Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon
72 sonuçtan 41 ile 50 arası

Konu: Allah Sevgisi

  1. #41
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    Bu yolda gidenler öyle iyi bilir ki Gülün Yolculuğunu...

    Haydi bilmeyenlerle bir yolculuğa çıkalım beraber...
    Önce bu yola talip olmak gerekir, yoksa gülden başka çiçeklerde var, dikensiz,isteyen onlara gidebilir...

    Ama madem yolun gülün yolculuğuna benziyor, talebin onu istiyor, o zaman hazır ol, karşılaşacaklarına...

    Yola başladık...
    Yol dikenli, başladı bile seni incitmeye, canından can kanından kan damlar sızım sızım...
    Yılmak yok devam,bak senden önce giden kardeşlerin var, onlarda gidiyor ayakları kanaya kanaya, yürekleri sızlaya sızlaya...
    Bak ufukta yeşil yapraklar var bunlar senin ailen,dostların sevdiklerin,akrabaların...
    Çok sevdin hepsini değilmi?
    Varını yoğunu vermek istedin, canını isteseler verirdin, o kadar çok sevdin herkesi, çünkü hamurunda SEVGİ vardı,VEDUD esması ağır basıyordu yaradılışında...
    Elinde değildi ki sevmemek, çok kırdılar gönlünü, analı babalı yetim büyüdün, bilirsin kırık gönlün ne olduğunu...
    Bu yüzden midir ki dayanazmadın bir kırık gönül görsen...
    Sevdin herkesi şartsız sevdin, karşılıksız sevdin,beklentisiz sevdin....

    Anlamadılar, incittiler seni, boynu bükük ayrıldın onlardan yada, onlar senden...
    Bak yol devam ediyor ,gülün dalı uzun daha ,demek ki bitmedi bu yol daha...

    Yinemi dikenler, ahh kanattı yine ayaklarımı olsun, alıştım acılara varsın kanatsın, yansın yüreğim...

    Ağlarsın kimsenin görmediği yerlerde, ağlarsın doyasıya, yağmur olur söndürür yanan yüreğinin acılarını...

    Yine yeşil yapraklar çıktı, bari bunlara tutunayım, ne olur ihtiyacım var,sevgisiz yaşayamam ben ne olur sizde kırmayın beni,bari siz bana karşılık verin!!!!

    Dersin....

    Yokmu!! Bittimi!! Her yerde sevgiye neden bu kadar düşman herkes, neden menfaat olmuş tüm sevgiler, zormu karşılıksız sevmek zormu!!!!! ....

    Tutundun sımsıkı bu yapraklara bırakmayacağım artık, aradığım belki bu sevgilerdi dersin...
    Yok yok yine atıldın, itildin,yine vuruldun kalbinden...
    Yarim,Eşim,evladım,komşum dedin, varını yoğunu fedaya hazırdın onlar için, ettinde .....
    Ne mi oldu boş verin....
    Hadi gönlüm yola devam, gül yolculuğuna madem girdik hadi devam edelim...

    Elbet vardır bu yolun üzerinde olmamızın bir sebebi, Mevlam hiç bir kulunu boş yere bir yerde bulundurmaz vardır bir hikmeti.
    Merkez efendinin dediği gibi herşey merkezinde....

    Dikenler yine kanatıyor yüreğini taşlayan taşlayana ...

    Artık ümidini kaybetmek üzeresin...

    Öyle bir sevgisiz kaldı ki yüreğin, tam bu dünyada sevgiye yer yok diyecektin ki...

    Oda ne farklı bir şey çıkıyor önüne, bu karşılaştığın yapraklara benzemiyor,bu farklı, sanki içinde bir sır saklıyor gibi...


    Aman 'ım bu ne güzellik, nereye geldim ben, dersin...
    Nedir bu kat kat kırmızı perdeler neyi anlatıyor sırrı nedir???...
    Gül bahçelerini hep dışarda arardın, sanki artık yüreğinde gül bahçesini yaşıyorsun...
    Evet sevgi bitmemiş demek, diğer sevgilerden vefa göremeyişinin sebebi bu olsa gerekti...

    Eğer onlarda takılıp kalsaymışsın bu güzelliği göremeyecektin...
    Bu sevgi ALLAH SEVGİSİ ...

    ım tüm dertlerim bitti,artık yüreğim acımıyor sanki güneş benim içimde doğdu...

    İçimdeki karanlıklar bitti, tüm kalp hastalıklarım yandı bitti.
    Artık Mevlana h.z. leri gibi bakabiliyorum hayata, yaradılanları hoş görüyorum Yaradandan ötürü demiş Yunus, Onu'da anlıyorum artık....
    Tüm resimlerle dolu kainat, Ressam sensin...
    Marifetullah ne büyük bir ilimmiş 'ım, samanyolu küçücük kaldı senin ilminin yanında ...

    Dersin...

    Meğer ne de boş şeyler için üzülmüşüm, asıl senden ayrı geçirdiğim saniyelere üzülüyorum artık...

    Seni tanıdıkça Aşık oluyorum sana, hayranlığım kat be kat artıyor.

    Hayretlerdeyim....

    Neden! Neden!!!! Resimlerle oyalanmışım bunca zaman...

    Leyla Leyla derken, Mevla'yı neden unutmuşum, halbuki Leyla sadece bir okulmuş, sana gelen yolu tarif eden bir okul...

    Yürek kavruluyor ilahiaşkın ile dönüyorum, dönüyorum, aklım yerinde değil,bu kadar mı güzelmiş senin aşkın, bana verseler tüm kainatı, asla istemem...
    Varsın saraylar, köşkler, huriler, gılmanlar, dünyalıklar, ukbalıklar isteyenlerin olsun

    BANA SENİ GEREK ALLAH'IM BANA SENİ GEREK...

    Dersin...

    Gülün çiçeğinde Muhabbetullah ilmini buldum 'ım...
    Mevlamın sırrı ki çile çekmeden ele geçmiyor, bedel istiyor, ama aldıklarının karşılığında, öyle bir Hazine veriyor ki, geri istemiyorsun verdiklerini...
    Mevlam geri veriyor aldıklarını, bu sefer sen istemiyorsun....

    Seni Seviyorum 'ım, Seni Seviyorum....
    Sana Aşkımı İlan Ediyorum...
    Duysun cümle alem,Aşığım aşık...
    Dersin...

    Varsın bu kulunda senin aşıklarından yazılsın,
    Aşk hamalı olsun, bu öyle bir yükkü hürmetle taşınası....

    Mevlam ne olur Cemallulah'ından mahrum etme bu acizide...

    Ne arzum ne dileğim kaldı şu fani dünyada...
    Bir dileğim varsa Senin Cemalindir ancak...

    Yüreğimdeki bu yangınını Cemalini seyretmek söndürür ahirette...

    Bana düşen son nefesi beklemektir , aşkla hizmet gerekir tüm kullarına ki, olada bir kulu dua ederde Cemalullahı kazanabilir bu garip aşık....
    Dersin...

    Son nefesim Şeb-i aruz olsun ilahi...
    Herkes gülsün, ağlamak yok, Cenazem Düğünümdür...
    Mezarıma güller dikin, dikin ki Muhabbetullahı herkes okusun, güllerin dallarında, yapraklarında, çiçeğinde....
    Dersin...

