İlimle meşgul olan kimseler, daima abdestli olmaya gayret etmelidirler. Zira dinimizin yasaklamadığı, bilhassa teşvik ettiği ilimleri elde etmeye çalışmak ibadettir. İbadetlerin bir kısmında abdest farz, bir kısmında ise sünnettir. Okuduğumuz kitaplarda ayet ve hadis varsa abdestli olmak, onları abdestsiz ele almamak lazımdır. Hz. Allah (C.C) :
(لا يمسه إلا المطهرون، تنزيل من رب العالمين، افبهذا الحديث أنتم مدهنون)
“Ona (Kuran’a) tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. (Kuran) Rabbül-aleminden indirilmedir. Şimdi siz bu kelâma yağ mı süreceksiniz”buyurmuştur.
Buradaki nefi nehi manasına olup, taharetsiz, kirli eller, ona dokunmasın. Ancak maddi ve manevi pislikten hubsü-hadesten, taharetle temizlenmiş, imanlı, abdestli kimseler temas etsin demektir. Bu Ayet sebebiyledir ki, fıkıhta cünüp iken Kur’an okunamayacağı ve abdestli olmayanın mushafa mess edemiyeceği beyan olunmuştur. Çünkü (Kur’an) Rabbu’l-âlemin tarafından indirilmiş bir tenzildir. İnsan kelâmı değildir. Bir sonraki ayette de: “Şimdi siz bu kelâmıma mı yağ süreceksiniz?”, buyurulmuştur.
“Alemlerin Rabbinden bir tenzil olan kitaba, hürmetsizlik ederek, inkâr veya taharetsizlikle dokunarak kirletmeye mi kalkışacaksınız, O kitabı basit ve hakir bir şeymi kabul edeceksiniz” denilerek, Ayeti kerimelere hürmetin lazım geldiği, abdestli ve temiz olmanın da hürmetin bir ifadesi olduğu ifade buyurulmuştur.
Ebu Abdullah bin Bureyde de, peygamberimiz (A.S)’den şu hadisi şeriflerini naklediyor ve diyorki :
(أصبح رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما فدعي بلالا. فقال يا بلال. بم سبقتني إلى الجنة. إني دخلت البارحة الجنة فسمعت خشخشتك أمامي فقال بلال يا رسل الله ما أذنت قط إلا صليت ركعتين ولا أصابني حدث قط إلا توضأت عنده. فقال رسول الله صلي الله عليه وسلم لهذا)
“Rasülüllah (A.S) efendimiz, bir sabah vakti, Bilali Habeşi (R.A)’yi çağırdı ve ben geçen gece cennete girmiştim, önümde senin ayak seslerini duydum. Hangi amelin sebebi ile benden evvel cennete girdin? diye sordu. Bilali Habeşi de, (ra) Ya Rasülellah ben her ezan okuduğumda mutlaka iki rekat namaz kıldım. Her abdestim bozulduğunda da hemen abdest aldım. (Abdestsiz hiç durmadım) deyince,Peygamberimiz (A.S)’de,ha demek bu sebebten (Cennete girmekte beni geçtin).”, buyurdular.
Bu hadisi şerif, dini ilimleri müzakere edip, dini kitapları mütelâa ederken, abdestli olmak bir tarafa, her an abdestli olmanın faziletini ifade etmektedir. Bu münasebetle, bilhassa ilim ile meşgul olan müslümanların bu gibi manevi nimet ve dereceleri ihraz etmek için gayretli olmaları mevkileri ve menfeatleri icabıdır.
Kaldıki müminin daima abdestli olması sünnettir. Peygamberimiz (A.S):
(كان إذا أراد أن يأكل أو ينام يتوضأ)
“Yemek yemeyi veya uyumayı murat ettiği zaman abdest alırdı.”
Şemsul-Eimme el-Huluvanî Hazretleri: “Ben bu ilme, hürmet ettiğim için ulaştım. Abdestsiz bir kağıdı bile elime almadım.”, [4]buyurmuşlardır. Şemsü’l-Eimme İmam Serahsî hazretlerinin karın hastalığına yakalandığı ve ders mütalaa ettiği bir gecede, onyedi defa abdest aldığı rivayet edilmiştir.
İlim nurdur. Abdest de nurdur. Dolayısı ile ilim abdestle elde edilirse artar. İbni Cemâa: “Talebe dinî ilimleri havî kitaplardan birşey naklederken, abdestli, beden ve elbisesi de tertemiz olmalıdır.”, demiştir.
Sahabeyi kiram (R.A) abdestli bulunmaya, peygamberimizin (A.S) Hadisi şeriflerini abdestli olarak rivayet etmeye gayret göstermişlerdir. İmamı Malik Hazretleri Hadis rivayet edeceği zaman abdest alır, sakalını tarar, koku sürünür, vakarla diz üstü oturur, sonra Hadisi rivayet ederdi.
Hazreti peygamberimiz (A.S) abdestli olmadığı zaman bütün amellerden kaçınır, hatta abdest alıncaya kadar kendilerine sorulan süallere dahi cevap vermezlerdi. Hz.Üstazımız (K.S): “Abdest alacağım değilde, abdest tazeleyeceğim demeli”, buyururlardı. ki, bu sözlerinden abdestsiz bulunmayı doğru görmedikleri, her zaman abdestli bulunmaya teşvik ettikleri anlaşılmaktadır. Peygamberimiz (A.S):
الصلاة مالم يحدث)(إذا توضأ الرجل فهو
“Bir kimse abdest aldığı zaman, onu bozmadıkça namazdadır.” (Namazda imiş gibi sevab yazılır.) buyurmuşlardır.