Sular 3 çeşittir. Tahür ( Temiz ve Temizleyici ) Tahir ( Temiz fakat Temizleyici değil ) Ve Müteneccis (Kirli, Pis)

1.) Tahür - Mutlak Su


Kendisi temiz, başkasını da temizleyen sudur. Gökten inen veya yerden çıkan her su, asıl yaratılış hali bozulmadan ve üç vasfından - Renk - Tad - Koku - biri bozulmamış veya temiz toprak, tuz veya su bitkisi gibi temizleyiciliğini bozmayan bir şeyle değişmiş ve müsta'mel ( kullanılmış ) olmayan sudur. Yagmur, dere, pınar, kuyu, deniz, kar ve dolu suyu ve benzeri tatlı - tuzlu sular. Tuzlaşan, su buharı olan da buna dahildir, çünkü o gerçek sudur.

Ancak Hanefiler dediler ki: Tuzun oluştuğu su, oluşumdan önce tahürdür.Ama oluşumundan ve erimeden sonra, tahür değil tahirdir, hadesi gidermez, necaseti giderir.

Bu Mutlak Su temiz ve temizleyicidir, onunla necaset giderilir, abdest ve gusül için kullanılır. Bununla ilgili şu Ayet-i Kerime Hadis-i Şeriflerdir.''Gökten Tahür Su İndirdik.'' ; '' Gökten Onunla Sizi Temizlemek İçin Su İndirir.''

Rasülullah SallAllahü Aleyhi Ve Sellem Efendimizin deniz suyu ile ilgili Hadisi Şerifleri: '' Onun, Suyu temizi meytesi ( Ölüsü) helaldir.'' Bu Hadis-i Şerif-i Ashab'dan 7 kişi rivayet etmiştir. ;'' Su Temizdir. Koku, tad ve rengini değiştirenden başkası onu kirletmez.'' İbn-i Mace Ebu umame'den rivayet etmiştir.


Mutlak Su Bahsi Şu İki Hususun Bilinmesini Gerektirmektedir.

a) Temizleyici Vasfını Etkilemeyen Değişme

Genelde sudan ayrı olmayan şeylerin değiştirmesi sebebi ile sudan temiz ve temizleyici olma vasfının kalkmıyacağında fakihlerin görüş birliği vardır.Bir yerde uzun zaman beklemekten dolayı suyun niteliklerinin tamamı veye bazılarının değişmesi, korunulması zor olduğu için zarar vermez.Temiz toprak, hazne ve kanallarındaki yosun, kokulu da olsa ağaç ve yağ ( koku da böyledir ), suyun kokusuyla değiştiği kenara atılmış pislik, derinn tabaklandığı katran ve selem ağacı yaprağı gibi şeyler, tuz ve kükürt suyu gibi bazı madenler, saman ve ağaç yaprağı gibi sakınmak mümkin olmayan şeyler zarar vermez.


Fakihlerin Tafsilat ve Sınırlamaları İse Şöyledir.


Hanefiler: Suyun niteliklerinden birini veya tamamını değiştirmedikçe katı ve temiz bir şeyin karıştığı su ile taharet caizdir.Toprak, yaprak ve ağaçların karıştığı ve koyulaşmamış sel suyu gibi.Eğer toprak yoğun hale gelmişse onunla taharet caiz olmaz. Süt, zaferan, sabun ve çövenin karıştığı akıcılığı devam eden su da böyledir. Çünkü su ismi hala devam etmektedir, ona karışan bu değişik şeylerden sakınmak imkansızdır. Su, yoğunlukta sabun suyu, renk olarak safran suyu olacak şekilde tabiatından çıkar veya yeni bir ismi olursa, onunla taharet caiz olmaz.


Malikiler: Uzun süre durmaktan, üzeirnden geçenden, yosun, böcek, ve canlı balık gibi onda meydana gelen veya genelde ondan ayrılmayan ya da ciarında bulunan bir şeyden dolayı meydana gelen değişme zarar etmez. Meşhur olan görüşte içine atılan toprak, tuz ve onun gibi topraktan çıkan bakır, kükürt, demir gibi madenler kasden bile atılsa katran gibi temiz bir tabaklayıcı; ruzgarla kuyulara, havuzlara düşen ağaç yaprağı ve saman gibi korunmak zor olan şeylerle değişmesi de zarar vermez. Kırba ve su çekmek için yapılmış kovalar gibi su taşımada kullanılacak deriler tabaklanırsa suyu kullanılabilir. Selem ağacı yaprağı, katran, şap gibi temiz tabaklayıcıların eserinden değişse bile yine zarar vermez. Çevresindekiler sebebi ile meydana gelen değişme de zararlı değildir. Çünkü su, çevresinin havasından etkilenir. Suyun dışına atılmış bir pislikten suyun kokusunun değişmesi bunun gibidir.


Su çekmek için kullanılan ip ve kova gibi aletlerden meydana gelen hafif bir değişiklik, tabaklanma olmaksızın kabın yağlandığı buhurun eseri ya da bunun suya atılıp dibine batarak suyu değiştirmiş olması da zarar etmez. Çünkü Arblar su çekmede öd ağacı katranını çok kullanıyorlardı. Bu, bekleme ile değişme gibidir.


Değişitiren şeyin cinsinde şüphe edilirse değişme zarar vermez: Bal ve kan gibi mahzurlu bir şey mi, yoksa kükürt ve çok beklemek gibi mahzuru olmayan bir şey mi bilinmiyorsabu durumda onunla taharet caizdir. Aynı şekilde tükürükle değişip değişmemiş olduğundan şüphe ederse, onunla temizlenmek caizdir.


Ekseriya sudan ayrı olan bir nesne ile vasıflarında biri değişirse bu zarar verir. Bunlar, temiz fakat ekseriya sudan ayrı olan süt, yağ, bal ve kuru ot gibi şeylerdir: Suyun üstüne düşmüş fesleğenler ve ona katışan yağ gibi suya sızar veya karışırda renk, tad, koku olarak vasıflarından biri değişirse onunla temizleme caiz olmaz. Artık suyun kendisi temiz, ama temzileyici değildir.


Özet Olarak: Suya temiz bir şey karışır ve rengini tadını ya da kokusunu değiştirmezse o, mutlak ve tahür (Temizleyici) bir sudur. Eğer üç vasıftan birini değiştirirse Maliki,Şafii, ve Hanbelilere göre temiz, fakat temizleyici değildir. Hanefilere göre, kaynatılmadıkça veya suyun yoğunluğunun ekserisi haline gelmedikçe, temiz ve temizleyicidir.


Malikiler toprakla ilgili olana şunu da ilave ederler. Kükürt, demir, bakır gibi topraktan çıkanların tamamı, suya kasden de atılsa vasıflardan birini değiştirdiğinde suyun temizleme özelliğini kaldırmaz.


Şafiiler: Temiz bir şeyin sebeb olduğu ve '' Su'' ismi verilmesine engel olmayacak kadar az bir değişme zarar vermez. Suyu bundan koruma zorluğu sebebi ile, değişmenin az veya çokluğu şüpheli de olsa bu böyledir. Çok da olsa beklemeden dolayı değişme, çamur, yosun ve hazne ya da kanallarındaki kükürt, sıçan otu ve kireç gibi şeylerle suyu bunlardan korumak zor olduğundan oluşan değişim zararlı değildir. Su tuzu ile oluşan değişim de böyledir, ancak dağ tuzu bunun dışındadır. Suyun hazne veya kanallarında olmadığı sürece, dağ tuzu ile değişim olur. Sudan oluşmuş tuzla taharet olur. Çünkü o aslında eriyince su haline dönüşen kar gibidir.


Kopup suya karışan ve dağılan ağaç yaprağı da korunmada ki zorluktan dolayı zarar vermez. Çevresindeki temiz bir şeyle değişen su da temizdir: Öd ağacı, yağ ( kokulu da olsalar), sert kafür, içine atılmış, kullanılmış da olsa toprak gibi. Çünkü toprağın dışındakilerle değişmesi suyun o nesnelerin kokusunu çekmesi iledir; toprakla olan değişmede ise bizzat toprağın bulunması söz konusudur. Bu, karın erimesine benzemektedir.


Hanbeliler: Uzun beklemeden dolayı, hazne veya kanallardan, çevresinden veya yanındaki bir leşin kokusundan dolayı suyun etkilenmeyeceği hususuunda Şafiiler gibidirler. Çünkü bundan sakınmak zordur. Bitek olmayan, tuzluk bir araziye salınan ve tuz haline gelen su da böyledir; onunla değişen o şekli de sudan oluşturmuştur. Bu , karın erimesine benzemektedir.


Özetle, Hanbelilerde abdestin caiz olduğu değişime uğramış sular dört türlüdür.


1- Yer ve haznesine izafe edilen su: Nehir suyu, kuyu suyu vb.


2- Sakınılması mümkin olmayan şeylerin karıştığı su: Bunlar, Yosun, yeşil diken ve suda yetişen bitkiler, suya düşen ya da ruzgarın savurup suya attığı ağaç yaprakları, selleirn taşıyıp suya karıştırdığı, saman, uzun çöp vb. şeyler, suyun yatağında bulunup üzerinden su geçince değişen kükürt, zift vs. ya da suyun durduğu yerdeki nesneler.


3- İki sıfatında ( Temizlik ve Temizleyicilikte) suya uygun olan nesnelerde değişen sular: Toprak suyu değiştirse temizleyiciliğini bozmaz, o da su gibi temiz ve tamizleyicidir. Organlardan akmayacak şekilde katılaşsa onunla temizlik caiz olmaz; artık o su değil çamurdur. Toprağın suya kasden ve ya kasıtsız düşmesi arasında bir fark yoktur. Deniz ve su tuzu, madeni tuz da böyledir. Bu sonuncusu ( Madeni Tuz ) sudan oluşmayan ve ona ihtiyacı olmayan bir karışımdır; Zaferan vb. gibidir.


4- Karışmaksızın bir arada olmaktan dolayı suyun değiştiği şey: Çeşitleri ile yağ, katran, zift ve mum ile suda eriyip kaybolmadıkça öd, kafür, amber gibi katı olan temiz şeyler... Çünkü bu yakınlıktan ileri gelmektedir. Suyun yanındaki bir şeyin kokusundan etkilenmesine benzer. Bunda hilaf yoktur.


Temiz bir şeyin karışıp da değiştirmediği su ile abdest alınacağında ulema arasında ihtilaf yoktur. Bakla, nohut, gül, zaferan vb. bir şey suya düşer ve az olur da tad, renk ve çokça kokusu olmazsa, onunla abdest caizdir. '' Rasülullah (S.A.V) Efendimiz ve hanımı, hamur lekesi bulunan bir çanaktan yıkandı.''


b) Hanefilere Göre Tahür Fakat Kullanılması Tenzihen Mekruh Olan Su:


Handefilere göre, sahih olan görüşte başkası bulunduğu bir zamanda kullanılması tenzihen mekruh olan temiz ve temizleyici su şudur. Kedi gibi ehli bir hayvanın kendisinden içtiği az bir su ( artığı necis olan vahşiler böyle değildir ). Dışarıda dolaşıp pislik yiyen tavuk, yırtıcı kuşlar, yılan ve farelerin kendisinden içmiş olduğu mutlak su da böyledir. Yani taharette kullanmak tenzihen mekruhtur. Bu, insanlara kolaylık olması için istihsanla amele göredir. Zira insan kedi ile çok ilgilenir, kedi de insanın etrafında fazla dolaşır. Sakınılması imkansız olduğu için de yırtıcı kuşların artığı sudan kullanmak zarureti meydana gelebilir. Rasülullah (S.A.V.) Efendimiz kedinin artığının temiz olduğunu haber vermiştir. '' O necis değildir, etrafınızda çok dolaşanlardandır.'' buyurmuşlardır. Hz Aişe (R.A.) da '' Rasülullah (S.A.V.) İçmesi için su kabını kedinin önüne uzatır, artanı ile abdest alırdı.'' diye rivayet etmiştir.


Bu sudan başkası yoksa kerahet kalkar.Şafiiler ise kedinin ağız ve artığının temiz olduğunu söylemişlerdir.


2- Temiz Fakat Temizleyici Olmayan Su


Hanefiler: Bu su, elbise ve bedenden habes ( necaset)'i giderir, hadesi gidermez, yani onunla abdest ve gusül caiz olmaz. Üç çeşittir.