2. HZ. PEYGAMBER ŞEHİT OLMAYI AR*ZULA*MIŞ**TIR.
Hz. Peygamber, baştan sona Allah’ın lütuflarıyla çev*rili en 8büyük peygamberdir; hamd sancağının sahibidir ve geçmiş-gelecek bütün günahları, daha işin başında affa uğramış müstesna bir insandır. Yani Allah, peygam*berlik öncesinde ona günah işletmediği gibi, peygamber*lik döneminde de onun günah işlemesine fırsat verme*miştir. O, peygamberlerin de peygamberidir. Cenab-ı Hakk’ın en sevgili kuludur. Öyle ki artık Hz. Peygamber’e verile*bilecek dünyevî ve uhrevî başka bir paye kalmamış*tır. Buna rağmen onun bir talebi vardır. Bu talebini o şöyle dile getiriyor: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ne kadar isterdim Allah yolunda gaza edeyim, öldürüleyim, bir daha gaza edeyim yine öldürüleyim...”[163] Bir başka hadiste de, “Allah yo*lunda öldürülmem, evlerde ve çadırlarda (yani dünyada ne varsa) yaşayanların benim olmasından daha sevimli*dir,”[164] buyurmaktadır. Hz. Peygamber’in temennisi ve di*leği bu idi. Acaba şehitliğe ne ihtiyacı vardı? Öyle anla*şılıyor ki, insan için şehitliğin çözebileceği düğümler, mahkeme-i kübrada onun kazandıracağı farklı payeler vardı. Peygamberler arasında Allah yolunda cihad eden, gazalara katılan ve şehit olan niceleri vardır. Onlar nebi*liğin yanı sıra şehadet şerefine de nail olmuşlardır. As*lında Hz. Peygamber de bir şehittir. Zira Efendimizin Hayber’de yemiş olduğu etteki zehirin zamanla bütün vücuduna sirayet etmesi ve nihayet o zehirle vefat ettiği düşün*cesinde olan İslâm Âlimleri bulunmaktadır.