İbni Âbidîn �rahmetullahi aleyh�, (Dürr-ül-muhtâr) şerhinde, üçüncü cild, yemîn bahsinde ve ikinci cild, oruc bahsinin sonunda buyuruyor ki:
Nezr, ya�nî adak ibâdetdir. Nezr ancak Allah için yapılır. Kul için yapılmaz. Bir şeyi adamak iki dürlü olur: Mutlak nezr, şarta bağlı nezr.
1 � Mutlak nezr (Allahü teâlâ için, bir sene oruc tutacağım) demek gibidir. Bir şarta bağlı değildir. Bunu söylerken, kasd etmese de, söz arasında dilinden çıkmış ise de, yapması vâcib olur. Çünki, talâkda ve adakda niyyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddî, istiyerek söylemek gibidir. Hattâ (Allahü teâlâ için, bir gün oruc tutmak üzerime borc olsun) diyeceği yerde, (bir ay oruc tutmak) diye ağzından çıksa, bir ay tutması lâzım olur.
Nezr, bir ibâdetdir. Çünki, nemâz, oruc, hacca gitmek, köle âzâd etmek ve başka ibâdetler nezr olunur. Nezrin yerine getirilmesini islâmiyyet emr etmekdedir. Getirilmezse, günâh olur. Nezr, yemîne benzemekdedir. Bir kimse (Nezrim olsun) dese, neyi adadığını söylemese ve niyyet etmese, yemîn keffâreti vermesi lâzım olur. Bir kimse, Allahü teâlânın rızâsı için oruc tutayım dese, kaç gün olduğunu söylemese ve birşey niyyet etmese veyâ yalnız nezr niyyet etse, yemîn olmasını veyâ olmamasını hâtırına hiç getirmese veyâ nezr olmasını ve yemîn olmamasını niyyet etse, bu orucu nezr olur ve üç gün oruc tutar. Bunu söylerken, nezr olmayıp, yemîn olmasını niyyet etse, yemîn olur. Orucu bozarsa, yemîn keffâreti lâzım olur. Hem nezr, hem yemîn olmasını niyyet eder veyâ nezri nefy etmeksizin yemîn olmasını niyyet ederse, bu oruc, hem yemîn, hem de adak olur. Bu orucu bozarsa, hem kazâ, hem de yemîn keffâreti lâzım olur.
Adak edilen şeyin, farz veyâ vâcib olan bir ibâdete benzemesi ve başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır. Meselâ, abdest almak, ölü kefenlemek başlı başına ibâdet olmadıklarından adak olamaz. Hasta ziyâret etmek, cenâze taşımak, gusl etmek, câmi� içine girmek, Kur�ân-ı kerîmi tutmak, ezân okumak, mekteb binâ etmek, câmi� binâ etmek de ibâdet ise de, başlı başına ibâdet değildir. Nezr olunmazlar. Nezr edilen şeyin benzemesi lâzım olan farzın, vâcibin başlı başına ibâdet olması lâzım değildir. Meselâ, bir şey vakf etmeği adamak câizdir. Çünki vakf, müslimânlar için câmi� binâ etmeğe benzemekdedir. Câmi� yapmak, başlı başına bir ibâdet değil ise de, vakf başlı başına ibâdetdir. Meselâ, abdest almak, başlı başına ibâdet olmayıp, başlı başına ibâdet olan nemâzın bir şartıdır. Ölüyü kefenlemek de, cenâze nemâzının kabûl olması için şartdır. Ölünün setr-i avreti, cenâze nemâzının şartıdır.
Şarta bağlı olmıyan nezri, fakîr olsa da, hemen yapması lâzım olur. Yapmadan ölüm hâli gelirse, keffâret için vasıyyet lâzım olur. Özrsüz gecikdirmek de câiz olur. Yerine getirirken yapmasını ta�yîn etdiği şeyleri yapması lâzım olmaz. Meselâ şu parayı, belli yerde ve belli zemânda ve belli fakîre sadaka vermeği veyâ belli bir yerde nemâz kılmağı ta�yîn etmiş ise, bunları gözetmesi lâzım gelmez. Fekat, nezr ederken söylemiş olduğu mikdârı değişdiremez. Fekat, şu fakîre Allahü teâlâ için altın vereyim diye nezr etse, o fakîre vermesi lâzım olur. Çünki, vereceği altın veyâ malı ta�yîn etmemesi, fakîri ta�yîn etmek istediğini göstermekdedir.
2 � Şarta bağlı olan adakdır. Murâd edilen şart hâsıl olunca, nezri yerine getirmesi lâzım olur. [Yerine getirmeyip, yemîn keffâreti yapması da câiz olduğu (Fetâvâ-yı Hayriyye)de yazılıdır. Tahtâvî �rahmetullahi teâlâ aleyh� (İmdâd) hâşiyesi, oruc sonunda diyor ki, (Nezr yapmanın câiz olduğu âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîfden anlaşılmakdadır. Nezr yapmak, istenilen birşeyin hâsıl olmasına ta�lîk edilirse [bağlanırsa], şart etdiği şey hâsıl olunca, nezr etdiği şeyi yapmak lâzım olur. Hâsıl olmasını istemediği birşeyi şart ederse, istemediği şey hâsıl olunca, hac, oruc, sadaka, nâfile nemâz gibi nezrlerini, isterse yapar. İstemezse, yapmayıp, yemîn keffâreti verir. Meselâ, Alî ile konuşursam, Allah için yüz lira sadaka nezrim olsun deyip, Alî ile konuşursa, isterse, sadakayı verir, isterse vermeyip, yemîn keffâreti verir. Fekat, zevcem boş olsun dedi ise, Alî ile konuşunca, zevcesi boş olur. Yemîn keffâreti vermesi câiz olmaz. Şarta bağlı olan nezri, şart hâsıl olmadan önce yapmak câiz değildir. Meselâ, hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını seyyid Ahmed Bedevî hazretlerine bağışlamak nezrim olsun deyip, hasta iyi olmadan önce nezrini yapması câiz olmaz. Hasta iyi oldukdan sonra yapması lâzım olur. Şarta bağlı olan nezri yaparken de yeri, fakîrin şahsını ve fakîrlerin adedlerini ve paranın cinsini de söylediği gibi yapmak lâzım değildir. Şarta mu�allak olan nezr, şart edilen şeye karşılık olarak yapılmamalıdır. Allahü teâlâya şükr olarak yapılmalıdır. Şükr secdesi yapmak gibidir.)]
Nezri yerine getirmek lâzım olduğu, Kur�ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîfde bildirilmiş ve icmâ-i ümmet hâsıl olmuşdur. Hac sûresi, yirmidokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen, (Adaklarını yerine getirsinler!) buyurulmuşdur. Bunun için, nezri yerine getirmek vâcibdir. Ba�zıları, farzdır, dedi.
Oruc, nemâz, sadaka, vakf, i�tikâf, köle âzâd etmek, yürüyerek bile olsa, hacca gitmek adak olunur. Çünki bunlar, başlı başına ibâdetdir ve herbiri bir farza veyâ vâcibe benzemekdedir. Meselâ, oruc keffâreti için köle âzâd etmek farzdır. Mekke ehâlîsinden, gücü yetenlerin yürüyerek hac etmesi farzdır. Burada ibâdet olan, yürümek değil, hacdır. İ�tikâf da, nemâzın son rek�atında oturmağa benzemekdedir. Vakfa gelince, her şehrde, müslimânlar için, hükûmetin beyt-ül-mâldan câmi� yapdırması farzdır. Hükûmet yapdırmazsa, müslimânların yapdırması farz olur.