    Bir şey unuttum değilmi? Nedenmi kırmızı gül?...


    Kurban olduğumdandır Mevlama, canımı O'na adadığımdandır...
    Herkes bir şey için yaşar şu fani dünyada, varsın bu garip aşıkta O'nun için yaşasın, şehitler gibi canını feda etsin, çokmu O'na bir can feda etmişim, al Mevlam canım senindir...
    Dersin....

    Emanetin Senin'dir...

    Ne zaman ki gönderdin AZRAİL A.S'I

    '' HAZIRMISIN'' dediğinde

    '' HAZIRIM ARTIK GİDELİM'' diyeceğim O'na

    İNŞAALLAH....

    Dersin....


    Seni çok Özledim Annem

  2. #42
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    Zehir miydi beni böyle sarhoş eden.

    Deli olmak zehir içince mi başlardı.

    Zehir neydi?

    Bal mıydı zehri hükümsüz kılan.

    Aşk mıydı her şeyi tahtsız bırakan.


    Bal tatlıydı madem neden zehri içmeden varamadım balın tadına.

    Bir derya ki ilahi aşkın deryası, zehir içenler balı istemez.

    Ballar balı o ki dermanı derte vermiştir

    Tadına aşk’ın(c.c) adı ile varmışsa insan iç zehri ne ola ki

    En sonu ölüm ola.

    Oda sana vuslat ola.

    Vuslat ise bayram ola.

    Sevgiliye ki hakiki sevgiliye(c.c) varmak ola.

    Bir tebessüm kondur zehrin yanağına.

    Bir de binleri bula

    Ey zehre tat veren Rabbim Sana gitmeyecek yol bal olsa ne olur.

    İçim Senle dolmadıktan sonra gitmek nereye olsa oda hükümsüz olur.

    Gitmek isterim gayrı, zehri içmek isterim gayrı.

    Yar(c.c) dediğime kavuşmak isterim gayrı.

    Ey gönlümüm nazik ve narin gülü baharım kışa dönmeden, kışım ayaza dönmeden, bakışım yere düşmeden gel.

    Gel ki Senden(c.c) gayrisi ile avunamadım.

    Her şey acıymış meğer.

    Ve meğer zehir tatlıymış.

    Tat bir dilde miymiş ki?

    Tat önce gönüldeymiş.

    Dil ise varsın zehrin tadını alsın.

    Bal içeride.

    Sen inmezsen mahzene bulamazsın elbet ne nerde.

    Bir yudum aşk, zehrin tadını alır ebediyetlerde yâre yaren yapar.

    Bir yudum aşk ile kimler kör oldu. Bir yudum aşk ile kimler Dünyadan geçer oldu.

    Bir yudum aşk ile söz değil öz vuslat ile doldu.

    Bir yudum aşk(c.c)ile bitsin, tükensin, yok olsun ama aşkım zehri içmek de olsa oda bana bal olsun.


    Seni çok Özledim Annem

  3. #43
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    Birgün aklıma toprak canlanıverdi. İnsanın günlük yaşantısına baktığımız zaman hayatının her safhasında toprakla iç içe olduğunu görürüz. Bundan esinlenerek de toprakla ilgili yazımı yazmaya koyuldum.


    İnsanlığın başlangıcı olan Hz. Adem (as)’ın kuru balçıktan yaratıldığını ve insanlığın ondan türediğini görürüz. Hz. Havva annemizin onun sol kaburgasından yaratıldığı söylenir. Yani başlangıcımız toprak, yediğimiz her mahsulün kaynağının toprak olduğunu görürüz. Güzel bir domates, güzel bir şeftali ve harikulade bir karpuzun da toprağın sıcacık bağrından çıkıp, bize rızk olarak geldiğini görürüz.


    Harikulade yoğurt, lezzetli bir peynir, mis gibi bir tereyağının bir besin kaynağı olan sütten elde edildiğini görürüz. O sütün de meralarda binbir çeşit güzellikte olan çiçek ve bitki türlerinin otlatılması sonucu hayvanlardan sağlandığını görürüz. Kısacası (cc) Hazretleri’nin yarattığı bütün canlıların besinlerinin kaynağının, yine toprak olduğunu görürüz.


    Hayatımız boyunca yaptığımız atıklar, çöpler hep toprağa verilip bir bakıma filtre görevini yapıyor. Mesela besin kökenli olan çöpler toprağa verilmek suretiyle organik bir gübre haline dönüp tekrar geri kazanım şeklinde bize rızk olarak döndüğünü görürüz. Dolayısıyla insanlık veya insanların rızkı olarak oluşan bu mamuller, yani gıda maddelerinin veya sebzelerin, çağlar boyunca toprağın sıcak kucağına bırakılıp uzun süre bozulmadan adeta buzdolabı görevi yaptığını görürüz. Bana göre en önemli dezenfektan olarak da toprağı görmek mümkündür. Mesela bir hayvan kadavrası veya bir insan cesedini düşünelim. İnsan öldükten sonra bir saate varmaksızın hemen nahoş bir koku etrafa yayıldığını görürüz. Eğer ölen canlıların kadavrası veya insanların cesetleri toprağa verilmeseydi, bu dünyada o nahoş koku ve kötü görüntüden dolayı dünyada yaşanamazdı.


    Toprağın bir diğer yönüne baktığımız zaman yine harikulade diyaloğumuzun olduğunu görmek mümkündür. Mesela basitçe sanatta kullandığımız her malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görürüz. Yediğimiz toprak kaplar, çanaklar, vitrinlerimizi süsleyen vazolar, vazoları süsleyen çiçekler, lezzetli yemeklerini yediğimiz güveç tencerelerin menşeinin toprak olduğunu görmekteyiz. Ekmek mi pişireceğiz? Ekmeğimizi fırında pişirmek için mutlaka fırında kullandığımız tuğlanın ateş toprağından olması gerekir. Eğer ondan yapmazsak pişirmemiz mümkün değildir. Yani toprağın içinde ayrı bir cinsten faydalanmamız söz konusudur.


    Kaldığımız ev ya da kendimiz için bir mekân mı yapacağız veya işyeri mi kuracağız hemen toprağı kazıyoruz, temel açıyoruz ve üzerine tonlarca ağırlık koyuyoruz. Bir kere dahi bu ağırlığı niye benim üzerime koydunuz diye itirazda bulunmuyor ve onun ürünü olan çimento, kireç, tuğla, kiremit ve benzeri bütün malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görüyoruz.


