Yoldaşım gel, Allah Allah diyelim / Hakka verdiğimiz ahdi güdelim
Allah adın daima zikredelim / Her iş Allah’tandır ânı bilelim
Kimseyi hor görme aybın söyleme / Kaç yalandan Hakk’a hiç şirk eyleme
Hem gönül kırma ki bir fahreyleme / Kalpte asla bir fenalık gizleme
Dervişim gel, yâne yâne dönelim / Aşk şerabın kane kane içelim
Elele Ken’an tutup seyredelim / Dost cemalin aşk ile tavaf edelim
Bu yolda, cezaya uğrama korkusu da mükafata varma arzusu da menfaatperestliktir, çıkarcılıktır. Dervişe lazım olan Takva’yı Allah’ın rızasını kaybetme, hoşnutluğundan uzak düşme endişesi ile doğru yaşamaktır. Bunu yaparken de doğruları kendimiz tayin etmeden “festakim kema umirte” fermanınca emrolunduğumuz gibi istikamet sahibi olmak gerek…
Ne kadar istikamet üzre olduğumuzu anlamak için basit bir sınama; Engin gönüllü Hak âşıkları der ki: “Kendisinin mânevî durumunu merak eden kimseler, uyandığında aklına gelen ilk düşüncenin ne olduğuna bakıversin.”
Bu istikamet üzre yaşarken himmet ve hasret kaynaşır da Hakka varan yolda, yol almamıza bir adım daha ileri gitmemize vesile olur niyazıyla
Vücudumuzun zerraatı adedince efendiler efendisine (sallallahualeyhivessellem) selat ve selam olsun Onun(sallahualeyhivessellem)mu habbeti gönüllerimize nakşolsun Hayatıyla hayat bulasınız inşaallah ...
(alıntı)