KENDİSİNDEN KAÇAN İNSANLAR!
Yazan: Dr. Ümit YazmanKendisinden kaçan insanlar
Hoşlanmadığımız durumlar karşısında en sık başvurduğumuz çözüm yöntemlerinden birisi kaçıştır.
Bu kaçış bazen bilerek ve planlayarak yapılır. Örneğin; hiç hoşlanmadığı bir iş arkadaşının yemek davetinebahane uydurup gitmemek gibi. Bazen ise biz bilinçli olarak
farkında olmasak da
ruhumuz istemediği durumla karşılaşmamak için kendi kaçışını gizlice planlar. Örneğin
aradığı zaman kavga edeceğini bildiği sevgilisini telefonla aramayı unutmak gibi. Ruh her iki durumda da karşılaşmak istemediği duruma karşı kendi savunmasını oluşturmuş
kendince dış tehdide çözüm üretmiştir.
Pekiama ya aslında karşılaşmak ve yüzleşmek istemediğimiz kendimiz isek?
Her insanın bir “gerçek öz”ü olduğunu biliyor ve kabul ediyoruzama bunun yanında her insanın bir de kendisi için yarattığı “ideal imaj”ı vardır. Eğer o kişinin kendisine biçtiği imaj
aslında varolan gerçekten uzakta ise
içinde çatışmalara sebep olur.
Kendisini dış dünyaya sunma şekline kendini o denli kaptırmıştır kigerçekte yaşadığının bunun tam tersi olduğu gerçeği
görmemesi gereken bir bölümdür. Böyle durumlarda kişi
adeta kendi yaşadığı olayları veya yaptıklarını
kendi dışında oluyor gibi algılamaya başlar. Savunması budur.
Kendi gerçeği ile yüzleşmekte güçlük çektikçekendisinden kaçmaya başlar. Olabilecek en zor kaçışlardan birisidir
kendimizden kaçmaya çalışmak. Kendisiyle yüzleşmenin ağır yükünden kurtulmanın yolu güçlüklerinin sorumluluğunu dış etkenlere yıkmaktır. Yani her şey dışsallaştırılır.
Kendisinden kaçan insanlarkendi eğilimlerinin başkasında olduğundan kuşkulanan insanlardır. O kadar ilginçtir ki
kendilerindeki zayıflık
onların başkalarında en fazla eleştirdikleri ve lanetledikleri konular olurlar. Bizler
başkalarının küçümsemelerine karşı türlü çeşit savunmalar oluşturabiliriz. Savunulması en zor yer kendi kendimizi küçümsememizdir. Çünkü kendimizi küçümsememize kaçacak yer yoktur. Dış dünyaya karşı bir cengaver ve hakların savunucusu rolünde iken
kendi zaafları ile yüzleşme konusunda korkak olan insanların zaman içinde kendilerine yönelik öfkesi birikmeye başlar.
Kendisine yönelik öfkeden kurtulmak isteyen insanlar için en sık başvurulan savunma mekanizması gene aynıdır: Dışsallaştırma. Yani kendi içindeki kendisine yönelik öfkeyikendisinden kaçarak
kendi dışındaki insanlara yönlendirir. Kendisinin haksızlığını bildiği için zihnin en derinine ittiği ve kendisine öfkelendiği konuyu
birileri kendisiyle yüzleştirdiği an
öfke nöbetleri yaşayabilir. Bazen ise kendine öfkelendiği konu
başkaları bunu yapıyor (kendi değil) ve o da bunlara öfkeleniyor
gibi ortaya koyduğu bir durum haline gelebilir.
Kendisinden kaçma çabası içinde olan insanınöfkesini dışsallaştırmasının bir diğer yöntemi ise bedenselleştirmesidir. Bilinç dışında kendisine yönelttiği öfkeden kurtulma yolu olarak
bedeninde bazı şikayetler yaşamaya başlar. Geçmek bilmeyen baş ağrıları
sıkıntılı mide ve bağırsak problemleri
cilt rahatsızlıkları en çabuk kendini gösteren savunmalardır. Buradaki en enteresan nokta
psikolojik terapi süreci içinde eğer o kişi öfkesini görür
bilinç düzeyine getirirse
yani yüzleşirse
tüm bedensel rahatsızlıkları bir anda yok olur.
Kendinden kaçma davranışının bir diğer önemli örneği de; kendisinin altında ezildiği değer yargılarının aynısınıbaşkalarına uygulama isteğidir. Bunu
başkalarının -kendisinin yaşayamadığı- mutluluğunu baltalama adına yapar. Bu basit psikolojik kural
önümüzdeki yıllarda
siyasetin ilgi alanında oldukça fazla kafa yorulacak bir konu olacak diye düşünüyorum.
aLıntı..