Enes b. Mâlik (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) şu duayı çok yapardı:
"Allâhümme sebbit kalbî alâ dînike / Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl!"
Bir adam: "Ey Allah'ın Rasûlü! Biz sana iman ettiğimiz ve senin getirdiklerini tasdik ettiğimiz halde bizim (akıbetimiz) için korkuyor musun?" dedi. Rasûlullah (s.a.v) (cevaben şöyle) dedi:

"Kalpler, muhakkak ki Rahmân'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır, onu (dilediği şekilde) döndürür."

Ravi der ki: "A'meş iki parmağını gösterdi."(Tirmizî, Kader 7, 2141)

Hadisten çıkarılan dersler:

1- Kalp yaratılış itibariyle hem iman ve küfre, hem de ayıklık ve gaflete karşı yatkındır.

2- Kişi imanının sebatı için kullukta gayret göstermez ve Allah’ın yardımı da okula erişmezse imanın muhafazası pek zordur.

3- Kadir-i Mutlak olan Allah (c.c) kalpleri dilediği yöne çevirmeye kadirdir. Ancak O, kulu için daima hayır ister. Kul, şer kapısını çalmadığı ve bu kapıdan içeri girmede ısrar etmediği müddetçe o kapı açılmaz. Kul şerri ister ve işlemede ısrar ederse o vakit şer yaratılır. Dolayısıyla şerri yaratmak şer değil; şerri yapmak şerdir. Çünkü Allah kulu için şerre razı olmaz.

4- Allah bir kişinin kalbini bir halden diğer bir hale döndürdüğü zaman, o kalbi geri çevirmeye O’ndan başka hiç kimsenin gücü yetmez.

5- İman-küfür hususunda itibar edilen son hâldir. Kişi ölürken iman üzere ölmez ise, daha önce imanlı olarak yaşadığı müddetin kıymeti kalmaz.

6- İman sahibi kullar, hallerinden emin olup da itaati bırakmamalı; imanı zayıf olanlar ise Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyerek sâlihlerden olmak için gayret göstermelidirler.

7- Her daim iman halinin muhafazası için Allah’tan yardım dilenmelidir.

8- Kalbin hayır veya şer üzere olmasının, imanın kuvvetli veya zayıf olmasının alameti kişinin amelleridir.

9- “Rahmân’ın parmağı” ibaresinden muradı selef uleması müteşabihattan sayarak açıklamamışlar, müteahhirîn uleması ise bunu Allah’ın meşieti, iradesi ve kudreti olarak açıklamışlardır.