***
DIŞARDA
Points: 39.199, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Mantıkut Tayr/ Kuş dili
Dili
Hermes Yayınları-Feridüddin Attar
Feridüddin Attar Nisabur’da 1120’da dogmus ve muhtemelen 1194’da
vefat etmis ünlü bir sair ve mutasavviftir. Hekim ve eczaci
olmasindan dolayi Attar olarak anilmaktadir. Tac’ül Ârifin Necmettin
Kübrevi’ye bagli olmakla birlikte; benimsedigi tasavvuf anlayisi bir sistemden ziyade İsrâki’dir. Hz.Mevlâna, Seyh Galip ve diger
mutasavviflar tarafindan yüceltilen Attar, çogu günümüze kadar
ulasan pek çok eser birakmistir.
Bunlarin arasinda en ünlüsü 1187’de yazmis oldugu Tuyûrnâme
(Mantiku't-tayr veya Mantik Al-Tayr) adli 4931 beyitten olusan eseridir.
Attar, Kusdili veya Kuslar Meclisi olarak da bilinen bu mesnevî
tarzi eserinde, tasavvufun Vahdet-i Vücûd anlayisini anlatir.Eserde
çok zengin bir sembolik dil kullanilmis ve Hakikât’i arayanlar, yani
Hakikât Yolunun Yolculari kuslarla simgelenmistir.Hüthüt adli kus
onlarin önderleri, kilavuzlari, yani mürsitleridir. Aradiklari
Simurg adli efsanevî kus, Allah’in zuhûr ve taayyünüdür. Tabii,
zuhûr ve taayyün aslinda bizzat kendilerinden ibarettir.
Ancak,Vahdet-i Vücut’a, yani Varlik Birligi’ne ulasanlar, “halkin
Hakk’in zuhuru; Hakk’in halkin bütünü oldugunu” idrak edebilirler.
Kusdili asagida özetlenmeye çalisilacaktir:
“… Günlerden bir gün, dünyadaki bütün kuslar bir araya gelirler.
Toplanan kuslarin arasinda hüthüt, kumru, dudu, keklik, bülbül,
sülün, üveyk, sahin ve digerleri vardir. Amaçlari, padisahsiz hiç
bir ülke olmadigi düsüncesiyle, kendilerini yönetmek üzere bir
padisah seçmektir.
Hüthüt söze baslar ve Hz.Süleyman’in postacisi oldugunu
belirttikten sonra; kuslarin Simurg adinda bir padisahlari oldugunu
söyler. Ama, hiç bir kusun haberlerinin olmadigini, herkesin
padisahinin daima Simurg oldugunu belirtir. Ancak, binlerce nur ve
zulmet perdelerinin arkasinda gizli oldugu için bilinmedigini ve
onun “bize bizden yakin, bizimse uzak” oldugumuzu anlatir. Simurg’u
arayip bulmalari için kendilerine kilavuzluk edecegini
ilave edince; kuslarin hepsi de hüthütün pesine takilip onu aramak
için yollara düserler. Kuslarin hepsi de Simurg’un sözü üzerine yola
revan olurlar…
Ama, yol çok uzun ve menzil uzak oldugundan; kuslar yorulup
hastalanirlar. Hepsi de, Simurg’u görmek istemelerine ragmen,
hüthütün yanina varinca “kendilerince geçerli çesitli mazeretler
söylemeye” baslarlar. Çünkü, kuslarin gönüllerinde yatan asil
hedefleri çok daha basit ve dünyevî’dir (!) Örnek olarak, bülbülün
istegi gül; dudu kusunun arzuladigi abihayat;
tavuskusunun amaci cennet; kazin mazereti su; kekligin aradigi
mücevher; hümânin nefsi kibir ve gurur; doganin sevdasi mevki ve
iktidar; üveykin ihtirasi deniz; puhu kusunun aradigi viranelerdeki
define; kuyruksalanin mazereti zaafiyeti dolayisiyla aradigi
kuyudaki Yûsuf; bütün digerlerinin de baska baska özür ve
bahanelerdir.
Bu mazeretleri dinleyen hüthüt, hepsine ayri ayri, dogru,
inandirici ve ikna edici cevaplar verir. Simurg’un olaganüstü
özelliklerini ve güzelliklerini anlatir.
Hüthüt söz alir ve sunlari söyler. Söyledikleri, ayna ve gönül
açisindan ilginçtir:
Simurg, apaçik meydanda olmasaydi hiç gölgesi olur muydu?
Simurg gizli olsaydi hiç âleme gölgesi vurur muydu?Burada gölgesi
görünen her sey, önce orada meydana çikar görünür.Simurg’u görecek
gözün yoksa, gönlün ayna gibi aydin degil demektir.Kimsede o
güzelligi görecek göz yok; güzelliginden sabrimiz, takatimiz
kalmadi.Onun güzelligiyle ask oyununa girismek mümkün degil.O, yüce
lûtfuyla bir ayna icad etti.O ayna gönüldür; gönüle bak da, onun
yüzünü gönülde gör!
Hüthütün bu söylediklerine ikna olan kuslar, yine onun rehberliginde
Simurg’u aramak için yola koyulurlar.Ama, yol, yine uzun ve
zahmetli, menzil uzaktir…Yolda hastalanan veya bitkin düsen kuslar
çesitli bahaneler, mazeretler ileri sürerler. Bunlarin arasinda,
nefsanî arzular, servet istekleri,ayrildigi köskünü özlemesi, geride
biraktigi sevgilisinin hasretine
dayanamamak, ölüm korkusu, ümitsizlik, seriat korkusu, pislik
endisesi,himmet,vefa, küskünlük, kibir, ferahlik arzusu,
kararsizlik, hediyegötürmek dilegi gibi hususlarla; bir kusun
sordugu “daha ne kadar yol gidilecegi” sorusu vardir.
Hüthüt hepsine, bikip usanmadan tatminkâr cevaplar verir ve daha
önlerinde asmalari gereken “yedi vadi” bulundugunu söyler. Ancak,
bu “yedi vadi”yi astiktan sonra Simurg’a ulasabileceklerdir.
Hüthütün söyledigi, “yedi vadi” sunlardir.
VADİLER
MERHALELER
1.Vadi
İstek
2.Vadi
Ask
3.Vadi
Marifet
4.Vadi
İstigna
5.Vadi
Vahdet
6.Vadi
Hayret
7.Vadi
Yokluk (Fenâ)
BEKÂ
Kuslar gayrete gelip tekrar yola düserler…
Ama, pek çogu, ya yem istegi ile bir yerlere dalip kaybolur, ya aç
susuz can verir, ya yollarda kaybolur, ya denizlerde bogulur, ya
yüce daglarin tepesinde can verir, ya günesten kavrulur, ya vahsi
hayvanlara yem olur, yaagir hastaliklarla geride kalir, ya kendisini
bir eglenceye kaptirip kafileden ayrilir.
Bu sayilan engellerin hepsi de Hakikât yolundaki zulmet ve nur
hicaplaridir.Bu hicaplardan sadece otuz kus geçer.Bütün vadileri
asarak menzil-i maksudlarina yorgun ve bitkin bir halde
uzanan bu kuslar, rastladiklari kisiye kendilerine padisah yapmak
için aradiklari Simurg’u sorarlar.
Simurg tarafindan bir görevli gelir…Görevli, otuz kusun ayri ayri
hepsine birer yazi verip okumalarini ister.Yazilarda, otuz kusun
yolculuk sirasinda birer birer baslarina gelenler
Ve bütün yaptiklari yazilidir.
Bu sirada, Simurg tecelli eder…
Fakat, otuz kus, tecelli edenin (!) bizzat kendileri oldugunu; yani,
Simurg’un mânâ bakimindan otuz kustan ibaret olduklarini görüp
sasirirlar.Çünkü, kendilerini Simurg olarak görmüslerdir.Kuslar
Simurg, Simurg da kuslardir.Bu sirada Simurg’dan ses gelir:
“Siz buraya otuz kus geldiniz, otuz kus göründünüz. Daha fazla veya
daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Çünkü, burasi bir aynadir!”
Hasili, otuz kus, Simurg’un kendileri oldugunu anlayinca; artik,
ortada, neyolcu kalir, ne yol, ne de kilavuz...
Çünkü, hepsi BİR’dir.
Ayni, asikla, masukun askta; habible, mahbubun muhabbette; sacidle,
mescudun secdede; bir olmasi gibi...Aradan zaman geçer, “fenâda
kaybolan kuslar yeniden bekâya dönüp”,yokluktan
varliga ererler…”
Kusdili sembolizmasi yukarida özetlenmistir.
Attar, “ölümden sonraki ölümsüzlügün sirrina” lâyik olacaklarin
bilinciyle;ancak, bunlari yazabilir Kusdili olarak; sembolik lisanla!
Tabiî ki, okuyup da anlayanlara (!)...
Kusdili, mesnevî anlam ve kapsam olarak zengin bir
sembolizmadir.Kuslar, “Hakikât Yolunun Yolculari” ;
Simurg, “Hakikât” olarak tanimlanir.İnsan ömrünün engebelerine
esdeger merdiven basamaklarini çikabilmek vesonunda ancak çok az
kisinin hedefine ulasabilmesi seklinde düsünülebilir.Bunlar, tekamül
merdiveninin, İstek’ten Fenâ’ya dogru çikan
basamaklaridir.Açiklandigi gibi, kuslarin bazilari, Fenâ’dan daha
ileri giderek
Fenânin da Fenâsini, yani Bekâ'yi idrak eder.Sembolik evrende terk
etme , yegâne kemalât yoludur. Bu sembolizmada, kuslar sâlikleri,
kilavuz Hüdhüd kusu mürsidi temsil eder.Sîmurg (otuz kus), yani Anka
ise, Allah'in zuhûr ve taayyünüdür.Tûyurname, bir vadiden öteki
vadiye sirayla geçilerek olgunlasmak seklinde kuslarla temsil edilen
ilginç bir örnegidir.Ves-selâm…
:rolleyes:
