İSLAM VE DOGMATİZM
İslam'ın dogmatizme karşı tavrı nedir?
Usulcülerin; 'Mutlak zikir kemaline masruftur' anlayışıyla meseleye yaklaşırsak, dogmatizm; nassları, hiç bir ihtimale yer vermeyecek şekilde, olduğu gibi kabul etme meselesidir. İslamiyet ise, hususu ile Hanefi mezhebi vesayetinde gelişen anlayış ve yorumlar, çok engindir. İslam'da bu anlamda dogmatizm olmaz...
Peki ya nasslar?
Nasslara saygı var ama bu dogmatik anlamda bir nassçılık değil. Gerçi katı, kaba bir nassçılık, zahiriler arasında olmuştur. Zahirilik; Hz. Ali döneminde, bir ifratın neticesi olarak ortaya çıkan, haricilerle başlamıştır. Birbirine zıt, birbirini nakzeder gibi gözüken nassları bile ''hass'tır, amm'dır, nasihtir, mensuhtur, mutlaktır, mukayyetir'' nazar-ı itibare almadan, olduğu gibi kabul etmişlerdir. O zaman bu bir sistem, ekol haline gelememiş. Ama Davud-u Zahiri, İbn-i Hazm gibi kimseler Endülüs'te bu meseleyi bir sistem haline getirmişler, kitaplar neşretmişler ve daha sonra bu mektep güçlü kimselerin eline geçmiş. Hicri 7. asır itibariyle İbn-i Teymiyye gibi zeki, dâhi bir hadisçinin elinde, ayrı bir büyüye, bir enigmaya ulaşmış... Çok kimseyi büyülemiş. Mesela İbn-ül Kayyim'ul Cevziyye, İmam Zehebi, İbn-i Kesir gibi kimseler onun açtığı bu ekolün tesiri ile hareket etmiş. Eş'ari ve Maturidiler'in üzerinde de önemli tesirleri olmuştur...
Bu tesirler, İslam tarihinin bazı dönemlerinde dogmatizm yaşandığını göstermiyor mu?
Bu anlamda bir dogmatizm İslam tarihinde yaşanmıştır ama, İbn-i Teymiye'yi, İbn-i Hazm, Davud-u Zahiri gibi dogmatist görmek doğru olmaz. Fakat tesiri vardır. Sünni mezheplerle, enginleştirilen, her yerde kabil-i tatbik hale gelen İslam'ın genel prensiplerini, yeniden kendi anladıkları ölçüde nasslara irca etme lüzumunu duymuşlar. Aradan onca asır geçmesine rağmen. Bütün, bütün böyle bir şey olmamıştır denilemez ama, bu düşüncelere maşeri vicdanın hüsn-ü kabul göstermediği gerçeğini de unutmayalım. Bazı zamanlar, bazı yerlerde, bir sıkıştırılmışlık içinde, yalancı bir sabah yıldızı gibi zuhur etmiştir. Şimdiler de bazı temsilcileri olsa bile, maşeri vicdan tarafından bu düşünce biçimi iltifat görmemiştir. Bu tür yorumlara tevessül edenler olsa da, İslamiyet; zahir-batın, madde-mana ilişkisinde kurduğu denge ve engin yorumlarıyla dogmatizmadan fersah fersah uzaktır...