vefat ettiği zaman Peygamber'in zevcesi Ümmü Habîbe'nin yanına girmiştim. Derken Ümmü Habîbe içinde sarı renk de bulunan "halûk" adındaki güzel kokulu karışık süslenme boyasını yâhud da diğer bir süslenme boya*sını istedi. Akabinde bu boyadan (eline sürdüğü boyayı azaltmak için) bir kıza sürdükten sonra kendi iki yanağının safhalarına (ve kolları*na) sürdü. Sonra şöyle dedi:
— Vallahi benim böyle koku ve boya ile süslenmeye hiç ihtiyâ*cım yoktur. Şu var ki, ben Rasûlullah(S)'tan minber üzerinde şöyle buyururken işittim: "AHah'a ve son güne îmân eden bir kadının koca*sından başka bir ölü için yası, üç günden fazla sürdürüp süslenmeyi terketmesi halâl olmaz. Lâkin kadın kocasının ölümü üzerine dört ay on gün hüzünlü olup, zîneî ve süsünü bırakır."
Zeyneb şöyle dedi: Sonra bir kerre de ben erkek kardeşi vefat ettiği zaman Zeyneb bintu Cahş'ın yanına girmiştim. O da bir koku isteyip bundan kendisine sürdü. Sonra şöyle dedi:
— Dikkat edin! Vallahi benim koku sürünmeye hiçbir ihtiyâcım yoktur. Şu kadar ki, ben Rasûlullah'tan minber üzerinde şöyle bu*yururken işittim: "Allah'a ve son güne îmân eden bir kadının, koca*sından başka bir ölü için üç günden fazla matem tutup zînet ve süsü*nü terketmesi halâl olmaz. Lâkin kadın kocasının ölümü üzerine dört ay on gün hüzünlü kalıp zînet ve süsünü bırakır",
Zeyneb şöyle dedi: Ben annem Ümmü Seleme'den şöyle derken işittim: Bir kadın Rasûlullah'a gelip:
— Yâ Rasûlallah! Kızımın kocası vefat etti. Şimdi de gözleri ra*hatsız oldu. Bu durumda ben kızımın gözlerine sürme çekeyim mi? diye sordu.
Rasûlullah (S):
— "Hayır!" buyurdu.
Kadın iki yâhud üç defa bu isteğini tekrarladı. Rasûlullah da bun*ların hepsinde "Hayır!" diyordu. Sonra Rasûlullah:
— "Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür. Câhiliyet za*manında sizden biriniz (bir sene beklerdi de) senenin başına geldiğin*de bir deve tezeği atardı (ve böylece matemden çıkardı)" buyurdu.
Zeyneb'in râvîsi Humeyd dedi ki: Ben Zeyneb'e:
— Bu, "Senenin başında deve tersi atardı" sözünden maksad ne*dir? diye sordum.
Zeyneb şöyle cevâb verdi:
— Câhiliye devrinde kadın kocası Öldüğü zaman, evinin en kü*çük ve en hakir bir odasına (karanlık bir köşesine) girer ve en kötü elbiselerini giyerdi de, artık bir sene geçinceye kadar hiçbir koku sü*rünmez, hiçbir tuvalet ve temizlik yapmazdı. (Böyle ağır bir hapis ha*yâtını tamamladıktan) sonra kadının yanma merkeb yâhud koyun yâhud kuş nev'inden bir hayvan getirilirdi de kadın (efsûnlanır gibi) o hayvanı kendi vücûduna sürterdi. Kadının böyle vücûduna sürte süite ezdiği hayvan artık yaşayamaz ölürdü. Sonra kadın o çirkin hapis odasından çıkardı. Bu defa kadının eline bir deve tersi verilirdi, o da bunu fırlatır atardı. Bu merasimden sonra artık kadın temizlenir, yı*kanır ve istediği gibi süslenerek ortaya çıkar da evlenme teklif ede*cek isteyicilerine görünebilir, kendini onlara arzederdi.
İmâm Mâlik'e -Allah ona rahmet eylesin- "Tataddu bihi" ne de*mektir? diye soruldu. İmâm Mâlik: Kadın onu cildine sürer demek*tir, diye cevâb verdi.