Kerahet vaktinde neden uyunmaz, hikmeti nedir?
Evet bu saatlerde uyumak uygun değildir. Bu vakitlerde uyanık olmakgüzel şeylerle meşgul olmak sünnettir ve sevabı vardır. Ancak kerahet vakitlerinde uyuyan kimse bu sevaptan ve bereketten mahrum kalsa bile günah işlemiş olmaz.
Gece dışında FeyluleGaylule ve Kaylule olmak üzere üç çeşit uyku vardır:
Gaylule uykusu fecirden itibaren güneş tamamen doğuncaya kadar geçen sürede uyumaktır. Bu zamanda uyumak sünnete uygun düşmez. Çünkü birçok iş kolunda sabahın erken saatlerinde işe başlamak rızkın bolluğuna ve berekete sebeptir. İnsanın işe motive olacağı en aktif zaman dilimi fecirden sonraki zaman dilimidir. Bu dilimuykuyla geçmemelidir. Çünkü o saatte uyumak işe geç başlamak demek olacaktır ki
bu da iş kaybı
emek kaybı
zaman kaybı
kazanç kaybı
performans kaybı gibi kazancı bereketlendiren birçok ana unsurun devre dışı kalması mânâsına gelecektir. Bereketsizliğin sebebi budur. Fakat öte yandan kerahet vaktinde eğer iş ve yoğunluk uyumayı gerektiriyorsa pekâlâ uyunabilir. Meselâ gece mesaisi yapmış birisi sabah namazını kıldıktan sonra kerahet vaktinin geçmesini beklemeden uyuyabilir. Ve bu sünnete aykırı düşmez. Çünkü adam günlük mesaisini yapmış
sabah namazını da kılmış
kerahet vaktinin geçmesini beklemeye artık dinî bir sebep yoktur. Burada kerahet vakti sadece bir zaman ismi olarak zikredilmiştir. Yoksa mutlak derecede uyku yasağı getiren bir zaman parçası olarak gelmemiştir.
Feylule uykusunda da aynı durum söz konusudur. İkindi namazından sonra güneş tamamen batıncaya kadar geçen zaman dilimi keza birçok iş kolu için en verimli zaman dilimidir. Bu saatte uyumak rızkı daömrü de noksanlaştırır. Çünkü insanın günün verimini muhasebe edeceği
ölçüp tartacağı
yarınki gün için yeni plânlar yapacağı
hayat için yeni moral ve motivasyon bulacağı bu zaman diliminde uyumak insanı bütün bu neticelerden genellikle mahrum bırakır. Buradaki uyku sakındırmasının da kerahet vaktine denk gelmesi ile ilgisi yoktur. Zaman dilimi bakımından sakıncalı görülmüştür. Fakat şüphesiz bunun da istisnası vardır: Meselâ
gündüz boyu aralıksız yoğun bir çalışma gösterip akşamdan sonra gecenin bir vaktine kadar yeniden yoğun bir çalışmaya girecek birisi için
eğer bu vakitte biraz boşluk söz konusu olursa
bu kişinin bu vakitte bir miktar kestirmesinde dinen bir sakınca olmaz.
Görüldüğü gibi Gaylule ve Feylule uykuları kerahetle ilgili olarak değilfakat çoğunluk için zaman dilimi olarak sakıncalı bulunmuştur. Kaylule uykusu olan kuşluk vaktinden öğle sonrası vakte kadar güneşin en hararetli olduğu zaman dilimi içinde yarım saat kadar uyumak ise sünnette tavsiye edilmiştir. Bu tavsiyeyi öğle öncesi giren kerahet vakti delemez. Yani kerahet vakti geldi diye sünnet olan öğle uykusunun yapılamaması söz konusu değildir. Çünkü esasen kerahet vakitlerinde sadece namaz kılma yasağı vardır. Bunun da gerekçesi hadiste açıklanmıştır. Hadisçe bunun gerekçesi
o vaktin
kâfirlerin güneşe secde ettikleri vakit oluşudur. (Müslim
Salatül Misafirin
294)
O halde kerahet vakitlerinden olan sabah gün doğarken ve akşam gün batarken uyumanın mekruh görülmesininbu vakitlerin kerahet vakti olması ile ilgisi yoktur. Bunun gerekçesi
sadece insan fıtratının bu vakitlerde daha performanslı oluşu ve bu performansı negatif olarak uykuda öldürmeyip pozitif mânâda değerlendirme gereğidir. Bu durumda Kaylule uykusu olan öğle uykusu
öğle öncesi kerahet vaktinde yapılabilmektedir.
Kaylule uykusunun tavsiye edildiği saat ise kaba kuşluktan ikindi öncesi zamana kadar geçen saattir. Bu saat kişiye ve iş yoğunluğuna göre ve kişiye özel olarak değişebilmektedir. Belirli bir saat verip itaat ehlini saatle sınırlandırmak doğru değildir.
"Uyku üç nevidir (çeşittir):
"BİRİNCİSİ: Gaylûledir kifecirden sonra
tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. (Yâni güneşin doğuşundan
yaklaşık 45 dakika geçinceye kadarki zamandır). Bu uyku
rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için
hilaf-ı sünnettir. [Sünnete aykırıdır.> Çünkü rızık için sa'y etmenin [çalışmanın> mukaddematını ihzar etmenin [başlangıcını
hazırlığını yapmanını en münasip zamanı
serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet arız olur. O günkü sa'ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi
bereketsizliğe de sebebiyet verdiği
çok tecrübelerle sabit olmuştur.
"İKİNCİSİ: Feylûledir kiikindi namazından sonra
mağribe (akşama) kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine
yâni
uykudan gelen sersemlik cihetiyle
o günkü ömrü nevmâlûd
yarı uyku
kısacık bir şekil aldığından
maddi bir noksaniyet gösterdiği gibi
manevî cihetiyle de
o gün hayatinin maddî ve manevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden
o vakti uyku ile geçirmek
o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden
güya o günü yaşamamış gibi oluyor.
"ÜÇÜNCÜSÜ: Kaylûledir kibu uyku Sünnet-i Seniyyedir. Duhâ vaktinden
öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku
gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber
Ceziretü'l Arabda
vaktü'z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal
âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan
o Sünnet-i Seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü
hem rızkı tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylüle
iki saat gece uykusuna muâdil gelir. Demek
ömrüne her gün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine
yine bir buçuk saat ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor." (Lem'alar
269)
Demek ki; güneşin doğuşundanyaklaşık 45 dakika geçinceye kadar geçen zamanda uyumak iyi değildir. Aslolan erken yatıp erken kalkmaktır. Sabah namazını kıldıktan sonra uyumamak
Kur'ân
hadis tefsir
ilmihal okuduktan sonra işbaşı yapmak lazımdır.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Sabahın erken saatlerinde bereket ve başarı vardır."
Son zamanlarda gittikçe artan bereketsizliğin ve başarısızlığın hikmeti bu hadis-i şerifin ışığında aranıp bulunmalıdır. Maalesef televizyon"erken uyumanın düşmanı" olarak insanın karşısına dikilmiştir. Bu şedit düşmanı alt edip
mümkün mertebe erken yatıp
teheccüd namazına kalkmak
daha sonra güneş doğmadan önce sabah namazına dinç olarak uyanmak ve ondan sonra yatmayıp çalışmaya başlamak lazımdır. Zinde
dinç
çalışkan oluşlarına hepimizin şahit olduğu dedelerimiz ve ninelerimiz böyle yaparlardı. Bu güzel âdet yok olunca
sağlık ta
bereket de
huzur da yok oldu.
İkindi ile akşam arasında yatmamak lazımdır. Herkes bu vakitte yatmanın zararını bizzat tecrübe ederek görmüştür. O vakit yatıp da kalkan kimse sersem gibi olurbir türlü kendisini toparlayamaz.
Öğle namazını kıldıktan sonra bir müddet yatmak ise çok faydalıdır.
Selam ve dua ile...