Sultanhanı


Konya-Aksaray yolu üzerinde Aksaray’ın 42 km. güneybatısında bulunan Sultanhanı’nı I.Alaaddin Keykubat 1229’da yaptırmış, bir yangın sonrasında da Selçuklu sultanı III.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında mütevelli Seraceddin Bin Ahmet Bin El Hasan tarafından 1278 yılında onarılmış ve genişletilmiştir. Avlu kapısındaki kitabesine göre binanın mimari Muhammed Bin Havlan El-Dimaskı'dır.

İpek yolu üzerinde bulunan, kervanların güvenli bir şekilde konaklamasını sağlamak amacı ile yapılan bu han, Türkiye'deki en büyük han örneğidir. Aynı zamanda Moğol saldırılarına karşı kale amaçlı olarak da kullanılmıştır.

Selçuklu sultanları tarafından yaptırıldığından ötürü Sultan Hanı ismi ile anılan bu hanın, yazlık ve kışlık bölümleri bulunmaktadır. Büyük Han denilen yazlık kısmı 49.35x61.75 m. ölçüsünde olup, yapının önünde bulunmaktadır. Küçük Han denilen kışlık kısım ise 32.90x55.15 m. ölçüsünde olup, Büyük Han’ın arkasındadır. Her iki han 116.90 m. uzunluğunda ve toplam 4.866 m2’ye yakın bir alanı kaplamaktadır.

Sultanhanı’nın giriş portali Sivas’taki Gök Medrese’ye benzemektedir. Sivri kemerli bu giriş kapısı Selçuklu üslubunda geometrik bezemelerle süslenmiş, Selçukluların taş işçiliğini yansıtmaktadır. Kapının kemeri üzerinde dört satırlı h.626 (1229) kitabesi bulunmaktadır:

“Bu mübarek hanın yapılmasını Sultanların yücesi, şahin şahların ulusu, Arap ve Acem sultanlarının efendisi, memleketler açan, müminler beyinin ortakçısı din ve dünyanın yükseği Keyhüsrev oğlu Keykubat 626 yılında emretti”. Bu kitabenin ve kemerin altında “Elminnetü L’illah” (Kudret Tanrının’dır) duası yazılıdır.

Girişten sonra uzun bir dehliz ile avluya ulaşılır. Bu avlunun sağında 10 adet bölme arabalara ve hayvanlara ayrılmıştır. Avlunun sol tarafında da kemerli sütunlarla birbirine bağlı yolculara mahsus hücreler, 10.40 m. derinliğinde salonlar, iki hamam ve ambarlar bulunmaktadır. Avlunun ortasında 7.85x7.85 ölçüsünde kare planlı, üzeri kubbe ile örtülmüş bir köşk mescit bulunmaktadır. Bu mescitte Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerinden bezemeler vardır.

Bu avludan basık kemerli bir kapı ile kışlık kısma geçilir. Üzeri tonozla örtülü bu bölüm, kare kaideli, dört kısa, sekiz sütunla beş bölüme ayrılmıştır. Ortadaki bölüm diğerlerinden daha yüksek ve geniş olup, ortadaki bölümün üzeri pandantifli, sekiz kenarlı kasnağı olan bir kubbeyi taşımaktadır. Bu mekanın içerisi mazgal biçiminde pencerelerle aydınlatılmıştır.

Sultanhanı’nın mülkiyeti Vakıflar genel Müdürlüğü’ne ait olup, Sultanhanı Belediye Başkanlığı’nca işletilmektedir.


Alayhan

Click this bar to view the full image.
Aksaray-Kayseri yolu üzerinde yer alan Alayhan’ı Sultan II.Kılıçarslan (1156-1192) yaptırmıştır. Sultan Kılıçarsalan Aksaray yakınında bir çok konaklama yerleri daha yaptırmıştır. Büyük olasılıkla Alayhan’ı Sultan II.Kılıçarslan’ın son dönemlerinde, 1192’de tamamlandığı sanılmaktadır.

Anadolu’daki sultan hanlarının ilk örneklerinden olan bu han da klasik Selçuklu han ve kervansaraylarının plan ve mimari özellikleri bir araya getirilmiştir. Özellikle burada sultan hanlarında görünen mukarnas dişli iç portal, ışık kubbeli orta tonoz, yanlarda yedişer dikey tonoz ile diğer hanlardaki özellikler Alayhan’da bütünleşmiştir.