    Bakışımız ile içimizi ferahlatan ve güzellikleri ile yeşillikleriyle adeta cenneti andıran güzel ormanlarımızın, yine toprağın şefkatli bağrından doğmuş olduğunu görüyoruz. Bununla da her zaman ciğerlerimize çektiğimiz oksijeni bunların sayesinde aldığımızı görürüz. Sitemize ve villamıza oturmak için de şöyle giriş ve çıkışlarda görüntü güzel olsun diye sitemizin çevresini güzelleştirmek için aldığımız o süs tuğlalarının güzelim taşlarla kaplamalarının membaının yine toprak olduğunu görürüz. Yine evimizin içinde oturuyoruz ve yeşil bir görüntü görmek istiyoruz. İşte o zaman o güzelim toprağı saksılara koyup değişik çiçekleri dikmek suretiyle bir nevi cenneti evimize taşıyoruz. Yine evimizde ya da işyerimizde sıcaktan, soğuktan, yağmurdan, kardan korunmak için çatımızı toprağın bağrından çıkan kille yapılmış kiremitlerle kapatıyoruz. Ve özellikle soğuk yerlerde insanların ısı izolasyonu için çatılarına toprak koyduklarını biliyoruz. Dolayısıyla hayatımızın her döneminde toprakla iç içe olduğumuzu görmek mümkündür.


    Bütün bu satırlar toprağın bitmek tükenmek bilmeyen faydalarını anlatmaktadır. Neden bunları anlatmak ihtiyacını duydunuz derseniz sonuç olarak deriz ki; (cc) Hazretleri, hayatımız bu öğe ile tanzim etti, yaşattı, idame ettirdi. O halde kökenimiz ondan ve sonumuzun da oraya varacağını görüyoruz. Yani yüce yaratanımız bize önce nerden yaratıldığımızı bilmemiz gerektiğini ve bastığımız o güzelim topraktan geldiğimizi ve tekrar ona döndürüleceğimizi bildiriyor. Kısacası topraktan geldik, toprakla beraber hayatımızı idame ettik ve toprağa varacağız. O halde yürürken kibirden uzak, sade ve saygılı bir şekilde yürüyeceğiz. Gelen nimetlere bol bol şükürle beraber faydalanacağız ve ondan dolayı tekrar toprağa gideceğimizi bilerek diğer dünyaya hazırlıklı bir şekilde olmamız gerektiğini bize hatırlatıyor. (cc) Hazretleri oysa bizi başka bir öğeden de yaratabilirdi. Bizi nurundan ya da ateşten de yaratabilirdi. Ama insana o kadar mükemmellikler verdi ki, o kadar imkan ve akıl verdi ki bunlara karşılık sadece ve sadece kulluğumuzu değerlendirmemizi istemiştir bizden.


    Hem yaşama hevesi gizlidir Toprak anada
    Ne Diyor Müslüm Gürses abimiz;

    Topraktan bedene can veren (cc)
    Banada yaşamak hevesini ver
    Hergüne bir ümit veren (cc)
    Banada yaşamak hevesini ver



    Vermez mi hiç. Yeterki Herkesin Uyuduğu O gece vakti
    Toprak üstünde kimselerin olmadığı o vakit Sen Kalk Secde et..!


    (cc) insanı eğer verilen bu nimetlerin, imkânların yaratılış hikmetlerine binaen değerlendirse, mertebelerin en yükseği olan kulluk mertebesine yükselir ve Hz. Ebu Bekir gibi, Hz. Ömer gibi, İmam-ı Rabbaniler gibi, Bediüzzamanlar gibi, Seydalar gibi, bütün enbiya ve evliyalar gibi
    ın dostları olur ve katında makbul bir mertebeye (dereceye) ulaşır.
    Rabbim Toprak Gibi Verimli Birer Mümin olmayı Cümlemize Nasib Eylesin.
    Amin


    Seni çok Özledim Annem

  4. #44
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    Canım yanıyor,içimde bir sızı nedenini bilmiyorum

    Adı sensizlik belki

    Yada ulaşamamak ,ağlayamamak derinden,

    Kıyamdayken başka yerde,secdedeyken başka yerde olmak

    Yönelememek sana içten bir aşkla

    Canım yanıyor ya Rabbel alemin

    Bir sızı var anlayamadığım,

    Canım yanıyor Ya Erhamerrahimin

    Adını koyamadığım,

    Bugün gitmek istedim buralardan

    Sana yakın olmak için,uzakları yakın yapabilmek için,

    Çıktım viran şehrimden;daha fazla gidemedim nedense,

    Bir yağmur başladı sessizce,ER-RAHİM diye fısıldadı paramparça olan yüreğime,

    İrkildim Ya Rabbelalemin,rahmetine kavuştur beni,

    Sonra yürüdüm içimde bir ses anlayamadığım,

    Bir güvercin gördüm sırılsıklam;EL-CELİL dedi içimdeki sese,

    Ne büyük.ne yücesin;yüceliğinle derman ol derdime,

    Islandım,yorgunum birde acı var içimde nereye baksam seni gördüm ALLAHIM

    Bir çocuk tebessümünde,bir yaprağın vedasında mevsime,

    MALİKÜ’L-MÜLK tecellisini gördüm kara bulutların içinden doğan güneşte

    Sen her şeyin tek sahibi ALLAHIM,

    İçimde bir uçurumken hayat,üstelik çıkmazdayken dar sokaklarım
    EL-MÜHEYMİN sesi kulağımda,

    Sen aciz kullarını unutmayan hep gözeten ALLAHIM,yardım et bu kuluna,

    Savruluyorum nereye gitsem bilmiyorum,bir dağa bakıyorum bir mahlukata

    Hepsi rükuda hepsi kıyamda

    Çiçekler,otlar,toprak secdede

    En küçük mahlukat zikirde,insanlık ise gaflette

    YA HALIK diyor tabiat;adem ise hüsranda,azapta

    Ey incelik,lütuf sahibi EL-LATİF

    Ey kusurlardan münezzeh KUDDÜS

    EY adalet sahibi EL-ADL

    EY büyüklük sahibi EL-AZİM

    EY merhamet sahibi ER-RAHMAN

    Nereye baksam,nereye dönsem sen tecelli ettin,

    Bir tek insanlıkta görmedim huşu ile yakarış,

    her şey sende yaşarken;İnsanlık nefsinde ölmüş

    Her yer sende iken,insanlık her yerde viran olmuş,

    Bu viran şehirde,divane dünyada yalnız bırakma bizi

    UTANIYORUZ RAHMETİ GENİŞ ALLAHIM

    Bizi bize bırakma ALLAHIM....


    alıntıdır...


    Seni çok Özledim Annem

  5. #45
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    SEVGİSİ
    Sevgisi Esas Olmalidir





    Gerek ögretmenler, gerekse ögrenciler, ailede gerçeklestirilen din egitimi-ögretiminde, korkusundan ziyade, sevgisinin esas olmasi gerektigi hususunda görüs birligi içindedirler.

