Streslerin kaynağı

Günümüzde çoğu insan stresin ağına kendini kaptırmaktan, ruhî bunalım içerisine girmekten kendini kurtaramamaktadır. Dünya böylelerinin yüzüne artık gülmüyor, ne yapsalar mutlu olamıyorlar, herşey âdetâ boğazlarını sıkan bir kement oluyor.
Çağın hastalığı olan stresin sebepleri ve çözümü üzerinde ise ciddiyetle durulduğu söylenemez. Sathî izahlar ve çözümler geçici bir yatıştırma sağlasa da hastalık en ufacık bir hadisede debreşivermektedir. Stres söz konusu olunca Lem'alar'daki şu cümleyi hatırlamak, stresin sebebinin ve çözümünün bunda saklı olduğunu düşünmekten kendimi alamam. Burada denilir ki: "Ey insan! Fatır–ı Hakîmin senin mahiyetine koyduğu en garip bir hâlet şudur ki, bazan dünyaya yerleşemiyorsun. Zindanda boğazı sıkılmış adam gibi, 'Of, of!' deyip dünyadan daha geniş bir yer istediğin halde; bir zerrecik bir iş, bir hatıra, bir dakika içine girip yerleşiyorsun. Koca dünyaya yerleşemiyen kalb ve fikrin o zerrecikte yerleşir. En şiddetli hissiyâtınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun.

"Hem senin mahiyetine öyle mânevî cihazât ve latîfeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz, bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi; o latîfe bir saç kadar bir sıklete, yani gaflet ve dalâletten gelen küçük bir hâlete dayanamıyor. Hatta bazan söner ve ölür."

Bu mahiyetteki bir insanın, kendini tanımaması, cihaz ve hissiyatının farkında olmaması, elindeki altınları bir çakıl taşı gibi sağa sola fırlatan bir çocuktan farksız olduğunu göstermektedir. Bu cihaz ve hissiyat gerçek mecrasını bulup gerekli tatmine ulaşamadığında, işte o zaman stresler başlıyor. Çözüm ise bu duyguları kendilerine has gıdalarla doyurabilmekten geçmekte.

Ruhu, kalbi aç, hissiyatı gıdasını bulamamış bir insanın sıkıntı ve bunalımlara düşmesi kadar tabiî ne olabilir?

Stresin köküne inmek isteyenler önce insanı tanımalılar, o zaman çözümü de bulmakta gecikmeyeceklerdir.

Lem'alar'da bu insan tablosu ortaya konulduktan sonra, "Mâdem öyledir, hazer et [sakın], dikkatle bas, batmaktan kork! Bir lokma, bir kelime, bir dâne, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük letâfilerini onda batırma"1 hatırlatmasının yapılışı da gâyet yerinde. Bütün mesele insanın kendini tanıyıp her cihaz ve duygusuna ağırlığınca önem verebilmek.




--------------------------------------------------------------------------------

1. Lem'alar, s. 140.
Şaban Döğen, Yeni Asya, 23 Ağustos 1997.

--------------------------------------------------------------------------------