2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Ehl-i Sünnet Vel Cemaat Akidesi Üzerine Olmak

    Share
  1. #1
    ACİZKUL
    ACİZKUL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Ehl-i Sünnet Vel Cemaat Akidesi Üzerine Olmak

    Her müslümana evvelâ lazım olan en mühim hususlardan biri ehl-i sünnet ve cemaat itikadına sahip olmasıdır..
    Müslümanlardan, bid’atten beri, sünnet-i nebeviyye ve eshab-ı kirâm yoluna lâyık-ı vech ile mütemessik, ahkâm-ı diniyyeyi kendi arzularına göre te’vil ve tahriften müctenip (kaçınan), ehl-i islâm arasına tefrika bırakmaktan muhteriz (sakınan) olanların sahip oldukları itikada ehl-i sünnet itikâdı, bu itikat üzere olanlara da ehl-i sünnet ve cemaat veya fırka-i nâciye denir.
    Kendilerine ehli sünnet ve cemaat (Hz Peygamberimizin ve onun eshabının yolunda bulunanlar) ve Fırka-i Naciye (Selamete kavuşanlar) ismi verilen müslümanların inançları, İslamiyet’in aslına mutabıktır.
    Peygamber Efendimiz (S.A.V):
    إن بني إسرائيل إفترقت علي إحدى و سبعين فرقة وإن أمتى وسبعين فرقة كلها في النار إلا واحدة وهي الجماعة ستفترق على اثنين
    Beni İsrail yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Muhakkak benim ümmetim de yetmiş iki fırkaya ayrılacaktır. Biri müstesna bu fırkaların hepsi Cehenneme gidecektir. O bir fırka da bu cemaat (ve onu takip edenler)dir” buyurmuşlardır.
    Rasülullah Efendimiz’in bir mucize olarak haber verdikleri şey tahakkuk etmiş ve Müslümanlar birçok fırkaya ayrılmışlardır. Biri müstesna hepsinin inancı derece derece bozuk ve sapıktır. Bu müstesna fırka, ehl-i sünnet ve cemaat mezhebi üzere olanlardır.
    Bilindiği üzere, Peygamber Efendimiz ile görüşüp, ona iman edenlere “Eshab-ı Kiram ve Eshab-ı Güzin” denir. Ashabı görüp de onlardan feyiz alan Müslümanlara “Tâbiin” adı verilmiştir. Eshab-ı Güzin ile Tabiine “Selef-i Salihin” denir. Bunlar ehl-i sünnetin öncüleridir. Bunlar Peygamberimizin yolunu hakkıyla takip etmişler ve İslamiyeti her tarafa yaymışlardır. İslam birliğini ve topluluğunu kuvvetlendirmişlerdir. Din adına uydurmalardan uzak kalmışlardır.
    Ehl-i sünnetin itikat (inanç ve iman) ile alakalı mevzularda selahiyetli büyük alimleri ve imamları vardır. Bu mezhep mensupları itikadiyyatta (İnanmaya ait din hükümlerinde) iki imama tabi olmuşlardır. Birincisi İmam Ebu Mansur Maturidi (h.280-333 Semerkant) hazretleri ikincisi İmam-ı Ebu’l- Hasen el-Eş’ari (Basra h.260-Bağdat 324) hazretleridir. Bu iki imamın aralarında esasa (asıllara) ait hiçbir ihtilaf yoktur. Sadece teferruata ait bazı inceliklerde küçük mana ayrılıkları olmuştur. Bu iki İmama bağlı olan ehl-i sünnet Müslümanları birbirlerini kardeş bilir, biri diğerini sapıklıkla veya bid’atle itham etmezler.
    Ameliyata (İşlemeye, füruata) ait din hükümlerinde de ehl-i sünnet Müslümanları dört imama tabi olmuşlardır. İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafii, İmam-ı Ahmed bin Hanbel. Bu dört imam mutlak müctehid olup Allah’ın Kitabından ve Peygamberimizin (S.A.V) sünnetinden hüküm çıkarmaya muktedir olmuşlardır.
    Bunlardan her biri, Selef-i Salihin dediğimiz Eshap ve Tabiin’in yolunda yürümüşlerdir. İslam aleminde zuhur eden muhtelif görüşlere, felsefi nazariyelere karşı hakikati müdafaa etmişlerdir. İslam akidesinin, ne denli saf ve ne kadar doğru olduğunu derinlemesine incelemiş ve muhtelif delillerle ispatlamışlardır.
    Muhakkak ki, ehl-i sünneti bırakıp da bid’at ve dalaletin çıkmaz sokaklarına sapmak büyük günahlardandır. Müslümanları bu mevzuda ikaz bizler için mühim bir vazifedir.
    Buraya kadar anlattıklarımızdan anlaşılacağı üzere şer’i ilimleri öğrenmeye ve öğretmeye talip olan kişinin bid’atlara dalmadan, ehl-i Sünnet ve cemaat akidesi üzerinde sabit kalması icap eder. Küfürden sonra en büyük günah, itikadde bid’at sahibi olmaktır. Bu sebeple bir mümin, itikadi meselelerden birinde müşkilâta düştüğü zaman, o mümine yakışan ehli sünnet ve’l-cemaat itikadına sahip bir alime müracaat edip, müşkilini halletmesidir. Öğrenmeyi tehir etmesi caiz olmaz. Şu halde, duyduğumuz, gördüğümüz veya inandırılmaya çalışıldığımız hareket ve inançlar, Allah’ın (c.c) kitabına, Peygamberimiz’in (S.A.V) sünnetine, ümmetin icmaına ve fukahanın kıyasına muhalifse hangi kanaldan ve şahıstan gelirse gelsin hepsi merdüttür.
    İslamın dahili ve harici düşmanlarının yıkıcı ve aldatıcı faaliyetlerine karşı Ehl-i sünnet mensuplarının, hakiki Müslümanlığı yani, Peygamberimiz (S.A.V) ve Eshab-ı Kiram’ın (Radıyallahu Teala Anhüm) yolunu, neşriyat ve vaazlar vasıtasıyla bütün dünyaya yaymaları, zamanımızın en kıymetli cihadıdır.
    Ehl-i sünnet itikadına göre inanmanın ehemmiyetini silsile-i zehebin (Altun halkanın) 24. ve ikinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbani Ahmed-i Faruk-ı Serhendi Hazretleri çok kıymetli ve pek muteber kitabı olan Mektubat-ı Şerife’de şöyle ifade etmektedir:
    اعلم أن أول الضروريات الواجبة على ارباب التكليف تصحيح العقائد على وفق آراء علماء اهل السنة والجماعة
    “Mükellef olanlara vacip olan ilk zarûri vazife, akidelerini Ehl-i sünnet ve’l-cemaat alimlerinin görüşlerine uygun şekilde tashih etmeleridir.”
    Zamanımızda ehl-i sünnet ve cemaat itikadı üzere devam eden talebe ve muallimlerin ve bunların her türlü hizmetlerini üstlenmiş olan müesseselerin kıymet ve ehemmiyeti iyi anlaşılmalıdır.
    Ehl-i sünnet ve cemaat mezhebinin maksatlı bir şekilde tahrip edilmesine, karalanmasına ve yok edilmesine müteveccih faaliyetlerin hızlandığı şu zamanda, onu tekrar ihya etmenin lüzumunu, Silsile-i Sadatımızın 33. ve sonuncusu olan Sahibü’z-zaman Süleyman Hilmi Tunahan (K.S) Hazretleri şöyle ifade buyurmaktadırlar:
    “İmam-ı Rabbani yolundayız. O’nun evlatlarıyız. Mesleğimiz, Ehl-i Sünnet yolu ve onu ihyadır”
    Her Müslüman bilmelidir ki, yegane kurtuluş yolu itikat ve amelde ehl-i sünnet mezhebidir. O da inançta iki, amelde dört hak şubeye ayrılmıştır. Hepsi doğrudur, temelde ve esasta birdir. İnanç ve amelde bunların birini tatbik ve taklit etmek zaruridir. Kurtuluş yolunun ancak ehl-i sünnet ve cemaat mezhebinin icap ettirdiklerine uymakla olacağını İmam-ı Rabbani Ahmed-i Faruk-ı Serhendi hazretleri şöyle ifade etmektedir:
    “Hulasa olarak sözün özü şudur ki, kurtuluş yolu ancak ehl-i sünnet vel-cemaate uymaktır. Allah-ü Teala işlerinde, sözlerinde, fer’i ve asli (ibadet ve itikat) meselelerde onlara uyanları çoğaltsın. Çünkü cehennemden kurtulacağı müjdelenmiş olan tek fırka, bunlardır. Bunlardan başka olan fırkalar, helak olacak, felakete sürüklenecektir. Bu gün bir kimse böyle olduğunu bilse de, bilmese de yarın herkes anlayacaktır. Fakat o zaman faidesi olmayacaktır. Ya Rabbi! Ölüm bizi uyandırmadan önce sen bizi uyandır”


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Sitemizin bu konudaki hassasiyeti bizim için önemlidir.... Paylaşım için teşekkürler
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Benzer Konular

  1. Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat nedir?
    By SiLa in forum İslami sorular
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09.10.08, 16:43
  2. Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat nedir?
    By SiLa in forum İslami sorular
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 09.10.08, 12:02
  3. Teyemmümün Sünnet Üzere Yapılması
    By SiLa in forum Teyemmüm
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.06.08, 18:02
  4. Sünnet üzere gusletmek
    By SiLa in forum Gusül
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.06.08, 19:14
  5. Ehl-i sünnet vel cemaat
    By SiLa in forum Mezhebler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.06.08, 11:43

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •