TERÖR
Soru: Son yıllarda etkisini gün geçtikçe hissettiren ve hemen hemen toplumun bütün kesimlerini sarsan terör hakkındaki mütalâalarınız nelerdir?
Cevab: Terör gaye değil vesiledir. Durum böyle olunca, her terör hâdisesi, kendi içinde ve hangi gayeye yönelik olduğu araştırılarak değerlendirilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, bir terör yorumlama kargaşası, dolayısıyla da bir muâlece tıkanıklığı yaşanır ve tabii yapılan işler de bir kısır döngü içinde dönüp durmaya başlar zannediyorum. Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen terör hâdiselerine bu zaviyeden bakılabilse ve terörün dışa yansıyan şekli ne olursa olsun, hâdiseye bu usul ve bu mülâhazalarla yaklaşılabilse, doğrunun tesbiti ve muâlecenin isabeti de o nisbette artacaktır.
Şimdi isterseniz bu umumî girişten sonra mes’eleyi kendi dünyamızda cereyan eden terör hâdiseleriyle daha da müşahhaslaştıralım: İsim ve namları ne olursa olsun, bugün Türkiye’de bir terör vardır. Acaba bu terörün arkasındakiler kimler? Kuşkusuz bu sorunun cevabı kesinlikle her zaman aynı olmayabilir. Çünkü Türkiye’deki terörü körükleyen çeşitli güç kaynakları mevcuddur ve bunlar dünya kadardır. Evet geleceğin büyük milletinin, devletlerarası muvazenede yerini almasını engelleyen dünya kadar terör kaynağı...
1. Amerika
Süper güç olma ve halihazırdaki durumunu devam ettirme gayreti, Amerika’yı bazen dolaylı, bazen de doğrudan doğruya teröre sevk etmektedir. Bu terörden bizim hissemiz, İslâm âlemini ve Türklük dünyasını kontrolde tutabilme ölçüsündedir. Bu sebeple Amerika bizdeki terörü sürekli körüklemekte ve teşvik etmektedir. O, yer yer zaaflarımızı kullanarak, zaman zaman idare bilmezliğimizden yararlanarak, bazen de o körkütük gafletimizi değerlendirerek bizim için hep bir terör kaynağıdır. Öyle anlaşılıyor ki o, alternatifsiz kaldığı sürece, son Körfez ve Somali misallerinde de görüldüğü gibi, bir fesat kaynağı olmaya devam edecektir...
2. Almanya
Şu anda bizdeki terör hareketlerinin arkasındaki mevcud güç kaynaklarının en başında gelir Almanya. Aslında, Almanlar bize tarihin hiçbir döneminde dost olmamışlardır. Onlar, her zaman karşı cephede olmuşlardır. Tabii güçlü olduğumuz dönemlerde, bizden istifade etmenin çarelerini aramış -ve onlar adına söyleyecek olursak- bizimle beraberliğe katlanmışlardır. Fırsat bulduklarında da bizi istismardan geri kalmamışlardır. Şimdilerde ise Almanya, süper güç olmanın peşindedir. Kendisine potansiyel rakip olarak gördüğü de Türkiye’dir. Zira Türkiye’nin önünde böyle bir fırsat söz konusu. Gerçi, henüz bu fırsat tam değerlendirilmemekte ama, değerlendirilebilir. Biz bu fırsatı elimizde tuttuğumuz sürece, Almanya’nın teröre desteği sürecek, hatta gün geçtikçe dozajı daha da artarak devam edecektir. Bu itibarla PKK ve emsali terör örgütleri iyiden iyiye yıprandığında, Almanya başka maşalar bulacak ve onları kullanacaktır. Belki de göstermelik olarak PKK’ya karşı acımasız tavır alıyor da görünebilecektir. Ama el altından onlara olan desteğini ayrı ayrı nam ve ünvanlar adı altında hep sürdürecektir. Bu arada Amerika ile Almanya arasında her zaman bir çıkar kavgasının olduğu ve gelişerek devam edeceği de göz ardı edilmemelidir. Hatta ciddî bir diplomasi ile bu rekabetten istifade etmek de mümkündür. Ne var ki, bizdeki diplomasi henüz rüştünü isbat etmiş olmadığından pek çok fırsat eriyip gitmektedir.
3-4. İran ve Suriye
Bizdeki terörün arkasında İran ve Suriye de var. İran, devlet olarak kurulduğu günden bu yana hep İslâm âlemiyle uğraşmıştır. Ve onlara göre mezhep telakkisi dâima dinin önünde olmuştur. Evet, onun dış düşmanlara karşı şimdiye kadar hiçbir ciddî kavgası olmamıştır. Bugün bize yönelik terör odaklarını beslemiş olması, İran’ın ana felsefesini bilenler için gayet normaldir ve bunda yadırganacak bir taraf da yoktur. O her zaman kendi kuruluş gayesinin ve karakterinin gereğini yapmıştır ve yapmaktadır.
Suriye ise, şu anda onları idare edenler açısından bize düşman bir komşudur ve suyu bulandırmak için fırsat kollayıp durmaktadır. Rus desteğinin yerine şimdilerde Suriye’nin arkasında Amerika var. İleride de bir başkası onu maşa olarak kullanabilecektir.
5. İsrail
Bizdeki terörü beslemesinin İsrail açısından çok yönlü gerekçeleri vardır. Bir kere İsrail’in kurulma gayesi, İslâm âlemi-nin ortasında Batı karakolluğu yapmakdır. Bu gaye mevcud olduğu müddetçe, İsrail’in cibilli düşmanlığı süper güçler tarafından desteklenecek, o da piyonlarıyla sürekli teröre destek verecektir.
6. İç güçler
Terörü tırmandıran ve destekleyen güçlerden bazıları da iç bünyemizdedir. Bunlardan bir kısmı bunu ideolojik bir çerçeve içinde yaparken, bir kısmı da tamamen siyasî ve ekonomik çıkarlar mülâhazasıyla yapmaktadır. Bildiğim bazı mes’eleler var ki, şu anda onları burada şerhetmeyi uygun bulmuyorum. Ancak bizdeki terörün -görünenin çok ötesinde- bazı kesimler ve bazı güç kaynaklarıyla içli dışlı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim...
Türkiye şu anda, bilinenin ötesinde çok zor günler yaşıyor. Bu bir gerçektir ve bu gerçeği saklamaya çalışmanın da ne devlete, ne de millete faydası vardır. Şu anda birinden kurtulsak, diğerine takılacağımız alternatif problemlerin, ateşten çemberi içinde bulunuyoruz. Serkârlarımızın bugünkü anlayış ve idrakleri ile bu çemberi aşmamız da çok zor görünüyor. Türkiye, bu problemlerden Kıbrıs’ı aşsa Saraybosna’ya, onu aşsa Karabağ’a, onu aşsa Suriye’ye, onu aşsa PKK’ya, onu aşsa Hizbullah’a, onu aşsa İsrail’e, onu aşsa içteki mezhep çatışmalarına takılacak ve sürekli tavizler vermeye zorlanacaktır. Bu tavizlerden en büyüğü ise, onun Asya’dan elini çekmesi isteği olacaktır. Aslında devlet olarak, Asya’da elimizin olduğunu söylemek de çok zordur. Bugün Asya’da ses ve soluğumuzu duyuranlar ve ora insanıyla belli bir seviyede irtibat sağlayanlar, tamamen devletin dışındaki özel kuruluşlardır. Keşke bu kadarına izin verilebilseydi. Heyhat..! Şimdilerde işin önemi içte ve dıştaki aklı eren düşmanlarca iyi anlaşıldığından, bu mevzuda da karşılıklı ciddi sıkıntılar yaşanmakta. Bu işin, içte pazarlamacılığını yapanlar, bu milleti başkasına peşkeş çeken satılmış piyonlardır ve onları bir gün tarih bu yönleriyle mutlaka yargılayacaktır.
Netice
İç ve dış mihraklar, ellerindeki terör alternatiflerini daima muhafaza edeceklerdir. Bunlardan birisi yıpranıp işlemez hale gelince, bir başkası öne sürülecektir. Nitekim dün, çeşit çeşit isimler altında nice örgütler vardı ve bunlar anarşiyi komünizm adına körüklüyorlardı. Şimdilerde PKK ve benzeri illegal örgütler de etnik grupları harekete geçirme çabasındalar. Yarının Türkiye’sini bekleyen en korkunç terör vesilesi ise, mezhep duygusuna yenik düşenler olacağa benzer. Bu yeni tehlike, terör adına PKK’dan elli kat daha fazla bir potansiyel güce sahiptir. Devlet büyüklerimiz bunu böyle bilmeli ve vakit geçmeden bu problemin üzerine en sağlıklı bir şekilde eğilmelidirler.