Son derece karmasik bir tasarima ve aerodinamik özelliklere sahip olan tüyler, sadece kuslara özgüdür. Yalnizca bir tek kus tüyü dahi Allah'in varligini ve yaratilis gerçegini ispatlamak için yeterlidir.
Sürüngenlerin vücutlari pullarla, kuslarin vücutlari ise tüylerle kaplidir. Evrimci bilim adamlari sürüngenleri kuslarin atasi saydiklari için, ister istemez kus tüylerinin de sürüngen pullarindan evrimlestigini öne sürmek zorunda kalirlar. Oysa pullar ile tüyler arasinda hiçbir benzerlik yoktur.
Sürüngenlerin Pullari Ve Kuslarin Tüyleri
Evrimciler, mikroskop altinda incelendiginde tüyle pul arasinda hiçbir fark olmadigini; sadece tüyün, pulun gelismis sekli oldugunun görülecegini iddia ederler. Pul ve tüyün yapilari, evrimcilerin iddialarinin aksine birbirlerinden tamamen farklidir.
Mesela, embriyo içerisindeki gelismelerine bakildiginda, pul ve tüyün büyüme mekanizmalarinin tamamen farkli oldugu anlasilir. Kimyasal yapilari karsilastirildiginda ise, tüylerin "keratin" denen kimyasal bir maddeden olustuklari görülür. Tüyler asil olarak "folikül" denilen yapilardan gelisirler. Deriden disariya uzayan saçlar gibi, tüyler de bulunduklari deriden disariya dogru uzarlar. Bunlar sadece iki örnektir. Bu örneklerle tüylerin ve pullarin birbirleriyle hiçbir benzerligi olmayan, farkli iki yapi oldugu çok net görülmektedir. Dolayisiyla birbirlerinden evrimlesmelerinin mümkün olmadigi da açiktir.
Tüylerdeki Tasarim
Connecticut Üniversitesi'nde fizyoloji ve nörobiyoloji profesörü olan A. H. Brush, bir evrimci olmasina ragmen, "Tüyler ve pullar... Genetik yapilarindan gelisimlerine, morfolojilerinden doku organizasyonlarina kadar herseyde birbirlerinden farklidirlar" diyerek bu gerçegi kabul eder. Dahasi, Prof. Brush'a göre "kus tüylerinin protein yapisi da diger omurgalilarin hiçbirinde görülmeyen, tümüyle özgün" bir yapidir.
Bunun yani sira, kus tüylerinin sürüngen pullarindan evrimlestiklerini gösterebilecek hiçbir fosil delili de yoktur. Aksine, Prof. Brush'in ifadesiyle, "tüyler fosil kayitlarinda sadece kuslara has bir özellik olarak bir anda belirirler". Sürüngenlerde kus tüylerine köken olusturabilecek "hiçbir epidermal (üst deriye ait) yapi ise belirlenememistir".
Bu açik gerçege ragmen, evrimciler, sahte delillerle bu iddialarini desteklemeye çalisirlar. 1996 yilinda büyük bir medya propagandasi ile gündeme getirilen "Çin'de bulunan tüylü dinozor fosilleri" hikayesi bunlardan bir tanesidir. Bu hikaye tümüyle gerçek disidir. Nitekim sözü edilen Sinosauropteryx fosilinin gerçekte kus tüyüne benzer hiçbir yapiya sahip olmadigi, 1997 yilinda yapilan incelemelerle anlasilmistir.
Öte yandan, kus tüylerinde hiçbir evrimsel süreçle açiklanamayacak kadar kompleks bir tasarim vardir. Ünlü kus bilimci Alan Feduccia, "tüylerin her özelligi aerodinamik fonksiyona sahiptir. Hafiftirler, kaldirma kuvvetleri vardir ve kolaylikla eski biçimlerine dönebilirler" der. Feduccia, evrim teorisinin çaresizligini ise söyle kabul eder:
"Uçmak için böylesine tasarlanmis bir organin, nasil olup da ilk basta baska bir amaca yönelik olarak ortaya çiktigini anlayamiyorum."
Tüylerdeki bu tasarim, Charles Darwin'i de çok düsündürmüs, hatta tavus kusu tüylerindeki mükemmel estetik, kendi ifadesiyle Darwin'i "hasta etmis"ti. Darwin, arkadasi Asa Gray'e yazdigi 3 Nisan 1860 tarihli mektupta "gözü düsünmek çogu zaman beni teorimden soguttu. Ama kendimi zamanla bu probleme alistirdim" dedikten sonra söyle devam ediyordu:
"Simdilerde ise dogadaki bazi belirgin yapilar beni çok fazla rahatsiz ediyor. Örnegin bir tavus kusunun tüylerini görmek, beni neredeyse hasta ediyor."
Kus tüylerinin yapilari dikkatle incelendiginde, Darwin'in neden hasta oldugunu anlamak hiç de zor degildir. Buraya kadar anlatilanlarda da görüldügü gibi yalnizca bir tek kus tüyü dahi Allah'in varligini ve yaratilis gerçegini ispatlamaya yetmektedir.
Mükemmel tasarimlarinin yani sira yeryüzündeki birbirinden renkli ve farkli desenlere sahip kus tüyleri, canlilarin tesadüfen olustuklarini iddia eden evrim teorisine çok büyük bir darbe vurmaktadir. (Harun Yahya, Allah'in Renk Sanati)