Dua; kulun Allah 'tan yardim istemesi, iyilik ve rahmet dilemesi demektir.
Bilindigi gibi insani yaratan ve yaşatan Allah'dır. Her an Allah'a muhtaç olan insan, sikintiya düstügü zaman da yine ona siginir , arzu ve isteklerini ona arzeder. Allah'in büyüklügü ve sonsuz kudreti karsisinda kendi güçsüzlügünü idrak ederek, O'nun her seyi kusatan engin rahmetine olan ilitiyacini samimi duygularla dile getirir .
Dua, insanin gönülden Allah'a yönelmesi, hem kalbi hem de dili ile dileklerini O'na sunmasidir .
Bir kulun kendi acizligini itiraf ederek bütün benligi ile Allah'a yönelmesi ve kalbinin derinliklerinden gelen temiz duygularla ona dua etmesi ayni zamanda bir ibadettir .
Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) ''Dua, ibadettir .'' (1) sözü ile bunu en güzel sekilde ifade etmistir.
Duada ellerin sekli
Dua yaparken Elleri Birleştirmek bir Parola değil, Unutulmuş bir Sünnetin İhyasıdır.
Dua yaparken elleri birleştirmek de, bazı maksatlıların dediği gibi Süleyman efendi bağlılarının parolası değildir. Eğer bu Süleyman efendi bağlılarının parolası olsaydı, Türkistan, Pakistan, Hindistan, Arabistan ve mağrib ülkelerinde birçok müslümanın da Süleyman efendi bağlısı olması gerekirdi. Çünkü onlarda ellerini birleştirerek dua yapıyorlar. Merak edenler değişik tarihlerdeki gazete küpürlerinden, televizyon kanallarından görebilirler. Onlarında hepsi Süleyman efendi bağlısı olmayacağına göre bu Süleyman efendi bağlılarının da bir parolası değildir. Bu bir Sünneti Rasul olduğu için yapılıyor. Unutulmuş olan bir sünnetin ihyasıdır. Güvenilir kaynaklarda ( Fıkıh, meviza ve Hadis kitapları) duada ellerin nasıl tutulması konusunda bilgi vardır. İsteyen istediği şekilde dua edebilir. Mühim olan, duada kalbin safiyeti ve uyanık bulunmasıdır. Duada dedesinden ve babasından gördüğü gibi ellerini açık tutan veya sünnet şekliyle kapalı tutan müslümanların yaptıkları halisane duaları kabul buyurmasını ALLAH’ü Tealadan niyaz ederiz.
Yalnız, dünya ve ahiret yıkımına uğramamak için; bir sünnetin ifasından asla başka bir şey olmayan “Duada ellerin bitişik tutulmasına” bin bir mana vermek bir müslümanın yapmaması lazım gelen fiillerdendir. Bütün delil ve vesikalara rağmen yine de duada elleri bitişik tutma mevzuunda menfi fikir ileri sürenler çıkabilir. Böyle düşünenlere karşı ısrara da hacet yoktur.
Zira her şey bir nasip işidir. İman etmek, namaz kılmak, zikirle meşgul olmak ve bir sünneti ifa ve ihya etmek... Bunların hepsi ezelden bunlara layık olan, kalbi ve niyyeti müsait olanlara nasib olmaktadır.
Peygamberler (Aleyhimüsselam), yüzlerce delil ve mucizelerle tebliğde bulundularsa da kavimlerinden çok kimseler Hakkı teslim etmediler. Halbuki onlar, en iyi ikna kaabiliyetine sahip seçkin zatlardı. Fakat inanmayanların kalpleri, imana ve itaate layık değildi.
Dua ile alakalı hadiselerin hiçbirinde “açtı, açılacak, açık tutulacak” manalarını ifade eden kelimeye rastlanamamıştır.
Hadis-i Şeriflerde ellerle birlikte zikredilen kelimeler “zamme: Yapıştırdı, Cemaa: Topladı, Rafea: kaldırdı, Bıhızae vechihi: yüzünün hizasına” kelimeleridir.
Cenab-ı Hakk Peygamberimizin yolundan Ümmeti Muhammedi ve Ümmeti Muhammedin evladını ayırmasın,amin.Allah Rasulü (sav) hayat-ı seniyeleri içinde dua esnasında ellerini farklı farklı şekillerde tutmuştur. Mesela; Bedir'de ellerini koltuk altları gözükecek derecede kaldırmış, gece yatarken döşekte ellerini birleştirmiş, namazların arkasında yaptığı dualarda omuz aralığı ölçüsünde ellerinin aralarını açmış, yağmur duası ya da bela ve musibetlerin def'i için yaptığı dualarda da avuç içlerini aşağıya doğru çevirmiştir.
Dua esnasında ellerin alacağı şeklin hükmü ne farz, ne vacib ne de müstehaptır. Fukaha buna âdab hükmünü vermiş ve hadis kitaplarında da bu mesele âdâb bölümünde yer almıştır. Bu sebeple kim ne şekilde ve nasıl dua ederse etsin ya da bunlardan sadece bir tanesini benimsesin, netice itibariyle Allah Rasulünün sünnetine ittiba etmektedir. Onun için bunların hepsini saygı ile karşılamalıdır. Dinin aslına rücu etmeyen böyle bir meseleyi vesile yaparak Müslümanlar birbirleri ile kavga etmemelidir.
- Resulü Efendimiz her gece yatmadan evvel iki elini açarak birleştirir, ihlas, felak va nas surelerini okuyarak ellerinin içine üfler sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar ondan sonra yatardı. Hz Aişe Validemiz Efendimizin bunu her gece üç defa yaptığını rivayet etmektedir.