(YAZ)I YAZABİLMEK
Zamansız bir zamanda zaman yoktu bir zamanlar. Hatta “yok” bile yoktu. Sadece “O” vardı. İrade etti, kudret ve kader kalemi işlemeye başladı. önce “Kün” emri yazıldı kainat boşluğuna. Ve yumurta büyüklüğünde bir tohum yaratıldı, hiçten, yoktan ve “gayb”dan. Evet,koca kainat, kuasarları, galaksileri, yıldız sistemleriyle, o yumurta büyüklüğündeki tohumun içindeydi. Sonra büyük bir patlama oldu. Tohum yarıldı, kainat sümbül verdi ve bir gül güzelliğinde açılmaya, genişlemeye başladı. Hem, bir ağaç olmaya namzetti o. Şefkatli Yaratıcı kainatı büyük bir kitap gibi, kudret ve kader kalemiyle azametli bir şekilde yazmaya devam ediyordu. Bütün âlemleri birer satır gibi yazmayı sürdürdü. O sırada dünya denilen ateşten küre de hızla dönüyor, bir taraftan da sönüyordu. Ateşi merkezine, çekirdeğine çekiliyor, katılaşıyordu. Birden çok haşmetli bir “HAYY” rüzgârı esti zemin yüzünde. Ve bir çiçek hayatlandırılmış bir şekilde başını topraktan çıkardı. Bütün cansız, dev gibi gezegenlere adetâ meydan okudu küçücük, ince, zarif vücudundaki “hayat”ıyla. Yine kudret kalemini oynatmıştı Nakkâş-ı Ezelî.
Daha sonra, kainat kitabının özeti olan insanı yazdı kudret kaleminin uçları olan zerrelerle. Kur’an-ı Hakîm’i de o kainata bir tercüme-i Ezeliye olarak en sevdiği kulu olan Habîb-i Ekrem (asm)’a gönderdi. O da tüm dünyaya ilan etti ilahî tercümeyi, gerek anlatarak, gerekse yazdırarak.
Görünen o ki; hep bir yazma fiili vardı ezelden ebede kadar devam eden ve edecek olan. Sani-i Hakîm, sanatının en ince ayrıntılarıyla kainatı süslüyordu her daim. “güz”ün toprak altına serilen tohumları, “kış”ın şiddetli soğuğuyla terbiye ediyor ve “bahar”da bir gül goncası misâli sunuyordu bizlere. Ve nihayet “yaz”ı da yazıyordu ardından.
“yaz”ı yazan Nakkâş-ı Ezelî, insana da vermişti bu fiilin küçük bir numunesini. Demek kulunun da “yazı” yazmasını istiyordu. Yazdığı kudret mektuplarıyla kendi cemâl ve kemâlini en güzel sûrette görüp gözeten Cemîl-i Zülcelâl, kulunun da kendi ilim ve hikmetini en güzel bir şekilde “yazı” ile göstermesini isteyecekti.
Evet değerli okuyucularımız; Cenâb-ı Hakk kudret kalemiyle kainatı an be an yazarken bizden de istediği bir şeyler var galiba. Hem ayrıca siz değerli okuyucularımızın, kainatın bir özeti olarak sahip olduğunuz büyük kıymetin dilinizin altında ve kaleminizin ucunda olduğunu ifade ediyor, ve bunu da söz ve yazı olarak açığa vurmanız gerektiğini düşünüyoruz. Son olarak da “yaz” mevsimi gibi sıcacık yazılarınızı cân-ı gönülden bekliyoruz.
Kaleme ve yazdıklarına yemin eden Rabbimize bir şükür olmaz mı kalem(iniz)i kullanmak.
--------------------------------------------------------------------------------