Yine Huleyd'den, o da Katade'den, şöyle demiştir:
"Dışarısı içinden, içi dışından görünen, konuşan, kendisiyle konuşulan, açıl-kapan sözlerini işitip anlayan kapılar."
(İbn Cerir et-Taberî, Tefsiri, XXIII, 174; Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 18, burada şu var; Huleyd, zayıf bir kişidir, Nesâî onun güvenilir (sika) olmadığını söyler, Ebu Hâtem, sâlih bir metin değildir, İbn Hıbbân çoktur, demiştir. Bkz. Mizan el-ltidâl, I, 663.)
Ebu'ş-Şeyh şöyle demiştir:
el-Fezari dedi ki:
"Cennette her mü'minin dört kapısı vardır. Bir kapıdan onu ziyarete gelen melekler girer, bir kapıdan ceylan gözlü hurilerden onun eşleri olanlar girer, bir kapı o kişi ile Cehennem arasındadır, dilediği zaman açar bakar ki üzerindeki nimetin büyüklüğünü anlasın ve diğer bir kapıda onunla dar es-selâm (selamet yurdu) arasında bulunan bir kapıdır, oradan istediği zaman Rabbinin huzuruna girer."
(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 18-19. Bu eseri tahkik eden zat der ki: Bu karanlık bir isnaddır! Ravilerinden, müellifin şeyhinden ve Ahmed b. Ebi'l-Havari'den başkasını tanımıyorum. Asıl nüshada Abdullah b. Ğıyâs (!) geçiyor.)
Süheyl b. Ebi Salih, Ziyâd en-Numeyri'den, o, Enes b. Malik'den rivayet etmiştir.
Enes, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem; "Cennet kapısının halkasını ilk tutacak benim ama övünmüyorum," buyurdu, demiştir."
(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 28. Muhakkik şöyle der: İsnadı zayıftır, Ziyâd, İbn Abdillah en-Nümeyri'dir. Ebu Hâtem, hadisi yazılır ancak delil getirilmez dedi. İbn Main ve Ebu Davud onu bir rivayette zayıf saydı. İbn Hıbban onu, güvenilir (sika) ler içinde saydı, hata da eder dedi, sonra tutup cerhedilenler arasında zikretti, I, 306 ve hadisi münkerdir dedi. (et-Tehzib, III, 378). Ben derim ki: Ancak bu hadisin Enes rivayeti sahihdir. Ahmed (III, 247-248) bu hadisi Müslim'in şartı üzere sahih bir isnadla rivayet etmiştir. Orada metin "Cennetin kapısına gelirim, kapının halkasını tutar, açılmasını isterim..." şeklindedir.)
İbn Uyeyne'nin Ali b. Zeyd'den, o da Enes'den olmak üzere rivayet ettiği uzun şefaat hadisinde Enes dedi ki:
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Cennet kapısının halkasını tutar ve onu (tak tak vurur) çakarım."
(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 29; et-Tirmizi, 3148 Tefsir el-Kur'an kitabının, 18. babı. Tirmizi hasen-sahih bir hadisdir der. Hadisi, İbn Ced'ân, Ebu Nazra, Ebu Said yoluyla Rasûlullâh'dan rivayet etmiştir. el-Humeydi, Müsned, rakam, 1204 de Enes yoluyla gelmiştir.)
Bundan, bu halkanın hareket ettirilen vurulan hissi (maddi) bir şey olduğu anlaşılıyor.
Süheyl babasından, o da Ebu Hureyre'den Radıyallahu Anhu rivayet etti.
Peygamber'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Cennet kapısının halkasını tutarım ve bana izin verilir." (Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 30.)
Ali'den Radıyallahu Anhu zikredilmiştir:
"Kim günde yüz kere "lâ ilahe illallahü'l-melikül-hakku'l-mübîn" -her şeyin melik ve hâkimi apaçık hak olan Allah'dan başka ibadete layık ilah yoktur- derse o kişiye fakirlikden kabir yalnızlığından bir eman olur, bu sayede ona zenginlik-kanaat (gına) verilir ve bu sebeble, o kişi için Cennet kapısı çakılır."
(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 31, Ali'den o da Peygamber'den; el-Hılye, VIII, 280, el-Hatib, Tarih-i Bağdad, XII, 358-359; İbn el-Cevzi, el-ilel el-Mütenahiye, II, 837'de el-Fazl b. Ğanim'den dedi ki: el-FazI b. Ganim kavi değildir. Yahya b. Main bir şey değildir (yani rivayeti kabul edilemez) dedi. Hadisi ez-Zehebi, el-Mizan III, 357'de el-FazI b. Ganim el-Huzai'nin terceme-i halinde zikretmiştir.)