4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Tahsil Hayatı ve Memuriyeti

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Tahsil Hayatı ve Memuriyeti

    TAHSIL HAYATI VE MEMÛRIYETI
    Süleyman Efendi, ilk tahsilini, babasi Osman Efendi'nin de müderris olarak vazife yaptigi Satirli Medresesi'nde yapmisti. Daha sonralari pederleri tarafindan yüksek tahsil için Istanbul’a gönderildi. Osman Efendi, oglunu Istanbul’a gönderirken su tavsiyelerde bulundu: “Oglum, Usûl-i Fikih ilmine iyi çalisirsan, dininde kuvvetli olursun. Mantik ilmine iyi çalisirsan, ilminde kuvvetli olursun.”
    Süleyman Efendi, Istanbul Fâtih Medreseleri'ne geldiklerinde, medresede yer kalmamisti. Bu sebeple, bazi ilim âsigi talebeler yer olmadigindan bodrumda yatip kalkiyorlardi. Süleyman Efendi de bir müddet orada kaldilar. Imkân olmadigi için çok zor sartlar altinda, mum isiginda ders çalistilar. (Son devrin Islâm âlimlerinden Mahmud Esad Efendi de o bodrumda kalanlardandir).
    Süleyman Efendi, Fâtih Câmii'nde ders vermekte olan Bafrali Ahmed Hamdi Efendi'nin rahle-i tedrîsinde derslere basladi. Dersleri, sesleri yankilandirmadigindan minber karsisindaki mahfelin alt kisminda okurlardi.
    Bafrali Ahmed Hamdi Efendi, onun aklini ve derslerini ögrenme husûsundaki kâbiliyetini takdir ediyor; medrese muhîtinde ise, onun hakkinda “Zeki çocuk, yetisirse iyi bir âlim olacak” diye bahsediliyordu. Nitekim kisa zamanda yüksek zekâ, çaliskanlik ve takvâsiyla bütün hocalarinin dikkat nazarlarini üzerine çekti.
    Ilim tahsili husûsunda irâdelerini o derece zorluyorlardi ki; okudugu kitaplarin sahifeleri üzerine burunlarindan kan damliyor, gözleri uykusuzluktan âdetâ kan çanagi haline geliyordu. Soguk kis günlerinde pencereden uzanarak aldiklari bir parça kari avuçlari içinde sikip ve enseleri ile gömleklerinin yakalari arasina koyuyor, kar parçasinin vücût harâretinde yavas yavas erimesi neticesinde sirtlarindan asagi inen ince su yolu daima uyanik bulunmalarini temin ediyordu.
    1913 yilina kadar Bafrali Hamdi Efendi'nin yaninda âlet ilimleri tâbir edilen sarf, nahiv, belâgat, mantik, vaz’, cedel ve münâzara gibi ilimleri ve âlî (yüksek) ilimler denilen fikih, kelâm, hadis, tefsir ve usûl-i fikih, usûl-i hadîs, usûl-i tefsir gibi ilimleri tamamlayarak icâzet aldi.
    1913 yilinda, Dârü’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medreseleri, Kism-i Âli’sine girdi. Ancak diger talebeler gibi birinci siniftan degil, dogrudan üçüncü siniftan basladi.
    1915’te 3. Sinifin birinci subesini 90 üzerinden 88 puanla birinci,
    1916’da 4. Sinifi 80 üzerinden 76 puanla besinci olarak bitirdi. 1916 yilinda ilim silsilesinden gelme bir dersiâmdan icâzetli oldu. Artik O, zamaninin en yüksek medresesinden mezûn bir din âlimi idi.
    30 Eylül 1916’da ihtisâs (doktora) yapmak ve dersiam (Profesör) olarak yetismek üzere Süleymaniye Medresesi'ne bagli Medresetü’l-Mütehassisîn’e kaydoldu.Bu medresenin ilk iki yilini tam bir muvaffakiyetle tamamlayarak Eylül 1918’de kendisine, 20 kisi ile birlikte, Istanbul Müderrisligi Ruûslugu (akademik bir kariyer) verildi.
    Ayrica Süleymaniye Medresesi'ne girmeden önce Medresetü’l-Kuzât’in (Hukûk Fakültesi) giris imtihanini birincilikle kazanmisti. Bunu büyük bir sevinçle pederi Osman Efendiye mektupla bildirdi, ancak ondan su cevabî telgrafi aldi: “Süleyman! Ben seni Istanbul’a, cehenneme gitmen için göndermedim”. Osman Efendi bu ikazlariyla, “Üç kâdidan ikisi cehennemdedir” meâlindeki hadîs-i serîfi hatirlatiyordu.
    Süleyman Efendi, babasina verdigi cevapta; maksadinin hâkimlik meslegine geçmek olmayip, devrin bütün zâhirî din ilimlerinde kemâle ermek oldugunu bildirdi. (Nitekim ileride Ankara Agir Ceza Mahkemesi'ne hâkim olarak tâyin edilecek ve bu meslege tâlip olmadigini bildirerek, kadiligi reddecektir). Süleymaniye Medresesi'nin "tefsir-hadis" kismindan icâzetini alip dersiâm oldugu gibi, Medresetü’l-Kuzât’dan da diplomasini iyi derece ile alip kâdilik (hâkimlik) rütbesine ulasti. Böylelikle devrinin aklî ve naklî ilimlerinde en yüksek dereceyi ihrâz etti.
    1 Haziran 1920 tarihinde dersiâm olarak vazifeye basladi. Bu onun ilk memuriyeti idi. 27 Nisan 1921 tarihine kadar dersiâmliga devam etti.
    1922 tarihinde Dâr’ul-Hilâfet’il-Aliyye Medresesi'nin birinci kisminda Türkçe müderrisligi vazifesine basladi.
    29 Mart 1923 tarihinde Dâr’ul-Hilâfet’il-Aliyye Medresesi Ibtidâ-i Hâric Kismi, Sarf-i Arabî Müderrisligi'ne tâyin olundu.
