Madalyonun bir başka yüzü daha var: Hayattayken vefa görüp alkışlanan kişilerin bu iltifatların altında ezilmemesi. Hekimoğlu o yüzden çok önemli bir misal! Çünkü o bir dava adamı!

Hatırlayabildiğim kadarıyla onu ilk defa bir belediye otobüsünde görmüştüm. Gazi Tanır Bey, “Bak bu adam Hekimoğlu İsmail” demeseydi tanıyamayacaktım. 80′li yılların başında ‘Minyeli Abdullah’ın yazarıyla karşılaşıyorsunuz ve tanıyamıyorsunuz. Çünkü o halkın arasında yaşamayı tercih etmiş, “İnsanlardan bir insan ol” hükmünü içselleştirmiş.

Hiçbir dönemde şöhretin altında ezilmemiş bir insandan bahsediyoruz! Gururun, kibrin, kendini beğenmişliğin bir meziyetmiş gibi sunulduğu, ego tapınaklarının çılgınca kurban aradığı bir dönemde “Kendini bilen Rabb’ini bilir” deyip “derdimi seviyorum” sözleriyle hayata bakan bir insan var karşımızda. Tabii ki bu insana saygı gerekiyor, tabii ki bu insana vefa gerekiyor…

Kalem erbabı yakından bilir ki şöhret-i kâzibe insanları çılgın bir benlik ateşinin içine çoktan attı. Dört tabakada yazar görüyorum maalesef: Kendini seven, kendini beğenen, kendine hayran, kendine tapınan! Hekimoğlu İsmail’i (ve onun gibi insanları) benlik tuzakları bozmadı; bozamadı; bozamayacak. Çünkü bu insanlar yaşadığını yazdı; yazdığını yaşadı. Bazıları onu “güçlü bir edebiyatçı” olarak görmeyebilir. Bazıları onu “büyük bir mütefekkir” olarak kabul etmeyebilir. Bazıları onu “usta bir romancı” olarak zikretmeyebilir. Olsun! Zaten Hekimoğlu’nun öyle tumturaklı iddiaları hiç olmadı.

Onun en güzel meziyeti samimiyeti. Çocuklarınızın ellerinden tutun, bu adamı “örnek insan” olarak gösterin. Hiç çekinmeyin. Zira o inandığını yazdı, yazdığını temsil etti. Sevenlerini utandırmadı. Evlatlarınıza deyin ki: “Bu bir dava adamıdır; kendini aşmış bir dava adamı! Ve bir milletin geleceğine ancak böyle dava adamları yön verebilir!” Ameliyat sonrası oğlu Osman Okçu ile görüştüm. Demiş ki: “Baba, iyileş ki hizmete devam edelim.” Gözlerinin nasıl parladığını tahmin ediyorum. Zaten Osman Bey de “Babam için bu söz şifa oldu.” diyor ve babasının hissiyatını özetliyor: “Hastaneden çıkınca yine hizmetlere gidelim, başka bir şey istemem.” İşte “Hekimoğlu ağabey” budur!

O şimdi hastanede. Dua bekliyor bizden ve duayı hak ediyor!

Ekrem DUMANLI