____ İsmail Yediler_____
Sefkatle donanmis cesaret
Avustralya'da Barefoot Bushman Vahsi Hayvan Parki'nda, Karla Bredl isimli 21 yasindaki bir kiz, turistlere, timsahlarin nasil beslendiklerini anlatiyordu. Biraz sonra basina geleceklerden habersiz olarak konusmalarina devam ederken, birdenbire 4.5 metrelik dev bir timsahin saldirisina ugradi. O sirada orada bulunan Joe Bredl, kizini bacaklarindan kavrayip agzina alan timsahin uzerine once eline gecirdigi bir tirmikla hucum etti ve kafasina vurmaya basladi. Timsah, birakmayinca, bu sefer turistlerin saskin bakislari arasinda, baba Joe Bredl, timsahin gozlerini oyarak kizini kurtardi. Karla'nin kalca kemigi ve bacagi kirildigi, ic organlari da tahrip oldugu icin kaldirildigi hastanede yogun bakima alindi. Kizin amcasi Rob Bredl'e gore, bir timsahi durdurabilmenin tek yolu onun gozlerini oymak...
Bu haber bana bazi seyler hatirlatti.
1970'li yillarin ortasinda Kizilcaboluk'ten minibus dolmusla Denizli'ye gidiyorduk. Yolda giderken koylerden binen yolcular da bos yerler oldugu icin aliniyordu. Bir yerden bir kadin da binmisti. Fakat bunlar rahatsiz edici bicimde bagira bagira konusuyorlardi. Bir ara birisi "Hani yasli bir kadin vardi ya o olmus!.." dedi. Oburu "Gecen traktorun uzerinde gormustum ama zaten yasli idi varsin olsun." dedi. Arkasindan gulerek bir baskasinin olumunden de soz ettiler. Tam bir gaflet havasinda konusmalar devam ediyor, ama asla olum gercegini dusunmuyorlar hele hele kendi olumlerini hic akla getirmiyorlardi. Ben de kendi kendime "Allah Allah, olumden hic ibret aldigimiz yok, sanki biz hic olmeyecekmisiz gibi davraniyoruz!" diye icimden gecirdim. Sehre yaklasirken bu kadinlar ineceklerini soylediler. Sofor de tam giristeki virajli bir yerde arabayi durdurdu. Kadinlar hala konusuyor, alacaklari esyalarin sekli ve rengi mevzuunda da munakasa ediyorlardi. Ben cumaya gec kalacagim diye telas ediyordum. Sofor ise "Haydi inin artik, zaten arabayi iyice saga yanastiramadim... Acele edin.." diye ihtari uzerine bunlar inmeye basladi. Fakat karsidan bir araba geliyordu, arkadan da hizli bir kamyon... Biz neredeyse yolun ortasindaydik. Kamyon ya sollayacak karsidan gelenle carpisacak, ya bize vuracak veya sagimizdan zorlanarak gececekti. O, sonuncuyu secti. Secti ama kadinlardan birisini de cansiz olarak yere serdi... Bu sefer aglasmalar, feryatlar ve dovunmek baslamisti.
Birinci Dunya Savasi'nin sonundaki maglubiyetten kurtulmamiz icin silkinip kendimize gelerek harekete gecmemizi isteyen Bediuzzaman, o zaman yazdigi Sunuhat isimli eserinde "zaruretlerin mahzurlu seyleri mubah kildigini" ifade eden cumleye bir de "Ayni sekilde zaruretler muskilatlari da kolaylastirir." ifadesini ekleyerek diyordu ki, "Korkaklikta darb-i mesel hukmunde olan tavuk, yavrulari yaninda iken, onlara olan sefkatinden dolayi camusa (manda) saldirir. Iste dehsetli cesaret... Hem darb-i mesel olmus ki, kecinin kurda karsi olan korkusu izdirar vaktinde (zorda kalinca) mukavemete inkilap eder. Boynuzu ile kurdun karnini deldigi vakidir. Iste harika bir secaat..." Sonunda meseleyi soyle bagliyordu: "Imanin mahiyetindeki harikulade sehamet (yigitlik, bahadirlik), izzet-i Islamiye'nin tabiatindaki alempesent (herkes tarafindan takdir edilen) secaat, uhuvvet-i Islamiye'nin uyanmasiyla her vakit mucizeler gosterebilir."
Esref Edip Fergan'in sorularina cevap verirken de soyle diyordu: "Bana, '-Sen suna buna nicin satastin?' diyorlar. Farkinda degilim. Karsimda muthis bir yangin var. Alevleri goklere yukseliyor. Icimde evladim yaniyor, imanim tutusmus yaniyor. O yangini sondurmeye, imanimi kurtarmaya kosuyorum. Yolda biri beni kosteklemek istemis de ayagim ona carpmis. Ne ehemmiyeti var? O muthis yangin karsisinda bu kucuk hadise bir kiymet ifade eder mi? Dar dusunceler! Dar gorusler!.."
İsmail Yediler, Göze Takılanlarr, Zaman, 8 Mart 1997