***
DIŞARDA
Points: 39.199, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Muğla Müzeleri
Muğla Müzesi (Merkez)
Muğla il merkezinde, Adliye binasının arkasında, Eski Cezaevi binasında bulunan Muğla Müzesi 1992 yılı sonlarında Özlüce Köyü Kaklıca Tepede yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılan hayvan ve bitki fosillerinin sergilenmeye başlaması ile birlikte 1994 yılında ziyarete açılmıştır.
Müzede fosillerin yanı sıra çevreden derlenen etnoğrafik ve arkeolojik eserler de sergilenmektedir. Müzedeki fosiller günümüzden 9.000.000-5.000.000 yıl öncesinde yaşamış olan canlılara aittir. Bunlar doğu Asya’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir alanda yaşamış ve sonra da yok olmuş canlılardır. Bu tür canlılara ait ilk fosiller İspanya’nın Tervel havzasında ilk defa bulunmuş bu yüzden de Trolian ismi ile tanınmıştır.
Muğla yöresindeki kazılarda zürafagiller, boynuzlugiller, gergedangiller, hortumlu memeliler, domuzgiller, atgiller ve etçillere ait fosiller bulunmaktadır. Bunların yanı sıra bitki fosilleri de müzenin doğa tarih bölümünde sergilenmektedir.
Müzenin etnoğrafik bölümünde ise yöresel giyim-kuşam örnekleri ile günlük kullanım eşyaları sergilenmektedir.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi (Bodrum)
Muğla ili Bodrum ilçesi, Bodrum Kalesi içerisinde kurulmuştur. Müzenin kurulduğu Bodrum Kalesi, iki koyun ortasında, kayalık bir yarımada üzerinde1402-1513 tarihleri arasında Saint.Jean Şövalyeleri tarafından yapılmıştır.
Bodrum Kalesi dört ayrı dönemde yapılmıştır. Kalenin ilk döneminde (1046-1421), bugün Cam Salonu olan Fransız Kulesi’nin altı bölümü, Liman Kalesi, Yılanlı Kule ve doğu duvarları yapılmıştır. Orta dönemde (1421-1480) İtalyan Kulesi, Alman Kulesi ve İngiliz Kulesi bunlara eklenmiştir. Daha sonra da sur önü siper duvarları yapılmıştır. Bu dönemde kalenin birinci kapısı, kuzey hendeği, İtalyan ve Fransız Kuleleri arasındaki askeri yapılarla kale daha da genişletilmiştir. Rodos’un fethinden sonra 1523’te şövalyelerle yapılan anlaşma uyarınca kale savaşsız Osmanlılara verilmiştir. Osmanlı döneminde kale bir süre üs olarak kullanılmış, 1895’te hapishaneye dönüştürülmüştür. I.Dünya savaşı sırasında buradaki mahkûmlar Anadolu’nun içerisine taşınmış ve kale kendi yazgısına bırakılmıştır. Mondros mütarekesinin imzalanmasından sonra İtalyan’lar Bodruma asker çıkarmış ve kaleyi karargâh olarak kullanmışlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında da kale uzun süre boş kalmıştır.
Bodrum Müzesi’nin kuruluşuna 1953 yılında süngercilerin rastlantı sonucu buldukları bronz Demeter heykeli ve amphoralar neden olmuştur. Bu buluntular üzerine bu bölge araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bundan sonra Amerikalı gazeteci ve fotoğrafçı Peter Throckmorton ile Türk fotoğrafçısı Mustafa Kapkın ve İzmir Müzesi Müdürü Hakkı Gültekin Bodrum çevresindeki sualtı batıklarını tespit etmek ve fotoğraflamak için burada çalışmalara başlamışlardır. Bu çalışmalar sonucunda ele geçen buluntular Bodrum Kalesi’ndeki bir depoda koruma altına alınmış ve böylece Bodrum Müzesi’nin temelleri atılmıştır. Bunun ardından Pennsylvania Üniversitesi adına George F.Bass tarafından 1960 yılında başlatılan sualtı kazı ve araştırmaları, Finike Burnu Gelidonya batığının ve diğer batıkların bulunması sonucunda Bodrum Kalesi’ndeki depo zenginleşmiştir. Çevredeki arkeolojik eserlerin ortaya çıkışı da Bodrum’da bir müzeye gereksinim olduğunu ortaya koymuştur.
Bodrum İlköğretim Müdürü Osman Nuri Bilgin bu depoda çalışmış ve onun çabası ile bir bekçinin yanı sıra 8 Ocak 1962 yılında Haluk Elbe Müze Memurluğuna atanmıştır. Bundan sonra Bodrum Kalesi’ndeki yapılar kısmen restore edilmiş ve kale müzeye dönüştürüldükten sonra müdürlük haline getirilmiş, Haluk Elbe de 31 Temmuz 1964’te Müze Müdür olarak atanmıştır. Müzenin düzenlemesi ve teşhiri tamamlandıktan sonra 6 Kasım 1964’te Bodrum Müzesi törenle ziyarete açılmıştır.
Bodrum Müzesi’nde MÖ.15 ve daha sonraki yıllara tarihlenen amphoralardan oluşmuş bir bölüm bulunmaktadır. İki kulplu sivri dipli testiler olan amphoralar ilk kez Erken Tunç Çağında M.Ö 3000’de Troia’da ortaya çıkmıştır. Amphoralar antik devir ticaretinde şarap, zeytinyağı, kuru gıda maddelerinin taşınmasında ve depolanmasında kullanılmıştır. Akdeniz’de Bodrum, Knidos, İstanköy, Rodos, Sakız ve Taşöz’de form olarak değişikliğe uğramasına rağmen çeşitli amphoralar yapılmıştır.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde, avluda bir sundurma altındaki galeride teşhir edilen amphoralar ticari amphoralardır.
Müzenin cam salonunda MÖ.XIV.yüzyıldan MS.XI.yüzyıla kadar uzanan dönemi içeren çeşitli cam örnekleri bulunmaktadır. Bunların arasında Müsgebi kazılarında bulunan Miken cam boncuk dizileri, Kaş Uluburun batığından çıkarılan cam külçeler ve Serçe Limanı su altı kazısından (1977-1979) çıkarılan cam batığın eşyaları sergilenmektedir. Bu arada cam batığının MS.XI.yüzyıldan günümüze kadar ulaşan ahşap kaplamaları aslına uygun biçimde restore edilerek sergilenmiştir. Bu batığın asıl yükünü oluşturan camlar o dönemin en önemli eserleri arasındadır.
Müzenin Tunç Çağı Batıkları salonu üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Salonun girişinde M.Ö XII. Yüzyıla tarihlendirilen Gelidonya Burnu Batığı ile M.Ö XVI. yüzyıl Şeytan Deresi Batığı eserleri sergilenmektedir. Dünyanın ilk bilimsel sualtı kazısıhndan çıkarılan eserler burada sergilenmektedir. George F.Bass tarafından 1960 yılında kazısı yapılan bu gemi bir Suriye tüccar gemisidir ve Kaş Uluburun eserleri sergilenmektedir. Bunların arasında Kaş Uluburun batığının kesiti ve sualtındaki görünümü de o dönemin en orijinal örneğinin günümüze yansımasıdır.
MÖ.IV.yüzyıldan kalan soylu bir kadına ait mezar buluntuları, ayrı bir bölüm olarak müze müdürü Oğuz Alpözen tarafından düzenlenerek16 Mayıs 1993’de ziyarete açılmıştır.
Bodrum’un girişinde 1989 yılında bir temel kazısı sırasında bir mezar odası bulunmuş ve mezarın kazısını Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi uzmanları yapmıştır. Günümüze kadar soyulmadan gelen bir lahit ortaya çıkarılmıştır. Mezar odasında sırlı yonca ağızlı bir kap (oinokhone), üç kadeh, şarap sürahisi ve son derece iyi bir durumda iskelet ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca altın taç, iki altın kolye, altın elbise süsleri, üç yüzük ile iki bilezik de burada bulunmuştur. Paleoantropologların kemik üzerinde yaptığı inceleme sonunda iskeletin birden fazla doğum yapan ve 40 yaşlarında ölen bir kadına ait olduğu anlaşılmıştır. Buluntular M.Ö 360-325 yıllarına tarihlendirilmiştir. Karyalı Prenses olarak isimlendirilen bu soylu kişinin Hekatomnos sülalesinden olduğu sanılmaktadır. Karyalı Prensesin yüzünün yeniden yapımı İngiltere’de Manchester Üniversitesi, Tıp Fakültesi-Tıpta Sanat Bölümünde gerçekleştirilmiştir.
:rolleyes:
