Yine Katliam ve Suskunluk
28 Aralık 2008 Pazar
Hepinizin malumu önceki gün dünyanın baş belası ülkelerinden biri yine hiç umulmadık bir anda “en seri katil nasıl olunur” dersini verircesine mazlum bir halkın kanını akıtmaya başladı.
Gerçi hiç bitmeyen ve bu güne kadar sanıldığının aksine hiç barış ilan edilmeyen bir savaşın ceberut ve işgalci tarafı dünyanın gözlerinin içine baka baka kan kustu üzerimize.
Masum Filistin halkı bir seri atılar bomba ve roket sonrası yüzlerce şehit verdi. Televizyonların ekranlarına yansıyan son dakika haberlerinin en zalim mesajı “İsrail Gazze’ye saldırdı ve yüzlerce ölü, yüzlerce yaralı var”.
Gazze zalimlerin sinsi planlarının uygulandığı Ortadoğu’nun en karmaşık bölgesi Filistin’de uzun zamandır süren ablukaya şimdi yeni cinayetler eklenmekte.
Ablukaya alınma nedeni demokratik seçimler sonrası işbaşına gelen Filistin hükümetini İsraillilerin beğenmemesiydi. Dünyanın şımarık çocukluğu İsrail bir kez daha hünerini sergilemiş önce Filistinli kardeş gruplar birbirine girerek kardeşkanı dökmüşlerdi.
Arkasından zaten her tarafı param parça olmuş Filistin topraklarının bir bölümü olan Gazze, Mahmut Abbas yönetiminden ayrı düşen İsmail Haniye Hükümeti’nin kontrolünde kalarak doğal olarak ikiye bölünmüştü. Bunu fırsat bilen İsrail Gazze’yi abluka altına alarak her türlü giriş çıkışı engellemişti.
Açlık, sefalet, hastalık Gazzelilerin günlük rutin yaşam standardı haline gelmişti. Adeta yaşayan ölüleri barındırmaktaydı Gazze kenti.
Bütün bu olanlara seyirci kalmaktan öte geçiştirici birkaç kınamadan başka herhangi bir etkili tepki almayan İsrailliler bu kez acımasızca uyguladıkları tecrit ve soykırım uygulamalarına ateş ve barutu da ekleyerek karadan, Filistinlilerin üzerlerine havadan, karadan ve denizden bomba yağdırmaya başladı. Devamının da geleceği tehdidinde bulunan zalimler bir avuç nüfuslarıyla dünyaya meydan okuyorlar. Kendilerine köleleştirdiği yöneticiler aracılığıyla Hıristiyan dünyasının ve bir kısım Müslüman devletlerin sessiz kalma desteğini de arkasına alan İsrail bütün kiniyle sergilediği vahşetlere bir yenisini daha ekledi.
Ölenler arasında çoluk çocuk yaşlı genç topluca yok olan aileler var. 8 – 9 hatta10 - 11 kişilik aileler o gün mezun olan, toplum güvenliğini ve asayişini sağlamak için eğitilmiş polislerin törenine aileleri de iştirak etmişti. Bu nedenle saldırının olduğu alanda resmi insanlardan çok siviller bulunmaktaydı ve bu acımasız saldırıda bu sivillerin birçoğu hayatlarını kaybettiler.
Yüzlerce farklı noktaları hedef alan saldırının amacı Filistinlileri Hamas yönetiminden soğutmak. Ancak bu saldırılar daha çok kaynaşmaya neden oldu ve İsraillilerin oyununu ilk etapta bozulmuş durumda.
Çünkü aylar öne birbirlerini öldüren gruplar son saldırılar nedeniyle tekrar bir araya gelerek bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan da eğer vatan denilebilecek bir karış toprakları varsa onu savunmaya çalışıyorlar.
Peki, biz ne yapıyoruz? Hiç. Hem de kocaman HİÇ.
Lanetliyoruz, kınıyoruz, estiriyoruz, gürlüyoruz ve fısss diye sönüveriyoruz. Daha doğrusu söndürüveriyorlar.
Dünya insanlığının iflas edişini bir kez daha seyrediyoruz. İnsanlığımdan utanıyorum. İğreniyorum bu dünyada zalimlere boyun eğerek yaşamaktan. Ölü toprağı serpilmiş İslam Dünyasına. Birkaç cılız ses ile baharın geleceği de yok zaten.
Aslında bu olay çok boyutlu bir imtihandır. Zalimin cehennemini tescillerken, mazlumun cenneti âlâdaki yerleri hazırlanıyor. Biz arada seyirci kalanlar, Allah’ın lanetini olsun talep etmekten imtina edenler olarak, neyi kim adına savunduğunu bilmeden zavallıca yaşayanlar, bilmiyorlar ki ülkemizdeki ve ülkelerindeki açmazların müsebbipleri de yine aynı kalemden yontulmuş zalimlerdir.
Yeryüzünden İsrail Devleti var oldukça kendilerinin dünyaya ilan ettikleri politikaları gereği bu olaylar hep tekerrür edecek ve bizler de her defasında “vah vahları veya tüh tühleri oynayacağız.
Son olarak şunu haykırmak istiyorum “Zalimler için Yaşasın Cehennem” Buğz ediyorum, dilimle söylüyorum ve kalbimin tasdiki ile kaleme alıyorum.
Gücüm ancak bu kadara yetiyor.
Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab!
Ismail Hakkı Koçak