    Inanç duygusunun temeline bakildiginda, iki esas duygu görülecektir. sevgisi ve korkusu. Bu duygular ayni zamanda, insani ibadete yönelten faktörlerdir. Ancak bizim için sözkonusu olan, henüz ibadet ile mükellef olmayan çocukta, bu iki duygunun nasil bir etki biraktiklaridir. Yerli-yersiz yapilan korkusu telkinlerinin çocuk ruhunda birtakim olumsuz sonuçlara yol açtigi belirlenmistir. Bu nedenle denilebilir ki, ilk yaslardan itibaren baslatilmasi gereken din egitimi-ögretiminde sevgisi esas olmalidir. Zira, henüz mürecced kavramlarin, suç ve cezanin, günahin ne demek oldugunu kavrayamayacak küçük yastaki çocuklarin ruh dünyasinda önemli bir rol oynayan korku duygusunun. " korkusu" sekline dönüstürülmesi ve ebeveynin bundan faydalanma yoluna gitmeleri yanlis bir tutumdur. Daha önemlisi, çocugun ilk egitimcisi olan anne babalarin, çocugun herhangi bir hatali hareketini gördükleri zaman seni tas yapar / Gözünü kör eder / Cehennemde yakar” vb. ifadelerle vazgeçirmeye çalismalari, çocugun ruh sagligi ve gelecek hayati için son derece zararlidir. Herseyden önce, çocuga, Teala’yi, sadece cezalandiran, azap veren biri olarak tanitmak, Islam akidesine ve egitim ilkelerine ters düsmektedir. Çünkü Teala’nin, Celal (zalimleri kahreden, kötüleri cezalandiran) sifatlari yaninda, pekçok Cemal (kullarini seven, koruyan) sifatlari da vardir. Gerçekte, kullarini seven ve onlara sayilamayacak kadar nimetler veren Teala’yi, çocugun henüz islenmemis, temiz ve saf zihninde ”çocuklara kizan, azap veren, cezalandiran biri” olarak sekillendirmenin hiçbir dogru tarafi yoktur. Surasi unutulmamalidir ki, çocuk ruhunu korkusuyla disipline etmek belki –bir müddet için- mümkündür; ama bu kalici olmadigi gibi birtakim zararli sonuçlar da doguracaktir. Onun disipline edilmesinde basvurulacak yegane duygu ise sevgisidir.


