***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Cevap: Allah Sevgisi
'ı Sevmek ve
İçin Sevmek Sevgilerin En Yücesidir
Bugünkü sohbetimizde
sevgisinden söz etmek istiyorum.
Her iyiliğin başı
'ı sevmektir. Dünyada mutlu hayat, ahirette cennetin sonsuz nimetleri bu sevgi sayesinde elde edilir.
'ı sevmek, O'nu bilmeye ve tanımaya bağlıdır. Çünkü insan, ancak bildiğini ve tanıdığını sever. Bir İslâm büyüğü olan Hasan Basri'nin: "Rabbini bilen O'nu sever''1 sözü ne kadar güzeldir.
Teâlâ, Kur’an-ı Kerim'de belirtilen sıfatları ile tanınır. 0, âlemlerin Rabbidir. Bütün alemleri yaratan ve yaşatan O'dur. O'ndan başka yaratıcı yoktur. Her şeyi gören ve bilendir. Yerde ve göklerde O'na saklı hiçbir şey yoktur. Her şeyi görür ve işitir. Hatta gönüllerde saklı olan şeyleri bile bilir. Rahman'dır, Rahim'dir, insanlara ve bütün canlılara sonsuz şefkat ve merhameti vardır. Yarattığı insanlardan O'na inanmayanları da yedirip içirmekte ve doyurmaktadır. İnsanları öldürüp sonra diriltecek ve huzurunda sorgulayacak olan O'dur. Emirlerine uyup yasakladıklarından sakınmış olanları cennetle ve cennetin sonsuz nimetleri ile mükafatlandıracak O'dur. Her şeye gücü yeter. Kâinatta olan her şeyi, güneşi de ayı da, denizleri ve nehirleri de hepsini insanoğlunun hizmetine veren ve emrine amâde kılan O'dur.
Bu sıfatlar,
'tan başka kimde bulunur? Hiç kimsede bulunmaz. En üstün yaratık olan insandaki yetenekleri insana veren O'dur. Bunun için insanoğlu yalnız O'na ibadet etmek ve her şeyden daha çok O'nu sevmek durumundadır.
Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz
'ı sevmede de bize en güzel örnektir. Onun hayatını inceleyenler, onun
'ı ne kadar çok sevdiğini göreceklerdir.
'ı sevmede, O'na güvenip dayanmada tek örnek alınacak insan, odur.
sevgisi insanı
'a yaklaştırır ve O'nun rızasını kazanmasına sebep olur. Peygamberimiz buyuruyor:
"Davut (a.s.)'un duasından birisi şöyle idi: "
'ım, senden senin sevgini ve seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine beni ulaştıracak amelleri dilerim.
'ım, senin sevgini, nefsimden çoluk çocuğumdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl."2
Peygamberimiz,
'ı candan sever ve O'na ibadet etmekten büyük haz duyardı. Hadis kitapları, Peygamberimizin gece namazında ayakları şişinceye kadar ayakta durduğunu haber veriyorlar. Kendisine:
– Ey
'ın Resûlü, yüce
seni bağışlamışken bu kadar zahmete neden katlanıyorsunuz? Dediklerinde, O:
– Niçin
'a şükreden bir kul olmayayım?3 Diye cevap veriyordu. Bu cevap, onun,
korkusu endişesiyle değil,
'a olan sevgi ve derin saygısı sebebiyle ibadet ettiğini gösteriyor.
Peygamberimizin şu yalvarışı, onun
'a olan sevgisini gösterir.
İbn-i Abbas (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz gece yarısı namaza kalktığında şöyle yalvarırdı:
“
'ım, hamd sana mahsustur. Göklerin ve yerin nuru, nur vereni sensin, hamd sana mahsustur. Gökler ve yer seninle senin emrinle ayakta durmaktadır. Hamd sana mahsustur, göklerin, yerin, göklerle yerdekilerin Rabbi sensin, sen haksın, va'din haktır, sözün hak, sana kavuşmak haktır.
'ım, ben sana teslim oldum, sana inandım, sana güvendim, sana sığınıyorum. Sana güvenerek mücadele ediyorum. Düşmanımla aramızda ancak senin hakemliğine baş vurdum. Benim gerek evvelce işlediğim ve gerekse bundan sonra işlemem muhtemel bulunan günahlarımla, gizli ve aşikar yaptıklarımı bağışla. Benim İlâhım sensin, senden başka hiçbir ilâh yoktur.''4
Görülüyor ki, Peygamberimiz gece uyku ve istirahatini feda ederek kalkıyor, o sessizlik içinde namaz kılıyor ve sonunda
'a el açarak yalvarıyor. Bu davranışı, onun
'ı nasıl sevdiğini göstermektedir.
Esasen
'a yapılan ibadetin makbul olanı da budur. Severek, isteyerek ve saygı duyarak yapılan ibadet en makbul ibadettir.
Peygamberimiz her vesile ile
'a olan derin saygısını dile getirirdi.
Ömer b. el-Hattab (r.a.) anlatıyor: Peygamberimizin huzuruna Havazin kabilesinden bir takım esirler gelmişti. Bunların içinde emzikli bir kadın vardı. Çocuğunu kaybetmişti. O, göğsüne biriken sütü esirler arasındaki çocuklara veriyor, emziriyordu. Bu kadın esirler arasında kendi çocuğunu bulunca hemen onu alıp bağrına bastı ve derin bir sevgi ile çocuğunu emzirmeye başladı. Bu yüksek şefkat ve sevgiyi görünce Peygamberimiz bize:
– Şu kadının çocuğunu ateşe atacağına ihtimal verir misiniz? Buyurdu, Biz:
– Hayır, atmamağa gücü yettiği sürece atmaz, dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz:
– İşte
Teâlâ kullarına bu kadının çocuğuna olan sevgi ve şefkatinden daha merhametli ve şefkatlidir, buyurdu.5
Bir kere Ashaptan biri şöyle bir olay anlattı: Bir çalılığın içinde birkaç kuş yavrusu gördüm. Onları aldım ihramımın içine koydum. Biraz sonra anneleri geldi, ihramımın üzerinde dolaşıp durdu. Ben ihramımı açar açmaz o da yavrularının yanına girdi. Peygamberimiz bu olayı dinledikten sonra: "Anneliğin şefkatinden hayret mi ediyorsunuz? Beni gönderen
'a yemin ederim ki,
Teâlâ kullarını, bir annenin yavrularını sevmesinden daha fazla sever”, buyurdu.6