İrşad ve tebliğ nasıl bir vazifeyse, tekniğine uygun yapılması da aynı şekilde bir vazifedir.
En basit işlerde, meselâ ticarette, çiftçilikte bile bir hedef, bir gaye, bir fizibilite, bir plân ve proje aranır. Hal böyle iken, en büyük mes’ele olan imanın kurtulması, kalblerin huzura kavuşturulması, Cennet yollarının açılması ve bir milletin saadet ve selâmete ulaştırılması gibi ciddî mes’elelerde plân, proje ve ihtimamın olmaması düşünülebilir mi? Böyle önemli bir hususda, hesapsız ve tekniğine uyulmadan atılan adımlardan fayda ve muvaffakiyet adına bir şey beklemek abestir. Kâinatta belli bir denge, plân ve program vardır. Öyleyse mü’min, bu türlü vazifelerde basiretli olmalı, şuurlu ve sistemli hareket etmelidir.