Ölüm sonsuzluga ilk adIm …

Ölüm; bir inkIraz bir cürüme bir sönme ve bir daglama degildir. (Sonsuz Nur 1)
Ölüm; ruhun bedenden ayrilmasi ve alemden digerine intikalidir. Bu anlamda o asla yok olma degildir. Kelâm bilginlerimizin cogunluguna göre ruh suyun yas agaca nüfuz etmesi gibi bedenle ic ice olan lâtif bir varliktir. Ehl-i sünnete göre ruh bakidir yok olmaz.

Gelir bir bir gider bir bir kalIr “BIR”!...

Ölüm zahiren acI bir olaydIr; her insanI üzer aglatir mutsuz eder. Tabii ve kacinilmazdir. Ötesindeki hayat ise dünyadaki yasantiya bagli olarak iyi veya kötü olacak mutlak bir sondur.
Mevlana vefat gecesine “seb-i arûs” der ki bu “asIkIn masukuna kavustugu vuslat gecesi” demektir.

Bir asIk da “Her gün takvimi ömrümden bir siyah yaprak düsüyor – Hâlâ belli olmadi idi rûzi visâlin” diyerek kavusma gününün bayrami belli olmadi diye üzülüyor.
Sairin “Gelir bir bir gider bir bir kalir Bir; Gelen gider gidengelmez bu bis Sır” dedigi gibi ölümün esas hikmeti insanin imtihaninda gizlidir.

Ölüm yeniden dogmaktir ...

Ölüm; bir meyvenin dalindan kopmasi gibi canlilarin; dünya denilen bu fâni hayattan kopup burada kendilerine tahsis edilen ömürlerini ve görevlerini tamamlayarak ebedi ve gercek hayata vatan-i aslilerine dönmeleridir. Bunda bütün canlilar esittir. Makam-mevki kandin-erkek güzel-cirkin zengin-fakir; hic bir ayirim yoktur.

Bir gün herkes gecici hayattan koparak ölecek ve geldigi yere dönecektir. Zira dünya ebedi kalmak icin degil; bir görevi ifâ etmek ve hedefli yasamak maksadiyla geldigimiz bir misafirhanedir. Bir gün gelecek yerküremiz de ömrünü tamamlayip aslina dönecektir. Cünkü Allah’tan baska her varlik fânidir. (Rahman 55/26)
Ölüm; Ruhun Bedenden ayrilmasi ve Allah’a yönelmesidir ...

Ölen ruh degil bedendir. Insan asIl olarak ruh demektir. Beden onun evi-hânesi elbisesi hükmündedir. Elbisenin degismesi parcalanmasi ve yok olmasiyla kisinin varligina bir zarargelmez. Dünyada bize bu bedeni giydiren Rabbimiz bizi bu âlemden göc ettirdiginde de ruhumuzu bu elbiseden ayirmakta; bu evden cikarmaktadir. Berzah sonrasi yeniden diriltildigimizde ruhlara o âleme uygun bedenler verilecektir.

Bu nedenle ölüm; yokluk hiclik bitis ve ebedi bir uyku degil; bir varolustur. Aynen bir tohum gibi yerin altina girer; fakat belirlenen vakit gelince bir sünbül olarak ortaya cikar. Ölüm bir hic hükmünde olan bu dünyadan her seyin sahibi olan Allah’a yürüyüstür.

Hz. Ali’nin (ra) ifadesiyle “Insanlar hayattayken uykuda gibidirler. Ölünce uyanir kendilerine gelirler.” (Acluni Kesf’ül-Hafa II/414; II/525)

Ölüm bir son degil bir hidayettir bir baslangictir.
Ölüm bir uyku degil uyanistir.
Bu dünya tipki bir uyku bir rüyâdir; ölümle uyanilir. Ama iste o zaman da gec kalmis pismanliklar kusagi baslar.



Her canli icin ölüm kacinilmaz bir gercektir. Canlilar dogar büyür ve ölürler. Kur’an’da “Hanginizin daha güzel is ortaya koyacagini denemek icin ölümü ve hayati yaratan O’dur.” (Mülk 67/2) buyurulur.
Bundan dünya hayatinin da ölümün de hikmetli oldugu; abey ve gâyesiz olmadigi anlasiliyor.
Hz. Bediüzzaman’in buyurdugu gibi: “Bu dünya darü’l-hikmettir darü’l-hizmettir; darü’l-ücret ve mükafat degil. Buradaki a’mal ve hizmetlerin ücretleri berzahta ve ahirettedir.” (29. Mektup)
Görüldügü üzere dünya tohum atma; ahiret ise hesap ve mükafat yeridir.

Ölüm Gurbet ve Vatan Hasretinin bitisidir ...

Insanin anavatani vatan-i aslisi cennettir. Dünya hayati bir yönüyle oyun ve eglenceden ibarettir. AsIl yurt ahirettir. Yüce Beyan defaatle bu hakikati haykirir: “Bu dünya hayati gecici bir oyun ve eglenceden baska bir sey degildir; ebedi ahiret diyari ise hayatin ta kendisidir. Keske bunu bir bilselerdi!” (Ankebut 29/64).
Oraya kiyasla bu dünya bir zindan sayilir. Resul-i Ekrem (asm) Ebu Zer’e (ra) buyurdugu gibi dünya mümin icin bir zindandir. (Müslim Zühd1; Tirmizi Zühd 14)
Ölüm bir anlamda istirahate cekilistir. Zira insan yillarca bu dünyanin yükünü cekmekle yorulmustur. Ölümle o yükü sirtindan atar ve rahatlar. Hadis olarak rivayet edilen bir söze göre ölüm; “Müminlere armagandir”
Ölen bu dünya zindanindan kurtularak hediyeyi kazanmis olur. Büyüklerimiz “vicdan” ve “ölüm”ü iki önemli vaiz kabul ederler.
Hz. Ömer’in (ra) yüzügüne naksettigi gibi ölüm insan icin bir nasihatci ve büyük bir vaizdir.