    25 Eylül 1923 tarihinde tekrar Türkçe Müderrisligi'ne tâyin olundu.
    3 Mart 1924 tarihinde Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu çikinca medreseler, önce Maârif Nezareti'ne (Milli Egitim Bakanligi) baglandi ve bilâhare tamamen ilga olundu. Süleyman Efendi Hazretleri'nin vazife yaptigi Ibtidâ-i Hâric Medreseleri ise, Imam Hatip mektebine tahvîl edildi. Süleyman Efendi bu okulun egitim kadrosuna alindi ise de, dersiâmlik uhdesinde kalmak sarti ile müderrislikten kendi istegi ile ayrildi.
    1924 yilinda kabul edilen Tevhîd-i Tedrîsat Kanunu ile medreseler ve diger dînî egitim müesseselerinin kapatilmasina karar verilmisti. Böylelikle dinin klasik medrese usûlüne uygun olarak okutulmasi yasaklanmisti. Süleyman Efendi Hazretleri bu vaziyet karsisinda büyük bir azim ve gayretle usûlüne uygun olarak ayni tedrîsâti devam ettirmek istemis ve bu hususta çareler aramaya baslamisti. Müderrisler cemiyetinin lagv ve fesh edilmesine dair gelen emir üzerine de bir toplanti yapilmisti. 520 kadar dersiâmin bulundugu o toplantida söz alarak sunlari söyledi:
    “Arkadaslar, medreseler lagvedildi. Bu vaziyet karsisinda milletin dini ne olacak? Buradan dagilmadan aramizda bir karar alalim. Biz 520 dersiâmiz, her birimiz memleketin bir kösesinden gelmisiz. Bizler ilim adamlari olarak, bu milletin dînî ihtiyacini daha 50 yil karsilariz. Memleketlerimize dönünce ikiser talebe bularak, onlara Allah’in ilmini okutup, dinini belletecek olursak, bu talebeler, 50 sene daha bu milletin dinine kâfî gelirler. Zaten her yüz senenin basinda Allah-ü zû'lcelâl'in bir müceddid gönderecegi, hadis-i serîfle haber verilmistir. Bunu yapmazsak huzûr-i ilâhîde yakamizi mesûliyetten kurtaramayiz.”
    O, bu sözleriyle kapatilmis olan medreseleri fiilen açik tutmanin çarelerini ariyordu. Süleyman Efendi'nin bu teklifinden sonra bazi dersiâmlar söz alip dediler ki:
    “Çok dogru söylüyorsun Süleyman Efendi; ancak, Tevhîd-i Tedrîsat Kanunu yürürlüge girdi. Ortalik toz-duman, hayatlarimiz tehlikede, bu vaziyet karsisinda tekliflerinizi tatbik etmek mümkün olmasa gerek!” Bunun üzerine tekrar söz alan Süleyman Efendi Hazretleri:
    “Arkadaslar, Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu cemiyet hâlinde tedrîsât yapmayi yasakliyor, bir iki kisiyi yasaklamiyor. Çünkü bir-iki de cem’iyyet yoktur. Ben de size, bir iki kisi okutalim diyorum” dedi. Bunun üzerine bazi müderrisler mahkeme ve hapse düsmekten korktular: “Bu siddet zamaninda bunu da yapamayiz” dediler.
    Bu defa Süleyman Efendi Hazretleri, dinî tedrisat vazifesini fahriyyen (maassiz-ücretsiz) yapmaga hazir olduklarini bildirmek üzere, zamanin hükümetine, (TBMM Baskanligina) bir telgrafla mürâcaatta bulunmayi teklif etti. Ancak, zamanin idaresi tarafindan Islâmi faaliyetlere menfi nazarlarla bakildigini iyi bilen dersiâmlardan bir çoklari, böyle bir teklifi de benimsemediler. Süleyman Efendi de bu tesebbüsün, o günün sartlari içinde müsbet karsilanmayacagini çok iyi biliyordu. Ne var ki O, yarin âhirette ellerinde bir belge bulunmasini, bu belgenin belki de bir çok dersiâm için ”Yâ Rabbi! biz senin dinini okutmak istedik, ama imkân bulamadik” kabilinden bir vesîle-i necât olabilecegini düsünüyordu. Uzun müzakerelerden sonra neticede bir kisim dersiâmlar su meâlde telgraf çekilmesinde mutâbik kaldilar. “… biz, asagida isim ve imzalari bulunan dersiâmlar, hükümetimizin harb-i umûmi gibi büyük bir felaketten çikmasi dolayisi ile mâlî müzâyaka içinde bulundugunu dikkate alarak, dinî ilimleri fahriyyen okutmaya hazir oldugumuzu bildirir….” Bu telgrafa gelen cevap: “... Memlekette Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu yürürlüktedir, hilâfina hareket siddetle cezâyi müstelzimdir” diyordu. Cevap çok açik ve kesindi. Bu hâdiseyi bilâhare talebelerine nakleden Süleyman Efendi söyle buyururlar:
    “Evlatlarim, bir çok dersiâmlar korktular, okutmadilar. Biz korkmadik okuttuk. Allah’a sükür yasiyoruz. Ama korkanlardan bir çoklari ölüp gittiler. Korkunun ölüme faydasi yoktur.”
    Iste o toplantilarda kabul görmeyen talebe okutma fikir ve hizmetini, kendi evinde iki kizini bizzat okutarak baslatti.
    Dersiâmligin kaldirilmasindan sonra vaizlige baslayan Süleyman Efendi, hayatinin son senelerine kadar Sultanahmet, Süleymaniye, Yenicâmii, Sehzâdebasi, Kasimpasa Camii Kebir'i gibi Istanbul’un büyük câmilerinde halka va'z ederek irsâd vazifesine devam etti.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Cevap: Tahsil hayati ve memÛriyeti

