Açılma HaRaMıN UMMaNıNa
Dökülmesin zülfün yere, dökülmesin nurun namahrem ellere, kem gözlere, kem dillere. Atma başının sertacını; Atanlara ağladı dünya, mateme boğuldu şems, nücum, kamer; Zira yıldızlar, güneş, ay görmek istemiyor seni aldatıcı dünyanın şaşaasında.

Bir defasında, hatırlarsan başörtünü çıkarmıştın, işte o an kalbimizi derinden yaralamıştın. , nuruna nur katmıştı, ab-ı hayat nev'înden, içmiştin hidayet şerbetini nur bardağından. Açma başını bacım, ablam açma. Açma kalplerimizde yara; Kapan küfre inat, aldanma nahoş, yanlış fetvalara.

Mu'cize beyan emrediyor; kapan diye. Kapan bir kale gibi, kalkan gibi koru nurunu, fenalık veren fani güzelliklere karşı kapan. Ne de olsa dünyadır bu meşgale adı üstünde. Zehirli baldır bunun adı, yedirir bağından bir habbe yüzlerce tokat vurur.

Bir ''Bir'' var, 'Biz'den oluşan, hülâsa o ''bir'' şeairi İslâmiye; örtün için değişmeye amadedir şanını, makamını. Açma ne olur, bak Peygamber-i Zişan da emrediyor O da açma diyor.

Koca dünya, ağır geliyor artık sıkletin bizlere. Ne istiyorsun? Ne istiyor sana âşık insanlar, ne istiyorsunuz? Alın sizin olsun (karanlık, puslu, aldatıcı) dünyalık. Müjde var Asr-ı Saadetten sana kanmayanlara. Cennet-i firdevs vaat ediliyor nurunu koruyanlara, emanetinde emin olanlara...

Hem sana çok yakışıyor başörtü. Sen ve başörtün; bu dünya sahnesinde değişmez ikilisiniz Amine'den, Hatice'den bu yana. Sana çok yakışıyor bu mukaddes libas, çıkarma, atma üstünden!


Ali KARABİBER