    Seni çok Özledim Annem

  6. #46
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi



    Sevgi ve muhabbet üzerine kurulu ilişkiler daha sağlam, daha istikrarlı ve daha süreklidirler.
    Aşk ve muhabbetin güçlü kaldıracı da, sosyal alanlardan ve insanî ilişkilerden bir çoğunda, diğer sebeplerden daha çok etkilidir. Bu yüzden, dostluğu takviye eden sebeplerin köklerini bulmak, sıcak bağları gevşeten sebeplerin köklerini tespit etmek ve muhabbeti oluşturan sebeplerden istifade etmek, toplumsal meselelerin iyileşmesinde önemlidir.
    Eğer akıl ve düşünce, hayatta yol gösteren bir me*şale rolündeyse -ki aydınlık bahşedecek yol gösterir- kalbi aşk ve muhabbet de, öne götüren, hareketli bir motor güç rolündedir ve ileriye götürücüdür. Kalbin dili aklın dilinden daha güçlüdür ve kimi zaman da muhabbet ve aşk ferman verir, akıl geride kalır ve ona itaat eder.
    Muhabbetin Olumlu ve Olumsuz Etkileri
    İnsani ilişkilerde sevgi ve aşkın, hem olumlu et*kileri vardır, hem de -hesapsız, ölçüsüz ve kontrol dışı olursa- olumsuz sonuçları vardır.
    Nasıl ki, sevmek ve aşık olmak, seven insanda çaba, ümit ve sıcakkanlılık oluşturuyor, onu sevdi*ğiyle yek renk ve yek vücut haline getiriyor, maşuka itaat etmeye sevk ediyor ve aşıkı maşuk yolunda fe*dakarlık yapmaya, kendinden geçmeye ve onda eri*meye sevk ediyorsa; aynı şekilde bazen de hakikat*lerin üzerini örter, kusurları gizler, zayıf noktaları kuvvet noktaları olarak değiştirir ve çirkini güzel gösterir. İşte bu sevgi de aşırılığın yansımala*rıdır. Hz. Peygamber (s.a.a)’in tabiriyle:
    “Bir şeyin sevgisi, insanı kör ve sağır eder.”
    Ve Hz. Ali (a.s)’ın tabiriyle:
    “Kim bir şeye aşık olursa, bu sevgi, onun gözünü köreltir, kalbini hasta eder; artık sağlıksız bir gözle bakar, iyi duymayan bir kulakla işitir. İstek ve emelleri aklını çelmiş ve dünya kalbini öldürmüş.”
    Muhabbet; kimi zaman, insanın başkaları hakkın*daki hüküm vermesinde de etkili olabiliyor ve bu muhabbet, insanı, haksız hüküm vermeye sevk edebili*yor. Sevgi, eleştiri ve uyarıları kabul etmeme üze*rinde de etkili olabilir. Eğer siz birini seviyor*sanız, genellikle onun hakkında eleştiri yapmaya ve kusurlarını bulmaya hazır olmazsınız.
    Muhabbet bazen, sevgilileri mağrur yapar. Bazılarının sevilme kapasiteleri yoktur. Çünkü peşi sıra gururlanırlar. Bazı çocuklar da eğer fazla sevil*seler şımarık, aşırı ilgi istekli, yaramaz ve kendini beğenmiş menfi duruma düşerler. Her halükarda, gözlerden ırak olmaması gereken bu neticeler, mu*habbetin iyi ve kötü sonuçlarıdır.
    Sevgiyi Bildirmek
    Sosyal ilişkiler alanıyla daha çok ilgili olan, mu*habbet ve sevgiyi başkalarına ibraz etmektir. Eğer bi*rini seviyorsanız, gerek mümin dost ve kardeşlerden olsun, gerekse de çocuklarınız ve eşinize karşı ve… bu muhabbeti dile getiriniz ve açığa çıkarınız ki ara*nızdaki sevgi çoğalsın ve dostluklar süreklilik ve is*tikrar kazansın.
    İnsan doğal olarak, başkaları tarafından beğenilip sevilmek ister. O sevenler, kendi sevgilerini açığa vursalar, sevilen de sevenleri sevmeye başlar ve iki yönlü olan bu muhabbet, yaşantıları daha çok mutlu ve samimi hale getirir.
    ’ın bizi sevdiğini bilirsek, biz de ’ı daha çok seveceğiz.
    Resulü (s.a.a)’in ve Ehl-i Beyt (a.s)’ın biz Şiileri sevdiklerini, defalarca bu sevgilerini göstermiş ve açıklamış olduklarını bilsek ve anlasak, Ehl-i Beyt’in sevgisi kalbimize daha çok yerle*şecektir.
    Nitekim (c.c) Kur’ân-ı Kerim’de defalarca kendi muhabbetini açığa vurmuş ve bunlardan sadece bir ayet olan: “Şüphesiz o kimseleri sever ki…” ayetinde; temizlenenleri, tövbe edenleri, te*mizlik arayanları, iyilik edenleri, takva sahiplerini, tevekkül edenleri, çokça sabredenleri, eşitlik ve ada*let taraftarlarını sevdiğini buyurmaktadır.
    Yine başka bir ayette, hem ’ın onları sevdiği, hem de onla*rın ’ı sevdikleri kimi insanları hatırlatmaktadır. Bu nükteye dikkat, ’ın sevgisini kalplerde alevlendirir. Masum imamlar, kendi muhabbetlerini taraftarlarına ibraz ettikleri vakit, bu aşkı izharı, karşı tarafta aşk meydana getirirdi.
    Hz. Ali (a.s)’dan; “Ya Ali! Nasılsınız?” diye sorduklarında şöyle buyurdular: “Dostlarımın dostu, düşmanla*rımın ise düşmanıyım.”
    Acaba, muttakilerin Mevlası Ali (a.s)’ın kendi dostlarını sevdiğini bilirsek, O’nun aşk cevherini kalbimize yerleştirmek için müthiş bir çaba ve gayret göstermez miyiz?
    Dostluk ilişkilerini daha çok güçlendiren, sevgiyi açıklamaktır. Siz birine sevgi ve muhabbet besliyor olabilirsiniz, ancak; tembellik, halsizlik, utangaçlık, haya veya başka bir sebepten dolayı asla bunu dile getirmiyorsunuz ve onu sevdiğinizi söylemiyorsunuz. O, nerden sizin onu sevdiğinizi anlayacak ve sizi sevecektir? Onun sevgisini kazanmanın anahtarı, ona olan muhabbetinizi açıklamanızdır. Bu nükte ahlâkın pratik düsturlarında gelmiştir ve hatta bu nükte için müstakil bir bab açılmıştır.
    İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
    “Eğer birini seviyorsanız, ona bildiriniz.”
    Rivayetlerde geçtiğine göre; İmam Bakır ve İmam Cafer Sadık (a.s), mescitte yaranlarıyla oturmuş oldukları bir esnada bir adam oradan geçti. İmam Bakır (a.s)’ın arkadaşlarından biri; “’a yemin ederim ki, ben bu şahsı seviyorum” dedi. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdular:
    “Öyleyse ona bildir. Çünkü, bu bildirme, hem sevgi ve dostluğu devamlı kılar, hem de ülfet ve yakınlık için iyidir.”
    Peygamberinin de şöyle buyurduğu nakle*dilmiştir:
    “Sizden her kim, dost veya müslüman karde*şini severse, bunu ona bildirsin.”
    Bu içerikte başka bir hadis daha nakledilmiş ve o hadiste şu söz de izafe edilmiştir:
    “... Sevgiyi bildirmek, fertlerin arasını bulmak için daha uygun ve daha faydalı*dır.”
    Sevgiyi Bildirmenin Ailedeki Rolü
    Üzerinde durmak istediğimiz bu nükte, toplumsal alanın ve müslüman bir insanın yekdiğeriyle olan irtibatları dışında, aile içinde ve aile fertleri arasında da ortaya çıkmaktadır. Yaşam mut*luluğu; aşkın hakimiyeti, muhit ve sosyal ilişkilere olan aşk iledir. Eğer dostluk ve muhabbet olmazsa, hayat yakıcı bir cehennem, soğuk ve ruhsuz bir muhit olur.
    Bazen sadece “seni seviyorum” kelimesini söy*lemek, muhabbeti artırır, yaşantılara ruh ve neşe ka*tar. Aşk ve sevginin aile muhitinde -iki eş arasında ya da babayla anne arasında çocuklarına karşı- ibraz edilmesi, evi cennete çevirir.
    Anne ve babanın çocuklarını yeterince sevme*meleri ve onlara gereken muhabbeti göstermemeleri, nice yakıcı cehennemler meydana getiriyor. Çocukların; “Azizim, canım, seni seviyorum...” kelimesini duymaya olan hasretleri, yıllarca onların gö*nüllerinde kalır ve sevgi azlığı sıkıntı*sına uğrarlar.
    Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
    “Bir adamın kendi eşine; seni seviyorum demesi, sonsuza kadar onun kalbinden gitmez.”
    Ne hayret vericidir ki, kısa ve sade bir cümle, ama bir dünya kadar etkili ve aşk oluşturucu! Aynı şekilde eşine, çocuklarına, dostlarına ve kendi akra*balarına, böyle muhabbet üretici bir kelimeyi söyle*mekten üşenen ve onun, akıbeti, iyi neticeleri ve ya*pıcı tesirinden gafil olan kimseler ne kadar da cimri*dirler ?!
    Dostluğu ve muhabbeti açıklamak, sadece söz ve kelimeyle değil. Bazen saygı göstermek, öpmek, ok*şamak, armağan ve hediye almak ve bunun gibi dav*ranışlar aşkın ve dostluğun nişaneleri olabilmekte*dirler.
    Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
    “Çocukları seviniz, onlara merhamet ve şefkat gösteriniz.”
    Çocuklara lütufta bulunmak ve onlara şefkatli davranmak, onları sevmenin nişanesidir. Birçok rivayette çocukları öpmek tavsiye edilmiştir ve her bir öpme karşılığında cennetten bir kapı açıldığı zikre*dilmiştir.
    Rivayetlerde geçtiğine göre; bir gün Resulü (s.a.a) iki oğlu olan İmam Hasan’la İmam Hüseyin (a.s)’ı öptü. Hazretin yanın*da bulunan Akra’ b. Habis adlı birisi; “Benim on tane çocuğum var, şimdiye kadar hiçbirini öpmemişim!” dedi. Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
    “Ben sana ne yapayım? Zira , rahmet ve şefkati senin kalbinden çıkarmıştır.”
    Birçok rivayette de öpmede adalete riayet etmek, öpme ve sevgi göstermede ayrıcalık yapmaktan kaçınmak tekit edilmiştir.
    Acaba ana-babasından sevgi görmeyen, sıcak ve aşk oluşturucu kelimeler duymayan bir çocuk; dostu olmayan, evde yeri olmayan ve hesap edilmeyen biri olduğu neticesine varmaz mı? Acaba bu düşünce, onun için -gerek erkek, gerek kız olsun- sonradan problem oluşturmaz mı? Evden kaçan çocuklar, düşmanların sıcak ve cazip davra*nışlarına aşık olan ve sonunda sapıklığa duçar olan genç kız ve erkekler, aile içerisinde sevgi ve muhabbetten yoksun olanlar değiller mi?
    Eğer ev muhitindeki çocuklar, sevgi ve muhabbet açısından doyurulsalar, artık bunlar, muhabbet ağlarıyla genç ve çocukları avlayıp ağa düşüren sahtekarların peşlerine takılmazlar.
    Bazı suçluların, günahkarın, evden kaçan ya da intihar girişiminde bulunanların dosyaları incelendiğinde, onların evde ve ana-babaları tarafından yeterince sevilmedikleri görülmektedir.
    Hilekar ve namus kurtlarının tuzağına düşen, namusları lekelenen ve bundan ötürü de intihar girişiminde bulunan bir kızın kendi annesi hakkında yazdığı mektupta şunlar geçmektedir:
    “O benim annemdi, benim terbiyem için çok ça*lıştı, ben onun tek çocuğuydum, ama benimle asla dost olmak istemedi… Bir gün geldi ki, diğer bir şey*tan ortaya çıktı. Ben sevgiye susadığımdan, onun sevgi dolu elini şiddetle sıktım ve yüzüne kucak açtım. Sevgi görmüş kızların asla bu hatalara duçar olmayacaklarına inanıyorum. Kendi evinde, âb-ı hayat kaynağı bulunan biri, serap peşice gitmez…”
    Sonuç olarak sosyal hayat, kendi mutluluk ve ne*şesini, muhabbet ve dostluğa borçludur. Birini sevdi*ğimiz vakit, ister ana-babamız olsun, ister erkek kardeş ve kız kardeşlerimiz olsun, ister çocuklarımız, ister öğretmenlerimiz, ister öğrencilerimiz, ister sahip oldukları fa*zilet ve güzel amellerinden dolayı sevdiği*miz ve gönül evimizde yer edinen kimseler olsun, bu sevgiyi, muhabbeti ve aşkı dile getirelim ve bu sev*giyi kalbimizde hapsetmeyelim.
    Dostluğu ve duyulan alakayı izhar etmek, bizim de başkaları tarafından sevilmemize sebep olmaktadır.
    Başkalarıyla sevgi oluşturucu sıcak irtibatlar ku*rabilmek değerli bir hünerdir. Bu içtimaî edebi kazanmak ve uygulamak için çalışıp çabalamak gerekir.