Hanın avlusu yıkılmış olup, bu avluya giriş Selçuklu hanlarına özgü mukarnas bezemeli bir portaldendir. Günümüze iyi bir durumda gelen bu portal geniş bordürler, iç içe geçmiş sekizgenlerin oluşturduğu geometrik bir düzeni bezemede yansıtmaktadır. Portal mukarnas sıralarının en altında Kılıçarslan’ın arması olan iki gövdeli bir aslan figürü vardır.


Öresin Han

Click this bar to view the full image.
Aksaray-Kayseri yolu üzerinde Alayhan’a 12, Ağzıkarahan’a 6 km. uzaklıktaki Öresin Hanı’nın kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır.

Hanın cephesi ve portali yıkılmış, kitabesi de günümüze ulaşamamıştır. C.Erdman bu hanın XIII.yüzyıl sonlarında yapıldığını ileri sürmüştür.

Küçük ölçüde olan bu hanın avlusu bulunmamaktadır. 560 m2’lik hanın üzerini iki yüksek haçvari tonoz, alçalan bölümlerini de küçük tonozlar örtmektedir. İç mekanı beş nefli olup, Çay’daki hanın daha geç yapılmış bir örneğidir.


Paşa Hamamı

Sultan II.Abdülhamid’in Seraskeri Hacı Ali paşa tarafından Zinciriye Medresesi yanında yaptırılmıştır. XIX.yüzyılın ikinci yarısına ait klasik Osmanlı çifte hamamlarından bir örnektir.

Hamam kadınlar ve erkekler kısmı olarak iki bölümden oluşmaktadır. Simetrik olan her bölümde sıcaklık ve soğukluğun üzerinde pandantifli ikişer kubbesi vardır. Hamam dıştan taş, içten mermerden yapılmıştır. Dış kısımlarında külhan ve odunluk kısımları bulunmaktadır.


Ağzıkarahan (Hoca Mesut Hanı) Kervansarayı

Aksaray-Nevşehir karayolunun 15 km.sinde bulunan Ağzıkara Han Osmanlı kaynaklarında Hoca Mesud Hanı olarak geçmektedir. Bu hanı kitabesinden öğrenildiğine göre Hoca Mesut Bin Abdullah yaptırmış, hanın hol kısmı I.Alaaddin Keykubat zamanında 1231’de, avlusu II.Gıyasettin Keyhüsrev’in hükümdarlığının ilk yıllarında, 1237’de tamamlanmıştır.

Ağzıkara Han, handan çok kuleleri, duvarları ile bir kale görünümündedir. Bunun da nedeni İpek Yolu üzerinde bulunan, kervanların güvenli bir şekilde konaklamalarını sağlamaktır. Aynı zamanda da Moğol saldırılarına karşı kale amaçlı olarak da kullanılmıştır.

Ağzıkara Han, iki portali, köşk mescidi, hamamı, imareti, yazlık ve kışlık yerleri gözetleme kuleleri ve çeşmeleri ile bir kervansaray konumundadır. Burası aynı zamanda korunaklı bir askeri konaklama ve sığınma yeridir. Duvarlarının üzerinde mazgalları bulunmakta idi. Ancak, Aksaray’daki köprülerden birini tamir eden Hacı Ali Paşa buradaki mazgal taşlarının çoğunu söktürerek orada kullanmıştır.

Ağzıkara Han’ın portali Aksaray Sultanhanı iç portali ile yakınlık göstermektedir. Portalin duvarları kuvvetli rölyefler halinde, geometrik desenler, birbiri içerisine geçmiş yıldızlar ve rozetlerle bezenmiştir. İç ve dış olmak üzere iki portali olan hanın girişinden sonra ulaşılan avlunun ortasında kare planlı, mukarnaslı tromplara oturan sekiz bölümlü oldukça yüksek kubbeli bir köşk mescit bulunmaktadır. Bu avlunun üç yanında hücreler yer almaktadır. Avlunun solunda her sırada beşer tane olmak üzere dört sıra sütun ile iç bölüme geçilmektedir. Kalın duvarları olan bu bölümde hücrelerin üzerleri tonozlarla örtülmüştür.

Ağzıkara Han’da bitkisel ve figürlü bezeme kullanılmaması dikkat çekicidir. Sanat tarihçiler bunun nedenini açıklayamamaktadırlar.