Vücûdümüz, içeri giren her yabancı maddeye karşı bir koruyucu madde (Antikor) husûle getirip, bununla kimyâca birleşdirerek, zararsız hâle sokmağa çalışır. İçeri bir toksin girince, antitoksinler meydâna gelerek, yeniden gelecek toksinlerle birleşirler. Kızıl, kızamık ve su çiçeğine karşı meydâna gelen antitoksinler, kanda dâimî kalıp, insan ikinci def�a bu hastalıklara yakalanmaz. Nezle, grip, difteri ve başka hastalıkların antitoksinleri ise, zemânla vücûdden dışarı atılır. Düşmanı mikropla yenmek, ikinci cihân harbinde düşünüldü. Mikrop silâhları ve koruma vâsıtaları üzerinde çalışıldı. Yer küremiz etrâfında dönen sun�î peykleri mahreklerine oturtan büyük füzeler gibi birkaç roketle, meselâ, İngiltereye saçılacak mikropların, kısa bir zemânda İngiliz milletinin üçde birini harb edemez hâle getireceği hesâblanmakdadır. Bu füzelerde, mikrop yüklü tüyler bulunacak, bu tüyler havada dağılıp, çok geniş sâhaya, sârî hastalık mikropları saçacakdır. Bugün, mikrop silâhları üzerinde, çok çalışılmakdadır.