    Seni çok Özledim Annem

  7. #47
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    en büyük sevgi


    Sevgi, 'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Her insan hayatı boyunca çok sevdiği, güvendiği, yakın hissettiği kişilerle birlikte olmak ister. 'ın verdiği nimetlerin birçoğu, asıl değerini, gerçek sevgilerin ve dostlukların yaşandığı ortamlarda bulur. Örneğin, gördüğü güzel bir manzaradan zevk alan bir insan, duyduğu heyecanı sevdiği biriyle paylaşmak ister. Aynı şekilde en muhteşem ziyafet sofrası ya da en güzel, en şatafatlı ev bile, tek başınayken bir insana çok fazla çekici gelmeyebilir. Çünkü insan fıtratını, sevmekten ve sevilmekten zevk alacak, dostluktan ve yakınlıktan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Kuran ahlakını yaşayan insanlarla birarada olmak, onlarla dostluğu ve sevgiyi yaşamak ise, iman eden bir insana birçok nimetten çok daha fazla zevk verir.

    Bu nedenle 'ın sevdiği ve hoşnut olduğu kullarına vadettiği cennet, gerçek sevginin, dostluğun ve yakınlığın sonsuza kadar büyük bir coşku ile yaşanacağı olağanüstü güzellikte bir yerdir. 'ın Kuran'da cennet hayatına dair verdiği haberlerde hep neşe, arkadaşlık, sevgi, muhabbet, güzel söz ve huzurdan bahsedilmektedir. Sevgi ve dostluğu engelleyecek herşey cennetteki insanlardan uzak tutulmuştur. Örneğin bir ayetinde cennete girecek olan müminlerin kalbinden kinden ne varsa alındığını bildirmiştir. (Araf Suresi, 43) Kıskançlık, düşmanlık, rekabet, öfke, darılma, alınma gibi sevgiyi ve dostluğu engelleyen bütün kötü özellikler cennetin dışında kalacaktır.

    Cennette yaşayacak olan Müslümanların önemli özelliklerinden biri, onların dünya hayatındayken de, tüm peygamberleri, 'a iman eden, çaba gösteren her salih insanı ve geçmişte yaşamış bütün Müslümanları çok sevmeleridir. İman edenler 'ın rızasını kazanmak için çaba gösteren tüm salih müminlere yakınlık duyar, onları kendilerine yakın birer dost ve veli edinirler. Her koşulda ve kayıtsız şartsız onlarla birlikte olmaktan büyük zevk alırlar; bütün Müslümanlara vefa ile bağlıdırlar. , müminlerin kalplerindeki imanlarından, korkularından kaynaklanan bu güzel sevgiye ve Rabbimiz'e olan içten bağlılıklarına karşılık, onları sevginin ve sadakatin en güzel mekanı olan cennetle ödüllendirecektir.

    Müminlerin kalplerindeki sevginin asıl kaynağı ise 'a olan derin sevgileridir. Müminler, 'ı çok severler ve hayatlarının her anında 'ın sevgisini ve rızasını kazanmak için ciddi bir çaba gösterirler.

    , tüm insanları yoktan var etmiştir. İnsan bir hiçlikken 'ın rahmeti sayesinde bir can sahibi olmuştur. Kullarını bu dünyada barındıran, çeşit çeşit yiyecekler, meyveler sunan, binbir türlü çiçekle, sevimli hayvanlarla bize zevk verecek manzaralar yaratan, güneşten suya, havadan vitaminlere kadar ihtiyacımız olan herşeyi kusursuzca var eden, uzayın boşluğunda binlerce kilometre hızla yol alan dünyayı her an güvenlik içinde tutan, Rahman, Rahim ve sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz'dir. 'ın üzerindeki nimetlerini, O'nun herşeye güç yetiren ve tüm evrenin tek hakimi olduğunu, herşeyi en güzel ve hayırlı şekliyle yarattığını düşünen her müminin 'a olan sevgisi daha da güçlenir. 'ı seven ve 'tan korkan bir insan, O'nun sınırlarını büyük bir şevk ve istekle korur; 'ın her emrini kusursuzca yerine getirmek için büyük bir titizlik gösterir, 'ın hoşnutluğunu, sevgisini, rahmetini ve cennetini kazanmak için hayatı boyunca bütün gücüyle çalışır.




    'ı çok seven, 'tan korkan, O'nun kendisinden hoşnut olması için samimi bir gayret gösteren her mümin, dünyaya güzellik kazandıran hayırlı insanlardandır. 'ı seven insan, 'ın yarattıklarını da sever, onlara karşı şefkat ve merhamet duyar, onları korumak, onlara hayır ve güzellik getirmek ister. Dünyanın en hayırlı, en üstün ahlaklı insanlarından olan 'ın elçileri de, çevrelerindeki insanları sevgiye ve yakınlığa davet etmişlerdir:

    İşte , iman edip salih amellerde bulunan kullarına şu şekilde müjde vermektedir.

    De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten , bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)

    İnsanların bir kısmı Kuran ahlakını bilmedikleri, 'ı gerektiği gibi tanıyıp takdir edemedikleri için sevgiden ve dostluktan mahrum kalarak, can yakan, yarı azap içinde bir hayat sürmektedirler. Bu insanlar arasında en görkemli görünen hayatı yaşayanlar bile, aslında gerçek mutluluğu ve huzuru bulamamaktadırlar. İmanı yaşamayan bu insanlar için sevgisiz, dostsuz ve yalnız yaşanan bir hayatın hiçbir anı zevkli ve güzel değildir. , sevgisizliği iman etmeyenlere dünyada ve ahirette nankörlüklerinin ve iman etmemelerinin bir karşılığı olarak vermektedir. Bu insanlar ne gerçek anlamda severler ne de sevilirler. 'a ortak koşarak yaşadıkları sevgi ise gerçek sevgi değildir ve onlara daima karamsarlık, mutsuzluk ve acı getirir.

    'ın Kuran'da bildirdiği gibi yalnızlık ve dostsuzluk cehenneme ait bir özelliktir:

    Çünkü, o, büyük olan 'a iman etmiyordu. Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı. Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur. (Hakka Suresi, 33-35)

    Bu kitabın amacı inananlara, sonsuz rahmet sahibi olan Rabbimiz'e, 'ın yarattıklarına ve müminlere olan sevginin önemini hatırlatmak, 'ı inkar edenlere ait bir özellik olan sevgisizliğin bir insan için ne kadar büyük bir bela ve azap olduğunu göstermektir. Her mümin bu duruma düşmekten kaçınmalı, cennet sevgisini dünyadayken yaşamaya başlamalı, tek dost ve Veli olan Rabbimiz'e ve müminlere sevgi ve vefa ile bağlanmalıdır..


    Seni çok Özledim Annem

  8. #48
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi


    Şüphesiz ki, 'a, taat ve ibadete layık, kahhar, muhtar, yüce varlığa iman; dinin ruhu ve özüdür. Aynı zamanda 'ın Kitabı'nın ve Resûlü'nün (s.a.s.) sünnetinin belirttiği gibi İslâm'ın ruhu, bütün inancın temelidir.
    Kur'an-ı Kerim, imanın rüknü ve ona bağlı konulardan bahsederken, şu ayette olduğu gibi, O'na imanı bunların ilki ve temeli olarak ortaya koyar: "Peygamber ve müminler, O'na Rabbinden indirilene inanırlar. Yine hepsi 'a, ahiret gününe, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inanırlar.(Bakara,285)Diğer bir ayette ise: "...Lakin iyi olan (el-birr), 'a ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanan kimsedir.-(Bakara, 177)Başka bir ayet şöyledir: "Ey iman edenler! 'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin (imanınızda sabit olun). Kim 'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa dalmıştır." (Nisa, 136)
    Resûlü de meşhur Cibril hadisinde, kendisine iman hakkında sorulduğunda şöyle demektedir: "İman, 'a, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerre inanmaktır."
    Asıl olan 'a imandır. Akaidin diğer kısımları buna izafe edilmiş, buna bağlanmıştır. 'a iman ettikten sonra, sırasıyla, meleklerine, kitaplarına, resullerine, dirilmeye, hesap vermeye, kaza ve kaderin O'ndan geldiğine iman edilir. Bütün bunlara iman etmek, 'a iman etmenin bir parçasıdır, akide bunun üzerine bina edilmiştir. Resûle iman, ancak O'nu gönderene imandan sonra tasavvur edilebilir. Ceza ve hesaba iman da ancak cezalandıran ve hesaba çekene imandan sonra mümkündür.
    'a iman doğal olarak, onun varlığına ve rububiyet ve uluhiyetinde vahdaniyetine, esmâ-i hüsnâsına, kendisinin layık olduğu sıfatlarla sıfatlanması ve bütün eksikliklerden uzak olduğuna imanı beraberinde getirir.
    Bizim için 'ın varlığı kesinlikle şüphe bulunmayan bir hakikattir. Daha da öte, hakikatların en aşikâr olanıdır. Buna sağlıklı bünyeler tanıklık etmektedir. Olgun akıllar buna yönelmektedir. İlimde rüsuh (derinlikli bilgi) sahibi olanlar iç ve dış dünyalarında gördükleri dehşetengiz ibda, düzen, takdir ve hidayetten dolayı bu görüşü desteklemektedirler.
    Eğer bu büyük hakikat, bazı insanlara gizli kalmışsa, bu; denildiği gibi, varlığının ve gizliliğinin şiddetinden dolayıdır.
    İnsanlığın ortak olduğu fıtratı reddedip, aklın ve mantığın yoluna direnenler, 'ı inkar ederek tevhidin dışına çıkmış kişilerdir.



    Seni çok Özledim Annem

  9. #49
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi



    Sevmek çok zor ama bir o kadar da şerefli bir duygudur. Zordur;
    çünkü sevmek, sevilenle seven arasında menfaate dayalı olmayan bir
    ilgiyi gerektirir. Karşılıklı fedakârlığı, vefayı gerektirir. Cefaya karşı sabrı,
    sert rüzgârlara karşı dağılmamayı gerektirir. Sevmek, sevileni
    kırmamayı, ona karşı yanlış yapmamayı, kendi isteklerini sevilenin
    isteklerine tercih etmemeyi gerektirir.
    İsterseniz çocuğunuzu, isterseniz eşinizi, isterseniz bir canlıyı, çevreyi
    veya başka bir şeyi sevin. Sonuç değişmez. Hayatın zor labirentlerinde bu
    metaneti yitirmeden yürümeniz şarttır.
    Biz bugün farklı bir sevgiden bahsedelim, belki sevginin esası olan
    sevgiden bahsedelim. Yüce (c.c.)a karşı hissetmemiz gereken
    sevgiden....

    Şimdi şöyle bir soru sorsam ve desem ki (c.c.)ı seviyor muyuz?
    İnanıyorum ki hepimiz Elbette (c.c.)ı seviyoruz diyeceğiz.
    (c.c.) sevilmez mi, Ona kurban olalım! deriz. Bu duygumuzda samimiyiz
    de. Çünkü hiç kimse (c.c.)ı sevmiyorum demez, diyemez. Hiç
    inanmayan bile böyle bir cümlenin yüküne talip olamaz, olmamalıdır da.


    O zaman ikinci soruyu soralım ve O zaman sevgi nedir? diyelim. Ve ya
    bizim sevmemiz yeterli mi? Onu sevmek mi önemli, yoksa Onun
    tarafından sevilmek mi?

    Ne dersiniz, bütün bu sorulara bir çırpıda makul cevaplar verebilecek
    miyiz?

    Dilerseniz gelin İslâm tarihinin ölümsüz şahikalarından enfes satırlar
    okuyalım. Bakalım sevgiye nasıl bir anlam yüklemiş büyükler?


    Bistamlı Beyazıd sevgi sanılan boş bir kuruntunun, duvarların yüzüne
    çarparken unutulmaz bir ders verir:

    (c.c.)ı seviyorum sanırdım! Ama anladım ki, esas olan Onun
    sevmesi imiş. (c.c.) bir kulu severse, onun kalbini kendisi ile meşgul
    edermiş

    Doğrudur Bistamlı Beyazıtın dediği gibi, sevgi eğer sevilenin sevgisini
    getirmeyecekse, boş bir kuruntudur. (c.c.)ı o kadar seveceksin ki,
    neticede O sizi sevmeye başlayacak. O zaman sizin sevginiz, Onun
    sevgisine mahkûm olur. İşte o zaman Onun gören gözü, işiten kulağı,
    yürüyen ayağı olursunuz.

    Sevgide dozu iyi anlamak şarttır. Sevgi teslimiyet ve tam bir tevekkülü
    gerektirir. Gayrisinden hicret ve fıkrat (ayrılık) gerektirir. Koşmak,
    koşmak, koşmak ve yine koşmak gerektirir.

    Sevginin kapısı hiç kapanmaz zira. Kapıyı kapalı zannediyorsanız, sevgiliyi
    tanımıyorsunuz demektir. Belki de kapısı kapalı olan sevgili değildir,
    sevgili olamaz

    Salih Mürri, bir gün vaaz ediyor camide. Ümitsizliği kıracak sözler
    kullanıyor, ümidin kapılarını açıyor. Ümitsizliğin yakan bir ateş olduğunu
    anlatıyor. Bunu da şöyle formüle ediyor:

    Ümitsizliği yenin. Bir insan Yüce (c.c.)ın kapısını ısrarla çalarsa,
    kapı mutlaka bir gün açılacaktır!

    Sözler böyleydi ve doğruydu da. Ama cemaatin arkasında bir kadın vardır
    ve onun dünyasında ayrı, apayrı fırtınalar kopmaktadır. O, Salihin
    durduğu yerde değildir. Birden ayağa kalkar ve seslenir:

    Daha ne zamana kadar böyle demeye devam edeceksin? O kapı hiç
    kapanmadı ki açılsın!


    Evet; sevgilinin kapısı hiç kapanmaz. Zaten kapısı kapanacak sevgili,
    sevgili değildir.

    Öyle bir sevgili sevin ki, herkesin kapısı kapandığında bile Onun kapısı
    açık dursun!



    Seni çok Özledim Annem

  10. #50
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Allah Sevgisi

    [Linkleri Sadece Siteye Üyeler Görebilir. Üye Olmak İçin Tıklayınız...][Linkleri Sadece Siteye Üyeler Görebilir. Üye Olmak İçin Tıklayınız...]


    SEVGİSİ:
    İnananların en önemli özelliklerinden birisi de sevdiğini için sevmek, sevmediğine de ’ın rızasını almak için uzak durmaktır. için sevenler ahretteki derecelerinin imrenilecek düzeyde olacağı peygamberimizce müjdelenmişlerdir. sevgisi kişiyi bencil duygulardan uzaklaştırdığı gibi çıkar ilişkilerine dayalı yarar sağlamak heveslerine kapılan geçici sevgilere de güvenilmemelidir. dostu din kardeşlerimizi de dostluklar sevgisinin artmasına vesile olurlar. rızası için olan sevgiler imanın güçlenmesi cennetin kazanılmasına vesile olur. Bütün peygamberler insanlara ’a inanmaya ’a ibadet etmeye ve her şeyden çok fazla ’ı sevmeye davet ettiler. ’ın emirlerini tutmayanlar ona itaat etmeyenler sevgisiz yaşayan zavallılardır. Kalplerinde sevgisi olmayan insanlar azdıkça azar rahat durmazlar ve ellerinden her türlü fedakarlık gelir. Vatanına ve milletine karşı hainlikten çekinmezler. Bunlar felaketten kurtulamazlar sevgileri sözde olup kalpleri de sevgiden mahrumdur. Bunlar sevgisizliklerinin cezasını çekerler ama masum kişileri de yakarlar. sevgisi bütün sevgilerin kaynağı olduğuna göre sevginin özünde yüce ’ın yaratma sanatı vardır. Sevdiğimiz herkes her zaman sevdiğimiz yiyecek, içecek, giyecek, araç ve gereçler güzel manzaralar rengarenk çiçekler değişik hayvan ve bitkiler, ağaçlar, masmavi deniz ve gökyüzü insan yavruları, ’ın kullarına olan sevgisinden yarattığı sayısız örneklerdir.
    Akıl sahibi düşünen ve vicdanı olan herkes bu güzellikler ve nimetler içinde faydalanırken aşkını nasıl yaşatmaz. Bu aşkı da diğer sevgi ve aşklara uzanır. ’a hayranlığımız, şükrümüz, güvenimiz coşkulu bir aşkla ’ımıza kalpten bağlılığımız onu dost hoşnut ve razı etmenin arzusundadırlar. Böylece iman ederek ’a daima dua ile her zaman zikretmeliyiz . Hakeza ’ın yarattıklarını sever ve merhamet ederiz .Her hayırlı işin her iyiliğin her yardımın her yakınlığın altında mutlaka sevgisi yatar. Dünyada mutluluk ve ahrette de cennet böyle elde edilir. ’ı derin bir bağlılık hissiyle dolu olan müminler kişiliklerindeki asaletle üstün bir ahlaki tavır sergilerler. Her yardım ve iyiliğin bir lütfü olarak ’tan başkasından bir medet beklemez. Biz insanları tehlikelerden hastalıklardan sıkıntı, bela, felaket, afetlerden, kazalardan esirgeyen ve bizi koruyan rabbimizdir. Yardımlarıyla kuvvet ve kudretiyle bizleri ihya eden yüce varlıktır. Emir ve yasaklarına uymakla her şey olumlu olur. Yoksa karşı düşünceler insana beklenen ve bilinen acı (hüsran) getirir. Evrenin tek sahibi ve hakimi olan en güzel ve en yararlı yarattıkları karşısında ’a olan sevgimiz daha da güçlenir. Böylece bu güçlü sevgiye boyun eğmek sakınmak muhtaç olmak sevilenden her şeyden daha çok korkmak en yüce anlayıştır. Huzur sükunet sıkıntı ihtiyaç gideren yardım edicimize kalbimizin en mutena köşesinde sevgi tahtında yüce ’ı oturtmamız hakseverliktir. Biz insanları yarattığı gibi yoktan var eden tüm canlı ve cansız olarak yerde gökte ne varsa ’ın kontrolünde ona teslim olmuşlardır. Bu tarifsiz güç sahibinin şanına yakışır sadece sevgiyle karşılık vermemiz. Bu anlatılanlara göre hiç kalır. Bizi yaratan, yaşatan, toprağa yatıran Rabb’imizin kuran ipine sarılarak ’ın kopmayan kulpuna yapışarak ’ın sonsuz biliminin bilinciyle doğru yoldan ayrılmamalıyız. Tabiatta olan duyduğumuz yaşadığımız beslendiğimiz nefes aldığımız gördüğümüz her ne varsa saymakla ömrümüzün yetmeyeceği ’ımızı hatırlatır. Bunlar unutturmaz ve sevgisini pekiştirir. İnsan hayatında son derece önem taşıyan evler, arsalar, arabalar, bağlar, bahçeler, televizyon, telefon, bilgisayar, internet araçları bizi hayata bağlıyan varlıklarımız, soluduğumuz hava sağlığımız, diğer faydalı sunduğu güzel nimetlerin birkaçıdır. Kullarını çok seven bizleri bağışlayan yardım eden acıması çok şevkat sahibi gerçek dost cennetini bahşedendir.
    Bu konuda peygamber efendimiz dua ederken şöyle diyordu. “Yarabbi bana kendi sevgini, ve beni sevenin sevgisine yaklaştıracakların sevgisini ihsan eyle. Kendi sevgini bana hararetten, susuzluktan yananların soğuk suya kavuşmasını istemeler sevgili kıl.”
    ....


    Seni çok Özledim Annem

Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Allah Sevgisi Ve Allah Korkusu Beraber Nasıl Olur?
    By SiLa in forum Allah (c.c) Hazretleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 04.07.09, 13:32
  2. -Allah C.C. Sevgisi
    By Günışıgı in forum Allah (c.c) Hazretleri
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 01.01.09, 19:21
  3. ALLAH sevgisi
    By Konyevi Nisa in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 22
    Son Mesaj: 19.11.08, 10:59
  4. Allah sevgisi
    By Konyevi Nisa in forum Tasavvuf Yazıları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.07.08, 14:20
  5. ALLAH sevgisi
    By Hafız_emre in forum Allah (c.c) Hazretleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 06.06.08, 16:51

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •