Bir şeyi anlatmada güçlük çekiyorsak, onu başkasına anlattırmalıyız.
Her mevzûda ortaya atılıp, her mes’eleye cevap verme iddiasında bulunmak, benliğin altında kalıp ezilmek demektir. Bize yöneltilen bir mes’ele, sahamıza ait değilse, o mevzûu çapına uygun anlatamayabiliriz. Sonra, bizim anlatmamıza reaksiyon olabilir; samimî de olsak yine rahatsızlık, hattâ nefret uyandırabilir ve bu arada hem hakikat hırpalanır, hem de muhatabımız boşlukta kalabilir. Böyle durumlarda, anlatmayı ehil olan arkadaşımıza bırakarak onun anlatmasıyla iktifa etmeli, ona destek olmalı, onun başarısını alkışlamalı ve onunla övünmesini bilmeliyiz.
Ayrıca böyle bir vazifede koşan başka insan ve cemaatler varsa, o zaman “Hakkı sadece ben temsil ediyorum, ancak ben anlatabilirim” tavrıyla ortaya çıkmak, ihlâslı da olsa, bir bakıma nefisperestlik sayılacağından Allah indinde makbûl değildir ve ondan da olabildiğince uzak kalınmalıdır. Bundan başka, Ehl-i Sünnet çizgisinde hakka hizmet eden herkes alkışlanmalı; hakka hürmet ve hakkın hatırı adına hiç kimse tenkit edilmemeli, çürütülmemeli ve hizmet hesabına herkesin enerjisinden istifade edilmelidir.