2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Yalan söylemeyen çocuk

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 11.512, Level: 70
    Points: 11.512, Level: 70
    Level completed: 66%,
    Points required for next Level: 138
    Level completed: 66%, Points required for next Level: 138
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sedat02 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Adıyaman
    Mesajlar
    900
    Points
    11.512
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Yalan söylemeyen çocuk

    Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken bir
    arefe günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün
    kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir
    ses işitti:
    ''Ey Abdülkâdir! sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın''!
    Bu ses Abdülkâdir Geylâni hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat'ta vakfeye durmuşlardı.
    -Anneciğim! bana izin ver de Bağdat'a gidip ilim öğreneyim. Sâlihleri evliyâyı ziyaret edeyim.
    Annesi de dedi ki:
    -Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım Abdülkâdir'im! senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsâade edemiyorum.
    Abdülkâdir-i Geylâni Hazretleri tarlada olan bitenleri anlattı. Annesi ağladı. Kalkıp babasından miras kalan 80 altını alıp kırkını kardeşine ayırdı. Kırkını da bir keseye koydu ve keseyi elbisesinin koltuğuna dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak dedi ki:
    -Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evlâdım Abdülkâdir'im! Hak teâlânın rızâsı için olmasaydı katiyyen bırakmazdım. Huzur ve esenlik içinde sefere çık! Yolun açık olsun! seninle belki ebedi olarak ayrılıyoruz. Sana son olarak nasihatım şudur ki:''Eğer beni memnun etmek istiyorsan hiçbir zaman yalan söyleme doğruluktan asla ayrılma! Allahü teâlâ her zaman ve her yerde doğrularla beraberdir''.
    Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri annesine söz verdi ve ağlayarak elini öptü. Bağdat'a gitmek üzere bulunan bir kervana rastgeldi ve aralarına katıldı. Hemedan'ı geçmişlerdi. Bir müddet yol aldılar. Arz-ı Tetrenk denilen mahalle geldiklerinde kervanda bir bağırıp çağırma koptu. Önlerine aniden bir sürü eşkıya çıkıp kervana saldırdılar. Bir anda sandıklar yere yıkıldı. Eşyalar yağma edilmeye başlandı. Eşkıyalar kervandakilere birer birer sual edip üzerlerinde her ne buldularsa aldılar. Sıra Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerine geldi. Eşkıyalardan biri latife olsun diye bunu önüne çekip sordu:
    -Fakir çocuk söyle bakalım senin neyin var?
    -Üzerimde yanlız 40 altınım var.
    Eşkıya inanmamıştı. Bırakıp gitti. İkinci bir harâmi sual edip o da aynı cevabı alınca vaziyeti reislerine bildirdiler.
    ''Bu çocuk 40 altınım var'' diyor dediler.
    Bu defa da reisleri sordu:
    -Senin üzerinde ne var?
    -Hırkamda dikili 40 altınım var.
    Reisleri adamlarına dönerek dedi ki:
    -Açın bakın bakalım! Adamları üstünü aradılar içinde 40 altın bulunan keseyi bulup reislerine verdiler.
    Eşkıya reisi hayretle sordu:
    -Peki evlât sen neden üzerinde altın olduğunu söyledin? Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri dedi ki::
    -Ben evden ayrılırken anneme asla yalan söylemiyeceğime söz vermiştim. 40 altın için sözümü bozar mıyım?
    Bu sözleri duyup hakikate şahit olan eşkıya başının gözleri yaşardı. Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin hakikat dolu gözlerine bakıp onunla kendi yaşını ölçtü. Kendisinin bu yaşa kadar nice hiyanet ve zulümler işlediğini birgün Hakka yönelmediğini acı acı düşündü ve o güne kadar yaptıklarından pişman olup ellerini başına vurarak şöyle haykırdı:
    -Eyvah! biz de Allahü teâlâ söz vermiştik.::Bunca zamandır şeytana uyup ahdimizi bozduk. Fenalık yaptık. Yarın Hak huzurunda acaba bizim halimiz ne olacak? Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki:
    -Ey arkadaşlarım! Bana bakınız beni dinleyiniz! Ben bunca senedir Hak teâlâ karşı olan ahdimi bozdum. O'na isyan ettim. İçimden gelen bir pişmanlıkla bütün günahlarıma tövbe ile Rabbimin yoluna iltica ediyorum. Bundan böyle inşaallah Hak teâlânın râzı ve hoşnut olmadığı bir şeyi yapmıyacağım. Reislerine pek ziyade bağlı olan eşkıyalar hep bir ağızdan dediler ki:
    -Efendimiz reisimiz! Biz de sizden ayrılmayız. Eşkıyalıkta reisimizdin hidâyette de reisimiz ol!
    Bunun üzerine kervan ehlinden ne alınmışsa sahiplerine iâde edildi. Bir sürü eşkıya Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin önünde tövbe etti. Kendisi tekrar yoluna devam ederek Bağdat'a vardı.



  2. #2
    ACİZKUL
    ACİZKUL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Yalan söylemeyen çocuk

    "ALLAH C.C." cümlemize şefaatlerine nail eylesin...
    "RABBİM"bizi onlarla haşreylesin.amin.
    emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
    dua ile...

Benzer Konular

  1. Derdini söylemeyen derman bulamaz
    By Reyhani in forum Sohbet & muhabbet
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 31.01.09, 21:16
  2. Yalan söyleyene
    By MAVERA02 in forum komik olaylar,ve fıkralar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.10.08, 14:05
  3. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 22.06.08, 14:54

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •