9- (1642) Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yezîd b. Zürey', Humeyd'den, o da Sâbit'den, o da Enes'den naklen haber verdi. H.
Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. Bu lâfız onundur. (Dedi ki) :
Bize Mervân b. Muâviye El-Fezârî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Humeyd rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Sabit, Enes'den naklen rivayet etti ki, Pey*gamber (Sallaİlahü Aleyhi ve Sellem), iki oğlunun arasında götürülen bir ih*tiyar görerek:
«Buna ne olmuş?» diye sormuş. — Yürümeyi nezretmiş, demişler. Resûlüllah (SallaUuhii Aleyhi ve Sillem) :
«Şüphesiz ki Allah bu adamın kendini azâb etmesinden müstağnidir.» buyurmuş ve (hayvana) binmesini emretmiş.

10- (1643) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteyhe ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize îsmâîl yâni îbni Ca'fer, Amr'dan —ki İbni Ebî Amr'dır— o da Abdurrahmân EI-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayette bulundu ki, Peygamber (Sallaİlahü Aleyhi ve Seliem) iki oğ*lunun arasmda onlara dayanarak giden bir ihtiyara yetişerek:
«Buna ne oldu?» diye sormuş. Oğulları:
— Yâ Resûlâllah, nezri vardı, cevabını vermişler. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Bin ey ihtiyar! Zira Allah senden ve nezrinden ganîdir.» buyurmuş. Lâfız Kuteybe ile İbni Hucr'undur.

(...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdülâzîz yâni Derâverdî, Amr b. Ebî Amr'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini ri*vayet etti.
Bu hadîsi Buhârî «Cezâü's-Sayd» bahsinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Eymân ve Nüzûr»da tahrîc etmiş*lerdir.
Oğullarının arasında onlara dayanarak güç halle yürüyebilen zâtın ismi bazılarına göre Kays'tır. Bir takımlar Kayser olduğunu söylemişlerdir. Künyesi Ebû İsrail 'dir.
Zahirîler bu hadîsle istidlal ederek: «Yürümekten âciz kalan kimseye hedy kurbanı lâzım değildir.» demişlerdir. Sair fukahâdan üç kavil rivayet edilir.
1- Hz. Alî ve Abdullah b. Ömer (Radiyallaiıu anh) dan rivayet olunan bir kavle göre Kâbe'ye yürüyerek gitmeyi nezre-den bir kimse bundan âciz kalırsa yürüyebildiği kadar yürür; yürüyemez oldu mu binek gider; ve bir koyun kurban eder Atâ, Hasan-ı Basrî İmam Âzam- ve İmam Şafiî buna kail olmuş*lardır. İmam Âzam'a göre âciz kalmadan hayvana binenin hük*mü de budur; yalnız yemininden döndüğü için keffaret verir.
2- İkinci kavle göre âciz kalan kimse geri döner; sonra tekrar hacceder; ve binek gittiği yeri yürür; buna hedy lâzım değildir. Bu kavil İbni Ömer, İbni Abbâs, İbni Zübeyr ,ile. İb*rahim Nehaî ve İbni Cübeyr 'den rivayet olunmuştur.
3- Üçüncü kavle göre geri döner; binek gittiği yeri yürür; hedy kurbanı lâzımdır. İbni »Abbâs ile Nehaî 'nin birer kavli de bu olduğu gibi Saîd b. El-Müseyyeb ile İmam Mâ1ik dahî buna kail olmuşlardır.

11- (1644) Bize Zekeriyyâ b. Yahya b. Salih El-Mısrî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize El-Mufaddal yâni İbni Fadâle rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Abdullah b. Ayyaş, Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da Ebu'l-Hayr'dan, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivayet etti, ki şöyle demiş:
Kız kardeşim yalın ayak Beytullah'a yürümeyi adadı. Bana da bu meseleyi onun nâmına Resû\uİlah(SaUaUahü Aleyhi ve Seltem) 'e danışmamı emretti. Ben de danıştım:
«Hem yürüsün, hem bin»in!» buyurdular.

12- (...) Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize /Vbdiirrazzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc haber verdi. (De*di ki) : Bize Saîd b. Ebi Eyyûb haber verdi. Ona da Yezîd b. Ebî Habîb haber vermiş. Ona da Ukbe b. Amir El-Cühenî'den naklen Ebu'1-Hayr rivayet etmiş ki, Ukbe: «Kız kardeşim nezretti...» diyerek Mufaddal'in hadîsi gibi .rivayette bulunmuş; yalnız hadîste «yalın ayak» kaydını zik-retmemiş; «Ebu'1-Hayr Ukbe'den ayrılmazdı.» cümlesini ziyade etmiştir.

(...) Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim ile İbni Ebî Halef de ri*vayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Yahya b. Eyyûb haber verdi. Ona da Yezîd b. Habîb bu isnâdla Abdurrazzâk hadîsi gibi ihbar*da bulunmuş.
Bu hadîsi Buhârî «CezâüVSayd» ve «Nüzûr» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Nüzûr»da tahrîc etmişlerdir.
Nezri yapan.kadın Hz. Ukbe 'nirr kız kardeşi Ümmü Hib-bân^binti Âmir 'dir. Bir rivayette bu kadının şişman olduğu, bu sebeple yürümek kendisine güç geldiği bildirilmiştir. Hadîsi muhte*lif rivayetleri vardır. Bunlardan birinde:
«Ona emret de baş örtüsünü sarınsın, vasıtaya binsin ve üç gün oruç tutsun.» buyurulmuştur. Halbuki:
Yukarıdaki Enes ve Ebû Hüreyre (Radiyallahuanh) rivayetlerinde ihtiyara doğrudan doğruya hayvana binmesi emrolunuyor, bir şey istenmiyordu. Bu bâbta Nevevî şunları söylemiştir: «Birin*ci hadîs yürümekten âciz olanlara hamledilmiştir. Böylesi vasıtaya bine*bilir; ama kurban kesmesi îcâbeder. Ukbe 'nin kız kardeşi hadîsin gelince: Onun mânâsı, yürümeye kudreti olduğu zaman yürüsün, yürüyemediği yahut çok yorulduğu zaman vâsıtaya binsin. Bunun da hay*van kesmesi îcabeder; demektir.
Bu söylediğimiz her iki surette de hayvan kesmesi İmam Şa*fiî 'nin râcıh olan kavlidir. Ulemâdan bir cemaat da buna kaildir. Şâfiî'nin ikinci kavline göre ihtiyara hayvan kesmek vâcîb değil, mus-tehaptır. Yalın ayak yürüme meselesinde mutlaka yalın ayak bulunması şart değildir; ayakkabı da giyebilir. Ukbe'nin kız kardeşi hadîsinin «Süneni Ebî Dâvûd»daki rivayetinde kadının âciz kaldığı için hayvana bindiği bildirilmiştir...»