1 � Kaba necâset: İnsandan çıkınca abdeste veyâ gusle sebeb olan herşey, eti yinmiyen hayvanların, [yarasa hâric] ve yavrularının yüzülmüş, dabağlanmamış derisi, eti, pisliği ve bevli ve süt çocuğunun pisliği, bevli ve ağız dolusu kusmuğu, insanın ve bütün hayvanların kanı ve şerâb, leş, domuz eti ve kümes ve yük hayvanlarının, koyun ve keçinin necâsetleri, galîz, ya�nî kabadır. Kan dört mezhebde de kaba necâsetdir. Menî, mezy ve idrârdan sonra çıkan vedî ismindeki beyâz, bulanık, koyu sıvı, hanefî ve mâlikîde kaba necâsetdirler. Şâfi�îde yalnız menî, hanbelîde ise, her üçü de temizdir.
Kedinin bevli yalnız elbisede ve şehîdin kanı, kendi üzerinde kaldıkça ve yinilen et, karaciğer, yürek ve dalakda bulunup akmıyan kanlar ve balık kanı ve bit, pire, tahta biti pislikleri ve kanları hep temizdir. Ya�nî, bunlar fazla bulaşınca da nemâz kılınabilir denildi. Serhoş eden bütün içkiler de, şerâb gibi kaba necâsetdirler. Hafîf diyenlerin sözleri za�îfdir. Rakının, [ispirtonun] kaba necs olduğu (Halebî-i kebîr) ve (Merâkıl-felâh)da ve türkçe (Ni�met-i islâm)da yazılıdır.
2 � Hafîf necâset: Hafîf olan necâsetlerden, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısmın veyâ uzvun dörtde biri kadarı nemâza zarar vermez. Eti yinen dört ayaklı hayvanların bevli ve eti yinmiyen kuşların pisliği hafîfdir. Güvercin, serçe ve benzerleri gibi eti yinen kuşların pisliği temizdir. Fâre pisliği ve bevli afv edilmiş ise de, suya, yağa az da düşse, temizlemek iyi olur. Az mikdârda buğdaya karışıp un olursa afv edilmişdir. Temizlenmeleri ve sıvıya damlayınca necs yapmaları bakımından kaba necâsetle hafîf necâset arasında fark yokdur.
İğne ucu kadar elbiseye sıçrayan bevl ve kan damlaları ve sokakda sıçrayan çamurlar ve necâset buhârlarının, necâsete dokunarak gelen gazların, rüzgârın ve ahırda, hamâmda meydâna gelen buhârlardan, dıvarlarda hâsıl olan damlalarının elbiseye, yaş deriye değmesi afv edilmişdir. Bunlardan korunmak güç olduğu için, zarûret kabûl edilmişdir. Fekat, necâsetin imbiklenmesi ile elde edilen sıvı necsdir. Çünki, bunu kullanmakda zarûret yokdur. Bunun için rakı ve ispirto kaba necs olup içilmeleri şerâb gibi harâmdır. [Rakının, ispirtonun necs ve harâm olduğu (Merâkıl-felâh)da Tahtâvî hâşiyesinde yazılıdır. O hâlde, alkollü içkiler ve zarûretsiz kullanılan kolonya, ispirto ve tentürdiyod gibi alkollü ilâclar, nemâz kılarken, elbiseden ve deriden yıkanıp temizlenecekdir. İkinci kısm, kırkikinci maddeye bakınız! ] İspirto ocağında ısıtılan yemek necs olmaz.
[(Dürr-ül-muhtâr)da, istincâ faslı sonunda, (Toprak ve sudan biri temiz ise, karışımları olan çamur temiz olur. Fetvâ da böyledir) diyor. (Eşbâh)ın dördüncü ka�idesinde de böyle yazılıdır. İbni Âbidîn, (Dürr-ül-muhtâr)ı açıklarken diyor ki, (Âlimlerin çoğunun böyle söylediği (Feth-ul-kadîr)de yazılıdır. Böyle fetvâ verildiği, (Bezzâziyye)de yazılıdır. İmâm-ı Muhammed Şeybânî böyle buyurdu. Bu çamur necs olur diyenler de vardır. Fekat, bunlara göre de temiz toprak ile gübre karışımı temiz kabûl edilir. Çünki bunda ihtiyâc vardır.) (Tergîb-üs-salât)da diyor ki, [ba�zı âlimlere göre] gübre karışık sıva, temiz su ile yapılmış ve gübresi çamurdan az ise, temiz kabûl edilir. 245.ci sahîfede 6.cı maddeye bakınız!
İhtiyâc olduğu için hâzırlanan karışımlardaki iki maddeden biri temiz ise ve necs olanın yerine temizini kullanmakda harac varsa, birinci kavle göre karışımın da temiz olacağı anlaşılmakdadır. İspirtolu ilâclar, kolonya, mürekkeb ve vernikler ve boyalar böyledir. Şâfi�î mezhebinde, necs sıvıların, ilâc ve itriyât islâhı için kullanılan mikdârlarının afv edildikleri, (El-fıkh-ü alel-mezâhib-il-erbe�a)da ve molla Halîl Si�ridînin (El-ma�füvât) kitâbının Süleymân bin Abdüllah Si�ridî �rahmetullahi teâlâ aleyhimâ� şerhinin 1368 [m. 1949] Kamışlı baskısında yazılıdır. Harac olduğu zemân, za�îf olan kavle uymak câiz olduğu, bu iki kitâbda ve kitâbımızın ikinci kısm, 1. ci maddesinde yazılıdır. Bunun için, zor durumda kalınca, hanefî ve şâfi�î mezhebinde olanın, böyle karışımların çok mikdârı ile birlikde nemâz kılmaları câiz olmakdadır. Temiz kabûl edilen ilâcın, zarûret olmadan içilemiyeceği, tevekkül bahsi sonunda yazılıdır.]
Necâsetden hâsıl olan amonyak gazının meydâna getirdiği nişadır temizdir. Necâset üzerinden kalkıp uçan tozlar, sinekler, elbiseye, suya gelirse, pis yapmaz.
Köpeğin basdığı çamurun necs [pis] olmaması sahîhdir. [(Hadîka) sonunda diyor ki, (Elbisenin bir yerine necâset bulaşsa, bulaşan yeri unutsa, zan etdiği yerini yıkasa, temizlendi kabûl edilir. Yaş ayağı ile necs yerde yürüse, yer kuru ise, ayakları necs olmaz. Yer yaş olup ayakları kuru ise, ayakları ıslanırsa, necs olurlar. Köpeğin mescidde yatdığı yer kuru ise, necs olmaz. Yaş olup, necâsetin eseri görülmezse, yine necs olmaz. Ayakkabı ile kılınan nemâzın sevâbı, çıplak ayakla kılınandan katkat fazladır. Üzerinde necâset görülmedikçe, sokakda gezilen ayakkabı da böyledir. Vesvese ve şübheye ehemmiyyet verilmez. İçki satandan alınan elbise, halı ve sâire temiz kabûl edilir. Başkası yanında gusl abdestinden sonra, peştemalı çıkarmadan ve sıkmadan üzerine üç kerre su dökünce temiz olur. Her şeyde asl olan, tahâretdir. Necâset bulaşdığı kesin bilinmedikce, zan etmekle necs denilmez. Ehl-i kitâbın dâr-ül-harbde kesmiş oldukları hayvan, aksi sâbit olmadıkca, temiz kabûl edilir. Mecûsînin, kitâbsız kâfirlerin etli yemeklerini yimek, hayvanı onların kesdiği kat�î bilinmediği için, tenzîhen mekrûhdur. Şimdi kasabdan alınan etler de böyledir.)]
Necâset, her temiz su ile, abdest ve gusl alınmış su ile, sirke ve gül suyu gibi akıcı mâyı�larla ve tükürük ile temizlenir. Süt ve yağla temizlenmez.
Abdestde, guslde kullanılan suya (Müsta�mel su) denir. Bu su, İmâm-ı a�zama göre kaba necâsetdir. Ebû Yûsüfe göre, hafîf necâsetdir. İmâm-ı Muhammede göre temizdir �rahmetullahi teâlâ aleyhimâ�. Fetvâ da böyledir. Bununla necâset temizlenir. Fekat, abdest alınmaz ve gusl edilmez. Şâfi�îde de böyledir. İçmek ve hamur yapmak mekrûhdur. Peştemala, elbiseye, kurnaya sıçrarsa ve necâset temizlemekde kullanılan her su, iğne ucu kadar sıçrarsa, kabı ve elbiseyi pisletmez. Necâset temizlemekde kullanılmış sular, bir yerde birikirse, bu suya bulaşan şeyler, pis olur. Abdestsiz veyâ cünüb olan kimse veyâ hâid kadın veyâ müşrik, kâfir, necâset bulaşmamış olan avucunu bir yere sokup su alsa veyâ kolunu sokup, içindeki tası alsa, o yerdeki su dört mezhebde de pis olmaz. Necâset üzerinden akan suyun yarıdan fazlası necâsete temâs ederse, bu su pis olur. Azı değerse ve necâsetin üç sıfatı suda bulunmazsa, pis olmaz. Necâset yanınca, külü temiz olur. Tezek yakarak ısıtılan fırında, ekmek pişirilir. Merkeb, domuz ve leş, tuz içine düşüp, tuz olsalar, temiz olurlar. Kuyuya düşen gübre, zemânla çamur hâline gelse, temiz olur. Müsta�mel su, mâlikîde hem temizdir. Hem de temizleyicidir. Ya�nî müsta�mel su ile abdest alınır ve gusl edilir. [Menâhic-ül-ibâd]
Şıra, ya�nî üzüm suyu temizdir. Şerâb hâline dönünce pis olur. Şerâb, sirke olunca temiz olur. Elbisenin veyâ vücûdun bir yerine necâset gelse, bu yeri bulamasa, zan etdiği yeri yıkasa temiz olur. Nemâzdan sonra meydâna çıksa, nemâzı iâde etmez. Döğen hayvanı buğdayın bir yerine bevl etse, herhangi bir parçası yıkansa veyâ hediyye verilse, yinilse veyâ satılsa, geri kalanlar temiz olur.
