Cennetin Halen Mevcut Olduğunun Delilleri

Cennet'in halen mevcut olduğuna Kur'an'dan şu ayetler delalet etmektedir:

"Onu bir diğer inişte yine görmüştür. Sidret el-Münteha yanında. Onun yanında da me'vâ Cenneti vardır." (Necm: 13-15)

Buna göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sidret el-Müntahayı ve onun yanında Cenneti görmüştür.

Nitekim Buhari ve Müslim'de Enes bin Malik'den İsra kıssası ile ilgili olarak gelen hadisin sonunda şunlar zikredilmektedir:

"Sonra Cibril benimle hareket etti, nihayet Sidret el-Müntehaya geldi. O'nu öyle renkler kuşatıverdi ki ne idiler bilmiyorum."

(Ravi olan Enes veya Peygamber dedi ki):

"Sonra Cennet'e girdim, bir de ne göreyim, inciden kubbeler ve cennetin toprağı da misk imiş." (Buhari, VI, 374-375, Enbiyâ kitabının, İdris Aleyhisselam babı; Müslim 163, İmân kitabının, Rasûlullâh'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem göklere isrası babı.)

Buhari ve Müslim'de Abdullah bin Amr'den gelen hadiste Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Sizden her birinize öldüğü zaman oturacağı yer sabah akşam gösterilir. Kişi Cennet ehlinden ise Cennet ehlinden, Cehennem ehlinden ise Cehennem ehlinden olup kendisine işte bu yer senin oturacağın yerdir, seni Allah kıyamet gününde diriltinceye kadar böyle kalacaksın, denilir."

(Buhari, III, 243, Cenâiz kitabının, ölüye, oturacağı yer sabah akşam arzedilir, babı; Müslim, 2866, Cennet ve Cennetliklerle nimetlerinin vasfı kitabının, ölünün oturacağı yerin gösterilmesi babı.)

Müsned'de el-Hâkim, İbn Hıbbân ve başkalarının sahihlerinde, Ber'a b. Azib'den gelen hadisde Ber'a şöyle demiştir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Ensar'dan bir zatın cenazesi için dışarı çıktık...

Ber'a, bu uzun hadisi aktarmaktadır. Hadisin içinde şu sözler var:

"Ve gökten bir münâdi: Kulum doğru söylemiştir. Onun için Cennetten yayın döşeyin, ona Cennetten giysiler giydirin, ona Cennete nazır bir kapı açın, diye seslenir." [Ravi veya Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem] dedi ki...

"Derhal ona Cennetten nefesler ve kokular gelir."

(Ahmed b. Hanbel, IV. 287; el-Hâkim, I, 37; Ebû Dâvûd, es-Sünne, kabir suâli ve azabı babı; el-Beyhakî, kabir azabının isbâtı, rakam: 28.)

Bera'nın hadisinin devamı bulunmaktadır.

Buhari ve Müslim'de Enes bin Malik'den gelen hadisde Enes, Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur der:

"Bir kul kabre konduğu ve dostları çekip gittiği zaman, o ölü, onların ayakkabı tıkırtılarını işitir. (Dedi ki İki melek gelir ve onu oturtup falan adam hakkında ne diyordun bakalım derler. (Dedi ki Mü'min ise o ölü, O'nun, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim, der. (Dedi ki İki melek ona, bak şu ateşte oturacağın yere, Allah onun yerine sana Cennetteki şu makamı vermiştir, derler. Allah'ın Peygamberi Sallallahu Aleyhi ve Sellem der ki: O kişi her iki yeri de görür."

(Buhari, III, 205, el-Cenâiz kitabı, ölü ayakkabı tıkırtılarını işitir, babı; Müslim, 2870, Cennet ve Cennetliklerle nimetlerinin vasfı kitabının, ölüye Cennet ve Cehennemdeki yerinin gösterilmesi babı... Bu hadisde geçen "falan adam" dan maksat Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem dir.)

Ebu Avane el-İsferaini'nin, Sahih'i ile Ebu Davud'un Sünen'inde, ruhun kabzedilmesi ile ilgili olarak gelen Ber'a b. Azib'in uzun hadisinde buyurulur ki:

"Sonra ona (ölüye) bir kapı Cennetten, bir kapı Cehennemden açılır ve denir ki: Allah'a isyan etseydin, konağın burası olacaktı. Şimdi Allah onun yerine sana şurayı vermiştir. O kul Cennetteki şeyleri görünce, Rabbim, kıyameti çabuk kopar ki ehlime ve malıma döneyim (kavuşayım) der. Ona şimdilik dur denilir." (Ebû Dâvûd, 4751, es-Sünne, kabir suâli ve azabı babı.)

el-Bezzâr'ın ve başkalarının müsnet'lerinde Ebu Said el-Hudri hadisinde Ebu Said der ki:

Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bir cenazeye katıldık. Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular:

"Ey insanlar! Bu ümmet kabirlerinde imtihan olunacaktır. Bir kişi defnedildiği ve dostları yanından dağılıp gittiği zaman bir melek elinde bir balyoz olduğu halde gelir, kişiyi oturtur ve Muhammed'i Sallallahu Aleyhi ve Sellem kasdederek falan adam hakkında ne dersin, der. O kişi mü'min ise, şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Muhammed O'nun kulu ve Rasulüdür, der. Doğru söyledin, derler. Sonra ona Cehenneme bakan bir kapı açılır. Ve şayet Rabbine karşı kafirlik etseydin konağın burası olacaktı, madem ki O'na iman etmişsin, işte konağın şurasıdır, derler. O kişiye Cenneti gören bir kapı açılır. Adam Cennete doğru kalkmak ister. Melekler, otur derler."

(el-Bezzâr bu hadisi, Keşf el-Estar, 872'de geçtiği gibi, rivayet etmiş ve bu hadisin Ebû Said'den sadece bu isnadla rivayet edildiğini biliyoruz. el-Huseyn ve İbn Ma'mer'e sorulan hadisler içinde en garibi budur, demiştir. el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, III, 48'de, bu hadisi Ahmed ve el-Bezzâr rivayet etti demiş ve hadisin (burada zikredilmeyen metnindeki) şu fazlalığı zikretmiştir:

"Hem dünya hayatında hem âhirette... Ve Allah zâlimleri saptırır, Allah dilediğini yapar." Bu hadisi anlatanlar sahih hadisler rivayet eden kimselerdir. Hadisi ayrıca Ahmed, Müsned, III, 3'de ve el-Beyhakî, kabir azabının isbatı, rakam: 41'de rivayet etmiştir.)

Ebu Said, hadisin devamını da zikretmiştir. Müslim'in Sahîh'inde Aişe'den (gelen hadisde) Aişe Radıyallahu Anha der ki:

Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem sağken güneş tutuldu...

Sonra Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı, insanlara bir hutbe verdi. Allah'a layıkı vech ile hamddetti. Sonra dedi ki:

"Güneş ve ay Allah Teala'nın ayetlerinden iki ayettir, bir kimsenin ölümü veya dirimi sebebiyle tutulmazlar. O ikisini (güneş veya ay tutulması) gördüğünüz zaman hemen namaza koşun."

Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şunları da söyledi:

"İşte bu durduğum yerde (namazda kıyamdayken) size va'd edilen herşeyi gördüm. Öne doğru yürüdüğümü gördüğünüz sırada ben kendimi Cennetten bir şeyler koparırken görüyordum. Beni arkaya doğru adım atarken gördüğünüz sırada ben Cehennemi görmüştüm. Alevleri birbirini yalayıp yutuyordu."

(Müslim, 901, Kusûf kitabının, Kusûf namazı babı. Husuf ve kusûf güneş ve ay için kullanılır. Bunların ışıkları tamamen gidip tam tutulma olsa da yarım tutulma olsa da bu kelimeler kullanılır.)

Buhari ve Müslim'de geçen, sözleri Buhari'ye ait olan ve Abdullah bin Abbas'dan gelen hadiste İbn Abbas şöyle der:

Güneş, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında tutuldu...

İbn Abbas'ın hadisi devam eder. Hadiste Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki:

- "Güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü veya hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bunu gördüğünüz zaman Allah'ı zikrediniz."

Ashab:

- Ey Allah'ın Rasûlu seni, durduğun yerde, bir şeye uzanırken ve sonra ürperip geri çekilirken gördük dediler."

Buyurdu ki:

- "Ben Cenneti gördüm ve bir salkıma uzandım. Onu tutabilseydim, dünya durdukça ondan yerdiniz. Cehennemi gördüm ve gerçek şu ki bu günüm kadar korkunç bir gün görmedim. Baktım içindekilerin çoğu kadınlar idi."

- Niçin ey Allah'ın Rasûlu dediler.

- "Tanımamaları (küfür ve küfranları) sebebiyle" buyurdu.

- Allah'ı mı tanımazlar denilince, şöyle cevap verdi:

- "Eş dost tanımaz, iyilik ihsan bilmezler, hayat boyu hangi birine iyilik etsen, sonra da senden (nahoş) bir şey görse, zaten senden ne gördüm ki der."

(Buhari, II, 540, Kusûf kitabının, cemâatle kusuf namazı babı, Müslim, 907, Kusûf kitabının, Kusûf namazında Peygamber'e Cennet ve Cehennemle ilgili olarak gösterilen şeyler babı.)

Buhari'nin Sahih'inde Ebu Bekr'in kızı Esmadan. O da "kusûf namazı" hakkında Peygamberin Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu söyler:

"Cennet bana o kadar yaklaştı ki cür'et edebilseydim size devrişimlerinden devşirir getirirdim. Cehennem bana o kadar yaklaştırıldı ki ey Rabbim, ben içlerinde iken mi deyiverdim. Birden bir kadın gördüm (herhalde Rasulullah) yüzünü bir kedinin tırmaladığı bir kadın" (dedi).

Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem dedim ki (dedi):

"Bunun ne derdi var?"

"Bu kadın bu kediyi hapsetti, ne yiyecek verdi, ne salıverdi ki hayvan kendi bulsun yesin ve kedi öldü, dediler." (Buhari, II, 231, Ezan kitabının, Tekbir'den sonra ne der babı.)

Müslim'in Sahih'inde, bu kıssa ile ilgili Cabir hadisinde (Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki

"Bana sokulacağınız herşey (her yer) gösterildi. Bana Cennet gösterildi, bir şeyler koparayım diye uzandım, elim kısa düştü. Bana Cehennem gösterildi, orada, İsrail oğullarından, kedisine ettiği yüzünden azab gören bir kadın gördüm." (Müslim, 904, Kusûf kitabının, Peygamber'e kusuf namazında iken Cennet ve Cehennemle ilgili olarak gösterilen şeyler babı.)

Cabir'in hadisinin devamı vardır.

Yine Müslim'in Sahih'indeki aynı hadisde (Bkz. Müslim, aynı yer.)

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Size vaad edilen ne varsa hepsini bu namazımda iken gördüm. Cehennem getirildi, tam geri çekildiğimi gördüğünüz sırada bana alevlerinden birşey dokunmasın diye geri çekilmiştim. Hattâ orada şu bastonluyu da gördüm, ateş içinde bağırsaklarını sürüklüyordu. Adam bastonu ile hacıları soyardı, farkedilirse bastonuma takılmış derdi, farkına varılmazsa taktığını alır götürürdü. Cehennem de, kedisini bağlayıp yiyecek vermeyen, börtü böcek bulup yemesi için onu salıvermeyen ve bu yüzden kedisi ölen kadını da gördüm. Cennet de getirildi. Bu benim durduğum yerde dikilip öne uzandığımı gördüğünüz sırada idi. Meyvelerinden biraz alayım da siz de göresiniz diye uzanmıştım. Sonra yapmasam iyi olur gibi geldi. Kısacası size vaad edilen herşeyi bu namazımda iken gördüm."

İmam Ahmed'in Müsned'inde, Ebu Davud ve Nesai'nin Sünenlerinde, Abdullah bin Amr'den gelen hadiste bu kıssaya dair şu şekilde sözler vardır:

"Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki Cennet o kadar yaklaştı, o kadar yaklaştı, elimi açıversem yemişleri elime gelecekti. Cehennem de o derece yaklaştırıldı ki ondan sizi de sarar korkusu ile korunmaya başladım." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 159; Ebû Dâvûd, 1194; Salât kitabının, iki rek'at kılınır diyenler babı; Neseî, III, 138, Kusûf kitabı, başka nevî babı.)

Hadis devam ediyor.

Müslim'in Sahih'inde, Enes bin Malik'den gelen hadiste Enes der ki:

Yine bir gün Rasûlullâh'la iken namaz kılındı. Buyurdular ki:

- "Ey insanlar! Ben sizin imamınızım, benden önce rükuya ve secdeye varmayın. Başlarınızı kaldırmayın. Çünkü ben sizi önümden ve arkamdan görürüm. Canım elinde olana yemin ederim ki benim gördüğümü görseydiniz, az güler çok ağlardınız.

- Ne gördün ya Rasûlallâh? dediler.

- Cenneti ve Cehennemi, buyurdu." (Müslim, 426, Salât kitabının, imamdan önce rüku, secde v.s. etmenin haramlığı babı.)

Muvatta ve sünenlerde, Ka'b bin Malik'den gelen hadisde Ka'b, Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur der:

"Mü'minin ruhu Allah, kıyamet gününde onu, cesedine döndürünceye kadar, Cennet ağaçlarına ilişip geçinen bir kuştur."

(Mâlik, Muvatta1, I, 240, Cenâiz kitabının, cami, el-cenâiz babı; Nesâî, IV, 108, cenâiz kitabının, mü'minlerin ruhları babı; İbn Mâce, 4271, zühd kitabının, kabir ve imtihanın zikri babı.)

Bu hadis ruhun, kıyamet gününden önce Cennete gireceğini açıkça ifade etmektedir.

Buna benzer bir hadis yine Ka'b bin Malik'den geliyor. O, Peygamber'den Sallallahu Aleyhi ve Sellem şunları anlatmıştır:

"Şüphesiz şehitlerin ruhları, Cennet meyvelerine veya ağaçlarına ilişip geçinen yeşil kuşların içindedirler."

(Bu hadisi sünen sahipleri rivayet ettiler. Tirmizi, 1641, Cihadın fazileti kitabının, şehidlerin sevabına dâir şeyler babı.Tirmizi burada, bu hadis hasen ve sahihtir, der; Ahmed, Müsned, VI, 386.)

Bu kitabın sonunda mü'minlerin ruhlarının Cennete kıyamet gününden önce gireceklerine dair bâb'ta inşaallah diğer hadisler ve sünnetin delalet ettiği bu şeyleri bildiren ayetler zikredilecektir. (Şimdi yine Cennetin halen mevcut olduğu konusuna devam edelim.)

Müslim'in Sahih'inde, sünenlerde ve Müsned'de Ebu Hureyre'den gelen hadisde Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Allah Teala Cenneti ve Cehennemi yarattığı zaman Cebrail'i Aleyhisselam Cennet'e göndererek şöyle buyurmuştur:

- "Git, Cennete ve Cennetliklere hazırladığım şeylere bak.

Cebrail gidip Cennete ve orada ehli için Allah'ın hazırladığı şeylere baktı. Dönüp:

- "Senin şanın izzetine yemin ederim ki Cennet'i duyan oraya girecektir, dedi. Bunun üzerine Allah emretti. Cennet getirilip arzu edilmen şeylerle çepe çevre kuşatıldı. Allah, Cebrail'e:

- "Dön git, oraya ve orada ehli için hazırladığım şeylere bir daha bak buyurdu.

(Peygamber) der ki:

- Cebrail baktı, sonra dönüp, izzetine yemin ederim ki korkarım oraya kimse girmeyecektir, dedi.

(Peygamber) der ki:

- Sonra Allah Onu Cehennem'e gönderip:

- "Git, Cehennem'e ve orada ehli için hazırladıklarıma bak buyurdu. Cebrail baktı, bir de ne görsün, Cehennem (kütleleri ve ateşleri) birbiri üstüne binip duruyor. Dönüp:

- "İzzetine yemin ederim ki onu işiten hiç kimse oraya girmeyecektir. Bunun üzerine Allah emretti de, cehennem arzu ve heveslerle sarılıp kuşatıldı. Sonra:

- "Git, orada ehline hazırladığım şeylere bir daha bak buyurdu. Cebrail gidip baktı, sonra döndü ve dedi ki:

- "izzetine yemin olsun. Korkarım ondan kimse kendini kurtaramaz ve içine girer."

(Hadisi Müslim'in Sahih'inde bulamadım. Bkz. Tirmizi, 2560, Sıfat el-Cenneh kitabının, Cennet, hoşa gitmeyen şeylerle, Cehennem arzu ve heveslerle çevrilmiştir babı. Tirmizi, bu hadis hasen ve sahihtir, demiştir. Nesâî, VII, 3, Yeminler ve Nezirler kitabının, Allah'ın izzetine yemin babı; Ahmed, Müsned, II, 332, 333; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 26-27. el-Hâkim, bu hadis, Müslim'in şartı üzere sahihtir, ancak onu Müslim (ve Buhari) rivayet etmediler, demiştir. ez-Zehebi de buna muvafakat etmiştir.)

Buhari ve Müslim'de, Ebu Hureyre'den gelen hadiste Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

"Cennet, hoşa, gitmeyen şeylerle Cehennem ise arzu ve heveslerle kuşatılmıştır" buyurmuştur.

(Buhari, XI, 320, Rikâk kitabının, Cennet, arzu ve heveslerle perdelenmiştir babı; Müslim, 2822, Cennetin ve nimetleri ile ehlinin vasfı kitabı, bu kitabın evveli, Cennet hoşa gitmeyen şeylerle, Cehennem ise arzu ve heveslerle çevrilmiştir, şeklindedir.)

Buhari ve Müslim'de, Ebu Said el-Hudri'den gelen hadiste Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Cennet ile Cehennem tartıştılar.

Cennet dedi ki: Ya Rabbi! Benim neyim var ki bana insanların zayıfları ve alt tabakası girecektir.

Cehennem ise Ya Rabbi! Ya benim neyim var ki bana da zorbalar ve mütekebbirler girecektir, dedi.

Allah buyurdu ki:

(Ey Cennet) sen benim rahmetimsin, sana dilediğimi sokacağım, sen de (ey Cehennem) benim azabımsın, sana da dilediğimi sokacağım, her birinizi dolduracak olanlar ayrıdır."

(Buhari, XIII, 434, Tevhid kitabının, şüphesiz Allah'ın rahmeti iyilere yakındır âyetine dair hadisler babı; Müslim, 2846, Cennetin, nimetlerinin ve ehlinin vasfı kitabının, Cehenneme zorbalar girecektir. Cennete ise zayıflar babı. Her iki hadiste Ebu Hureyre'den gelmektedir. Ebu Sâid el-Hudri'nin rivayeti ise Ahmed'in, Müsned (II, 450) dedir.)

("Ya Rabbi! Benim" Burada iltifat sanatı vardır. Rivayette "onun" şeklindedir. Ancak Cennet, iltifat sanatı gereği kendisini kasdediyor. Nitekim bazı rivayetler de "benim" şeklindedir. Bkz. Feth el-Barî, XIII, 436. Mütercim.)

Buhari ve Müslim'de, İbn Ömer hadisinde Peygamber'den Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dediğini aktarmıştır:

"Cehennem, Rabbine şikayet edip ey Rabbim, bir tarafım bir tarafımı yemiş yutmuştur, dedi. Bunun üzerine kendisine biri kışın biri yazın olmak üzere iki kez nefes alma izni verildi."

(Buhari, VI, 330, Yaratılışın başlangıcı kitabının, Cehennemin vasfı ve yaratılmış oluşu babı, burada hadis Ebu Hureyre'den gelmektedir. Müslim, 617, Mescidler ve namaz yerleri kitabının, sıcak günlerde öğleyi geç kılmanın müstehab oluşu babı, burada da hadis Ebu Hureyre'den gelmektedir.)

el-Leys bin Sa'd, Muaviye bin Salih'den, O, Abdülmelik bin Ebi Beşir'den merfu olarak (yani Peygamberin sözü olarak şunu rivayet etmiştir):

"Cennet ve Cehennemin yalvarmadıkları bir gün yoktur. Cennet, her gün, ya Rabbi meyvelerim iyice oldu, ırmaklarım şırıl şırıl akıyor, artık dostlarımı özledim. Ehlimi bana bir an evvel gönder, der.

Cehennem de yine her gün, sıcağım çok arttı, dibim çok derinleşti, korlarım büyüdükçe büyüdü, bana ehlimi hemen gönder, der."

(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, I, 121. Bu eseri tahkik eden zât, hadisin senedi zayıftır, Abdullah b. Salih, el-Leys'in katibi olup hatası çok, dalgın bir kişidir, demiştir.)

Buhari'nin Sahih'inde Enes'den gelen hadisde Peygamber'den Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dediği geçmektedir:

"Ben, Cennet'te dolaşırken birden iki yakası, içi boş inciden kubbeler halinde bir ırmak gördüm. (Buyururlar ki), ey Cebrail, bu nedir, dedim. Cebrail:

Bu sana Rabbi'nin verdiği Kevser'dir dedi. Hemen melek elini vurdu. Ne göreyim, çamuru hoş kokulu keskin bir misk değil mi?" (Buhari, XI, 464, Rikâk kitabının, Havz babı.)

Müslim'in Sahih'inde Câbir b. Abdillah hadisinde Câbir, Rasûlullâh'ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle derken işittim demiştir:

"Cennete girdim. Bir saray veya bir ev gördüm. Bu, kimindir dedim. Kureyş'ten bir adamın denildi. O kişi benimdir diye umutlandım, o saray Ömer İbnü'l-Hattab'ın denildi.

Ey Ömer (yâ Ebâ Hafs), senin kıskançlığın olmasaydı o saraya girecektim.

(Ravî) der ki:

Bu söz üzerine Ömer ağladı ve insan senden de mi kıskanır Yâ Rasûlallâh dedi." (Müslim, 2394, Sahabenin faziletleri kitabının, Ömer Radıyallahu Anhu in faziletleri babı.)

Peygamberin Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

"Cennete girer girmez senin nâlin şıkırtılarını önümde işittim" buyurduğu Bilâl hadisi ile başka hadisler inşaallah ileride gelecek.

(Tirmizi, 3689, Menâkıb kitabının, Ömer İbnü'l-Hattab'ın menkibeleri babı, Tirmizi bu hadis, sahih ve garibtir demiştir; Ahmed, Müsned, V, 354.)

Abdullah b. Vehb, der ki:

Enes şöyle demiştir:

"Rasûlullâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün bize sabah namazı kıldırdı. Bir ara ellerini uzatıp geri çekti. Selâm verince kendisine, yâ Rasûlallâh bu namazında daha önce hiç yapmadığın bir şey yaptın denildi. Buyurdular ki:

"Bana Cennet gösterildi. Orada salkımları sarkık, deneleri kabak kadar siyah üzümler gördüm. Uzanıp almak istedim, üzüme, geri çekil diye vahyedildi, üzümler geri çekildi. Sonra bana Cehennem gösterildi, hemen şu aramızda gösterildi, orada kendi gölgemi ve sizin gölgenizi gördüm, size, geri çekilin diye işaret ettim. Bana onları yerlerinde bırak, çünkü Allah'a sen de teslim oldun, onlar da teslim oldu. Sen hicret ettin, onlar da ettiler. Sen cihâd ettin, onlar da cihâd etti denildi. Düşündüm, benim size karşı peygamberlikten başka bir üstünlüğüm olduğunu görmedim." (Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 196'da bu hadisi daha kısa olarak verir. Eseri tahkik eden zât, hadisin senedi hasendir demiştir.)

Şayet bize, Cennet'in hâlen mevcut olduğuna niçin Adem kıssasını, O'nun Cennete girişini, ağaçtan yemesi sebebiyle çıkışını delil getirmediniz, halbuki bunu delil getirmek çok açık bir husustur, size ne engel oldu, denirse deriz ki:

Aslında bunları delil getirmek halk açısından çok açık görünüyorsa da insanların (âlimlerin) ihtilafı sebebiyle hakikatte bu kapalı bir delildir. Çünkü onlar, Allah'ın Adem'i iskân ettiği Cennet hangisidir, acaba müminlerin kıyamet günü girecekleri ebediyet Cenneti midir yoksa yeryüzünde doğu tarafta bulunan bir Cennet midir (Cennet bahçe anlamına gelir) şeklinde iki ayrı görüş belirtmişlerdir.

Şimdi biz her iki görüşte olanları da, onların delillerini de ve birbirlerine karşı ileri sürdükleri gerekçeleri de Allah'ın destek ve yardımıyla anlatacağız.