Sayfa 1/3 123 SonSon
24 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Share
  1. #1
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Tasavvufa dışarıdan bakanların anlamakta güçlük çektikleri bir mesele de mürşide teslimiyettir. Özellikle tasavvuf ehlinin mürid-mürşid ilişkisine, ölü ve yıkayıcısı ilişkisini örnek göstermeleri itirazlara sebep olmaktadır...

    Tasavvuftaki mürşide teslimiyetin karakteri ve sınırları gerçekte nedir? Bu teslimiyetin insan iradesinin reddi anlamına geldiğini söyleyenler haklı olabilir mi?

    Tasavvuf adabıyla ilgili biraz kitap karıştıranlar şu ifadeyi mutlaka okumuşlardır: “Bir mürid, mürşidine hiç itirazsız teslim olmalıdır. Öyle ki, bir ölü, yıkayıcısına nasıl hiç itiraz etmez, ne tarafa çevirse dönerse, mürid de mürşidine karşı böyle olmalıdır. Mürşidine ‘niçin?’ ‘neden?’ diye itiraz eden kimse maksadına eremez.”

    Gerçekten de bütün tasavvuf kollarında mürşidler, müridlerinden bu manada bir teslimiyet isterler. Ancak böyle bir teslimiyet anlayışı eleştirilmekte ve şöyle itiraz gelmektedir:


    “Mürşid de olsa, bir insana bu derecede teslim olmak doğru olabilir mi?

    Böyle bir teslimiyetin dinde yeri, terbiyede gereği var mıdır?

    Bu durum, insan hürriyetini yok etmek ve birilerinin esaretine girmek değil midir?

    Allah ve Rasulü’nden başka emirlerine itiraz edilmeyecek kimse var mıdır?

    Mürşid hiç yanılmaz mı?

    Yanılırsa, onu uyarmak ve yanlışını göstermek gerekmez mi?

    Böyle yapan bir kimse niçin manevi terbiyede yolda kalsın?”


    Asıl teslim olunan Yüce Allah’tır

    Aslında, Yüce Yaratıcı’dan başka hiç kimsenin insanları kendisine itaat etmeye davet yetkisi ve görevi yoktur. Her emrine uyulacak, her hükmünde teslim olunacak tek varlık, alemlerin sahibi Yüce Allah’tır. Hiç bir peygamber de kendi şahsından kaynaklanan bir sebep ve yetkiyle insanlara bir şeyi emretme veya yasaklama yetkisine sahip değildir. Fakat peygamberi Yüce Allah davetle görevlendirip halkın arasına gönderdiği zaman, konumu, yetkisi ve insanlar üzerindeki etkisi değişir.

    Kur’an’da belirtildiği gibi, Allah’ın gönderdiği peygambere itaat eden kimse, bizzat Allah’a itaat etmiş olur. Ona isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur (Nisa/80). Hz. Peygamber A.S.’a uymadan hiç kimse Allah’ın rızasına ulaşamaz. Onu anne-babası dahil bütün insanlardan daha fazla sevmeyen kimse tam mümin de olamaz (Buharî, Müslim). Onun öğrettiği dine sadece kalbiyle değil, bütün his ve hevesiyle, içi ve dışıyla uymayan kimse gerçek mümin sıfatını alamaz (Begavî, İbnu Asım, İbnu Recep). Çünkü Hz. Peygamber A.S. Allah’a giden yolun kılavuzu, bu yolda insanların terbiyecisi ve sahibidir. Her hükmü Cenab-ı Hakk’ın hükmü yerindedir. Onu insanlığın önüne koyan Yüce Allah’tır. “Bu peygamberime uyun ki, benim muhabbetime, rızama ve cennetime ulaşın!” diyen de bizzat Yüce Allah’tır.

    Bunun için, insan Yüce Allah’a muhabbet ve teslimiyetini ancak O’nun peygamberine gösterdiği muhabbet ve teslimiyet ile ortaya koyabilir. Bu açıdan bakıldığında, günümüzdeki bir insanın Allah yoluna davet eden bir mürşide göstereceği samimiyet ve teslimiyet de Allah sevgisinin ispatından başka bir şey değildir. Bu teslimiyet görünürde insana, hakikate ise Allah’a bağlanmaktır.

    İçi ve dışıyla Hakk’a teslim olan kimse, Allahu Tealâ’dan başka her şeyin köleliğinden kurtulur, hür olur, kalbi Allah ile huzur, ilâhi aşk ile hayat bulur. Hakk’a itiraz eden kimse ise, iradesini nefsinin eline vermiş olur. Bundan sonra o kimse kendisini hür irade ve hürriyet sahibi görse de, aslında bütün yaptıkları bir çeşit köleliktir. Çünkü bu kimse, devamlı nefsine köle, şehvetine esir, midesine hizmetçi, maddeye bekçi, insanların aferin ve alkışına bağımlı bir halde hayat sürmektedir. Böyle bir hayat şeref ve hürriyet değil, tam manası ile zillet ve köleliktir. Asıl hürriyet, Yüce Allah’tan başka hiç bir varlığa kulluk yapmamaktır.

    Mürşidin yetkisi ve konumu

    Kâmil mürşidin vazifesi, güzel ahlâkı temsil ve tatbiktir. Onun tek hedefi ilâhi hükümleri en güzel şekilde uygulamak, korumak ve yaşatmaktır. Buna dini ihya etmek denir.

    Mürşid, Yüce Allah’ın dostudur. Bu sıfatıyla vazifesi, isteyenlere Allah’ın dostluğunu öğretmektir. O aynı zamanda ümmeti terbiye işinde Hz. Peygamber A.S.’ın vekili ve vârisidir. Bu sıfatıyla vazifesi kalpleri Allah’a bağlamak, gönülleri kötü ahlâktan arındırmak, insanı Allah’ın edebiyle edeplendirmek, nefsin, şeytanın, eşyanın ve dünyanın esaretinden kurtarıp gerçek hürriyete kavuşturmaktır.

    Kâmil mürşid, bu sıfat ve vazifeleriyle dünyada en önemli işi yürütmektedir. Hangi iş insanın Yaratıcı’sına yönelmesinden daha önemli olabilir? İşte bu büyük işi yürüten insana karşı vazifemizi şu ayet belirlemektedir:


    “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve içinizden (Allah’ın yapmanızı istediği) işlerinizi yürüten önder ve idarecilerinize de itaat edin.” (Nisa/59)

    Ayrıca, Hz. Peygamber A.S.’ın şu uyarıları da bizim için bağlayıcıdır:

    “Başınızdaki kimse gözü kör, ayağı topal, rengi siyah bir köle de olsa, sizi Allah’ın Kitabı’na göre sevk ve idare ettiği sürece onun sözünü dinleyip emirlerine itaat edin.” (Buharî, Müslim, Nesaî)

    “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur. Benim emirime (dini işlerinizi yürüten imamınıza) itaat eden bana itaat etmiş olur. Ona isyan eden de bana isyan etmiş olur.” (Buharî, Nesaî)

    Şu halde, gerçekten peygamber vârisi, alim, arif, kâmil bir mürşide tabi olmak, aslında Allah ve Rasulü’ne tabi olmaktır.

    Teslim olunacak kimseyi iyi tanımalıdır

    Gafile uyanın kalbi uyanmaz. Cahile dert açanın derdi dinmez. İşinin ehli olmayan doktor insanı candan eder. Sahte mürşid de imandan eder. Birisi dünyayı, diğeri ahireti harap eder. O halde hak yolunda peşine düşülen kimseyi iyi tanımalı, manevi terbiye için ehli olmayan kimseye yanaşmamalıdır.

    Kâmil mürşid, her şeyden önce kendisi terbiye olmuş kimsedir. Ayrıca insanları terbiye için izinli ve ehliyetlidir. Çünkü kendisi ehliyetli bir üstadın elinde terbiye görmüş, takva ve edeple süslenmiş, hak yolunda imamlık vasfını elde etmiştir. Allahu Tealâ onu kendi yolunda kılavuz, örnek ve şahit yapmıştır. Önüne Kur’an ve Sünnet’i koymuş, insanları onlardaki gerçeklere davet görevi vermiştir.

    İşte bu noktada mürşid, Allah yolunda gitmek isteyenleri ciddi olarak ilgilendirmektedir. Öyle ki, İmam Rabbani K.S.’nin uyardığı gibi, bütün arzusu Allah rızası olan bir veliye itiraz, Allah’a itiraz gibi olmaktadır. Çünkü veli, herkese sadece Allahu Tealâ’nın kuldan istediklerini emretmekte, Hz. Peygamber A.S.’ın usulü üzere terbiye vermektedir. O kendisine değil, Hakk’a davet etmektedir.

