Şeker hastalığı (ya da tıptaki adıyla Diabetes Mellitus)ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Toplumumuzun yaklaşık %6sı şeker hastasıdır.
İnsülin pankreas denilen midemizin arkasında yeralan bir organımızdan (şekil1) kan dolaşımına verilir. Normalde vücuda yemeklerle aldığımız besinler parçalanarakvücudun başlıca yakıtı olan şekere dönüştürülür ve kan dolaşımına geçerek kan şekerini yükseltir. Kan şekeri yükselmesi de pankreastan insülinin kana geçmesini arttırır. İnsülinde kanda dolaşan şekerin vücudumuzdaki hücrelere alınarak kullanılmasını ve vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin üretilmesini sağlar.
Şeker hastalığında yediğimiz besinlerle aldığımız ana enerji kaynağı olan şekeri vücudumuz insülin eksikliği nedeniyle yeterince kullanamaz. Şeker kan dolaşımında kalarak kan şekerini yükseltir. Vücudumuz ise şeker denizi içinde yüzerken (insülin eksikliği nedeniyle kullanamadığı için) şekersizliktenenerji üretmek için yağları ve kasları yakar. Çünkü şekeri kullanması için gerekli anahtar olan insülin eksiktir.
BELİRTİLERİ:
Tedavi edilmeyen şeker hastalarında aşağıdaki bekirtilerin hepsi veya sadece bir kısmı görülebilir.
Ağız kuruluğu ve çok su içme (polidipsi)(Vücuttan idrarla çok su atıldığı için vücutta su azalır ve çok su içme ihtiyacı doğar)
Çok idrara çıkma (poliüri)fazla şekeri atmak için şekerle beraber vücuttan suda atılacağı için idrar miktarı fazlalaşır)
Açlık hissinin fazlalaşması ve çok yemek yeme (polifaji) (insülin yetersizliğinden dolayı hücrelerin ihtiyacı kadar şeker hücrelere giremezkilo verme yakınmaları da ortaya çıkar.)
Halsizlik
Zayıflama
Bulanık görme
(Kan şekerinin yükselmesi görmemizi sağlayan göz merceği ve göz sıvısının yoğunluğunun değişmesine yol açar ve bulanık görme ortaya çıkar. Kan şekerinizşeker hastalığınızın tedavisi ile normal değerlere gelse de görmenizin düzelmesi bir kaç hafta alabilir.)
Ciltteki yaraların veya kesiklerin yavaş iyileşmesi (Hücreler yeteri kadar beslenemedikleri için ve vücudun savunma sistemi bozuk olduğu için yara iyileşmesi geç olur)
(Kadınlarda) Vajinal kaşıntı ( Kan şekerinin yüksek olması hem vücudun direncini azaltarak hem de mayaların çoğalmasını sağlayacak uygun ortamı hazırlayarak vajinal kandidiasis-vajinal mantar oluşmasını sağlar. Kan şekeri kontrolü ile bu durum kendiliğinden geçebilirdüzelmezse doktora başvurmanız gerekir)
TEŞHİS:
Aşağıdakilerden en az bir tanesi varsa şeker hastalığı(Diabetes Mellitus) teşhisi konulur.
Açlık kan şekeri 126 mg/dl veya üzerinde ise
Herhangi bir saatte bakılan kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ve beraberinde çok su içme
75 gr glukoz içerek yapılan şeker yüklemesinden iki saat sonra kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ise .
Başlıca iki tip şeker hastalığı vardır.
Tip 1 Diabetes Mellitus:
Pankreasta insülin üreten hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar. Çoğunlukla vücudumuzun kendi savunma sistemi tarafından insülin üreten hücreler harap edilir. Bunun neticesinde vücutta insülin üretilemez. İnsülin olmadığı için şeker enerji üretiminde kullanılamaz. İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek kalır. Tip 1 diayabeti olan hastalarda pankreastan kana insülin verilmesini arttıran şeker düşürücü hapların hiç bir etkisi olmayacaktır. Tip 1 diyabetin tedavisinde vücutta eksik olan insülin hormonunu dışarıdan yerine koymak gerekir. İnsülin ağızdan alındığında mide-barsak sistemimizde sindirilip etkisiz hale getirileceğinden ağızdan verilemez. Ancak cilt altına injeksiyonla verilirse insülin etki gösterebilir. Günümüzde kalempompa ve çok ince iğnesi olan şırıngalarla insülin tedavisi çok rahatlıkla uygulanabilmektedir. Tip 1 diyabet genellikle 35 yaş altında başlar.
Tip 2 Diabetes Mellitus:
Pankreastan kana yeterince insülin salgılanamaması veya üretilen insülinin vücutta yeterince etki gösterememesi ile ortaya çıkar. En sık görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir. Genç insanlarda da görülebilmesine rağmen genellikle 35-40 yaşından sonra ortaya çıkar. Tedavisi genellikle beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesidüzenli egzersiz ve ağızdan alınan insülin salgılanması ve şekerin kullanımını düzenleyen ilaçlarla tedavi edilir. Ancak ilerleyen zaman içinde bu hastalığın tedavisi için de insülin kullanılması gerekebilir.
TEDAVİ:
Diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda bunu sağlamak için ağızdan şeker düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar etkilerini farklı mekanizmalarla gösterirler.
Sulfonilüreler: Pankreastan insülin salgısını arttırır.
Örnek: gliclazide (diamicron)Glutril)…Genellikle yemekten 30 dk önce önerilir. Sabah ve akşam’a dozlar bölünebilir. En önemli yan etkisi hipoglisemidir(şeker düşüklüğü).
Biguanidler: Gerçek bir hipoglisemik ajan değildirvücudumuzda ki dokuların insüline hassasiyetini arttırır.
Örnek: Metformin (Glucophage Retard)
Böbrek yetmezliğidolaşım bozukluğu ve bronşiti (Kronik obstruktif akciğer hastalığı) olanlarda kullanılamaz. En sık görülen yan etkisi ishal (ilacın kullanımın devam edildiğinde kendiliğinden düzelir) ve en önemli yan etkiside kullanımı sakıncalı kişilerde kullanıldığında nadiren laktik asidoz komasına yol açabilir.
Alfa Glukozidaz İnhibitörü: İnce barsakta yemeklerle alınan şekerlerin barsaklarda parçalanıpemilmesini ve kana geçmesini engeller. Yemeklerin ilk lokması ile birlikte alınmalıdır.
Örnek: Acarbose (Glucobay). Bu ilacın en önemli yan etkisi gaz ve şişkinliktirilacın kullanımı ile genellikle 2-6 haftada düzelir. Düzelme olmazsa veya yakınmalar çok şiddetli ise ilacın değiştirilmesi gerekebilir.
Kan şekeri kontrolü diyetegzersiz ve ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlarla sağlanamayan tip 2 diyabetik hastalarda;
İlaçların kullanılmasının diğer sağlık problemleri nedeniyle sakıncalı olduğu diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda;
Tip 1 diyabetik hastalarda diyabet teşhisinden itibaren kan şekeri kontrolünün sağlanması için insülin kullanılması gereklidir.
İnsülin Tedavisi:
Günümüzde diyabetik hastalar için hedefimiz kan şekeri değerlerini normal değerlere getirebilmektir. İnsülin tedavisinin amacı vücutta eksik olan insülin’i yerine koyarak kan şekeri kontrolünü sağlamaktır. İnsülin bağımlılık yapmaz. Vücudumuzda insülin eksikliği olduğu müddetçe insülin kullanmamız gereklidir. Genellikle vücudumuzda insülin ihtiyacı başladığında pankreasın insülin üreten dokusunun (* hücreleri) en az %80′i harap olmuştur ve harap olan pankreasın insülin üreten dokusu (* hücreleri) ne yazıkki kendini yenileyemez. Bu nedenle vücudumuzda yeterince üretilemeyen bu hormonu insülin enjeksiyonları ile dışarıdan sürekli yerine koymamız gerekir.
Yeni tanı Tip 1 diyabetiklerehastanın uyumu da göz önüne alınarak günde 2-4 kez olmak üzere insülin enjeksiyonu önerilir. Tip 2 diayabetik hastalarda kan şekeri kontrolüne ve diğer sağlık problemlerine göre günde 1 ile 4 defa insülin kullanımı gerekebilir. Hastalar kendi enjeksiyonlarını kendileri yapar ve evde kan şekerlerini glukometre ile takip ederek insülin dozlarını ayarlarlayabilirler.
Türkiye’de çeşitli insülin türleri mevcuttur. (Şişeler) Flakonlar Mart 2000 tarihine kadar 40 IU/ml insülin içermekteydi ve buna uygun kırmızı kapaklı U-40 yazılı insülin enjektörleri ile birlikte kullanılmaktaydı. Ancak Mart 2000′den sonra flakonların yoğunluğu 100 (ünite)IU/ml’e yükseltildi ve bu şişelerin kapakları turuncu renk olarak satışa sunuldu. Turuncu kapaklı bu şişelerin içindeki insülin daha yoğun ve mutlaka turuncu kapaklı bu şişeler için hazırlanmış yine kapakları turuncu olan U-100 insülin enjektörleri ile yapılması gerekir. (Şekil bununla ilgili tanıtıcı broşür) Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini turuncu kapaklı enjektörlerinizle yaparken doz değişikliği yapmanıza gerek yoktur. Daha önce 18 ünite (IU) yapıyorsanızyine turuncu kapaklı enjektörle 18 üniteyi turuncu kapağını açtığınız 100 (ünite)IU/ml’lik şişeden çekeceksiniz. Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini eski kırmızı kapaklı enjektörlerinizle yaparsanız ikibuçuk kat daha fazla insülin yapmış olursunuz. Bu da kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine yol açabilir.
Orta etkili insülinlere de (NPH) İnsulitard HMkartuş formundadırlar ve sadece kalem ile uygulanabilirler. İnsülin enjektörleri ile uygulanmaları kesinlikle önerilmez.
İnsülin Nasıl Üretilir?
Üretilen ilk insülin preparatları hayvan pankreasından elde edilirken (sığırdomuz ya da sığır/domuz karışımı) son 10 yıl içinde yarı sentetik yolla insan insülini elde edilmiş (Hayvanlardan elde edilen insülin biyolojik ve kimyasal reaksiyonlarla insanın ürettiği insülinle aynı hale getirilmiş) ve daha sonra genetik mühendisliği ile bakteriler ve mayalara insan insülin geni aşılanarak insan insülini üretmeleri sağlanmıştır. Günümüzde biyosentetik insan insülinleri rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmekte ve şeker hastalarınca yaygın olarak kullanılmaktadır.
İnsülinler en basit biçimde kısakişiler arasında ise %50′ye varan oranda değişkenlik gösterebilir.
Kısa Etki Süreli İnsülinler:
Bu tür insülinler diğerlerine göre biraz daha hızlı emilir. Subkutan (Ciltaltına) enjeksiyondan yaklaşık 30 dk sonra etkisi başlarHumulin R Prefill 100 IU/ml insülin kalemi insülini bu tür insülinlere örnek olarak verilebilir.
Orta Etki Süreli İnsülinler:
İnsülinin etki süresini uzatmak için fizyolojik pH’da çözünürlüğünün azaltılması yoluna gidilmiştir. İzofan (NPH) insülinler bu gruba dahildir. Bulanık süspansiyon şeklinde mevcut olan bu insülinlerin (sulandırılmış süt gibi veya üzerine su konmuş rakı gibi) etki başlangıcı 1.5 saat maksimum etki süresi 4-12 saat toplam etki süresi 24 saattir.Günde bir yada iki kez uygulanırlar. Ülkemizde bu insülini içeren insülin preparatları şunlardır. Insulitard HM penfillHumulin N flakon…
Uzun Etkili İnsülinler:
Bu tür insülinlerin etki başlangıcı 4 saat maksimum etki süresi 8-24 saattoplam etki süresi 28 saattir.Günde bir kez uygulanır.Ülkemizde uzun etki süreli insülinler bulunmamaktadır.
Hazır Karışım İnsülinler:
Başlangıç etkisi daha hızlı olan ve yemeklere bağlı glukoz yükselmesinin üstesinden gelebilecek bir preparat olarak geliştirilen preparatlardır.Etki başlangıcı 0.5 saatHumulin M70/30 ve 20/80 flakon örnek olarak verilebilir.
İnsülini Nasıl Saklamalıyız?
İnsülin preparatlarının raf ömrü 2-8 C’de(buzdolabında meyvedirekt güneş ışığına maruz kalmadan saklandığında yaklaşık 30 aydır. Dondurulmamalıdır. Uygun saklama koşullarında insülinlerin raf ömrü 30 ayı aşar.
İnsülinler oda ısısında 1 ay bozulmadan saklanabilir.(20-25 C). Şişelerin direk güneş ışığında kalmasışişelerin aşırı sıcakta bırakılması(yaz sıcağında araba içerisinde unutulması gibi) insülinin bozulmasına yol açar.
KOMPLİKASYONLAR:
Şeker hastalığının seyrindeözellikle kan şekeri kontrolü sağlanamayan diyabetiklerde aşağıdaki durumlar ortaya çıkabilir.
Kalp krizi
İnme(Felç)
Körlükle sonuçlanabilen göz problemleri (Diyabetik retinopati)
Şeker hastalığına bağlı böbrek hastalığı (Diyabetik nefropati)
Şeker hastalığına bağlı olarak sinirlerin harap olması (Diyabetik nöropati)
Periferik damar hastalığı (Bacağı besleyen damarlarda damar sertliğine bağlı daralmabunun sonucunda dolaşım yetersizliği)
Diyabetik ayak problemleri ( Ayakta gelişen yaraların iyileşmemesi ve yayılması)
Cinsel sorunlar (İmpotans)
Bunlarla ilgili ayrıntılı bilgileritedavi ve korunma yollarını önümüzdeki günlerde sitemizde bulabilirsiniz.
Unutmayın iyi kan şekeri kontrolü sağlıklı bir hayat sürmenizi sağlar.
Dr. Oğuzhan Deyneli
Diyabete Bağlı Gelişen Bazı Göz Problemleri:
Diyabethastalarda bazı göz bozukluklarına zemin hazırlar. Örneğin göz tansiyonu (glokom) ve katarakt (göz merceğinin bulanıklaşması) şeker hastalarında normalden iki kat daha fazla görülmektedir. Fakat en önemli göz bozukluğu diyabete bağlı `retinopati´dir (Gözün görmemizi sağlayan tabakasının diyabete bağlı hasar görmesidir).
Diyabete bağlı retinopati (diyabetik retinopati = kısaca DR )risk faktörleri ve tedavi yöntemleri incelenmektedir.
Diyabetik retinopati (DR) görülme sıklığı tip 1 diyabette 0-4 yaş arasında %0-7tip 1 diyabette retinopati sıklığı hızla artacaktır.
Tip 2 diyabette is retinopati görülme sıklığı yine hastalığın süresiyle doğru orantılıdır ama bazen diyabetik retinopati hastalığın ilk belirtisi de olabilir. Bunun nedeni diyabetin henüz klinik olarak anlaşılamadan yıllarca sürmüş olmasıdır. Tekrar vurgulamak gerekirse diyabetik retinopatidiyabet henüz fark edilmeden ortaya çıkmış olabilir.
Bazı önemli noktaları şu satırbaşları ile özetleyebiliriz:
Hipertansiyonun kontrolu:
Bir klinik çalışmadakalp ve böbrek hastalıkları da sık görüldüğü için tansiyonun kontrolü ayrıca önem taşımaktadır.
Kan şekerinin kontrolü:
Bugün bu konuda kesin bir sonuca varılmamakla birlikteartık hiçbir sıkı şeker ayarlaması olayı geri çeviremez.
Gebelik:
Gebelikte retinada yeni kılcal damarların oluşması hızlanır ve şekerin kontrolü zorlaşır. Bu nedenle hamilelikte 2 ayda bir göz muayenesi tekrarlanmalıdır.Fluorescein anjiografinin bebek üzerince olumsuz etkisi olduğu ispatlanmamakla beraber mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Tedavi:
Şeker hastalığına bağlı retinopatide başlıca tedavi lazer uygulamasıdır. Sızıntı yapan baloncuklar kapatılır ve gözün kansız kaldığı için beslenemeyen kısımları lazer ışınlarıyla yok edilir.Lazer tedavisi kaybolan görmeyi geri getirmemekle birlikte 2 yıl içindeki görme kaybını anlamlı derecede azaltmaktadır(%50 oranında).Lazer tedavisine gerek duyulup duyulmadığı muayenelerde doktorunuz tarafında söylenecekvitreoretinal cerrahi gerekebilir.Bütün bu girişimlerin amacı yalnızca oluşabilecek kalıcı görme retina kaybını en azına indirgemektir. Her muayenede göz tansiyonu da bir bütün içinde değerlendirilmektedir.Çeşitli ilaçlar ve ameliyatlarla göz tansiyonu kontrol altına alınmakta ve gerekli tavsiyelerde bulunulmaktadır.Kataraktlar şeker hastalarında şeker hastaları olmayanlara göre iki kat sık görülmektedir.Bazı kez gözün lazer tedavisinin yapılabilmesi için kataraktın alınması gerekmektedir.Ayrıca katarakt ameliyatından sonra DR ‘nin hızlanabileceğinden kontrollere çok önem verilmesi gerekmektedir.
Ne yapmalı:
Hastalığın önlenebilmesi için kan şekerinin ve kan basıncının iyi kontrolü ve düzenli kontrol en önemli koruyucu tedavidir. Üstelik anlaşılacağı gibien az 6 ayda bir göz muayenesi olmaktır. Eğer göz dibinde bir bozukluk saptanırsa muayene aralıkları kısaltılacak ve gerekirse lazer tedavisi önerilecektir. Diğer göz bozuklukları da muayenelerde ayrıca ele alınacaktır.
Bölgelere göre değişmekle birlikte ülkemizde ortalama %7 oranında olan şeker hastalarının sayısı 4 milyondünyada 120 milyondur. Tedavisi bilinmediği zamanlarda erken ölüme yol açan diyabet yeryüzündeki milyonlarca insanın yaşamına mal olduktan sonra bugün ilaçlarla ve uygun beslenme ile kolaylıkla denetim altında tutulabilmektedir.
Vücudumuzun Normal Çalışma Düzeni Nedir?
Enerji ihtiyacı vücut büyüklüğü ve kompozisyonucinsiyet ve fizik aktivite ile ilgili olup yediklerimizle sağlanır. Yiyecekler 3 ana besin öğesi içerir;
1.Karbonhidratlar (Şekerler)
2.Yağlar
3.Proteinler
Karbonhidratların asıl görevivücuda enerji sağlamaktır. Bu işlevi pankreas bezinin salgıladığı insulin adı verilen bir hormon sayesinde gerçekleştirir. İnsülin enerji sağlanmasında bir anahtardır.
Şema 1:Karbonhidrat :-):-):-):-)bolizması
Yenilen karbonhidratlı gıdalar sindirim sisteminde en küçük yapı taşlarışekere(glukoz) dönüştükten sonra emilerek kana geçerler. Enerji vermek amacıyla hücrelere insülin sayesinde giriş yapabilirler.
Şeker hastalığı nedir? Farklı tipleri var mıdır?
Şeker hastalığıinsulin hormonu salgılayan beta hücrelerinin herhangi bir nedenle sayısında ya da işlevlerinde azalması sonucu başlayan bir hastalıktır.
Şeker hastalığının birbirinden farklı iki klinik şekli mevcuttur:
- Tip 1 diyabet
- Tip 2 diyabet
Tip 1 Diyabet
Vücudumuzun enerji ihtiyacı yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidratmidenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımıyla kullanır. İnsülin olarak bilinen bu hormon vücutta yapılamaz ise alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır. İnsülin hormonunun mutlak eksikliğine bağlı olarak meydana gelen şeker hastalığına Tip 1 Diabetes Mellitus denir
Her yaşta görülebildiği gibiyani yaklaşık 400.000 kişi bu tip şeker hastasıdır.
Tip 1 Diyabet sebepleri nelerdir?
Normal kişilerde vücudu dışarıdan gelen yabancı etkenlere karşı korumakla görevli bir bağışıklık sistemi vardır. Bu sistemin herhangi bir nedenle (virüsinsülin yapımını üstlenen pankreas beta hücrelerini tahrip etmektedir. Bu tahribat %80′in üzerine ulaştığında hastalık belirtileri ortaya çıkmaya başlar.
Tip 1 diyabet gelişimi açısından kimler daha yüksek risk taşır?
Yakın akrabalarında (annegebelik sırasında diyabet ortaya çıkan kişilerde hayatlarının ileri dönemlerinde Tip 1 diyabet gelişme riski daha yüksektir.
Tip 1 diyabetin belirtileri nelerdir?
Keton cisimciklerin üretilmesi sonucunda
- Bulantıkusma
- Yorgunluk
- Karın ağrısı
- Derin solunumaseton kokusu
- Baygınlık hissidalgınlık
- Kilo kaybı
Şekerin yüksek olması sonucunda
- İdrara çıkmada artış (özellikle geceleri)
- Sıvı kaybı
- Susamaağız kuruması
- Çok idrar yapmak. Vücutta insülin yapılamadığı zamanbelli bir düzeyden sonra da böbrekten atılmaya başlar. Şeker beraberinde suyu da sürükleyeceğimden kişi çok idrara çıkmaya başlar.
- Çok su içmek. İdrarla aşırı su kaybedince aşırı su içilir.
- Zayıflamak. Öte yandan alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar.
Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süreaşırı halsizlik ve yorgunluktur ve bu tablo derhal hastaneye başvurmayı gerektirir.
Tip 1 diyabette tedavi nasıl olmalıdır? (İnsülin olmazsa olmaz mı?)
Tedavinin diğer temel taşları ise düzenlidengeli beslenme ; egzersiz ve eğitimdir. İdeal şeker düzeyi sağlamak için gün boyu belirgin özen ve günlük bakım gerekir. Kişinin kendini iyi hissetmesi ve sağlıklı yaşam sürdürmesi için gereken bakım hayat biçimi haline getirilmelidir.
Tedavide başarı sağlamak için yardımcılarınız kimlerdir?
Vücutta damarın olduğu her organı etkileyen ve ömür boyu süren bir hastalık olduğu için Tip 1 diyabetiklerde iyi bir bakım sağlanmasının ön şartı bir ekip gerekliliğidir. Günlük özen ve bakımı öğretmek için pekçok kişi hastanın yardımcısıdır.
- Yardımcıların başında diyabette uzmanlaşmış doktor gelir. Doktor hastaya özel tedavi programları yapar
- Diyetisyen tedavinin temel taşı olan diyetin düzenlenmesinde gereklidir.
- Diyabet eğitimcisi hastalara şeker hastalığı konusunda eğitim veren kişidir.
- Hemşirediyetisyen ya da pratisyen hekim diyabet eğitimcisi
Pekçok ülkede bu eğitimi veren sertifikalı programlar uygulanmaktadır.
Bu kişiler özel durumlardadernek ve vakıflar da diyabetiklere yol gösteren diğer yardımcılardır.
Günlük insülin tedavisi nasıl yapılmalıdır?
İnsülin protein yapısında bir hormon olduğundan midede sindirilir. Bu nedenle ağız yoluyla hap şeklinde kullanılamaz; sadece enjeksiyon tarzında kullanılabilir. Günümüzde insan insülinine benzer yapıdastres ya da kullanılan diğer ilaçlar insülin dozunu etkileyebilir.
İnsülinin saklanma koşulları +4°/+8°C’dır. Bu özellik aktivitesi fazlayapılan araştırmalar ve teknolojik gelişmelerle insülinin klasik enjektörlerin yanısıra kalem enjektörler ile de kullanılması sağlanmıştır.
Tip 1 diyabette acil sorunlar nelerdir?
Tip 1 diyabetli kişi düzenli beslenmediyet düzenine uymayan ya da egzersiz yapmayı aksatan hastalarda kan şekeri yükselebilir (hiperglisemi).
Bunun aksine insülini aşırı dozda kullanan ya da önerilen gıdaları zamanında ve yeterince yemeyenalkol kullanan veya aşırı egzersiz yapan hastalarda kan şekeri aniden hızla düşebilir (hipoglisemi)
Kan şekeri düştüğünde neler yapılmalıdır?
Kan şekeri düşmesi de yükselmesi gibi acil müdahale gerektiren önemli bir durumdur. Bu nedenle diyabetli kişi bir kolyesonra da şuur kaybı oluşabilir.
Hipoglisemide yapılması gerekenler diyabetikte izlenen belirtilere göre değişir.
Belirtilerin hafif olduğu durumlarda 2-3 adet kesme şeker bir bardak ılık suda eritilip içirilir ya da 1 bardak şekerli meyva suyu verilebilir. İyilişme belirtileri görülmezse 2 çay kaşığı dolusu şeker veya 5-6 adet kesme şeker az miktarda suda eritilip küçük aaaaaaar halinde içirilmelidir.
Şuur kaybının olduğu hipoglisemide ise ağızdan şeker veya şekerli su verilemez. Bu durumda kas içine glukagon injeksiyonu gereklidir ve bu iğnenin uygulanması hayati önem taşır.
Kan şekeri yükseldiğinde neler yapılmalıdır?
Sık idrara çıkmayorgunluk ve zayıflama belirtileri olan diyabetlide kan şekeri yüksek demektir. Bu durumda kullanılan insülinin :
- son kullanım tarihinin
- dozunun
- uygulama tekniğinin doğru olup olmadığı araştırılmalıdır.
Bol su içildiğiönerilen insülin rejimine ve beslenme planına uyum tam olduğu halde hiperglisemi sürüyorsa hasta derhal doktoru ile iletişim kurmalıdır.
Tip 1 diyabet tedavisinde yenilikler var mı?
Günümüzde Tip 1 diyabetin kesin tedavisi için yapılan çalışmalarda insülin yerine adacık dokusu ya da pankreas nakli gündeme gelmiştir. Ancak bu nakillerde en önemli sorun doku reddidir. Ve doku reddini önlemek için immunsüpresif adı verilenpahalı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu nedenle adacık nakli tedavisine kesin çözüm olarak bakan araştırıcılar daha az zararlı immunsüpressif ilaç arayışı içindedirler.
Tip 2 Diyabet
Genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde görülen diyabet tipidir. Başlangıç döneminde pankreas yeterli miktarda insülin salgıladığı halde salgılanan insülinin hücreler tarafından kullanılamaması söz konusudur. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde pakreastan insülin sağlanması da yetersiz hale gelir.
Bu tip diyabetiklerde rahatsızlık uzun yıllar klinik belirti vermeyebilir. Yaşamın ileriki yıllarında araya giren bir infeksiyonzaten azalmış olan beta hücre sayısının daha da düşmesine neden olarak diyabeti klinik olarak ortaya çıkarabilir.
Tip 2 diyabet riski kimlerde daha fazladır?
(Aşırı şeker yemek hastalığa yol açar mı?)
Hazırlayıcı etkenlerşeker hastalığını ortaya çıkarıcı faktör değildir.
Ailesinde diyabetli olanlar şişman kişilerakromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir.
Tip 2 diyabetin belirtileri nelerdir?
İlk göstergelerden birisi aşırı miktarda idrar çıkma gereksinimi ve bunun yanısıra görülen susuzluktur. Diyabetli iştahlıdırkarıncalanma Tip 2 diyabetin sık giden belirtilerindendir. Bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar.
Aşırı solumadil kuruluğu da komanın ön belirtisi olarak ciddi belirtilerdir. Derhal hastaneye başvurmayı gerektirir.
Tip 2 diyabet tedavisinin esasları nelerdir?
Birinci basamak tedavi planında:
- Diyet yani beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi
- Yaşam tarzının değiştirilmesi
- Egzersiz programlarının uygulamaya konması yer almaktadır.
Eğerbu tedavi planı ile kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenir. Ancak bazı hastalarda kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir. Bu durumlarda uygun dozda insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir.
Diyette nelere dikkat edilmelidir?
Diyabettemeyve suyu v.s.) tüketilmemesi önerilir.
Egzersizde dikkat edilecek hususlar nelerdir?
- Kişiye uygun aktivite tipi ve programı uygulanmalıdır.
- Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı (günde 5-10 dakikayla başlanmalı) ve giderek arttırılmalıdır.
- Egzersiz her gün düzeni olarak yapılmalıegzersiz sırasında pamuklu çoraplar tercih edilmelidir.
- Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalıaç karnına egzersize başlanmamalıdır.
- Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir.
- Egzersiz sırasında oluşabilecek hipoglisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren besinler; (Kesmeşekerşeker tableti veya meyve suyu v.s) bulundurmaya dikkat edilmelidir.
Şeker düşürücü (oral hipoglisemik) haplar nelerdir?
Ülkemizdeki mevcut ilaçlar etki mekanizmalarına göre 3 grupta incelenebilir:
- Sulfonilüreler: pankreastan insülin salınımı arttırır ve vücudu insüline daha duyarlı hale getirirler. BetanormAmaryl bu grup ilaçlardandır.
- Biguanidler; insülin mevcudiyetinde hücrelere glukoz (şeker) girişini arttırarak kan şekerini düşürürlerGlukoformin Retard sayılabilir.
- Alfa- Glukosidaz inhibitörleri; Ülkemizde Glucobay adıyla bilinen bu grup ilaçlarbaırsakta karbonhidratların parçalanmasını yavaşlatarak yemek sonrası olan kan şekeri yükselmelerini azaltırlar.
Tip 2 diyabette hangi durumlarda insülin tedavisi gerekmektedir?
Beslenme planıdiyabete bağlı komplikasyonların gelişmeye başladığı hastalarda mutlaka geciktirilmeden insülin tedavisi uygulanmalıdır.
Evde kan şekeri takibi nasıl yapılmalıdır?
İster ağızdan şeker düşürücü hapöğlen ve akşam yemeği ile gece öğünden önce olmak üzere günde dört kez şeker ölçüm cihazı ( glukometre) ile kan şekeri ölçümü yapması gerekir. Bu ölçümün haftada kaç kez yapılacağı doktorunuz tarafından belirlenir. İnsülin kullanmayan Tip 2 diyabetlilerin ise genelde haftada iki gün günde iki kez kan şekerini ölçmesi yeterlidir. Hastalığınıza ve yaşam şartlarınıza en uygun kan şekeri ölçüm programının hazırlanmasında doktorunuzdan veya diyabet eğitimcinizden yardım alabilirsiniz.