    Tarih bize gösteriyor'ki,başta peygamberler ve onların gerçek mirasçıları olan din alimleri olmak üzere, insanlık alemi, büyük insanların kıymetlerini zamanlarında tam takdir edememişlerdir. Sonradan ise, bu takdir edememenin cezasını,hem muasırı olan insanlar. ve hem de onların nesilleri çekmişlerdir.Hemen hemen bütün peygamberler,bu hükmümüze muşahhas birer misal olarak verilebilceği gibi,İmam-ı Azam ve Ahmet bin Hambel gibi İslam alimleri de,bu acı hükmü teyid eden canlı misallerdendir.
    Tesbitlerimize göre,asrında tam anlaşılamayan şahsiyetlerin bu asrımızdaki misallerden biri de Süleyman Efendi Hazretleri'dir.Maalesef,tıpkı Bediüzzaman da olduğu gibi,devletimizin istihbarat kaynakları,resmi kurumların hazırladıkları raporlar. ve tabii'ki,bunlardan etkilenen medya ve ansiklobediler,bu büyük islam alimi hakkında yalan yanlış şeylerle doludurlar."Kişi bilmediğinin düşmanıdır." kaidesince bu zamana kadar Süleyman Efendi ve talebeleri hakkında söylenen ve yazılanlarını çoğunun yalan yanlış şeyler olduğunu;'süleymancılık' diye bir mezhep veya din olmadığını ve bu zatın Osmanlı Medreselerinde yetişmiş büyük bir alleme ve ulum-ı batınada zirveye ulaşmış bir mürşid-i kamil olduğunu bu kitaptaki araştırma ortaya koymuş bulunmaktadır.


    Prof.Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ'ün Arşiv belgeler ışığında Silistre'li Süleyman Hilmi Tunahan (H.Z)
    Kitabından alıntı.










  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Cevap: Tahsil hayati ve memÛriyeti

    Kitabı elde edeceğimiz adres.Osmanlı araştırmalar vakfı İstanbul-1997

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    SÜLEYMAN EFENDİNİN İLK TAHSİL HAYATI

    Süleyman Efendi, ilk tahsilini babası Osman Efendi’nin de uzun yıllar müderrislik yaptığı meşhûr Satırlı Medresesinde ve Silistre Rüşdiye’sinde yapar.
    Daha sonra babası Osman Efendi, oğlunu yüksek tahsil yapması için Istanbul’a gönderir. İlim ve irfan merkezi İstanbul’a gönderirken O’na şu nasihatlerde bulunur.
    Oğlum Süleyman! Istanbul’da parasız kalmak, âhirette imansız kalmak gibi zordur.
    Onun için iktisatlı ol, on kuruşa alacağın bir şeyi beş kuruşa almaya gayret et.
    Usûl-ü fıkıh ilmine iyi çalışırsan, Dîn’inde kuvvetli olursun. Mantık ilmine iyi çalışırsan ilminde kuvvetli olursun... der..

    SÜLEYMAN EFENDİ’NİN YÜKSEK TAHSİL HAYATI

    Süleyman Efendi, baba tavsiyesini aldıktan sonra İstanbul’a hareket eder. Sahn Medresesine kaydolur.
    İstanbul’da Fatih dersiâmlarından ve o devrin meşhûr âlimlerinden Bafralı Ahmed Hamdi Efendi (Büyük Hamdi Efendi)’nin ders halkasına devam eder.
    Milâdî 1916, Hicrî 1335 senesinde, Ahmed Hamdi Efendi’den birincilikle icâzet alır.
    Süleyman Efendi, Ahmed Hamdi Efendi’den birincilikle icâzet aldıktan sonra; Dârü’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesi kısm-ı âli (Ilâhiyat Fakültesi) bölümüne kayıt yaptırır. Daha önce yapmış olduğu Medrese tahsilinden dolayı, buraya üçüncü sınıftan başlatılır ve iki yıl sonra yüksek bir derece ile İlâhiyât Fakültesinden de mezun olur.
    Daha sonra; o zaman ki tabiri ile Dersiâm olarak yetişmek, günümüz ifadesiyle akademik kariyer (yüksek lisans-doktora) yapmak üzere Süleymaniye Medresesi’ne bağlı “Medresetü’l-Mütehassisîn”e kaydolur.

    SÜLEYMAN EFENDİ’NİN YÜKSEK LİSANS -DOKTORA TAHSİL HAYATI

    Süleyman Efendi; O zaman ki tabiri ile Dersiâm olarak yetişmek, günümüz ifadesiyle akademik kariyer yapmak üzere Süleymaniye Medresesi’ne bağlı “Medresetü’l-Mütehassisîn”e (yüksek lisans-doktora) kaydolduğunda, bu (medresenin) okulun; Tefsir ve Hadis, Fıkıh, Kelâm, Hikmet ve Edebiyât olmak üzere dört bölümü vardır. O bu bölümlerden Tefsir ve Hadis bölümünü seçer.
    Buradaki tahsilinin ilk iki yılını tamamladıktan sonra, Hicrî 14 Safer 1337, Milâdî Eylül 1918’de, Sultan Vahîdüddin Han’ın İrâde-i Seniyyesi ile, Şeyhu-l İslâm İbrahim El Hayderî imzasıyla “Istanbul Müderrisliği Ruûsu” unvanı kazanır.
    Hicrî 1335, Milâdî 27 Mayıs 1919 tarihinde de; Dârul Hilâfeti’il Aliyye Medresesi’nin eski adıyla Medresetü’l-Mütehassisîn, yeni adıyla Süleymaniye Medresesi’nin Tefsir ve Hadis bölümünden de birincilikle mezun olarak DERSİÂM unvânını kazanır.

    SÜLEYMAN EFENDİ’NİN HUKUK TAHSİL HAYATI

    Süleyman Efendi, Süleymaniye Medresesinde Tefsir ve Hadis üzerine Doktora yaparak Şer’î ilimlerde allâme olduktan sonra, ayrıca Tanzimat’tan sonra ilk defa açılan ve bugünkü karşılığı Hukuk Fakültesi olan “Medresetü’l-Kuzât”ın giriş imtihanlarını da birincilikle kazanır.
    Burada; Sakk-ı Şer’î, (İslâmî Muhâkeme Usulleri) Ticâret-i Berriyye Hukûku, (Kara Ticâret Hukûku) Ticâret-i Bahriye Hukûku, (Deniz Ticâret Hukûku) Hukûk-u Düvel (Devletler Hukûku, Uluslararası Hukuk) gibi dersleri okuyarak Medresetü’l-Kuzât’ı (Hukuk Fakültesi) de üstün bir derece ile bitirerek mezun olmuştur.

    SÜLEYMAN EFENDİ İLE BABASI ARASINDAKİ İLGİNÇ BİR YAZIŞMA

    Süleyman Efendi; Medresetü’l-Kuzât’ın giriş imtihanını birincilikle kazandığını telgrafla babasına bildirir.
    Ulemâdan olan babası telgrafı alır almaz Süleyman Efendi’ye cevâbî bir telgraf gönderir.
    Hüküm verme mevkiindeki insanların büyük bir mes’ûliyet altında olduklarını, adâleti gerçekleştiremeyenlerin Cehennemlik olacaklarını bildiren; (Kâdıyâni Fin’Nâr-i ve Kâdın fil’Cenneti) Hadis-i Şerif’ine işâret ederek;“Süleyman! Ben seni Cehennem’e göndermek için Istanbul’a yollamadım.” der.
    Bunun üzerine Süleyman Efendi babasına bir mektup daha yazar ve; “Maksadının hâkimlik yapmak olmadığını, yalnızca zamanının bütün ilimlerinde en zirve noktaya çıkmak olduğunu” bildirir.
    Nitekim, daha sonraki hayâtına bakıldığında, O’nun hâkimlik yapmadığı görülecektir.
    Netice olarak; Süleyman Efendi; yüksek tahsilini ve akademik kariyerini de üstün bir başarıyla tamamlamış, bir taraftan Dersiâm, diğer taraftan da Kâdî (Hâkim) olma hakkını kazanmış, Şer’î- Manevî ilimlerin yanında zâhirî ilimlerde de Yed-i Tûlâ sâhibi büyük bir allâmedir..