    Tasavvuf terbiyesinin asıl hedefi kâmil insan yetiştirmektir. Ariflerin tarifine göre kâmil insan, Allah’a aşık olmuş, kalbi gaflet ve manevi kirlerden zikir ile huzur bulmuş, gönlü boş arzu ve sahte sevgilerden arınmış, nefsi ilâhi emirlere itaat edecek bir kıvama gelmiş; kısaca içi ve dışıyla Yüce Allah’a teslim olmuş insandır. İşte bu kıvamı bulmak için önündeki rehbere samimi olarak inanmaya, gücü nisbetinde emir ve tavsiyelerine uymaya teslimiyet denir.

    Tedavi için teslim olmak şarttır

    Allah’ın dostu olmak isteyen kimse, bunun gereğini yapmalıdır. Bu yola giren kimseye tasavvufta mürid denir. İlk aşamada mürid, ölümcül bir hastalığa yakalanmış hasta gibi düşünülür. Böyle bir hastaya ne lazımsa, müride de o lazımdır.

    Eğer ağır bir hasta şifa bulmak istiyorsa, aklını kullanıp kendisini ehil bir doktora teslim etmelidir. Hasta şunu bilmelidir ki, kendi aklı ve tecrübesiyle veya eline alıp okuyacağı tıp kitapları ile bu hastalığı tedavi etmesi mümkün değildir.

    Bu durumda karşısında iki seçenek vardır: Ya bilgi, tecrübe ve ehliyeti ispat edilmiş bir doktora gidip teslim olacak ve her ne derse yerine getirecek. Ya da bu hastalığı çeke çeke ölecek. Şüphesiz akıl ve insaf doktora teslim olmayı seçer. Çünkü bu teslimiyette sıhhat, hayat ve huzur vardır. Kendi bildiğini yapmakta ise yıkım, acı ve sıkıntı vardır. Böyle bir teslimiyet, aklını bir kenara bırakmak değil, aklını iyi kullanmaktır.

    Terbiye için mürşide teslim olmak da aynen böyledir. Çünkü müridin kalbi hasta, gönlü yaralı, vicdanı sıkıntı içindedir. Kalbi, geflet, günahlara meyil, şehvetine düşkünlük, kibir, kendini beğenme, haset, gösteriş, aşırı dünya sevgisi, gereksiz rızk endişesi, geçim kaygısı, ölüm korkusu, ibadetlere karşı tembellik gibi manevi hastalıklarla hastadır. Gönlü, Yüce Yaratıcısı’nı unutup eşyaya bağlandığı için yaralıdır. Vicdanı ise, içine düştüğü bu halden devamlı sıkıntı çekmektedir. Çünkü bu dertler karşısında aklı aciz kalmaktadır. Nefsi her gün derdine dert katmakta, devamlı hastalıkları artmaktadır. Kendi tedbir ve tecrübeleri tedavi için yetmemektedir. Günler geçmekte, fakat hastalıkları geçmemektedir. Bu durumda, aklı olan ne yapmalıdır?

    Bu kimsenin de önünde iki seçenek vardır: Ya aklını kullanıp bu işin ehli bir mürşide gidip teslim olacak; onun tedbir ve tedavi tecrübesine uyup manevi dertlerinden kurtulacak. Ya da bu hastalıklar içinde ölüp mahcup ve perişan bir şekilde Yüce Allah’ın huzuruna çıkacak. Elbette akıl, vicdan ve tecrübe, böyle bir hastanın da bu işin ehline teslim olmasını ister. Zaten Kur’an ve Sünnet bunu emreder. Sayısız tercübe ve görülüp yaşanmış olaylar da bunun gerçek olduğunu ispat eder.

    Mevcut hastalığını kabul etmeyen, mütehassıs doktoruna güvenmeyen, tarif edilen usulde ilaçlarını içmeyen, kendi keyfine göre hareket eden kimse, maddi-manevi hiç bir hastalığından kurtulamaz. Böyle bir hasta kalkıp da ‘aklım bana yeter, ben doktor filan tanımam, kimseye teslim olmam, istediğim gibi yaşarım!’ derse, ona akıllı değil, belki deli denir.

    Teslimiyet akıl ister

    Arifler der ki:

    Kâmil mürşide tam teslimiyet bir anda olmaz. İnsan, kalbi nurlandıkça, nefsini ve şeytanı tanıdıkça, iyiyi kötüyü seçtikçe, yani akıllandıkça, Allah’a giden yolda Allah dostuna teslim olur. Mürid, zaman içinde mürşidini gerçek haliyle tanır. Bu tanıma bir ömür sürebilir. Bu yolda samimiyetle sabreden kimse sonuçta sevinir, Allah sevgisini bulur, kalbi bu sevgi ile huzur bulur. Dağınık hali toplanır, ibadetlere sarılır, günahlardan uzaklaşır, bütün manevi hastalıklardan kurtulur. İşte o zaman hakkıyla ve tadıyla Yüce Rabbine kulluk edebilir. Buna ihsan makamı denir. Bu hedefe ulaşmak için rehberine tam teslim olanlar çok az olduğu için, bu makama çıkanlar da çok azdır. Herkesin bu yolda nasibi, iman, sadakat, edep ve gayretine göredir. Ancak, Allahu Tealâ dilediği kullarına bol ihsan ve ikramlarda bulunur.

    Allah dostları, “biz peygamber gibi masumuz, hiçbir kusur ve noksanımız yoktur, her sözümüz ayet ve hadis gibidir” demezler. Onlar, açık ve mertçe Hz. Ebu Bekir R.A. Efendimiz’in halife seçildiği gün, Ashab-ı Kiram’a söylediği şu sözü söylerler:

    “Ben Allah ve Rasulü’ne itaat ettiğim ve size hakkı emrettiğim sürece bana itaat ediniz. Çünkü bu durumda bana itaati sizden Allahu Tealâ istiyor. Ben hak çizgiden ayrılırsam, artık kimsenin bana itaat etmesi gerekmez.” (İbnu Kesir)


    Dilaver Selvi


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 5.236, Level: 46
    Points: 5.236, Level: 46
    Level completed: 44%,
    Points required for next Level: 114
    Level completed: 44%, Points required for next Level: 114
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    TEKAMÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Mesajlar
    194
    Points
    5.236
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    esas köle olmamız biri varsa o Allahın kölesi olmamaız gerektiğidir...Allah razı olsun
    Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Ama bir lafa bakarım, lafmı diye. Birde söyleyene bakarım adam mı diye

    İçin

  3. #3
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Alıntı TEKAMÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    esas köle olmamız biri varsa o Allahın kölesi olmamaız gerektiğidir...Allah razı olsun

    Paylaşılan konuda da bu anlatılmak isteniyor zaten.

    Allah (c.c) cümlemizden razı olsun inşaAllah.

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Eğer ağır bir hasta şifa bulmak istiyorsa, aklını kullanıp kendisini ehil bir doktora teslim etmelidir. Hasta şunu bilmelidir ki, kendi aklı ve tecrübesiyle veya eline alıp okuyacağı tıp kitapları ile bu hastalığı tedavi etmesi mümkün değildir.

    çok güzel noktalara değinmiş mesela bu
    insanın aklı zaten şifa kitabı
    ne mutlu kullana bilene

    Allah razı olsun abi..


    Seni çok Özledim Annem

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.611, Level: 58
    Points: 7.611, Level: 58
    Level completed: 31%,
    Points required for next Level: 139
    Level completed: 31%, Points required for next Level: 139
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sitare - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Feb 2009
    Yer
    ankara
    Mesajlar
    881
    Points
    7.611
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    mürşit, köle olunmasını istemiyordur.....bir düğünde küçük bir kız çoçugunun elini öpüyorlardı.sebebini sorunca seydamızın torunu dediler bumudur yani.....

  6. #6
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Kardeşim, yapılan yanlışlar olabilir diye cevap yazmıştım daha önce bir konuda. Yanlışlar o yanlışı yapan kişileri bağlar. Ne alaka bu mudur yani derken. Bu dediğinizle ne ilgisi var tasavvuf yolunun Allah aşkına. Her cemaatte ya da tarikatte yanlış hareket edenler olabilir. O kişiler yüzünden tasavvuf yolu ya da o cemaat kötü mü demek lazımdır yani. İyileri görmek lazımdır, ki iyiler daha fazladır. Yanlışları görmek istersek, özellikle hata ararsak illaki buluruz. Bütün topluluklarda buluruz hataları, yanlışları, hem fazla uğraşmayız da bunun için. Allah dostu mürşid-i kamil olan bir insan elbette yanlışları onaylamıyor.

    Bakış açısı kardeşim mesele. Kişi nasıl bakarsa öyle görür. Neye baktığını, niçin baktığını, baktığında ne gördüğünü anlamak önemli olan. Hata ararsam hata görürüm, güzellik ararsam güzellik görürüm.

    Tasavvuf ehli olanlar böyle bakarlar. Bu durum, bu acizi ve böyle düşünenleri bağlar.
    Tasavvufa karşı olabilirsiniz, bu da sizi ve sizin gibi düşünenleri bağlar. Söylediğiniz hata gibi binlerce hata sayarım size bu yolda olanların yaptıkları. Bunların hiçbir önemi yoktur. Bunlara takarsak kafamızı, asıl gaye olan Allah-u Zülcelal'in rızasını kazanmak yolundan sapmış oluruz maalesef. Kimse hatasız değildir, günahsız değildir Peygamber Efendilerimiz hariç.

    Selametle...

  7. #7
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.611, Level: 58
    Points: 7.611, Level: 58
    Level completed: 31%,
    Points required for next Level: 139
    Level completed: 31%, Points required for next Level: 139
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sitare - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Feb 2009
    Yer
    ankara
    Mesajlar
    881
    Points
    7.611
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    dediğiniz gibi beni bağladığı için çözmeye çalışıyorummmsaygılar....

  8. #8
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Alıntı sitare Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    dediğiniz gibi beni bağladığı için çözmeye çalışıyorummmsaygılar....
    Allah (c.c) razı olsun sizden.

    Selametle...

  9. #9
    ***
    DIŞARDA
    Points: 5.236, Level: 46
    Points: 5.236, Level: 46
    Level completed: 44%,
    Points required for next Level: 114
    Level completed: 44%, Points required for next Level: 114
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    TEKAMÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Mesajlar
    194
    Points
    5.236
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Alıntı sitare Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    mürşit, köle olunmasını istemiyordur.....bir düğünde küçük bir kız çoçugunun elini öpüyorlardı.sebebini sorunca seydamızın torunu dediler bumudur yani.....
    .....bu değildir esas olan kardeşlik olmalı ama bu maalesef tarikatlarda böyle oluyor güçlü bir haykırışdı yazdığını....
    Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Ama bir lafa bakarım, lafmı diye. Birde söyleyene bakarım adam mı diye

    İçin

  10. #10
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Mürşide Teslimiyet Kölelik mi?

    Alıntı TEKAMÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    .....bu değildir esas olan kardeşlik olmalı ama bu maalesef tarikatlarda böyle oluyor güçlü bir haykırışdı yazdığını....
    Kardeşim, tarikatler hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz bilmiyorum, belki çok derin bilgileriniz vardır. Acizane belirtmek isterim ki tarikatlerde hiç de öyle olmuyor. Bu yolun güzelliklerini tadan bilir. Tatmayan anlamaz ne olduğunu.
    Asıl olan kardeşliktir elbette. Tasavvufta da esas olan budur zaten. Tasavvufun ne demek olduğunu araştırmaya davet ediyorum sizi. Araştırın, bakın ne olduğunu anlayacaksınız mutlaka. Şu şöyle yapmış, bu böyle demiş gibi kulaktan dolma sözlerle istediğiniz kadar tasavvufa karşı olun, sizin karşıtlığınızla bu yol değerinden bir şey kaybetmez.

    Ayrıca merak ettiğim bir şey var. Affınıza sığınarak sormak istiyorum. Tasavvuf ile ilgili açılan konulara ve yazılan cevaplara aleyhte cevaplar (özellikle de büyük puntolarla) yazmak zorunda mısınız? Böyle cevaplar vererek kardeşliğe mi hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz?
    Yoksa nefslerin çarpışmasına mı?

    Selametle...

Sayfa 1/3 123 SonSon

Benzer Konular

  1. Nefse KÖlelİk Ve HÜrrİyet Berati (mÜbarek Erol)
    By Konyevi Nisa in forum Mübareklerin Sohbetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.07.08, 11:46

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •