Canlı, cansız her mal, meselâ yerden, denizden çıkarılmış tuzlar, oksidler, naft, ya�nî petrol ve benzerleri, ticâret yapmak için, ya�nî satmak için satın alındıkları zemân, (Ticâret eşyâsı) olurlar. Altın ile gümüş her ne niyyet ile olursa olsun, hep ticâret eşyâsıdır.
Ödünc alma karşılığı olan borclar ve zekât vermek farz olduğu günden önce ödeme zemânı gelmiş olan müeccel [taksîdli] kul borcları, nisâb hesâbına katılmaz. Ya�nî bunlar, altın ve gümüşden ve ticâret eşyâsından elde mevcûd olanların ve alacakların kıymetinden çıkarıldıkdan sonra, kalanlar, nisâb mikdârı olursa, bir sene sonra zekâtlarını vermek farz olur. Zekât farz oldukdan sonra yapılan borclar özr olmaz, bunların zekâtı verilir. Geçmiş senelerin ödenmemiş zekâtları kul borcu sayılır. Müeccel olan, ya�nî zekât farz oldukdan sonra, belli zemânda ödenecek olan eski borcların, meselâ talâk vaktine müeccel mehrin nisâb hesâbına katılacaklarını, ya�nî zekâtlarının verileceğini bildiren kitâblar İbni Âbidînde yazılı ise de, bunların nisâba katılmamasının sahîh olduğu (Dürr-ül-muhtâr), (Hindiyye), (Dürr-ül-müntekâ), (Dâmâd) ve (Cevhere)de yazılıdır. Hac, nezr ve keffâret için saklanan paraların zekâtı verilir. Çünki, kul borcu değildirler. Elinde nisâb mikdârı altını veyâ gümüşü olan, yıl sonuna doğru birkaç teneke arpa ödünç alsa, yıl sonunda bu arpa da elinde bulunsa, zekât vermesi lâzım olmaz. Çünki borc, önce zekât malından ödenir. Zekât hesâbına katılmıyan arpadan ödenmesi düşünülemez.
Alacaklara gelince, İmâm-ı a�zama göre, üç dürlü alacak vardır:
1 � (Deyn-i kavî), ödünc verilen zekât malı ve zekât malının satışı karşılığı alınacak olan (Semen)dir. Nisâb hesâbına katılır. Alınacak para veyâ bunun ile yanında bulunanın toplamı nisâb mikdârı oldukdan bir sene sonra, eline geçen her mikdârın kırkda birini hemen vermesi farz olur. İki sene sonra eline geçenin iki yıllık, üç sene sonra geçenin üç yıllık zekâtını verir. Meselâ, üçyüz dirhem gümüş alacağı olan, üç sene sonra, ikiyüz dirhem alırsa, bunun, üç yıl için, beşer dirhemden, onbeş dirhem zekâtını verir. Almadan önce zekâtını vermesi lâzım olmaz. Kirâcı, mal sâhibinin izni ile, kirâ karşılığı ta�mîr yaparsa, bu masrafı mal sâhibine ödünc vermiş olur. (İbni Âbidîn).
2 � (Deyn-i mütevassıt), ticâret malı olmıyan zekât hayvanlarının ve köle, ev, yiyecek, içecek gibi ihtiyâc maddelerinin satışları karşılığı ve binâların kirâ alacaklarıdır. Nisâb hesâbına katılır. Nisâba mâlik oldukdan bir sene sonra, eline nisâb mikdârı veyâ dahâ çok geçince, her sene için, aldığının kırkda biri hemen verilir.
3 � (Deyn-i za�îf), mîrâs, mehr mallarıdır. Nisâb hesâbına katılır. Nisâb mikdârı teslîm aldıkdan bir yıl sonra yalnız o yılın zekâtı verilir. Elinde nisâb mikdârı mal da varsa, deynden aldığını, buna katıp, elindekinin bir yılı temâm olunca, aldığının zekâtını da birlikde verir. Bunun için ayrıca bir yıl beklemez. Kavî ve vasat deynleri de bir sene geçmeden önce alınca, böylece elindeki nisâba katarak zekâtlarını birlikde verir. İki imâma göre �rahmetullahi teâlâ aleyhimâ�, her alacak, nisâb mikdârı ise, alınan mikdâr az ise de, bir yıl geçmişse, zekâtı verilir.
Gayb olmuş, denize düşmüş, gasb olunmuş, gömüldüğü yer unutulmuş mal ve inkâr olunan alacaklar, tam mülk olmadıkları için, nisâb hesâbına katılmaz ve ele geçerlerse, önceki senelerin zekâtları verilmez.
Senedli veyâ iki şâhidli olan veyâ i�tirâf olunan alacaklar, iflâs edende ve fakîrde de olsa, nisâba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir.