Sayfa 1/2 12 SonSon
11 sonuçtan 1 ile 10 arasý

Konu: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    Share
  1. #1
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    BEDÝÜZZAMAN HAZRETLERÝ VE ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ

    ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ

    “Bu zamanýn en büyük farz vazifesi Ýtti*had-ý Ýslâmdýr.”

    “Azametli bahtsýz bir kýt’anýn, þanlý tali’siz bir devletin, de*ðerli sahibsiz bir kavmin reçetesi; Ýttihad-ý Ýslâmdýr.”


    Orijinal tabiriyle Ýttihad-ý Ýslâm yani Ýslâm Birliði düþüncesi ve fikriyatý, müslüman ilim ve siyaset adamlarýnýn üzerine çok düþün*dükleri ve gerçekleþmesi için çok gayret ettikleri bir mef*kûredir. Ýslâm mütefekkirleri, maddî ve manevî olarak gerilediðini müþahede ettikleri Ýslâm Dünyasýnýn kurtuluþu için bir ümit ola*rak Ýslâm Birliðinin aktif olarak devreye girmesini görmüþlerdir.

    Bilhassa 19. asrýn sonlarýnda ve 20. asrýn baþlarýnda bu fikir bazý Müslüman ilim, fikir ve siyaset adamýný hareketlendirmiþ ve bu hususta bir çok eserler yazmýþlar ve faaliyetler yapmýþlardýr. Fakat zemin ve zaman yaver gitmemiþ, Avrupa kökenli ideolojiler ve Avrupa meftunu Liderler Ýslâm Dünyasý’nýn daha da daðýlmasýný saðlamýþtýr.

    Ýslâm Birliðinin tahakkuku ve aktif olarak uygulanmasý için Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri çok gayret göstermiþ*tir. Bu düþüncesini Ýstanbul'a ilk geldiði 1907 yýlýndan sonra, çeþitli vesile*lerle gerçekçi olarak ortaya koymuþ ve tahakkuku için gerekli þartlarý sýralamýþ ve Ýttihad-ý Ýslâmýn tarifini yapmýþtýr.

    Üç devirde yaþamýþ olan Bediüzzaman Hazretleri, hep Ýslâm Birliði fikrini savunmuþ ve Müslümanlarýn kurtuluþu*nun bu Bir*liðin gerçekleþmesinde olduðunu ifade etmiþtir.

    Yirmibeþ sene süren en dehþetli zulüm devrinin sonlarýna doðru, önce iktidarý elinde tutan Halk Partisi idarecilerini ikaz et*miþtir. Bu memlekete, Ýslâm Dünyasý’nýn eskideki muhabbet ve kardeþliðini ka*zanmak için yönlerini Ýslâm Dünyasý’na çevirmele*rini tavsiye etmiþtir. Bu ikazlarý duymayan o zihniyet, o zamanki anlayýþýyla birlikte, tari*hin karanlýk sayfalarýna gömülüp gitmiþtir.

    Daha sonralarý ehven-üþþer olarak telakki olunan Demokratlar devri gelmiþ ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri dine ve dindarlara bir derece yakýn gördüðü bir kýsým Demokrat idarecilerine Ýslam Birliði fikrini çok daha fazla anlatmýþtýr. Hattâ, Ýslâm Birliðinin teþekkülü hususunda detaylý bilgiler vermiþtir. Sadece bilgi vermekle kalmamýþ, canlý misallerle meseleyi pekiþ*tirmiþtir.

    Buna mukabil bazý Demokrat devlet adamlarý (Menderes gibi), Hazret-i Üstad’ýn bu tavsiyelerini nazara almýþ ve bazý te*þebbüslerde bulunmuþlardýr. CENTO gibi bazý kuruluþularý, Ýslâm ülkeleriyle birlikte kurmuþlar ve Bediüzzaman Hazretleri bu faali*yetleri Ýslâm Birliðinin büyük bayramýnýn bir baþlangýcý olarak kabul etmiþtir. Fakat maalesef Demokratlarýn baþýna gelen malum hallerden dolayý onlar da bu Birli*ðin tam tahakkukuna muvaffak olamamýþlardýr.

    Beynelmilel þer akýmlarýn, dönmelerin ve gizli dinsizlerin en büyük korkusu olan Ýttihad-ý Ýslâm fikriyatý, Müslümanlar tarafýn*dan devamlý canlý tutulmalý ve basýn ve yayýn organla*rýnda neþriyat yapýlmalýdýr. Þu zamandaki menfi gibi olan hal-i âlem nazara alýnma*malýdýr. Nasýl ki bazý kimseler, kendi ideoloji*lerinin "ebediyyen var olacaðý"ný telkin ediyorlar, Müslümanlar daha kuvvetle hakiki olarak Ýslâm Birliðinin gerçekleþeceðine ve de*vam edeceðine bin kat daha fazla inanmalý ve Ýslâm Kardeþliðine çalýþmalýdýr.


  2. #2
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ NEDÝR?

    Bediüzzaman Hazretleri, Ýttihad-ý Muhammediye (ASM) hareketini en geniþ þekliyle ele alýr ve bütün mü’minleri içine aldýðýný beyan eder:

    «Hem de dediler: “Ýttihad-ý Muhammediyeye (a.s.m.)[1] dahil misin?”

    Dedim: Maaliftihar! En küçük efradýndaným.[2] Fa*kat, benim târif ettiðim vecihle… Ve o ittihad*dan olmayan, dinsiz*ler*den baþka kimdir, bana göste*rin.» (Divaný-ý Harb-i Örfi sh: 11)

    Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine diyorlar:

    ”Dâima Ýttihad-ý Ýslâmdan bahsedersin. Sen bize tarif et."

    Cevaben:

    «Lâkin tarif ettiðim ve dahil olduðum ittihad-ý Muhammedînin (a.s.m.) tarifi budur ki:

    Þarktan garba, cenuptan þimale[3] uzanan bir sil*sile-i nuranî ile merbut[4] bir dairedir. Dahil olanlar da bu za*manda üç yüz milyondan[5] ziyadedir. Bu it*tihadýn cihetülvah*deti ve irtibatý,[6] tevhid-i Ýlâhîdir.[7] Peyman ve ye*mini,[8] imandýr. Müntesipleri,[9] kàlû belâdan[10] dahil olan umum mü’minlerdir. Defter-i esmâlarý[11] da Levh-i Mahfuzdur. Bu ittihadýn nâ*þir‑i efkârý, umum kütüb-ü Ýslâmiyedir. Günlük gazeteleri de, i’lâ-i kelimetullahý[12] he*def-i maksat eden umum dinî gazetelerdir. Kulüp ve en*cü*men*leri,[13] câmi ve mescidler ve dinî medrese*ler ve zikir*hanelerdir. Merkezi de Haremeyn‑i Þerifeyn*dir. Böyle cemiyetin reisi, Fahr-i Âlemdir...[14]

    ...Elhasýl: Sultan Selim’e biat[15] etmiþim. Onun itti*had-ý Ýslâmdaki fikrini kabul ettim. Zira, o vilâyat‑ý þarkiyeyi ikaz etti. Onlar da ona bîat ettiler. Þim*diki þarklýlar, o zamanki þarklýlardýr. Bu meselede seleflerim,[16] Þeyh Cemaleddîn-i Efganî, allâme*ler*den Mýsýr müftüsü merhum Muhammed Abduh, müfrit âlim*lerden Ali Suâvi, Hoca Tahsin ve itti*had-ý Ýslâmý hedef tutan Namýk Kemal ve Sultan Selim’dir ki, demiþ:

    Ýhtilâf u tefrika endiþesi

    Kûþe-i kabrimde[17] hattâ bîkarar[18] eyler beni.

    Ýttihadken savlet-i a’dâyý[19] def’e çaremiz,

    Ýttihad etmezse millet, dað-dar[20] eyler beni.

    Yavuz Sultan Selim» (Divaný-ý Harb-i Örfi sh: 19)

    Ýttihad ismini almakla birlikte ittihad etmeye mani olan tutum sergileyen Ýttihad Terakki Cemiyeti hakkýnda Bediüzzaman Hazretlerinin beyaný:

    «Herkesin þevkini kýran ve neþ’esini kaçýran ve aðraz*lar[21] ve taraftarlýklar hissini uyandýran ve se*beb-i tef*rika[22] olan ýrkçýlýk cemiyat-ý akvamiyeyi[23] teþkiline sebe*biyet veren ve ismi meþrutiyet ve mânâsý istibdat olan ve Ýttihad ve Terakki ismini de lekedar eden buradaki þube-i müstebida*neye[24] muhalefet ettim.» (Divaný-ý Harb-i Örfi sh: 32)


  3. #3
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    ÝTTÝHAD-I ÝSLÂM'IN ÞARTLARI

    Ýslâm Birliðinin gerçekleþmesi için bazý þartlar vardýr. Risale-i Nur Külliyatýnýn bir çok yerlerinde izahlarý vardýr. Daha fazla bilgi için yayýnevimiz tarafýndan neþredilen Ýttihad-ý Ýslâm kitapçýðý, Ýslâm Prensipleri Ansiklopedisi, “Ýttifak” ve “Ýttihad-ý Ýslâm” maddeleri- gibi yerlere bakýlabilir. Risale-i Nur Külliyatýndan tesbit edebildiðimiz ba*hisleri buraya dercediyoruz:

    ÝSLÂM MÝLLÝYETÝ

    a) Ýslâm Milliyetini esas almak, Ýslâm Birliðinin bi*rinci þartýdýr. Bediüzzaman Hazretleri der ki :

    «Hakikî milliyetimizin[25] esasý, ruhu ise Ýslâmiyet'tir. Ve hilafet-i Osmaniye[26] ve Türk Ordusunun o milliyete bayraktarlýðý itibariyle, o Ýslâmiyet milliyetinin sa*defi ve kal'asý hükmünde Arab ve Türk hakikî iki kardeþ, o kal'a-i kudsi*yenin[27] nöbettarlarýdýrlar.

    Ýþte bu kudsî milliyetin rabýtasýyla,[28] umum ehl-i Ýslâm bir tek aþiret[29] hükmüne geçiyor. Aþiretin efradý gibi Ýslâm taifeleri de, birbirine uhuvvet-i Ýslâmiye ile mürte*bit[30] ve alâkadar olur. Birbirine manen, lüzum olsa maddeten yardým eder. Güya bütün Ýslâm taifeleri bir silsile-i nuraniye ile birbirine bað*lýdýr.» (Hutbe-i Þamiye sh: 54)

    «31 Mart Hâdisesinde Divan-ý Harb-i Örfî'de[31] dedim ki:

    Ben talebeyim, onun için her þeyi mizan-ý Þeriatla mü*va*zene[32] ediyorum. Ben milliyetimizi, yalnýz Ýslâmiyet biliyorum. Onun için her þeyi de Ýslâmiyet nokta-i nazarýndan muhakeme ediyorum.» (Divan-ý Harbi Örfi sh: 10)

    ÞURA VE MEÞVERET

    b) Ýttihad-ý Ýslâm’ýn tahakkuku için gerekli þart*lardan ikincisi, hakiki ve faziletli Þûrâ-yý Þer’î’dir.

    Ýslâm âlemindeki hakiki alimler ve mürþidlerin be*raberliðinde yapýlacak Þeriata uygun meþveret, merci olur. Ýttihad-ý Ýslâmýn faaliyet ve teþekkülünün kaidele*rini tesbit eder. Kur’an kanunlarý etrafýnda birleþen Ýslâm devletleri, Ýslâm Cumhuriyetler Birliðini meydana getirirler.

    Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Þûrâ'nýn lü*zu*munu belirtirken þöyle der:

    «Müslümanlarýn hayat-ý içtima*iye-i Ýslâmiyedeki[33] sa*adetlerinin anahtarý, meþve*ret‑i þer’iyedir.[34]

    [35] ²v*Z«X²[«"ö|«*x*-ö²v*;*h²8«!ö«: âyet-i kerimesi, þûrâyý[36] esas olarak em*rediyor.

    Evet, nasýl ki, nev-i beþerdeki telâhuk-u efkâr[37] ünvaný altýnda asýrlar ve zamanlarýn tarih vasýta*sýyla birbiriyle meþve*reti, bütün beþeriyetin te*rakkiyatý ve fünunun esasý olduðu gibi, en bü*yük kýt’a olan Asya’nýn en geri kalmasýnýn bir se*bebi, o þûrâ-yý hakikiyeyi[38] yapmamasýdýr.

    Asya kýt’asýnýn ve istikbalinin keþþafý[39] ve miftahý þû*râ*dýr. Yani, nasýl fertler birbiriyle meþveret eder; taifeler, kýt’a*lar dahi o þûrâyý yapmalarý lâ*zýmdýr ki, üç yüz, belki dört yüz milyon Ýslâmýn ayaklarýna konulmuþ çeþit çeþit istibdatlarýn[40] kayýt*la*rýný, zincirlerini açacak, daðýtacak, meþveret-i þer’iye ile þeha*met[41] ve þefkat-i imaniyeden[42] tevel*lüd eden hürriyet-i þer*’iyedir ki, o hürriyet-i þer’*iye, âdâb-ý þer’iye ile süslenip garp me*deniyet‑i sefihanesindeki seyyiatý[43] atmaktýr.

    Ýmandan gelen hürriyet-i þer’iye iki esasý emre*der:

    ö«–@«6ö²w«8ö«uÅ7«H«B«<ö«žö«:ö« u±¬7«H*<ö«žö²–«!

    ¬(@«A¬Q²V¬7ö!®G²A«2ö*–x*U«<ö«ž ö¬yÁV¬7ö!®G²A«2

    ¬yÁV7!ö¬–:*(ö²w¬8ö@®"@«"²*«!ö@ ®N²Q«"ö²v*U*N²Q«"ö²u«Q²D«<ö«ž

    ¬w´W²&Åh7!ö*^Å[¬O«2ö*^Å[¬2²hÅL7!ö*^Å<±¬h*E²7«!ö²v«Q«9

    Yani,

    • Ýman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istib*dat[44] ile baþkasýný tezlil etmemek[45] ve zillete düþür*memek,[46] ve zâ*limlere tezellül etmemek...[47]

    • Allah’a hakikî abd olan, baþkalara abd olamaz.

    • Birbirinizi, Allah’tan baþka kendinize Rab yap*mayý*nýz. Yani, Allah’ý tanýmayan, herþeye, herke*se nispetine göre bir ru*bubiyet tevehhüm eder,[48] baþýna musallat eder.

    • Evet, hürriyet-i þer’iye Cenab-ý Hakkýn Rah*man, Rahîm tecellîsiyle bir ihsanýdýr ve imanýn bir hassasýdýr.» (Hutbe-i Þamiye sh: 60)


  4. #4
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    ESASLARDA ÝTTÝFAK ETMEK

    c) Ýttihad-ý Ýslâm’ýn tahakkuku için gerekli þart*lardan üçüncüsü ise þudur ki; dinî cemaatler ve din hizmeti yapan meslekler dinde zaruret ve esasat deni*len Kur’an ve Sünnetteki açýk hükümlerde baðlayýcý davranmalý tefer*ruat me*selelerde münakaþa çýkarmamalýdýr.

    Üstad Hazretleri bu hakikatý þöyle ifade eder:

    «S – Âlem-i Ýslâmdaki ihtilâfý tâdil[49] edecek çare nedir?

    C – Evvelâ: Müttefekun aleyh[50] olan makasýd-ý âli*yeye[51] nazar etmektir. Çünkü, Allah’ýmýz bir, Pey*gamberimiz bir, Kur’ân’ýmýz bir… Zaruriyat-ý dini*yede umu*mumuz mütte*fik… Zaruriyat-ý diniye*den baþka olan teferruat veya tarz-ý telâkki veya tarik-i tefehhümdeki tefavüt, bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, râcih de gelemez. El-hubbu fillah düs*tur tutulsa, aþk-ý hakikat ha*rekâtýmýzda hâkim ol*sa—ki zaman dahi pek çok yardým ediyor—o ihti*lâfat sahih bir mecrâya sevk edilebilir.

    Esefâ, gaye-i hayalden tenâsi veya nisyan ol*makla, ez*han ene’lere dönüp etrafýnda gezerler. Ýþte gaye-i hayal, mak*sad-ý âli bütün vuzuhuyla meydana atýlmýþtýr.» (Sünuhat Tuluat Ýþarat sh: 83)

    Bir baþka ifadede de þöyle der:

    «Yedinci vehim: Ýttihad-ý Ýslâm cemaati, sair ce*miyet-i diniye ile þakku’l-âsâdýr[52]. Rekabet ve mü*naferatý intaç eder.

    Elcevap: Evvelâ umur-u uhreviyede haset ve müzahe*met ve münakaþa olmadýðýndan, bu ce*miyetlerden hangisi münakaþaya, rekabete kal*kýþsa, ibadette riya ve nifak etmiþ gibidir.

    Saniyen: Muhabbet-i din saikasýyla teþekkül eden ce*maat*lerin iki þartla umumunu tebrik ve onlarla ittihad ederiz.

    Birinci þart: Hürriyet-i þer’iyeyi ve âsâyiþi muha*faza etmektir.

    Ýkinci þart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, baþka cemi*yete leke sürmekle kendisine kýymet vermeye çalýþma*mak; birinde hatâ bulunsa, müf*ti‑i ümmet olan cemiyet-i ule*mâya havale etmek*tir.

    Salisen: Ý’lâ-yý kelimetullahý hedef-i maksat eden ce*maat, hiçbir garaza vasýta olamaz. Ýsterse de muvaffak olamaz. Zira nifaktýr. Hakkýn hatýrý âlidir, hiçbir þeye feda olunmaz. Nasýl Süreyya yýldýzlarý süpürge olur veya üzüm salkýmý gibi ye*nilir? Þems-i hakikate “püf, üf” eden, divane*liðini ilân eder.

    Ey dinî cemiyetler! Maksadýmýz, dinî cemaatlar mak*satta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meþ*replerde ittihad mümkün olmadýðý gibi, caiz de deðildir. Zira taklit yo*lunu açar ve “Neme lâzým, baþkasý düþünsün” sözünü de söylettirir.» (Hutbe-i Þamiye sh: 98)


  5. #5
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    BÖLÜNME TEHLÝKESÝNE ÇARE KUR’ANA SAHÝP ÇIKMAKTIR

    Türk milletinin durumunu beyan eden ve çýkýþ yolla*rýný gösteren Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, idarecileri ikaz eder ve der ki:

    «Bin seneden beri âlem-i Ýslâmiyeti kahra*manlýðý ile memnun eden ve vahdet-i Ýslâmiyeyi[53] muha*faza eden ve âlem-i beþeriyeti,[54] küfr-ü mut*laktan ve da*lâletten þanlý bir su*rette kurtulmasýna büyük bir vesile olan Türk milleti ve Türkleþmiþ olanlarýn din kardeþ*leri!

    Eðer þimdi, eski zaman gibi kahramancasýna Kur’ân’a ve hakaik-i imana sahip çýkmazsanýz ve sizler gibi ehl-i ha*mi*yet es*kide yanlýþ bir surette ve din zararýna medeniyetin pro*pagandasý ye*rinde doðrudan doðruya hakaik-i Kur’âniye ve imani*yeyi tervice[55] çalýþmazsanýz, size kat’iyen ha*ber veriyo*rum ve kat’î hüccet*lerle[56] ispat ederim ki, âlem-i Ýslâmýn mu*habbet ve uhuvveti yerine, dehþetli bir nefret; ve kahraman kar*deþi ve ku*mandaný olan Türk milletine bir ada*vet; ve þimdi âlem-i Ýslâmý mahva çalýþan küfr-ü mutlak altýn*daki anarþiliðe maðlûp olup, âlem-i Ýslâmýn kalesi ve þanlý ordusu olan bu Türk mil*le*tinin parça parça olmasýna ve þark-ý þimalîden çý*kan dehþetli ejderhanýn istilâ etmesine sebebiyet verecek.

    Evet, hariçte iki dehþetli cereyana[57] karþý bu kah*raman millet, Kur’ân kuvvetiyle dayanabilir. Yoksa, küfr-ü mut*laký, is*tibdad-ý mutlaký, sefahet-i mutlaký ve ehl-i namusun serve*tini ser*serilere ibâha etmesini âlet ederek dehþetli bir kuvvetle gelen bir cereyaný durduracak, ancak Ýslâmiyet ha*kika*tiyle mezcol*muþ, ittihad etmiþ ve bütün mazideki þere*fini Ýslâmiyette bulmuþ, bu millet dayanabilir. Bu milletin hamiyetperverleri ve mil*liyetperverleri, herþeyden evvel bu müm*teziç, müttehid milliyetin can damarý hükmünde olan hakaik‑ý Kur’âniyeyi terbiye-i medeniye yerine esas tutmak ve düstur-u hareket yapmakla o ce*reyaný dur*durur inþaallah.

    Ýkinci cereyan: Âlem-i Ýslâmdaki müstemlekât*larýný[58] kendilerine ýsýndýrmak ve tam baðlamak için bu vatandaki kuvvetli merkeziyet-i Ýslâmiyeyi dinsizlikle itham et*mekle bozmak ve âlem-i Ýslâ*mýn irtibatýný mânen kes*mek ve uhuv*vetlerini[59] bu millete adavete[60] çe*virmek gibi bir plânla þimdiye kadar bir derece muvaffak da ol*muþ.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 218)


  6. #6
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    DEMOKRATLAR DEVRÝNDE ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ DÜÞÜNCESÝ

    Demokrat hükümetlerin dine ve Ýslâm dünya*sýna yaklaþmasý gerektiðini bildiren Bediüzzaman Hazretleri der ki:

    «Rehber Risalesindeki Leyle-i Kadir meselesi,[61] þimdi hem Amerika, hem Avrupa’da eseri görülü*yor. Onun için, þimdiki bu hükûmetimizin hakikî kuvveti, hakaik-i Kur’âniyeye[62] dayanmak ve hiz*met etmektir. Bununla, ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli milyon[63] uhuv*vet-i Ýslâmiye ile ittihad-ý Ýslâm dairesinde kardeþleri kazanýr. Eskiden Hýristiyan devletleri bu itti*had-ý Ýslâm’a ta*raftar deðildiler. Fakat þimdi komünistlik ve anarþistlik çýktýðý için, hem Amerika, hem Avrupa devlet*leri Kur’ân’a ve ittihad-ý Ýslâma taraftar olmaya mecburdur*lar.» (Emirdað Lâhikasý-ll sh: 54)

    Ýslâm Birliðine mukaddeme teþkil eden CENTO’nun kuruluþunu sevinçle karþýlayan Bediüzzaman Hazretleri, Ýslâm Birliðinin ehem*miyetin þöyle ifade eder:

    «Reis-i Cumhura ve Baþvekile,

    Kabir kapýsýnda ve seksen küsur yaþýnda, birkaç has*ta*lýkla hasta bulunan ve ölüme kendini yakýn gören bir bi*çare garip ihti*yar der ki:

    Size iki hakikati beyan ediyorum:

    Evvelâ: Sizlerin Pakistan ve Irak’la gayet muvaf*fa*ki*yetkârâne ittifakýný,[64] bu millete kemâl‑i sami*miyetle, sürûr ve ferah ile kazanmanýzý bütün ruh‑u canýmýzla tebrik ediyo*ruz. Bu ittifakýnýzý, in*þaallah 400 milyon Ýslâmýn sulh-u umumi*yesine[65] ve selâmet‑i âmmenin teminine kat’î bir mu*kad*deme olarak ru*humda hissettim. Ve namaz tesbi*hatýndaki kuvvetli bir ihtar ile bunu size yazmaya mecbur kaldým.

    Otuz kýrk seneden beri dünyayý ve siyaseti terk ettiðim halde, þiddetli bir alâka ile bu ihtar‑ý kalb*înin sebebi: Elli se*neden beri imaný kurtarmak için gayet kýsa bir yolu bulan ve Kur’ân’ýn bu za*manda bir mucize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur’*un Arabistan ve Pakistan’da her yerden daha ziyade tesiratý ol*duðu ve makbul olmasý, hattâ aldý*ðýmýz habere göre, mahkemece tesbit edilen miktarýn üç misli Risale-i Nur’un talebelerinin o havalide bulunmalarýdýr. Bu sýr için âhir hayatým*da[66] kabir kapýsýnda bu netice-i azîmeyi[67] görmek ve beyan etmeye ruhen mecbur oldum.

    Saniyen: Irkçýlýk fikri, Emevîler zamanýnda bü*yük bir tehlike verdiði ve hürriyetin baþýnda “ku*lüpler” suretinde büyük zararý görülmesi ve Birin*ci Harb-i Umumîde yine ýrkçýlýðýn istimaliyle[68] mü*barek kardeþ Araplarýn mücahid Türklere karþý zararý görüldüðü gibi, þimdi de uhuvvet-i Ýslâmi*yeye[69] karþý istimal edilebilir ve istirahat-i umumiye düþmanlarý gizli dinsizler, yine o ýrkçýlýkla büyük zarar ver*meye çalýþtýklarýna emareler görünüyor. Halbuki, menfî ha*re*ketle baþkasýnýn zararýyla beslenmek ýrkçýlýðýn seciye-i fýtr*îsi[70] olduðu halde, evvelâ baþta Türk milleti dünyanýn her ta*rafýnda Müslüman olduðundan onla*rýn ýrkçýlýklarý Ýslâmi*yetle mezc olmuþ,[71] kabil-i tefrik de*ðil.[72] Türk, Müs*lüman de*mektir. Hattâ Müslüman olmayan kýs*mý, Türklükten de çýk*mýþlar. Türk gibi Araplarda da Araplýk ve Arap milliyeti Ýslâmiyetle mezcol*muþ ve olmak lâzýmdýr. Hakikî milliyetleri Ýslâ*miyettir. O kâfidir. Irkçýlýk, bütün bütün bir teh*like-i az*îmdir.

    Sizin bu defaki Irak ve Pakistan’la pek kýymettar itti*fa*kýnýz, inþaallah bu tehlikeli ýrkçýlýðýn zararýný def edecek ve dört beþ milyon ýrkçýlarýn yerine, 400 milyon kardeþ Müslümanlarý ve 800 milyon sulh ve müsalemet-i umumi*yeye þiddetle muhtaç Hýristiyan[73] ve sâir dinler sahiplerinin dost*luklarýný bu vatan milletine kazandýrmaya tam bir vesile ola*caðýna ruhuma kanaat geldiðinden, size beyan ediyo*rum.» (Emirdað Lâhikasý-ll sh: 222)

    Dine hürmetkar Demokratlarýn desteklenmesi ve buna mukabil Demokratlarýn da dindarlaþmasý ve Ýslâm dünyasýna yö*nelmesi gerektiðini beyan eden mektub, dikkatle ve samimi olarak okunsa çok mese*leler halle*dilmiþ olacaktýr.

    Bediüzzaman Hazretleri, bu mektubunda, hem demokratlarý niye desteklediðini beyan etmiþ, hem de demokrat olma*nýn þartlarýný sýra*lamýþtýr. Bu þartlarý taþýmayan parti veya þahýslar des*teklenme ve muhafaza edilme haklarýný kaybetmiþler demektir.

    «Demokratlarý[74] iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur bi*liyoruz. Onlardan hayýr beklemek deðil, belki dehþetli, baþtaki iki cere*yana si*ya*setlerince mu*arýz olduklarý için, onlarýn az bir kýsmý dine ver*dik*leri zararý, vücudun parçalanmasýna bedel, yalnýz bir parmaðý kesmek gibi pek cüz’î bir zararla pek küllî bir za*rardan kurtul*mamýza sebep oluyorlar bildiðimizden, o iktidar partisinin lehinde ehl-i dini yardýma davet ediyoruz. Ve dinde lâübali kýsmýný dahi cidden îkaz edip “Aman, çabuk ha*kikat-i Ýslâmiyeye[75] yapýþýnýz!” ihtar edi*yoruz ki, va*tan ve millet ve onlarýn hayatý ve saadeti, ha*kaik-i Kur’âniyeye da*yanmak ve bütün âlem-i Ýslâmý arkasýnda ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i Ýs*lâmiye ile 400 milyon kardeþi[76] bul*mak ve Amerika gibi din lehinde ciddî çalýþan muazzam bir devleti kendine hakikî dost yapmak, iman ve Ýslâmiyetle olabilir. Biz bü*tün Nurcular ve Kur’ân hizmetkâr*larý onlara hem haber veri*yoruz, hem Ýslâmiyete hizmete muvaffaki*yet*lerine dua ediyo*ruz. Hem de rica ediyoruz ki, bu memleketin bir ehem*mi*yetli mahsulü ve vatanda ve þimdi âlem-i Ýslâmda pek büyük faydasý ve hizmeti bulunan Risale-i Nur’u müsa*derelerden[77] kurtarýp neþrine hizmet et*sinler. Bu vatandaki dindarlarý kendine taraf*tar etsinler. Ve selâmeti bulsunlar. Said Nursî» (Emirdað Lâhikasý-ll sh: 209)


  7. #7
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    DEMOKRATLIK ÞARTLARI

    Yukarýda beyan edilen Demokratlýk þartlarý;

    a) Komünistlik ve Masonluða karþý olmak,

    b) Laubaliliði býrakýp Ýslâmiyete yapýþmak,

    c) Kur’an hakikatlerine dayanmak,

    d) Ýslâm Dünyasýný arkasýna almak,

    e) Amerika’yý din lehinde çalýþmasý nisbetinde kendine dost yapmak,

    f) Risale-i Nur’larýn resmi neþrine hizmet etmek,

    g) Dindar kesimi taraftar yapmak.

    Ýþte Demokrat diye destekleyebileceði si*yasi*lerde aranan þartlar ve vasýflar bunlardýr.




    ÝSTÝKBALDE ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ

    a) Bediüzzaman Hazretleri Ýslam Dünyasýnýn gele*ceði için Cemahir-i Müttefika-i Ýslâmiye yani Ýslâm Cumhuriyetler Birliði yani Ýttihad-ý Ýslâm müj*desi vermek*tedir.

    «Aziz, sýddýk kardeþlerim,

    Evvelâ: Umum Nurcularýn mübarek bayramla*rýný ve hac*cü’l-ekberde[78] bulunan Nur þakirtleriyle ve hacdaki Nur taraf*tarlarýnýn bayramlarýný tebrik içinde ve çok zamandan beri esaret altýnda kalmýþ ve istiklâliyetini[79] kaybetmiþ Hindistan, Arabistan gibi âlem-i Ýslâmýn büyük mem*leketleri birer devlet-i Ýslâmiye þeklinde Hind’de yüz milyon bir devlet-i Ýslâmiye,[80] Cava’da[81] elli milyondan zi*yade bir devlet-i Ýslâmiye ve Arabistan’da dört beþ hü*kûmet bir Cemahir-i Mütte*fika[82] gibi Arap Birliði ile Ýslâm Birliðini birleþtirmesindeki âlem-i Ýslâmýn bu büyük bayra*mýnýn mukaddemesini[83] teb*rik ile bu bayram bize müjde ve*riyor.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 268)

    Yine ayný mânâda diðer bir mektup:

    «Aziz, sýddýk kardeþlerim,

    Ruh u canýmýzla mübarek bayramýnýzý tebrik ediyoruz. Ýnþaallah, âlem-i Ýslâmýn da büyük bir bayramýna yetiþirsiniz. Cemahir-i Müttefika-i Ýs*lâmiyenin[84] kudsî kanun-u esa*siyelerinin menbaý[85] olan Kur’ân-ý Hakîm, istikbale tam hâkim olup beþeriyete tam bir bayramý getireceðine çok ema*re*ler var.» (Emirdað Lâhikasý-ll sh: 76)

    DÝNDAR HRÝSTÝYANLARLA ÝTTÝFAK

    b) Ýstikbalde hakiki dindar Hristiyanlarla ittifak edileceðini bildiren Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin verdiði bir endiþe ve müjde:

    «Yalnýz ehemmiyetli bir endiþe ve bir tesellî kal*bime geli*yor ki:

    Bu geniþ boðuþmalarýn neticesinde, eski Harb-i Umumîden çýkan zarardan daha büyük bir zarar, medeniye*tin istinadý, men*baý[86] olan Avrupa’da, Deccalâne[87] bir vah*þet[88] doðurma*sýdýr. Bu endiþeyi tesellîye medar, âlem-i Ýslâmýn tam intiba*hiyle[89] ve Yeni Dünyanýn,[90] Hýristiyanlýðýn hakikî di*nini düs*tur-u hareket ittihaz[91] et*mesiyle ve âlem-i Ýslâmla itti*fak etmesi ve Ýncil, Kur’ân’a ittihad edip tâbi olmasý, o deh*þetli gelecek iki cereyana karþý se*mâvî bir muavenetle[92] daya*nýp inþaallah galebe eder. (Emirdað Lâhikasý-l sh: 58)

    DÝYANET ÝÞLERÝ REÝSLÝÐÝ

    c) Hakiki vazifesinde Diyanet Ýþleri Reisliði’nin umum âlem-i Ýslâm’ýn dairesi olduðunu veya olacaðýný bildiren mek*tup:

    «Pakistan’da çýkan es-Sýddýk mecmuasýnýn Risale-i Nur’un bir risale*sini neþredip Diyanet Riyasetine[93] gön*der*mesi ve bu kadar intiþarýyla beraber hiçbir âlim ona itiraz etmemesi gibi hakikatler gösteriyor ki, elbette Di*yanet da*iresi Nurlarý hi*maye etmek hakikî bir va*zifesidir.

    Diyanet dairesi, Meþihat-ý Ýslâmiye[94] gibi, yalnýz Türkiye’nin din muallimi deðil, belki umum âlem‑i Ýslâma Meþihat-ý Ýslâmiye yerine alâkasý, nezareti, münasebeti var. Âlem-i Ýslâm o Diyanet dairesine karþý tam hüsn-ü zan et*mek, su-i teveh*hüm etmemek, hususan bu zamanda ziyade lü*zumu var. Hem de Türkiye ile ittifak etmeyen Ýs*lâmî hü*kûmetlerde o mübarek daireye karþý su-i tevehhüm[95] gelme*mesine büyük bir vesilesi olan ve âlem-i Ýslâmýn her tara*fýnda, belki Avrupa’da takdire mazhar olmuþ Risale-i Nur, o Diyanet da*iresini hem þerefini muhafaza ediyor. Hem âlem-i Ýslâma karþý o dairenin bir eseri olarak intiþarý ga*yet lâzým ve zarurî olduðunu bu noktayý ehl-i vu*kuf[96] tam nazara alsýn*lar.» (Emirdað Lâhikasý-ll sh:181)


  8. #8
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    DOÐU’YA BÜYÜK BÝR ÝSLÂM ÜNÝVERSÝTESÝ

    d) Ýslâm dünyasý’nýn merkezinin coðrafi olarak Türkiye’nin doðusu ol*duðunu bildiren Bediüzzaman Hazretlerinin bir mektubu:

    «Heyet-i Vekileye[97] ve Tevfik Ýleri’ye[98] arz ediyo*ruz ki:

    Þark Üniversitesi hakkýnda çok kýymettar hizme*tinizi Üstadýmýza söyledik. O dedi:

    Ben hasta olmasaydým, ben de o mesele için vilâyat-ý þarki*yeye gidecektim. Ben bütün ruh u canýmla Maarif Vekilini tebrik ediyorum. Hem 55 seneden beri, Medresetü’z-Zehra namýnda Þark Üniversitesinin tesisine çalýþmak ve o üniversiteyi biri Van’da, biri Diyarbakýr’da, biri de Bitlis’te olmak üzere üç tane veya hiç olmazsa bir tane Van’da tesis etmek için, Hürriyetten[99] evvel Ýstan*bul’a geldim. Hürriyet çýktý, o mesele de geri kaldý.

    Sonra Ýttihatçýlar zamanýnda[100] Sultan Reþad’ýn[101] Rumeli’ye seyahati münasebetiyle Kosova’ya git*tim. O vakit Kosova’da büyük bir Ýslâmî darülfü*nun[102] tesisine teþeb*büs edilmiþti. Ben orada hem Ýttihatçýlara, hem Sultan Reþad’a dedim ki: “Þark böyle bir darülfünuna daha ziyade muhtaç ve âlem-i Ýslâmýn merkezi hükmün*dedir.”

    .........

    Bazý mebuslar dediler: “Yalnýz sen medrese usu*lüyle sýrf Ýslâmiyet noktasýnda gidiyorsun. Halbu*ki þimdi garplý*lara[103] benzemek lâzým.”

    Dedim: “O vilâyat-ý þarkiye âlem-i Ýslâmýn bir nevi merkezi hükmünde, fünun-u cedide[104] yanýnda ulûm-u diniye[105] de lâzým ve elzemdir. Çünkü, ekser enbiya þarkta ve ekser hükema garpta gelmesi[106] gösteriyor ki, Þarkýn terakkiyatý din ile kaim*dir.[107] HAÞÝYE Baþka vilâyet*lerde sýrf fünun-u ce*dide okuttu*rursanýz da, Þarkta her*halde millet, vatan maslahatý namýna, ulûm-u diniye esas ol*malýdýr. Yoksa Türk olmayan Müslü*manlar, Türke hakikî kardeþliði hissedemeye*cek. Þimdi bu kadar düþ*manlara karþý teavün ve tesanüde[108] mecbu*ruz.”» (Emirdað Lâhikasý-ll sh:183)

    Mýsýrda bulunan Ýslâm dünyasýnýn en büyük üniversitesinin (Câmiü’l Ezher) bir örneðinin Ýslâm dünyasýnýn coð*rafî merkezi hükmünde olan Türkiye’nin doðusunda inþa edilmesi zaruretini beyan eden Bediüzzaman Hazretleri yine ayný mânâda der ki:

    «Altmýþ beþ sene evvel Câmiü’l-Ezhere[109] gitmek isti*yordum. Âlem-i Ýslâmýn medre*sesidir diye, ben de o mü*ba*rek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kýsmet ol*madý. Cenab-ý Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki:

    Câmiü’l-Ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye ol*duðu gibi, Asya Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha bü*yük bir darülfünun, bir Ýslâm üniversitesi Asya’da lâzým*dýr. Tâ ki Ýslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, Ýran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfi ýrkçýlýk[110] ifsat et*mesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milli*yet-i haki*kiye olan Ýslâmiyet milliyeti ile [111]½?«x²'¬!ö«–Y*X¬8ÌY*W²7!ö@«WÅ9¬ ! Kur’ân’ýn bir kanun-u esasîsinin tam inkiþafýna[112] mazhar ol*sun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye[113] birbiriyle barýþsýn ve Avrupa medeniyeti, Ýslâmiyet hakaikiyle tam musalâha et*sin.[114] Ve Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i med*rese birbi*rine yar*dýmcý olarak ittifak etsin diye, vilâyât-ý þarkiyenin merke*zinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem Ýran, hem Kafkas, hem Tür*kistan’ýn ortasýnda, Medresetü’z-Zehra mânâ*sýn*da,[115] Câmiü’l-Ezher üslûbunda[116] bir darülfünun, hem mektep, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beþ sene*dir Risale-i Nur’un hakaikine çalýþtýðým gibi ona da ça*lýþmýþým....

    ...Hattâ dinde çok lâkayt ve garplýlaþmak ve an’anattan te*cerrüd etmek taraftarý bulunan bir kýsým meb’uslar dahi onu imza ettiler. Yalnýz on*lardan ikisi dediler ki:

    “Biz þimdi ulûm-u an’ane ve ulûm-u diniyeden[117] zi*yade garplýlaþmaya ve medeniyete muhtacýz.”

    Ben de cevaben dedim:

    Siz, farz-ý muhal olarak, hiçbir cihette ihtiyaç olmasa da, ekser enbiyanýn Asya’da, þarkta zu*huru ve ekser hüke*manýn ve feylesoflarýn garpta gelmelerinin delâletiyle Asya’yý hakikî terakki etti*recek, fen ve felsefenin tesiratýndan ziyade hiss-i dinî olduðu halde, bu fýtrî kanunu nazara almaya*rak garplý*laþmak namýyla an’ane-i Ýslâmiyeyi bý*raksanýz ve lâ*dinî[118] bir esas yapsanýz dahi, dört beþ büyük milletlerin mer*kezinde olan vilâyat-ý þarki*yede[119] millet, vatan selâmeti için dine, Ýslâmiyetin haka*ikine kat’iyen tarafdar olmak, size lâ*zým ve elzem*dir.» (Emirdað Lâhikasý-ll sh: 223)


  9. #9
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ’NDE RÝSALE-Ý NUR'UN ROLÜ

    Risale-i Nur’un bu memlekete kazandýrdýðý en ehem*miyetli iki fayda:

    «Risale-i Nur, bu mübarek vatanýn mânevî bir ha*lâs*kârý[120] olmak cihetiyle, þimdi iki dehþetli mânevî belâyý def et*mek için matbuat âlemiyle tezahüre[121] baþlamak, ders ver*mek zamaný geldi ve*ya gelecek gibidir zannederim.

    O dehþetli belâdan birisi: Hýristiyan dinini maðlûp eden ve anarþiliði yetiþtiren þimalde çýkan dehþetli dinsizlik ce*reyaný, bu vataný mânevî isti*lâsýna karþý Risalei’n-Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânî vazifesini görebi*lir ve âlem-i Ýs*lâmýn bu mübarek vatanýn ahalisine karþý pek þiddetli itiraz ve ithamlarýný izale etmek için mat*buat lisanýyla konuþmak lâzým gelmiþ diye kal*bime ihtar edildi.

    Ben dünyanýn halini bilmiyorum. Fakat Avrupa’*da isti*lâkâ*râne hükmeden ve edyan-ý semaviyeye dayanmayan deh*þetli cere*yanýn istilâsýna karþý Risale-i Nur hakikatleri bir kale olduðu gibi, âlem-i Ýslâmýn ve Asya kýt’asýnýn hal-i hazýrdaki itiraz ve ithamýný izale ve eskideki mu*habbet ve uhuvve*tini[122] iade etmeye vesile olan bir mucize-i Kur’âniyedir. Bu memleketin vatanperver si*yasî*leri çabuk ak*lýný baþýna alýp Risale-i Nur’u tab ederek resmî[123] neþretmeleri lâzýmdýr ki, bu iki be*lâya karþý siper ol*sun.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 102)

    Bediüzzaman Hazretleri, Risalelerinin tab edilip neþ*redilmesinin, memleketin umumi menfaati için gerekli olduðunu beyan ederken der ki:

    «Afyon Emniyet Müdürlüðüne!

    ...Madem ben de bu vatanýn bir evlâdýyým, bu va*tanýn sa*adetine hizmet etmek benim için farzdýr. Maddî cihette elimden hiçbir þey gelmiyor. Yalnýz Kur’ân’dan anladýðým ve kaleme al*dýðým Meyve Risalesi ile Hüccetü’l-Bâliða’yý yeni hurufla tab et*mek için bazý kardeþlerime izin verdim...

    ..Kat’iyen size beyan ediyorum ki benim maksa*dým, bu*nun tab’ýnda, bu mübarek milleti ve va*taný mânevî ve maddî anarþilik*ten muhafaza et*mek ve âsâyiþ ve inzibata mânevî yardým etmek ve anarþiliði uyandýran hâricî bir cere*yanýn isti*lâ*sýna mânevî sed çekmek ve âlem-i Ýslâmýn bize karþý itiraz ve ithamýný izaleye[124] ve eski mu*habbet ve uhuvvetini celb[125] etmeye çalýþmaktýr.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 105)

    Memleketimizde zuhur eden Risale-i Nur hiz*metinin, Âlem-i Ýslâm’ý alâkadar ettiðini beyan eden bir mektup:

    «Bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan Âlem-i Ýslâmýn teveccühünü ve hamiyetini ve uhuv*ve*tini kýrmak ve nefret verdirmek için, siya*seti dinsiz*liðe âlet ederek, perde altýnda küfr-ü mutlaký yer*leþtirmek iste*yenler, hükûmeti iðfal ve adliyeyi iki defadýr þa*þýrtýp, der: “Risale-i Nur þa*kirdleri, dini siyasete âlet eder; emniyete zarar vermek ih*timali var.”

    Halbuki, bu memlekete maddî ve manevî bere*keti ve fevka*lâde hizmeti ve umum âlem-i Ýslâma taallûk[126] ede*cek hakaiki cami olduðu, otuz üç âyât-ý Kur’âniyenin iþa*retiyle ve Ýmam-ý Ali’nin (r.a.) üç keramet-i gaybiye*siyle ve Gavs-ý Âzamýn kat’î ih*barýyla tahakkuk etmiþ olan Risale-i Nur’un si*ya*setle alâkasý yoktur. Fakat, küfr-ü mutlaký kýrdýðý için, küfr-ü mutlakýn altý olan anarþilik ve üstü olan istibdad-ý mutlaký, esasýyla bozar, reddeder. Emniyeti ve âsâyiþi ve hür*riyeti ve adaleti temin eder.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 126)


  10. #10
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: BedÝÜzzaman hazretlerÝ ve ÝslÂm bÝrlÝÐÝ

    EHL-Ý BEYT VE SEYYÝDLER CEMAATÝNÝN, ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ’NÝN TEÞEKKÜLÜNDEKÝ VAZÝFESÝ

    Ýslâm Dünyasýnýn geleceðiyle alâkalý tesbitlerinde Bediüzzaman Hazretleri þöyle demektedir:

    «Mehdi-i Âl-i Resul'ün[127] temsil ettiði kudsî cemaatinin þahs-ý manevîsinin[128] üç vazifesi var. Eðer çabuk kýyamet kopmazsa ve beþer bütün bütün yoldan çýkmazsa, o vazifeleri onun cem'iyeti ve seyyidler cemaati[129] yapacaðýný rahmet-i Ýlahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:

    Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu,[130] beþer içine intiþar etmesiyle,[131] her þeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak bir tarzda imaný kurtarmaktýr. Ehl-i imaný dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herþeyi býrakmakla, çok zaman tedkikat ile meþguliyeti iktiza ettiðinden, Hazret-i Mehdi'nin o vazifesini bizzât kendisi görmeðe vakit ve hal müsaade edemez. Çünki hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanatý,[132] onun ile iþtigale vakit býrakmýyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tedkikatý ile yazdýklarý eseri kendine hazýr bir proðram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmýþ olacak. Bu vazifenin istinad ettiði kuvvet ve manevî ordusu, yalnýz ihlas ve sadakat ve tesanüd sýfatlarýna tam sahib olan bir kýsým þakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kýymetli sayýlýrlar.

    Ýkinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) ünvaný ile þeair-i Ýslâmiyeyi ihya etmektir.[133] Âlem-i Ýslâmýn vahdetini nokta-i istinad edip[134] beþeriyeti maddî ve manevî tehlikelerden ve gazab-ý Ýlahîden kurtarmaktýr. Bu vazifenin, nokta-i istinadý ve hâdimleri, milyonlarla efradý bulunan ordular lâzýmdýr.

    Üçüncü Vazifesi: Ýnkýlabat-ý zamaniye ile çok ahkâm-ý Kur'aniyenin[135] zedelenmesiyle ve þeriat-ý Muhammediyenin (A.S.M.) kanunlarý bir derece ta'tile[136] uðramasýyla o zât, bütün ehl-i imanýn manevî yardýmlarýyla ve ittihad-ý Ýslâmýn muavenetiyle[137] ve bütün ülema ve evliyanýn ve bilhassa Âl-i Beyt'in neslinden her asýrda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklarýyla o vazife-i uzmayý[138] yapmaða çalýþýr.» (Emirdað Lâhikasý-l sh: 266)

    Peygamberimiz (A.S.M.) buyurur ki:

    «"Size iki þey býrakýyorum. Onlara temessük etseniz,[139] necat bulursunuz. Biri: Kitabullah, biri: Âl-i Beytim."[140] Çünki Sünnet-i Seniyenin menbaý ve muhafýzý ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Âl-i Beyttir.

    Ýþte bu sýrra binaendir ki; Kitab ve Sünnete ittiba ünvanýyla bu hakikat-ý hadîsiye bildirilmiþtir. Demek Âl-i Beytten, vazife-i risaletçe muradý: Sünnet-i Seniyesidir.[141] Sünnet-i Seniyeye ittibaý[142] terkeden, hakikî Âl-i Beytten olmadýðý gibi, Âl-i Beyte hakikî dost da olamaz» (Lem’alar sh: 21)

    «Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm,[143] Âl-i Ýbrahim Aleyhisselâm gibi öyle bir vaziyet almýþ ki; umum mübarek silsilelerin baþýnda,[144] umum aktar ve a'sarýn mecma'larýnda[145] o nuranî zâtlar kumandanlýk ediyorlar. (Haþiye) Ve öyle bir kesrettedirler ki;[146] o kumandanlarýn mecmu'u, muazzam bir ordu teþkil ediyorlar. Eðer maddî þekle girse ve bir tesanüd ile bir fýrka[147] vaziyetini alsalar, Ýslâmiyet dinini milliyet-i mukaddese hükmünde rabýta-i ittifak ve intibah[148] yapsalar, hiçbir milletin ordusu onlara karþý dayanamaz! Ýþte o pek kesretli o muktedir ordu, Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dýr ve Hazret-i Mehdi'nin[149] en has ordusudur.

    Evet bugün tarih-i âlemde[150] hiçbir nesil, þecere ile[151] ve senedlerle ve an'ane[152] ile birbirine muttasýl[153] ve en yüksek þeref ve âlî haseb ve asil neseb[154] ile mümtaz hiçbir nesil yoktur ki, Âl-i Beyt'ten gelen seyyidler nesli kadar kuvvetli ve ehemmiyetli bulunsun. Eski zamandan beri bütün ehl-i hakikatýn fýrkalarý baþýnda onlar ve ehl-i kemalin namdar reisleri yine onlardýr. Þimdi de, kemmiyeten[155] milyonlarý geçen bir nesl-i mübarektir. Mütenebbih[156] ve kalbleri imanlý ve muhabbet-i Nebevî ile dolu ve cihandeðer þeref-i intisabýyla serfirazdýrlar.[157] Böyle bir cemaat-ý azîme içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek[158] ve uyandýracak hâdisat-ý azîme vücuda[159] geliyor. Elbette o kuvvet-i azîmedeki[160] bir hamiyet-i âliye feveran[161] edecek ve Hazret-i Mehdi baþýna geçip, tarîk-ý hak ve hakikata sevkedecek. Böyle olmak ve böyle olmasýný; bu kýþtan sonra baharýn gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i Ýlahiyeden bekleriz ve beklemekte haklýyýz.» (Mektubat sh: 441)


Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Ýslam bÝrlÝÐÝ
    By BaRLa in forum Risale-i Nur & Bediüzzaman
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 14.06.09, 13:46
  2. BÂyezÝd-Ý bÝstÂmÎ (k.s.)hazretlerÝ
    By ACÝZKUL in forum Dini Hikâyeler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.05.09, 22:09
  3. Mehmed ZahÝd Kotku Rh.a HazretlerÝ
    By serdengeçti in forum Ýslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.07.08, 10:17

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •