Nefsimle bir muhavere...


Güzel günleri isteyen, güzellikleri talep eden nefsim ufak bir durumdan vaveyla ediyorsun.
Hem saadet diyorsun hem de saadeti temin edecek halleri yapmıyorsun.
Çektiğin her sıkıntı yaptığın binanın sağlamlaşan temelidir.
Hem şu misallere de bak ki şekvalarında ve vaveylalarında ne kadar haksız olduğunu, sabretmeyerek sevdiklerini ne kadar üzdüğünü anla;
İşte sana Yakub (a.s);
Canciğeri Yusuf’u kaybetti, türlü türlü sıkıntılar çekti hasretinde gözlerini bile kaybetti ama sabretti Rabbi’nden niyazı eksik etmedi. Rabbi öyle bir ikramda bulundu ki hem gözüne hem de ciğerparesi Yusuf’a kavuştu. Dikkat et iyice bak uğruna gözlerini kaybediyor. Yıllarca hasretini çekiyor. Varlığını bile bilmiyor ama sen ise sinek vızıldaması gibi olaylardan ejderha sesi gibi tepki veriyorsun. Bu halinle sevdiklerini üzüyorsun. Dikkat et kendine çeki düzen ver.
İşte sana 2. misal Yusuf (a.s);

Çocukluğunda en güzel yıllarında, babasının şefkatiyle geçirdiği günlerde kardeşlerinin kıskançlığıyla o şefkatten mahrum kaldı. Kuyulara atıldı, köle oldu sevdiklerinin hasretini çekti. Bu yetmedi iftiraya uğradı hapislere atıldı ama ümitsiz olmadı isyan etmedi. Rabbi’ne yöneldi.Rabbi ise karşılığında hem ailesini hem de mısır azizliğini nasip etti. En önemlisi Salihlerden kıldı. İşte ey nefsim Yusuf (a.s) müstehak olmadığı halde türlü türlü sıkıntılar çekti, iftiraya uğradı sevmek bekledikleri nazarlardan ihanet görüp zorluklar çekti. Sen ise ey nefsim; türlü türlü günahlar işlediğin, sevdiklerini çokça kırdığın halde ve sanki sevdiklerin sana ihanet etmiş gibi sanki hakkın varmış gibi şikayet edip inliyorsun. Ey nadan nefsim haddini bil. Sen bunlara müstehaksın. Rabbini tanı ve O’ na yönel zira O, Hasbunallahu ve ni’mel vekildir.

İşte sana 3. misal Meryem (a.s);

Küçücük yaşında düşmanlık ne olduğunu bilmediği halde karşısında koca koca düşmanlar bulmuş ve türlü türlü eziyetlerine maruz kalmıştı.Ama o Rabbi’nden sadece O’na ibadet etmeyi niyaz ediyordu. Ve gün geldi bu sıkıntılardan sonra Meryem (a.s) okkalı bir dayağın ardından öyleki gözü ve kolu morarmış bir hale gelmişti. Ama bu olay Meryem (a.s) ın istediği dilediği gibi ibadet etmesine vesile olmuştu. İşte ey nefsim;Sen ise müstehak olduğun çokca şikayet edip tevekkülsüzlük gösterdiğin halde, saadeti istiyorsun. Hiçbir sıkıntı çekmeden öylece mutluluğu ve saadeti ve rahatı istiyorsun.Halbuki bir insan daracık bir yerden sonra geniş olan aleme dünyaya gelir. O darlığı sıkıntıyı gördükten sonra ferah aleme geçer. Ve sürura kavuşur.

Ey nefsim bil ki ;

Alemi çeviren Allah’tır.O öyle bir Hakim’dir (hükmeden) ki bir dakika da koskoca semayı bulutlar doldurup boşaltır ve bu kudretine hiçte zor değildir.
Hem O öyle bir Hakim’dir (hikmetle iş yapan) ki, tohum toprağa atıldığında onu belli başlı zorluklara tabi tutar kimi zaman soğuk kimi zaman sıcaklığa maruz bırakır ama Rabbi’nin hükmü gelince neşv-ü nema bulur.
Hem bil ki hastaya ilaç verildiğinde hemen iyileşip ayağa kalkmaz. Hem nasıl ki güneş doğduktan 8.5 dakika sonra ışığı dünyaya geliyor. Sen ise ey nefsim bunlara bakmayarak uğraşmadan çalışmadan dua etmeden hemen olmasını istiyorsun…

İşte ey nefsim;
Bak ve ne kadar hatalı olduğunu gör.
Rabbine niyaz et ve sabret zira Her şeyi idare eden, her şeyi kudretine boyun eğdiren O’dur.O’nun rahmetine ve merhametine iltica et.
Hem unutma ki; gece en karanlık vaktine ulaştığı anda gün ışımaya başlar.
Hem Rabbi’nin izniyle bir tohum başında koskoca ağacı taşır.
Sadece O’nun izniyle,O’nun emriyle, O’nun kudretiyle, O’nun kuvvetiyle,O’nun hikmetiyle ve O’nun hakimiyetiyle…
Ey nefsim haddini bil ve ubudiyetini yerine getir.
Rabbi’ne yönel O’ndan iste ve sabret. Gelen sıkıntılara İnna lillahi ve inna ileyhi raciun de…