FETHULLAH HOCA’NIN SİYASİ ARENADAKİ SES VE ETKİSİ...

Ali BAYRAMOĞLU

Fethullah Hoca’nın siyasi arenadaki sesi ve etkisi giderek artmaya başladı. Doğal olarak kamuoyu ve medyanın ilgisi de Fethullah Hoca ve cemaati üzerine yoğunlaştı.

Bir dizi yorum yapılıyor...

Bir kesim Fethullah Hoca cemaatinin RP’ye karşı kullanıldığı kanaatinde; kimi bunu olumlu buluyor; kimi tehlikeli; bu fikre katılan RP’liler siyasi bir komplo olarak değerlendiriyorlar bu durumu...

Siyasi yorumlar ise, DYP’nin, güçlü olduğu bilinen dinî bir kesimi kendi yanına çekmek isteğiyle, Fethullah Hoca’nın eğitim ve vakıf faaliyetlerini yürütmek için siyasi iktidara mecbur olmasının cemaat ile DYP arasında doğal bir yakınlaşma oluşturduğu çerçevesinde gelişiyor. Siyasi yorumlarda gerçeklik payı yok değil.

Fethullah Hoca gayet açık bir şekilde niyetinin siyasi bir tavır almak değil, tersine farklı siyasi kesimler arasında diyalog kurulmasına katkıda bulunmak, hatta bunu sağlamak olduğunu belirtse de; yakın çevresi, Hocaefendi’nin hiçbir şekilde bir siyasi partiyi işaret etmediğini ve etmeyeceğini söylese de aynı yakın çevre Hocaefendi’nin “Çiller önemli işler yapıyor ve yapacağa benziyor” gibi sözlerinin cemaat tarafından, “Oyunuzu DYP’ye verin” şeklinde anlaşılacağından korkuyorlar. Yine de bu tür yorumlar, Fethullah Hoca’nın ve cemaatinin gerçek işlevlerini yeterince ortaya koyamıyor.

Fethullah Hoca’nın söylediklerinin doğruluğu ya da yanlışlığı, siyasiliği ya da gayri siyasiliği değil önemli olan; söylediklerinin ne işe yaradığı önemli... Hoca’nın kim olduğu önemli değil, neyi temsil ettiği, hangi gelişmeye ivme kazandırdığı önemli...

Fethullah Hoca aynı zamanda hem bir doğal ve toplumsal değişme seyrinin sonucu, hem de bu seyri hızlandırabilecek bir neden: Fethullah Hoca’nın çıkışları ve girişimleri din–siyaset ilişkilerinin doğal seyrine oturmaya başlamasının bir sonucu aslında; buna karşılık dinî söylemin doğal ve kültürel rayına oturtulmasını, bir anlamda özelliklerini kaybetmeden “sekülerleşme”sine bir ivme kazandırılmasını da ifade ediyor. 8 ve 13 Temmuz 1995 tarihlerinde yazdığımız yazılarda bu konu üzerinde durmuştuk. Dört önemli yönü var Fethullah Hoca’nın ve cemaatinin yaydığı sesin:

1. Fethullah Hoca ve cemaati, İslâmî hareketler açışından zamanın ruhuna meydan okumaktadırlar. Cezayir’den Mısır’a, İran’dan Türkiye’ye siyasi İslâm hareketlerinin ortak noktasının hem Batı modernizmine, hem de yerel İslâmî geleneklere savaş açması olmasıdır. Buna karşılık, Fethullahçılar’ın bu geleneklere sahip çıkmaları, İslâm’ı bu geleneklerle yorumlamaları, siyasi İslâm karşına en az onun kadar büyük bir güç, sayı ve meşruiyetle dikilmeleri bir vakıadır ve son derece önemlidir.

2. Batı’nınkilere benzemediği için yok sayılan sivil toplum kurallarına, yani Anadolu geleneklerine özgü, eğitilmiş, sosyal hizmetler gibi toplum girişimlerine, yine geleneklere özgü bir biçimde vakıflar yoluyla hayatiyet kazandırılması Fethullah Hoca Cemaati açısından hem bir toplumsal meşruiyet kaynağı, hem de toplumun geçmişiyle, kültürüyle bağ kurma çabasına önemli katkıdır. Kültürden gelen bütünleşme ve modernlik taleplerinin önemli bir göstergesidir.

3. Bu ses, İslâm’da tefsirin önemini, çağın dinamikleriyle ilişkisini ve farklı tefsirlerin varlığını dinî açıdan ve dinî kesim için meşru hale getirmektedir. Dolayısıyla İslâm’ın çoğulcu niteliğini ortaya koymaktadır. Bu görüşler çerçevesinde İslâmî ya da gayri İslâmî farklı kesimlerin varlığını doğal kabul eden Fethullah Hoca gibi sesler, İslâm’ın çağa uyarlanmasının, içtihad ve tefsirden kaynaklanan bir reformun yegâne araçlarıdır.

4. Meselenin dinî, kültürel ve toplumsal yönüne karşılık bir de siyasi yönü bulunmaktadır. Fethullah Hoca’nın kültür ve dinî alanda süreklilik savunusu sadece kültür ve din alanında kalmamakta; siyasi gelenekler, devletçilik, milliyetçilik gibi alanlara da sirayet etmektedir. Bu, Fethullah Hoca Cemaati açısından zor, yıpratıcı bir çelişki niteliğini taşımaktadır. Çünkü kültürel sürekliliğin bu ülkede önünü tıkayan temel unsur ideolojik süreklilik, yani katı devletçilik ve merkeziyetçiliktir.

Cemaatin etki alanının kültürel dünyadan siyasi dünyaya doğru genişlemesi siyaset alanında statükoculuğun savunmasına dönüşmektedir ki, bu Fethullah Hoca cemaatini, güzergahından çıkarabilir. Kültürel alandan siyasi alana sıçradıkları oranda tıkanma, “sivil” niteliklerini kaybetme, kültürel ve sosyal işlevlerini gereğinden fazla, denetimsiz bir şekilde siyasileştirme riskini taşıyorlar. Fethullah Hoca’nın siyasi parti lişkileri, yukarıda geçen siyasi yorumlara bu yönü ve bu faktör nedeniyle meydan veriyor. Kontrolü her zaman mümkün olmayan böyle bir çelişmenin çoğulculuk, sivillik, tartışma, reform adına türkiye için bir kayıp, Fethullah Hoca ve çevresi için ölümcül bir çelişki olacaktır.

Hem İslami toplumların hem Anadolu’nun ayırdedici özelliği, Şerif Mardin’in de belirttiği gibi, toplumsal gruplar arasında oluşan ilişkilerle belirlenen, –batıdan farklı olarak– kişiler ve kişisel ilişkilere tekabül eden bir harekete sahip olmasıdır. Allah’ın kelamı olan ve ‘Ondan’ başka kimseyle, kimsenin ki ile karşılaştırılarak anlaşılamayacak olan Kur’anı Kerim ile kutsal kaynaklara vakıf olma rehberler vasıtasıyla mümkün oluyor İslam geleneğinde. Rehber niteliğini kazanmış dini önderler toplumsal müslümanlığın gücüne de sahip oluyorlar. Fethullah Gülen Hocaefendi de böyle bir yön var. Tefekkür ve mütevazılik, buna karşılık tefsir gücüyle ayırdedilen dili, önemli bir iletişim unsuru, önemli bir sembolik yön...