Kurudukdan sonra da görülen pislikler, kan, yukarıda bildirildiği üzere, bulunduğu yerden çıkarılıp, kendisi ve eseri giderilince, o yer temiz olur. Yıkamakda belli bir aded yokdur. Bir kerre yıkamakla da çıkarsa kâfîdir. Necâset giderilip de, eseri, ya�nî renk ve koku kalırsa, zararı olmaz. Sıcak veyâ sabunlu su lâzım gelmez.
Necs boya ile boyanan kumaş ve beden, üç kerre yıkanınca temiz olur. Su renksiz akıncaya kadar yıkamak dahâ iyidir. Deri altına necâset, meselâ ispirtolu ilâc şırınga edilse, iğne yerini üç kerre yıkayınca temiz olur. Necâseti çıkarmak için deriyi kaldırmak lâzım olmaz. Deriye, yaraya sürülen necs ilâcın ete karışan kısmı ve necs sürme çekilen göz yıkanmaz. Dışarıda kalan kısm ve yara üstündeki kurumuş kan, zarar vermiyecek şeklde yıkanıp giderilir. Zarar olursa yıkanmaz. Fekat üzerinde dirhem mikdârı necâset bulunan kimse imâm olamaz. Görülmiyen necâsetler, meselâ ispirto ve idrâr bulaşan eşyâ, leğende, çamaşır makinesinde, ayrı sular ile, temizlendiği zan edilinceye kadar yıkanır. Bir kerre yıkamakla temizlenirse, kâfî olur. Yıkarken, makinedeki su ve diğer eşyâ, necs olmazlar. Vesvese, şübhe edenlerin üç kerre yıkaması ve hepsinde sıkması lâzımdır. Herkesin, kendi kuvveti kadar sıkması kâfîdir. Çürük, ince veyâ büyük olduğu için sıkılmıyan eşyâ, meselâ halı, beden, deri gibi necâseti emen şeyler, her üç yıkayışda, kurutulur. Ya�nî, su damlaması kesilinceye kadar beklenir. Desti, çanak ve bakır gibi necâseti emmiyen şeyleri ve denizde, derede [muslukda] yıkanan herşeyi sıkmak ve kurutmak lâzım değildir.
(Halebî)de diyor ki, (Mutlak su ile ve mukayyed su ile ve her temiz mâyi� [sıvı] ile necâset temizlenir. Çocuk, memedeki kusmuğunu yalarsa ve eline kan, şerâb bulaşan kimse, bunu yalayıp tükürse, eli de, ağzı da temiz olur. Elbise, yalamakla temiz olmaz. Yıkamak lâzımdır. Her hayvanın safrası, bevli gibidir. Hınzırdan başka her hayvan ve insan ölünce, kılı, kemiği, siniri ve dişi pis olmaz. Elini kediye yalatmak mekrûhdur. Yaş don giyen, yellense, don necs olmaz. Leş derisi, necs olmıyan madde ile dabağlanınca temiz olur. Necs madde ile, meselâ leş yağı ile dabağlanmış ise, üç kerre yıkayıp sıkdıkdan sonra temiz olur. Eti yinmiyen hayvan, ahkâm-ı islâmiyyeye uygun kesilince yalnız derisi temiz olur. Domuz derisi, yılan derisi ve insan derisi hiç temiz olmaz. Çıplak kimse, dabağlanmamış leş derisi ile örtünemez. Böyle deri satılamaz. Çünki, kendisi pisdir. Pislenmiş kumaş böyle değildir. Katı yağ içine fâre düşerse, fâreye temâs eden yağ atılır. Geri kalan yağ temiz olur. Sıvı yağa fâre düşse, hepsi pis olur. Necs yağ ile ve domuz yağı ile yağlanan kösele, yıkanınca temiz olur.
Deniz hayvanlarından, yimesi câiz olmıyanlar da, temizdir. Buğday içine deve pisliği düşüp un yapılmış ise veyâ sıvı yağ veyâ süt içine düşmüş, sonra çıkarılmış ise, üç sıfatından biri görülmedikçe yiyip içmek câiz olur. Pis kumaşın temiz tarafında nemâz kılınır. Ayakkabısı, çorabı, mesti temiz olan kimse necs yerde nemâz kılarsa, kabûl olmaz. Bunları çıkarıp, bunların, üstüne basarsa kabûl olur. Bunların altı pis olunca da böyledir). Tavuk kesilip, tüyleri dökülmek için, karnı yarılmadan, kaynar suya konursa necs olur. [Ebüssü�ûd efendi fetvâsı, dördüncü sahîfesinde buyuruyor ki, (Bir tavuk boğazlanıp içi ve gursağı çıkarılmadan, kaynar suda haşlasalar, yolsalar, yimesi halâl olmaz, harâmdır. Kesip içi ve gursağı çıkarılıp, içi yıkandıkdan sonra haşlanırsa, tüylerine necâset bulaşmamış ise, yimesi halâl olur). (Redd-ül-muhtâr)da diyor ki, (Kaynamıyan sıcak suda bırakılan, içi boşaltılmamış tavuğun yalnız derisi necs olur, yolunup, içi boşaldıkdan sonra, üç kerre, soğuk su ile yıkanınca, heryeri temiz olur. İşkembe de, böyle üç kerre yıkamakla temiz olur).]
Herhangi eti, şerâb veyâ ispirto ile kaynatınca, et necs olur. Hiçbir sûretle temizlenemez. Üç kerre temiz su ile kaynatıp, herbirinde soğutulunca, temiz olur da denildi. Necâset karışmış sütü, balı, pekmezi temizlemek için, biraz su ile karışdırıp, su uçuncaya kadar kaynatılır. Sıvı yağı temizlemek için, su ile çalkalayıp, üste ayrılan yağ alınır. Katı yağ su ile kaynatılır. Sonra alınır.
Şâfi�î mezhebinde, karada yaşıyan hayvanların leşleri necs olduğu gibi, bunların bütün parçaları, tüyleri, kılları, kemikleri, derileri ve bunlardan çıkan, yumurtadan başka herşey necsdir. İnsandan ve kara hayvanlarından çıkan akıcı kanlar ve serhoş eden her içki necsdir. Şâfi�îde hınzırın ve kelbin bütün bedeni de necâset-i galîzadır. [Tüyleri yaş iken] Temâs etdikleri her yer necs olur. Buraları temizlemek için, yedi kerre yıkanır. Bunlardan birine toprak katıp, bu bulanık su ile yıkanır veyâ necs şey suya konup üzerine toprak serpilir ve yıkanır. Yâhud üzerine önce toprak, sonra su konur. Topraklı su ile yıkamadan önce necâseti izâle etmek lâzımdır. Necâsetin yeri yaş ise, önce toprak koymamalı, diğer iki usûlden biri ile yıkamalıdır. Necâsetin izâlesi birkaç yıkamakla olursa, bunların hepsi bir yıkamak sayılıp, sonra altı kerre dahâ yıkamak ve bunlardan biri topraklı olmak lâzımdır. Kokusunu, rengini, tadını çıkarmak için olan yıkamaların herbiri ayrı yıkamak sayılır. Bu iki hayvandan başka necâsetlerin, bir kerre de olsa, yalnız mutlak su ile yıkamakla temizlenmeleri kâfî olur. Şâfi�îde süt oğlanının bevli hafîf necâsetdir. Sıkarak veyâ kurutarak izâle etdikden sonra, üzerine su serpince, akmasa dahî, temiz olur. Oğlan sütden mâada birşey, bir kerre bile yirse veyâ iki yaşını geçerse ve süt emen kızın her zemân, bevllerini yalnız su ile yıkayarak temizlemek lâzım olur.
[Van ulemâsından Muhammed Mazher efendi, (Misbâh-un-necât)da diyor ki, (Görünen necâset üç eseri kalmayıncaya kadar ve bundan sonra da bir kerre [mutlak su ile] yıkanır. Bu eserler biraz kalırsa, zararı olmaz. Görünmiyen necâset üzerinden suyu bir kerre akıtmak kâfîdir. Kelb ile hınzırın yaladığı kap ve kılları yaş iken elbiseye veyâ başka şeye değerlerse, o şeyi altı kerre temiz su ile ve bir kerre topraklı su ile yıkamak lâzımdır. Şâfi�îde nemâz vaktinden evvel teyemmüm câiz değildir. Teyemmüm, hastalıkda ve seferde yapılır. Mest üzerinde hiç delik olmamak ve abdest temâm oldukdan sonra, ikisini aynı zemânda giymek lâzımdır. Bütün kara hayvanlarının ölüsü necsdir. Kelb ve hınzırdan başkasının derileri dabağlanınca, pâk olur ise de, eti yinmiyenlerin pâk olmaz, postları üzerinde nemâz kılınmaz.)]