Bey� ve şirânın altı dürlü olduğunu, bundan evvelki maddenin baş tarafında belirtdik. Bunlardan birincisi olan Sahîh satışı yukarıda gördük. Bu maddede, bâtıl, fâsid, mekrûh, mevkûf, vefâ ile olan satışları ve sarf satışını kısaca anlatacağız:
(2) � Bâtıl olan satışlar: Bâtıl satışlar, câiz değildir ve harâmdır. Büyük günâhdır. Bâtıl satışla, müşterî malı teslîm alsa bile mülkü olmaz. Bâyı�ın rızâsı ile almış olduğundan, müşterî elinde emânet olup telef olursa ödemez.
Hiçbir dinde mal olmıyan şeylerin satılması ve bunlarla birşey satın alınması bâtıldır. Kan, kendi ölmüş hayvânın leşi ve hür insan mal değildir. Mütekavvim olmıyan bir malın para veyâ deyn karşılığı satılması da bâtıl olup, şerâbdan başkasının ayn olan mal karşılığı satılması fâsiddir. Şerâbın ayn karşılığı satılması da bâtıldır. Şerâb ile domuz ve kesmiyerek, meselâ boğarak, şişliyerek, vurarak, elektrikle öldürülen veyâ kitâbsız kâfirin kesdiği hayvânın leşi, mütekavvim olmıyan maldır. Bunlar ve iki imâma göre her içki alınmaz ve satılmaz. (Dürr-ül-muhtâr) beşinci cildde diyor ki: (Müslimân, şerâb satıp semeninden borcunu öderse, alana halâl olmaz. Çünki, bâtıl bey�in semeni, bâyı�ın mülkü olmaz. Gasb edilmiş mal gibidir. Bu parayı bâyı�den almak harâmdır). Müslimânlar, bağ, üzüm yetişdirir. Yaş ve kuru üzümü ve pekmezi ve sirkeyi kullanır ve satarlar. Bunlar dünyâ piyasasında çok rağbet görmekde ve millî serveti artdıran mühim bir kaynak teşkîl etmekdedir. Bu işle uğraşanlar, bu kaynağın ehemmiyyetini ve büyüklüğünü yakından bildikleri gibi, günlük neşriyyât ve istatistikler de, bu hakîkati herkese göstermekdedir. O hâlde, islâm düşmanlarının, gençleri kandırmak için, islâmiyyetde şerâb satışı olmadığından, bağcılığımız asrlarca geri kalmış, tabî�atin bu zengin veriminden istifâde edememekle, islâmiyyet millî servetimizin büyük bir gayba uğramasına sebeb olmuşdur, gibi sözlerine aldanmamalı, hakîkatleri düpedüz inkâr eden bu zevallılara acımalıdır.
Besmele ile kesilmiş hayvân etini, leş ile birlikde satmak da bâtıldır. İmâmeyne göre, fiyâtları ayrı ayrı bildirilirse, Besmele ile kesilmiş olan câiz olur. Vakf olan herşeyi satmak câiz değildir. Çünki, vakf, mülk değildir. Vakf olmıyan yeri, vakf yerle birlikde satmak, vakf olmıyan kısmda câizdir. Vakf toprak üzerine yapılan binâyı satmak câizdir. Mülkü olmıyan şeyi satmak bâtıldır. Meselâ, havadaki kuşu, denizdeki balığı yakalamadan önce satmak bâtıldır. Bunlara akdden sonra mâlik olup müşterîye teslîm etse, sahîh olmaz. Bâtıl akdi fesh edip, mâlik olduğu mâl için yeniden akd veyâ teâtî yapmaları lâzımdır. Dünyâya gelmeden evvel yavruyu, memede olan sütü, tarlada yetişen yabanî otları biçmeden önce ve mülkünde bulunan kaynakdaki, nehrdeki suyu, bulunduğu yerde iken satmak bâtıldır. Çünki kendiliğinden yetişen otu, yerden çıkan suyu kullanmak ve birinin ateşinde ısınmak, herkesin hakkı olduğu hadîs-i şerîfde bildirildi. Fekat, bu hakkından istifâde için başkasının mülküne girilemez. Girmeğe izn vermesi veyâ otu, suyu getirmesi istenir. Birinin kazdırdığı kuyuda veyâ sarnıcında toplanan yağmur suyundan başkalarının hakkı olmadığı ve bu suları satabileceği, (Fetâvâ-i Hayriyye)de yazılıdır. Yine bu fetvâda, memedeki sütü satabilmek için diyor ki, (Sütü istiyen, hayvanın sâhibine, sütün değerine yakın bir malı ödünc verir. Hayvân sâhibi de ona, hayvânından çıkan sütü hergün ödünc al der. Sonra borçlarını takas yolu ile ödeşirler). Ağacda belirmemiş olan meyveyi satmak bâtıldır. Akllı olmıyan küçük çocuğun alış verişi, ya�nî pazarlık edip söz kesmesi bâtıldır. Babasının dahâ önce yapdığı anlaşma ile alacağı malı, çocuğu gönderip aldırması câizdir. Deyni, deyn karşılığı satmak bâtıldır. Bunun için, her çeşid alacak, teslîm almadan önce, hiç kimseye veresiye satılamaz.
Cânlı hayvânın etini dartı ile satmak ve koyun üstündeki yünü ve cânlı koyunun derisini satmak bâtıldır. İmâm-ı Ebû Yûsüf, koyun üstündeki yünü satmak ve ağacdaki dut yaprağını satmak câizdir dedi. Cânlı hayvân etini dartı ile satmak veyâ satın almak istiyen kimse, pazarlık yerinde bile, hayvânı dartıp etini kilo üzerinden, kendi kendine hesâb edip çıkardığı fiyâta göre, cânlı hayvânı topdan pazarlık etmelidir. Satış, hayvân üzerinden yapılmalıdır. Satışdan gayri bir sebeble ileride eline geçecek birşeyi henüz almadan, yalnız borclusuna ve peşin satmak câiz olup, başkalarına peşin dahi satmak ve ileride yapacağı ayakkabıyı, henüz yapmadan satmak bâtıldır. (İstisnâ�), ya�nî ısmarlama sûreti ile yapmak câizdir. Mer�âların, çayırların ya�nî umûmî yerlerin satılması ve kirâya verilmesi bâtıldır. (Ümm-i veled) olan câriyeyi satmak bâtıldır. Hür kadının sütünü sağdıkdan sonra dahî ve domuzun kılını satmak bâtıldır. Domuz kılını, iğne yerine kullanıp ayakkabı dikmek zarûrî olunca ya�nî dikecek başka birşey bulamazsa kullanması ve parasız mâlik olamazsa, satın alması câiz olur. Buna satılması mekrûh olur. Leş yağı, bevl, insan sütü ve şerâbın, tıbda ve sanâyı� için kullanılmaları da böyledir. İmâm-ı Muhammede göre bu kadar kıl temizdir. Kâfir de olsa, insan kılını ve her uzvunu, bevlini, necâsetini satmak bâtıldır. Kullanmak da câiz değildir. Yalnız, insan pisliği kullanılabilir ve toprakla karışık olarak satılabilir. Hayvân pisliklerini satmak ve gübre ve yakacak olarak kullanmak câizdir. Vedek, ya�nî leş yağını satmak ve kullanmak harâmdır.
(Redd-ül-muhtâr)da beşinci cild, ikiyüzkırkdokuzuncu [249] sahîfede ve dördüncü cild, ikiyüzonbeşinci [215] sahîfede diyor ki:
(Nihâye), (Hâniyye) ve (Tehzîb) kitâblarında, (Müsliman, mütehassıs tabîb, şifâ vereceğini ve başka ilâcı olmadığını söyleyince, hastanın idrâr, kan içmesi, leş yimesi câiz olur. Şerâb da böyledir denildi. Fekat ölümden kurtulmak için sözbirliği ile halâl olur) yazılıdır. Yüzonüçüncü [113] sahîfede diyor ki: (Câriyenin sütünü de satmak bâtıldır). (Feth-ul-kadîr) kitâbında, (Müslimân, mütehassıs tabîb, kadın sütünün muhakkak iyi edeceğini ve başka ilâcı olmadığını söylerse, hastanın, kadın sütü içmesi ve satın alması câiz olur denildi) yazılıdır. [Kan vermek de böyledir.]
Leş derisini dabaglamadan satmak bâtıldır. Dabagladıkdan sonra câizdir. Leşin kemikleri, sinirleri, boynuzu, tüyü, kılı ve fil dişi satılır ve kullanılır. Domuzdan başka eti yinmiyen hayvânları ve haşerâtı ve balıkdan başka deniz hayvânlarını, ancak kullanmaları fâideli olduğu zemân satmak câiz olur. Fekat yimeleri yine harâmdır. Domuzdan başka eti yinmeyen hayvânlar Besmele ile kesilince veyâ avlayınca derisi sözbirliği ile temiz olur. Eti de temiz olur denildi. Fekat yimesi harâmdır. Deri ve etlerini satmak ve fâidelenmek câiz olur. Necâset karışmış yağ satılır ve kullanılır. Fekat yinmez. Domuzu veyâ şerâbı satmak veyâ satın almak için, müslimânın zimmîyi vekîl etmesi harâmdır. Satın alınan şerâbı sirke yapması veyâ dökmesi, domuzu başı boş bırakması ve bâyı�ın de semeni fakîrlere vermesi lâzım olur.
Bir binânın üst katı yıkıldıkdan sonra, yalnız bu üst katını satmak bâtıldır. Çünki, mal kalmamışdır. Mevcûd olan mal satılır. Hak, yalnız olarak satılmaz. Bunun için, alınacak ma�âşı, erzâkı, almadan önce satmak, bunların çeklerini bankaya kırdırmak bâtıldır. Apartman katları, yapıldıkdan sonra satılır. Yapılmadan önce satmak bâtıldır. Bir kimse, kendi üstüne kat yapmak hakkını satabilir. Burada katın tavanı, üst kata taban olmak üzere satılmakdadır. Bu tavan ve taban ikisi arasında ortak olmakdadır. Yirminci maddede yazılı (Mülk şirketi) hâsıl olmakdadır. Dere, nehr satılmaz, zîrâ hudûdü belli değildir. Yol satılır. Çünki, eni, boyu bellidir. Bir yer satılınca, buradan veyâ buraya gelen yerden geçmek hakkı ve burayı sulamak hakkı da satılmış olur. Dişi koyunu, erkek diye satmak sahîh ise de, müşterî muhayyer olur. Parasız, meccânen mal satmak bâtıldır. Aynı cins malı, birbiri karşılığında veresiye satmak her zemân fâiz olur. Peşin satışda, hacm veyâ ağırlıkla ölçülüyorlar ise ve hacm veyâ ağırlıkları farklı ise yine fâiz olur. Ağırlıkları veyâ hacmleri ve vasfları, özellikleri de eşit ise, fâsid olur. Çünki, fâidesiz bir satış olur. Ağırlıkları veyâ hacmleri ve cinsleri eşit olup vasfları başka ise, peşin satış sahîh olur. Altın veyâ gümüş parayı kendi cinsi ile bozmak müstesnâ olup, peşin dâimâ sahîhdir. Bey�in sahîh ve bâtıl olmasında iki taraf uyuşmaz ise, bâtıl olduğu kabûl edilir.
(3) � Fâsid olan satışlar: Fâsid satışlar, câiz değildir ve harâmdır. Büyük günâhdır. Fâsid satışla alınan mal, müşterî teslîm alınca, kendi mülkü olursa da, yimesi, giymesi, harâmdır. Alanın ve satanın bu satışı bozması, geri vermeleri vâcibdir. Geri çevirmezlerse, vâcibi terk etdikleri için günâha girerler. Fâsid satışla alınan mal, müşterî elinde helâk olursa, misli varsa, mislini verir. Misli yoksa, teslîm aldığı zemândaki piyasa kıymetini öder. Sahîh bey�lerde ise, kıymet değil, uyuşulan semeni verir.
Fâsid bey� geri çevrilince, önce, bâyı� parayı verir. Sonra malı geriye alır. Bâyı�, semeni aldıkdan sonra, bey� geri çevrilmeden evvel bundan istifâde etmesi câizdir. Fekat müşterînin maldan istifâde etmesi câiz değildir. Mebî�i, sadaka, hediyye etmesi sahîh olur ise de, vâcibi terk etdiği için tevbe etmesi lâzım olur. Kirâya vermesi sahîh olmaz. Satıp kazandı ise, kârı sadaka verir. İkinci müşterînin yiyip içmesi halâl olur.
Fâsid satış, aslında sahîhdir, câizdir. Çünki, mütekavvim olan mal satışıdır. Fekat, sıfatı islâmiyyete uygun olmayıp sahîh değildir. Ya�nî semen, mütekavvim mal olmıyan veyâ mebî� veyâ semenin mikdârı ve evsâfı veyâ veresiye satışda, semenin verileceği zemân bilinmiyen veyâ fâsid şartlar bulunan satışdır.
Kıyemî olan bir malın iki dânesinden hangisini istersen al diyerek satmak fâsiddir. Müşterî hangisini istersem onu alırım derse, muhayyer olarak câiz olur.
Semen belli olmazsa, meselâ, bu malı aldığım fiyâta veyâ hakîkî kıymetine veyâ piyasadaki kıymetine veyâ filân kimsenin aldığı fiyâta deyip de, cinsi ve mikdârı söylenmez ise, bey� fâsid olur. Semen, göstermekle veyâ mikdârı ve cinsi söylenmekle ma�lûm olur. Yalnız, ekmek, gazete gibi, kıymeti i�lân edilen ve satanın arzûsu ile değişmiyen şeylerde, semeni bildirmeden bey� sahîh olur. (Hadîka)da, yimesi harâm olanları anlatırken diyor ki: (Harâm olan semen ta�yîn edilmezse, bununla alınanın yinmesi halâl olur). İkinci kısm, 40. cı madde, 4. cü sahîfesine bakınız!
Birşeyi [meselâ yağı], kab ile dartıp, kab için mu�ayyen bir mikdâr dara düşmeği şart etmek fâsiddir. Kabı boş dartıp, sonra darasını düşmek lâzımdır. Eğer kabın vezni kadar düşmek şart edilirse veyâ tenekedeki yağ, ölçmeden, topdan satılırsa, câiz olur. Müşterî, boş kabı dartıp söyleyince, bâyı� inanmazsa, müşterînin sözü kabûl olunur. [Dördüncü maddenin sonuna bakınız!]. Koçun dişiye katılmasını satmak fâsiddir.
Ağacın vereceği meyveyi veyâ tarlanın vereceği mahsûlü, oluncıya kadar yerinden ayırmamak şartı ile, olmadan satın almak fâsiddir.
Fakîrin, zekâtı teslîm almadan satması fâsiddir. Ganîmet malını taksîm edilmeden önce satmak fâsiddir.
Hayvânı hayvâna veresiye satmak fâsiddir. Kurtlanmış, bozulmuş eti satmak bâtıldır. Kokmuş eti satmak fâsiddir. Veresiye pahâlı, peşin ucuz demek, ya�nî, meselâ peşin on liraya, veresiye, ya�nî taksîtle onbeş liraya vermek şeklinde iki şartlı satışın fâsid olduğu, (Mevkûfât)da, (Cevhere)de ve (Tuhfet-ül-fukahâ)da yazılıdır. Çünki, semen mechûldür. Hadîsle yasak edilmişdir. Yalnız toplamının fiyâtı söylenip satılan şeylerin [meselâ sürünün] sayısı az veyâ çok çıkarsa, fâsid olur.
Yanında bulunmıyan şeyi müşterîye ta�rîf etmeden satmak fâsiddir. Müşterî, malı alırsam, bu para, malın semeni olsun, malı almazsam, parayı geri gönder derse, fâsid olur. Alacağını veresiye satmak fâsiddir. (Hamza efendi risâlesi şerhı)nde diyor ki �rahmetullahi teâlâ aleyhimâ�: (Yirmibeşincisi budur ki, bir kimsenin, bir kimsede ödünc olarak veyâ satın alarak veyâ mîrâs, hediyye, sadaka sûreti ile mal veyâ para alacağı olsa, bu ölçülü veyâ sayılı malı, teslîm almadan, ona veyâ başkasına, veresiye satmak câiz değildir. Satın almak sûreti ile alacağı şey ev, arsa gibi olmayıp, taşınabilen mal ise, bunu teslîm almadan, peşin satmak da, câiz değildir). [Dördüncü maddenin sonuna bakınız!]
Muztar olana, ya�nî sıkışık durumda olana, meselâ aç, susuz, çıplak, evsiz kalana, bunları, semen-i mislinden, ya�nî piyasadaki en yüksek değerinden gaben-i fâhiş ile yüksek fiyâtla satmak fâsiddir. Nafakasını te�mîn etmek için, herhangi bir şeyini satmak zorunda kalan fakîr kimsenin satdığını, gaben-i fâhişle ucuz almak da fâsiddir. (Gaben-i fâhiş), beşinci madde sonunda bildirilmişdir.
Kâfirin Kur�ân-ı kerîm satın alması sahîhdir. Fekat, satması için cebr edilir.
Vakf olan eski, yırtık Kur�ân-ı kerîmi satıp, yenisini almak ve harâb mescidi satıp parasını başka mescide sarf etmek câizdir. Vakfı bir insan vakf eder. Evkâfın parası ile yapılan binâlar vakf değildir. Bir vakf binâ yıkılıp bunun parası ile başka binâ yapılırsa, bu, vakf olmaz. Beyt-ül-mâlın olur. Vakf binâ bağçesindeki meyveleri yimek harâmdır. Meyve, ot satılıp, parası ile binâ ta�mîr edilir. Ağacı satılamaz.