Şırada zemânla, şeker azalıp, ispirto çoğaldığı için, tadı şekerli iken, keskin ve yakıcı olmağa başlar. Meydâna gelen karbon dioksid gazı, kabarcıklar hâlinde dışarı çıkar. Bu gaz, ispirtolu sıvıda erimiyen tortuları, sıvının yüzüne sürükliyerek, bir köpük ile örtülür. Böylece şıra, şerâba dönmüş olur. Çeşidli şerâblarda, yüzde beş ile yirmi arasında ispirto bulunur. İki hektolitre, ya�nî ikiyüz litre yâhud yüzonbeş kilogram üzümden, yetmişbeş litre şıra çıkar. Şıranın beşde biri şekerdir. Onda biri tartarik asiddir. Şıradan kükürt dioksid gazı geçirilerek, sirke asidi mayası ve başka zararlı mayalar öldürülür. İlk mayalanma bir haftada temâm olur.]
İspirtosu az olan şerâb da harâmdır. [İmâmeyne göre ve diğer üç mezhebde, köpürmese de, şerâb olur.] Serhoş etmese de, damlasını içmek harâmdır. Halâl diyen, kâfir [Allaha düşman] olur. Şerâb, idrâr gibi kaba necâsetdir. Her dürlü kullanmak, ilâc yapmak, çamur yapmak, hayvâna içirmek, ihtikân yapmak, buruna çekmek sözbirliği ile harâmdır. Satması câiz değildir. Parası harâmdır. Bir müslimânın, borcunu, şerâb satarak aldığı para ile ödemesi halâl olmaz. Bu para, alacaklıya da halâl olmaz. Bunun için içki satana ödünc vermemelidir. Az içene de had vurulur ki, seksen sopadır. Serhoş edici diğer üç içkiyi içene ise, ancak serhoş olursa had vurulur. Şerâb köpüklendikden sonra, kaynatılıp üçde ikisi gitse de geride kalanı ve inbiklenerek elde edilen ispirtonun, rakının şerâb gibi, necâset-i galîza olduğu sözbirliği ile bildirilmişdir. Bunların da damlasını içmek harâm olduğu, (Behcet-ül-fetâvâ)da yazılıdır. Rakıda yüzde kırkdan çok alkol bulunur. Şerâbdan elde edilen rakı, meşe ağacından fıçılarda birkaç sene bırakılınca, (Konyak) olur.
2 � İkincisi, Tılâdır. Tâze şıra, ateşde veyâ güneşde ısıtılıp üçde ikisinden azı uçarsa, [üçde birinden çok kalırsa], bu kalana, (Tılâ) denir. Tılâ, gaz çıkararak kabarıp, tadı keskin olunca, serhoş eder. Şerâb gibi damlası harâm ve kaba necs olur.
3 � Üçüncüsü Sekerdir. Hurmanın nakî�i, ya�nî maserasyonu, ya�nî su içinde ısıtmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa (Seker) denir, damlası harâmdır.
4 � Dördüncüsü, kuru üzüm nakî�idir. Kuru üzüm, soğuk suda bırakılınca, şekeri suya geçer. Bu suya, (Kuru üzüm nakî�i) denir. Bu, gaz peydâ ederek köpüklenir ve tadı keskin olursa, damlası harâm olur. Tılâ, Seker ve kuru üzüm nakî�i (maserasyonu) gazlanmaz ve tadı keskin olmazsa, içmeleri, sözbirliği ile halâl olur. Seker ve Nakî�, hafîf necsdirler. İmâm-ı a�zama göre. Tılâ, Seker ve Nakî�in harâm olmaları için, köpüklenmeleri de lâzımdır. Bu üçünde, icmâ�ı ümmet hâsıl olmadığı için, harâm değildir diyen kâfir olmaz.
İçmesi, İmâm-ı a�zama ve İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre halâl olan içkiler de dörtdür:
1 � Kuru üzüm veyâ hurma, şekeri suya çıkıncaya kadar, soğuk suda bırakılır. Sonra hepsi, kaynayıncaya kadar ısıtılır. Soğuyunca süzülür. Bu sıvıya, (Nebîz) denir. Nebîzin tadı keskin olsa da, serhoş yapmadıkca, içmesi halâl olur. Isıtılmazsa, köpürünce ve tadı keskin olunca, harâm olur.
2 � Kuru üzüm ve hurma birlikde, soğuk suda durup, hepsi, ısıtılıp süzülür. Tadı keskin olsa da, serhoş yapmadıkca, halâl olur. Buna, (Halîtan) denir.
3 � Bal, incir, arpa, buğday, mısır, darı, erik, kayısı, elma ve benzerlerinden biri soğuk suda durup ısıtılmasa da, serhoş etmeyecek mikdârda halâldirler. Çünki hadîs-i şerîfde, (Şerâb, üzüm ve hurmadan olur) buyuruldu. [Serhoş ederlerse, harâm olurlar. Bira da böyledir. Hubûbâtdan elde edilen rakıya, İngilizler (Viski), Ruslar (Vodka) derler. Bunlar, yüzde elli, altmış alkolü hâvîdirler.]
4 � Dördüncüsü, (Müselles)dir. Üzüm suyu, tâze iken, ya�nî gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce, ısıtılıp, üçde ikisi uçar, üçde biri kalırsa (Müselles) denir. Tadı keskin olsa da, serhoş etmiyecek kadar içmesi halâldir.
Şıra kaynarken, içine (Pekmez toprağı) denilen temiz kireçtaşı tozu konursa, ekşiliği kalmaz, (Pekmez) olur. Fransızlar pekmeze, (Sapa) ve (Rob) derler. Pekmezde yüzde altmışdan çok glikoz vardır. Pekmeze yumurta akı koyup, karışdırarak kaynatılınca, koyulaşıp (Bulama=Raisiné) olur. Şira ya�nî tâze üzüm suyu [Moût] ve pekmez [Moût cuit] ve bulama [Raisiné] ve boza [Bosan] içmek halâldir. Boza yapmak için, bir kilo kadar bulgur yıkanır. Tencereye konur. Fazla su ilâve edilir. Yumuşayıncaya kadar birkaç sâat kaynatılır. Su ile yoğrularak tel süzgeçden süzülür. Şeker konup eritilir. Maya olarak içine bir su bardağı boza konur. Kapanıp soba yanında bırakılır. Ertesi gün ekşi olarak içmeğe başlanır.
Bunlar kuvvet için, hazm için serhoş etmiyecek mikdârda halâl olup, serhoş ederlerse veyâ çalgı ile, keyf için az dahî içilirlerse, söz birliği ile harâm olurlar.
İmâm-ı Muhammede göre, bu dört içki, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş ise, serhoş etmiyecek kadar az içmesi de harâm olur. Fetvâ da böyledir. Diğer üç mezhebde de böyledir. Çünki, Peygamberimiz, (Çoğu serhoş eden içkinin, azını içmek de harâmdır) ve (Serhoş eden her içki şerâbdır ve hepsi harâmdır) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, hepsinin harâm olduğunu bildirmekdedir. Yapıları, bileşimleri aynıdır demek değildir. Çünki Muhammed �aleyhisselâm�, maddelerin hakîkatlerini, fen bilgilerini öğretmek için değil, bunların hükmlerini bildirmek için gönderilmişdir. Kısrak, inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine (Kumis), ikincisine (Kefîr) denir. Bira gibi harâmdırlar. Bu husûsda, İskilibli M.Âtıf efendinin (Men�i müskirât) kitâbında geniş ma�lûmât vardır.
[Bira yapmak için, arpalar ıslanıp bir hafta bırakılınca filizlenirler. Bu sırada (Amilaz) denilen maya da ürer. Filizlerin uzunluğu arpa boyuna yaklaşınca, arpalardan koparılıp ayrılır. Arpalar kurutulup un yapılır. Bu una, (Malt) denir. Malt, sarı toz veyâ şerbet hâlinde, (Skorbut) denilen kanama ve za�fiyyet hastalığında ve çocuk mamalarında kuvvet verici ve hazm için kullanılır. İçinde alkol yokdur. Malt, sıcak su ile karışdırılıp bırakılınca, içindeki amilaz, nişastayı mayalıyarak parçalar. (Maltoz) denilen şekere çevirir. Bu şekerli sıvıya şerbetci otu (Houblon) çiçekleri konup kaynatılır. Bu ot, biraya koku verir ve berrâk yapar. Soğutulup içine (Bira mayası) konur. Bu maya, maltoz şekerini mayalıyarak parçalar. Alkole çevirir. Bira hâsıl olur. Çeşidli biralarda yüzde ikibuçuk ile beş arasında alkol bulunur. Fazla içilince serhoş yapmakdadır. Bira mayası, sarı toz veyâ yoğurt gibi lapadır. Cânlıdır. Çıkardığı sıvı mayalama yapar. Bira mayası, bira fabrikalarında kalan posadaki mayanın üretilmesi ile elde edilmekde, cild, hazm ve göğüs hastalıklarında da kullanılmakdadır. Ekmek hamurunda da vardır. Bira, gaz çıkardığı, köpük yapdığı için ve tadı acı, keskin olduğu için azı da çoğu da, her ne maksadla içilirse içilsin, imâm-ı Muhammede göre harâmdır. Fetvâ da böyledir. Almanyada yayınlanan (Der Stern) mecmû�ası, 1979 senesi ilk ayındaki nüshasında diyor ki, (Heidelberg kanser tedkîk merkezi tarafından yapılan araşdırmalarda, biranın kanser yapdığı anlaşılmışdır. Kansere sebeb olduğu bilinen (Nitroz-amin)lerin birada bol mikdârda bulunduğu görülmüşdür. Bira, alkol alışkanlığına da sebeb olmakdadır. Ağrı kesici olarak kullanılan (Piramidon) içinde fazla mikdârda Nitroz-amin bulunduğu anlaşıldığı için, bu ilâc sıhhiyye vekâletinin emri ile altı ay evvel piyasadan kaldırılmışdı. Orta mikdârda bira içen bir kimse, günde yetmiş piramidon hapı almış kadar Nitroz-amin almakdadır). Yengeç denilen hayvana ve kanser denilen tehlükeli şişlere arabîde (Seretân) denir. (Nüzhet-ül-ebdân) kitâbı, kanseri, içinde yengeç külü bulunan merhem ile tedâvî etmekdedir. (Teshîl-ül-menâfi�)de (Irk-ı medînî) denilen hastalık, kanserdir. Bildirdiği ilâclardan biri: (Bir avuc içi soyulmuş sarmısak, bir [litre] süt ile, akşam vakti, kaynatılır. Pelte hâline gelir. Sabâha kadar bağçede bırakılır. Havadan rutûbet alır. Süt ayrılıp aç iken içilir. Sarmısak yerine lübân [Günnük] veyâ sarısabır kullanılabilir.)]
Yukarıda yazılı sekiz içkiden, şerâbdan başkasını satmak İmâm-ı a�zama �rahmetullahi teâlâ aleyh� göre sahîhdir. Fekat, mekrûhdur. [Ya�nî, tahrîmen mekrûhdur. Bunları satan, harâm işlemiş gibi Cehenneme gider.] İmâmeyn �rahmetullahi teâlâ aleyhimâ�, bunların satılması da sahîh değildir dedi. Afyon, esrar ve başka uyuşdurucu [heroik] maddelerin satışı da böyledir. Necâset karışan suyu içmek harâmdır. (Cevhere)de diyor ki: (Tâze üzüm, suya konup mayalanmadan önce kaynatılırsa, suyun üçde ikisi uçmadıkca, halâl olmaz. Kuru üzüm veyâ hurma, suya konup biraz kaynatılınca, halâl olur. Buna, (Nebîz) denir. Tâze üzüm ile hurmanın veyâ tâze üzüm ile kuru üzümün karışımı suda ısıtılınca, üçde ikisi uçmadıkca halâl olmaz. Tâze üzüm suyu [şıra] ile, hurma bırakılmış su karışımı da böyledir.)
Bevl [idrâr], pislik gibi necâsetleri içmek, yimek harâmdır.
Mubâh olan içkileri, hattâ suyu, mûsikî ile, çalgı ile, kâfirler gibi, fâsıklar gibi içmek de harâmdır. (İbni Âbidîn) beşinci cild, ikiyüzotuzsekizinci sahîfedeki hadîs-i şerîfde, (Suyu, alkollü içki içenler gibi içmek harâmdır) buyuruldu. İbâdeti harâma benzetmek ise, küfre sebeb olur. Çalgı, içki, şarkı ile nemâz kılmak, Kur�ân-ı kerîm okumak böyledir. İkinci kısmda, 52. ci maddenin 7. ci sahîfesine bakınız!
İbni Âbidîn �rahmetullahi teâlâ aleyh�, üçüncü cild, yüzaltmışüçüncü ve beşinci cild, ikiyüzseksendokuzuncu sahîfede buyuruyor ki, (Arak-ı hamr [ya�nî rakı ve alkol]in, şerâb gibi kaba necâset olduğu ve serhoş edecek kadar içene had vurulması sözbirliği ile bildirildi. Damlasını içene de had vurulur diyenler çokdur. Alkollü meşrûbât içen fâsıkların [kötü kimselerin], (temizdir, içilmesi halâldir) demelerine aldanmamalıdır). Alkollü içkilerin hepsinde ispirto bulunduğundan, şerâblı su gibi kaba necs ve harâmdırlar. Bunun için deriye sürülen, tentürdiyod, alkol kamfre gibi, ispirtolu ilâcları ve kolonya gibi lüzûmsuz olanları nemâz kılmadan önce, yıkamak lâzımdır. Bunları hâricen kullanmak ve ispirtoyu yakıt olarak kullanmak ve bunun için satmak ve satın almak câizdir. Benzol, benzin, aseton ve dört klorlu karbon, gaz yağı gibi sıvılar, necs değildir. Bunları temizlemeden nemâz kılınır. Alkolün, teknikde, eritken olarak kullanılması günâh değildir.