Allah’ın hükmünden başkasını kabul etmek, meşrû görmek veya onun Allah’ın hükmünden üstün yönleri olduğuna inanmaktır. Hüküm ve hakimiyet yalnızca Allah’a has bir haktır. (Hiçbir mahlûkun hükme ehliyeti yoktur. İnsan yalnızca Allah’ın hükümlerini uygulamakla memurdur),
“Hüküm yalnız Allah’ındır” (Yûsuf, 12/40).
Allah’a isyan olan bir ameli helal görecek kadar alim veya şeyhlerine uyanlar (Allah korusun) bu sınıftadırlar.
“(Yahudiler) Allah’ı bırakıp alimlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler” (Tevbe, 9/31)
Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem Tirmîzi’de yer alan sahih bir hadiste bu ayeti Adiy b. Hâtim’e, “Hıristiyanlar alimlerine helali haram, haramı da helal kılmalarında itaât ediyorlardı. Kim Allah’tan başkasına şeriat koyma, (hayata tümüyle yön verme) hakkı iddia ederse Allah’tan indirileni inkar etmiştir” -şeklinde açıklamış, sonra da şu ayeti okumuştur,- “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerin ta kendileridirler” (Mâide, 5/44).
Emir ve yasaklama hakkı, sadece Allah’ındır,
“Bilesiniz ki, yaratmak ta, emretmek te O’na mahsustur” (A’raf, 7/54).