    SÜLEYMAN EFENDİ’NİN OSMANLI DEVLETİ VE YENİ T.C. DEVLETİ’NİN İLK YILLARINDAKİ VAZİFE HAYATI

    Süleyman Efendi, Süleymaniye Medresesinden icâzet aldıktan sonra, daha evvel de rüûs imtihanını kazandığından ve dersiâm ünvanını aldığından dolayı, icâzetine göre günün kanun hükümleri gereği vazifeye başlamıştır.
    Süleyman Efendi’nin mezuniyetini müteakip, ilk vazifesi dersiâm’lıktır.
    14 Haziran 1336/1920 tarihli ve 969 sayılı Ders Vekâleti Müzekkiresi ile, 1 Haziran 1336/ 1920 tarihinden itibaren, Padişâh iradesiyle Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesinin birinci kısmında yani İbtidâi Hâric Medresesinin birinci sınıfında müderrisliğe başlamıştır.
    Ancak O’nun müderrislik hayatı fazla uzun sürmemiştir.
    3 Mart 1340/ 3 Mart 1924 tarihli “Tevhid-i Tedrisât” kanunu gereğince, medreseler önce maarife bağlanmış ve sonradan ise, tamâmen ilgâ olunmuştur.

    Bu arada, Süleyman Efendi’nin vazife yaptığı İbtidâi Hâric?Medreseleri İmam -Hatip Mektebine tahvil edilmiş, Süleyman Efendi de bu okulun eğitim kadrosuna alınmıştır.
    Ancak, Süleyman Efendi, yeni açılan bu İmam-Hatip Mektebinin müfredât programını tasvip etmediği için, (19 Temmuz 1340/1924 tarih ve 1917/791 sayılı Diyânet İşleri Riyâsetinin yazısından anlaşılacağı üzere) Dersiâmlık uhdesinde kalmak şartıyla, İmam-Hatip Mektebinde vazife almadan Müderrislikten kendi isteği ile ayrılmıştır.
    Ne garip tecellîdir ki, Süleyman Efendi’nin icâzetnâmesini almasından itibaren 5 sene zarfında Saltanat kaldırılır, Devlet-i âliye tarihe gömülür, son Osmanlı Sultanı Mehmed Vahîdüddin Han, dedelerinin vatan eylemek uğruna 600 yıldan beri kanları pahasına mücâdele ettikleri topraklardan sürülür ve Tevhîd-i Tedrîsât Kânunu yürürlüğe girer.
    Böylece Süleyman Efendi’nin Müderrislik hayatı da son bulur.


    SÜLEYMAN HİLMİ EFENDİ’NİN İLMÎ KARİYERİ

    Süleyman Hilmi Efendi’nin ilmî kariyerini Konya Selçuk Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. Mehmet Aydın “MODERN TÜRKİYE’DE SİYASİ DÜŞÜNCE” Cild 6, Sayfa 314’de “İSLÂMCILIK” başlığı altındaki makâlesinde şöyle anlatır.
    Süleyman Hilmi Tunahan, 1913-1919 yıllarında, Dârül’-Hilâfetil’ -Âliyye’den mezun oldu.

    1919’da çağına göre bir lisanüstü kurumu sayılan Medresetü’l Mütehassisîn’i (Süleymaniye Medresesi) bitirdi ve kendisine bir dönemlerin Ordinaryüs Profesörlüğü, veya bizzat Padişah imzasını taşıması sebebiyle şimdiki “Devlet Sanatçısı” gibi bir taltif olan ve İstanbul Baş Müderrisliği anlamına gelen “Reûs-u Humâyun” pâyesi verildi.

    Medreselerin kapatılması üzerine vâizliğe tayin adilmiş, zor dönemlerde Müslümanların evlatlarına Kur’ân ve Dînî ilimler öğretmenin yanında, 1959 tarihinde ebediyete intikâline kadar İstanbul’un selâtin camilerinde halka vaaz ederek irşad vazifesinde bulunmuştur.” diyor.

    Gürüldüğü gibi, Süleyman Hilmi Efendi’nin ilmî kariyer bakımından, aynı zamanda Medreset’ül Kuzaat (yani eski Hukuk Fakültesi mezunu, Kâdı ünvânına da sâhip), müderrislikte dersiâmlığın en üst konumunda yani Ordinaryüs Profesör olan bir zât’tır.






    İlk iki seneyi muvaffakiyetle tamamlayınca 1918 (1334) senesinde yirmi arkadaşıyla birlikte kendilerine Şeyhülislamlık makamının teklifi ve Padişah Mehmed Vahidüddin Han’ın irâde-i seniyyesi ile İstanbul Müderrisliği Ruûsu verilir ve dersiâm olur. Süleyman Efendi Hazretleri, 27 Mayıs 1919’da Süleymaniye (Medresetü’l-Mütehassısîn) Medresesi Tefsir ve Hadis şubesinden birinci derece ile mezun olur.

    Medresetü’l-Mütehassısîn’e girmeden önce Medresetü’l-Kuzât’ın (Hukuk Fakültesi) da giriş imtihânını birincilikle kazanır. Fakat bunu büyük bir sevinç ile pederine mektupla bildirdiği zaman babasından şu telgrafı alır:
    “Süleyman, ben seni Cehenneme göndermek için İstanbul’a göndermedim.”
    Pederleri bu telgraf ile kendisine, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Üç kadıdan ikisi cehennemdedir.” meâlindeki Hadis-i Şerif’lerini hatırlatmışlardır.
    Süleyman Efendi Hazretleri (k.s.), pederine verdiği cevapta, “Kendisinin asla kadılık (hâkimlik) mesleğine sülûk etmeye niyetli olmadığını, maksadının, devrinin bütün zâhirî din ilimleri sahasında kemâle ermek olduğunu” bildirirler ve Medrese-i Süleymaniye’nin Tefsir ve Hadis kısmından diplomasını alıp Dersiâm oldukları gibi, tedrisatı 4 yıl olan Medresetü’l-Kuzât’tan mezun olup kadılık rütbesini de alırlar. Böylelikle devrinin aklî ve naklî ilimlerinde en yüksek dereceyi ihrâz etmişlerdir.
    Süleyman Efendi Hazretleri ayrıca, astronomi de tahsil etmiştir.
    Kendilerinin Dârü’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesi Kısm-ı Âli Üçüncü Sınıf’ta okuduğu dersler ve notları şöyledir:
    Tefsîr-i Şerîf:10
    Hadîs-i Şerîf: 10
    İlm-i Fıkıh: 9
    Usûl-i Fıkıh: 10
    Hilâfiyât (Mukayeseli İslam Huk.): 10
    İlm-i Kelâm: 10
    Felsefe: 10
    Hukuk ve Kavânîn: 9
    Edebiyât-ı Arabiyye: 10
    Yekûn: 88

    27 Mayıs 1919 (14 Mayıs 1335) tarihinde mezun olduğu Süleymaniye Medresesi’nin son sınıfında okuduğu dersler ve notları şöyledir:
    Tefsir-i Şerif: 10
    Usûl-i Hadis ve Nakd-i Ricâl: 10
    Hadis-i Şerif: 10
    Tabakât-ı Kurrâ ve Müfessirîn: 10
    Risâle (Doktora Tezi): 9 + 2/7
    Aded-i Vasat (Ortalama): 9 + 9/14

    Kezâ Medresetü’l-Kuzât’tan aldığı diplomada, okuyup imtihan verdiği derslerden bazıları şunlardır:
    Roma Hukuku,
    Sakk-i Şer’î,
    Ticaret-i Berriye Hukuku,
    Ticaret-i Bahriye Hukuku,
    Hukuk-ı Düvel vb.

    Silsile-i Saadat -33 - EBU'L FARUK SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN SİLİSTREVİ (K.S.) - Amerika Müslümanlar Birliği - United American Muslim Association
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Benzer Konular

  1. Ilk Hayati
    By Konyevi Nisa in forum Tarihçe-i Hayat
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 17.02.11, 20:04
  2. Eİnsteİn'nin hayati
    By SiLa in forum Halkla İlişkiler Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.01.09, 20:44
  3. TahsÎl-İ İrfan
    By Konyevi Nisa in forum T -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.01.09, 14:47

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •