Ulu Cami (Merkez)


Aksaray Ulu Camisi Karamanoğulları döneminde, Alaaddin Bey’in oğlu Karamanoğlu II. Mehmet Bey zamanında (1402-1424) başlanmış ve oğlu II.İbrahim Bey zamanında (1424-1463) zamanında tamamlanmıştır. Caminin Mimarı Mehmet Firuz Bey’dir.

Caminin portali Selçuklu döneminin tipik örneklerinden olmasına rağmen, yapılan onarımlardan ötürü özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Zamanla önündeki avlunun zemini yükselmiş bundan ötürü de portal alçak olarak görülmektedir. Portalin iki tarafında dışarıya taşkın çıkmalar olup, hafif yuvarlak kemerli girişin üstü sivri bir şekilde sonuçlanmaktadır.

Kesme taştan yapılan Ulu Cami’nin dışına destek amaçlı koyulan payandalar cephenin görünümünü çirkinleştirmiştir. İç mekan mihrap duvarına dikey olarak beş sahından meydana gelmiştir. Her sırada dörder tane olmak üzere 16 sütunun oluşturduğu bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür. Bu sütunlar birbirlerine kemerlerle bağlanmıştır.Yalnızca kubbe önü ile müezzin mahfilinin üzeri küçük kubbelerle örtülüdür. İç mekan girişin iki yanında ve mihrap duvarında üçer pencere ile aydınlatılmıştır. Caminin kuzey yönü iki katlı olup, ikinci kattaki bölümler de tonozlarla örtülmüştür.

Aksaray’da Kılıçaslan’ın yaptırmış olduğu cami harap olunca, minberi oradan alınarak Ulu Cami’ye yerleştirilmiştir. Bundan ötürü de Ulu Cami’nin Selçuklu eseri olduğu sanılmıştır. Oysa Ulu Cami Karamanoğulları dönemi Ulu Cami tipindedir. Selçuklu ağaç işçiliğinin en güzel eserlerinden olan minber abanozdan olup, üzerinde kabartma tekniğinde geometrik şekiller bulunmaktadır.

Caminin ilk minaresinin ne şekilde olduğu bilinmemektedir. Bugünkü minaresi ise 1925 yılında yapılmıştır.


Eğri Minare (Kızıl Minare) (Merkez)


XIII.yüzyıl Selçuklu eserlerinden olan Eğri Minare, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın babası Sultan I.Keyhüsrev tarafından 1221-1236 yıllarında yaptırılmıştır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Minare, ayrıca ekseninden 27 C eğri oluşundan ötürü de Eğri Minare olarak isimlendirilmiştir. Kaynaklarda minarenin yanındaki caminin sonradan yapıldığı yazılıdır. Osmanlı kaynaklarının birisinde buradan Keyhüsrev Camisi ve Minaresi olarak söz edilmektedir.

Eğri Minare Camisi yapılan onarımlar nedeniyle özelliğinden uzaklaşmıştır. Önünde birbirlerine kemerlerle bağlı beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanının ve son cemaat yerinin üzeri kırma çatı ile örtülüdür. İçerisinde belirgin bir süsleme elemanına rastlanmamaktadır. Cami özelliğini günümüzde Türkiye’nin Pisa Kulesi olarak isimlendirilen minaresinden almıştır.

Minare, kare kaideli silindirik gövdelidir. Tuğla gövde ince bir silme ile ikiye ayrılmış olup, yer yer zikzaklı bezemeler, üst kısmında da büyük çoğunluğu dökülmüş olan yeşil çiniler bulunuyordu. Tek şerefeli olan minarenin içerisinde 92 basamak bulunmaktadır.





Kaya Cami (Güzelyurt)

Güzelyurt ilçe merkezinde bulunan Kaya Camisi’nin büyük bir bölümü kayalar üzerine ve kayadan oyma olarak yapıldığından Kaya Camisi ismi ile anılmıştır. Caminin ilk yapımının XIV.yüzyılda olduğu sanılırsa da yapılan değişiklikler nedeniyle özelliğini yitirmiş, orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Bu caminin bulunduğu yerde bir kilisenin olduğu sanılmaktadır. Hıristiyanlığın yayılması için çalışan Nazianuslu Gregorius isimli din adamı Güzelyurt’u merkez haline getirmiş ve burada bir kilise yaptırmıştır. Kaya Camisi’nin iç mekan basit olup, bezeme yönünden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Üst örtüyü tonozlar meydana getirmiştir.

Zinciriye Medresesi

Zinciriye Medresesi Karamanoğulları’ndan II.İbrahim bey tarafından (1424-1463) yaptırılmıştır. Zinciriye Medresesi eyvanlı ve açık avlulu medrese plan düzenindedir. Medrese yüksek duvarları ile dıştan kale görünümündedir. Ayrıca duvarların üzerinde taş mazgallar bulunmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan medresenin ortasında dikdörtgen planlı, açık avluludur. Bu avlunun dört kenarında eyvanlar ve eyvanların arasında da revakların arkasında üzerleri kubbe ve tonoz örtülü 18 medrese odası sıralanmıştı. Sivri kemerlerle eyvanlar birbirlerine bağlanmışlardır. Eyvanların üzerinde Selçuklu üslubunda bitkisel motifler bulunmaktadır. Bunlardan mihrap yönündeki eyvanın cephesi geometrik, taş oyma motiflerle bezenmiştir. Ayrıca burada mozaik kakma çinilerin izleri de görülmektedir.

Giriş avlusunun ekseninde sivri kemerli bir taç kapı ile içerisine girilen iki kubbeli dershane bölümü bulunmaktadır.

Medresenin portali çok ince bir taş işçiliği ile örgü motifleri, geometrik yıldızlarla bezenerek Selçuklu cephe portallerinin devamını göstermektedir. Portalin dış köşelerine birer sütuncuk, iki tarafına da hücreler eklenmiştir.

Medrese, Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında hapishane olarak kullanılmış, bu nedenle de bazı yerleri de yıkılmıştır. Zinciriye Medresesi 1969 yılında Niğde Müzesi’ne bağlı müze deposu konumuna getirilmiş ve 1985 yılında da Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve Aksaray Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.