***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Katil İsrail
Bugün Katil İsrail Yonetimi Gazzede toplu katliam yaparak 200 Müslüman kardeşimizi şehid etti. Allah tarafından Kuran-ı Kerimde Lanetlenen tek ırk olan Yahudiler neden bu zamanı seçdiler. Malum Dunya Yılbaşı adı altında Hristıyan ve Yahudilerin bayramı olan Noeli kutlamaya hazırlanıyor. Turkiyede malesef bu ahmaklığa surukleniyor. Ey Kafirin noelini kutlayan ahmak muslumanlar uyanın onlar noellerinde kardeşlerinizin kanlarını dokuyorlar. Yeter artık ya silkelenip kendinize gelin Allahın ipine sarılıp yardım isteyin yada Rabbimden gelecek olan cezayı bekleyin.Onlar o gece kaldırdıkları her şarap kadehinde Müslüman kanı içdiklerini iddia ederken seizlerde onlarla eş zamanlı kadeh mi kaldırıcaksınız? Onlar Gazzede kardeşlerinizi şehid ederken sizde televizyon karşısında dansoz seyredip şarkı turkumu dinliceksiniz. Onlar bizim hangi bayramımızı kutluyorlarda biz onların noelini kutluyoruz. Filistinli şehidlerimize Allahdan rahmet tum İslam Alemine başsağlığı uyanıklık ve hidayet diliyoruz. Ey anetli yahudiler Filistinli Kardeşlerimin Göz Yaşına Sizi Kurban Ederiz,bu Canı Filistine Feda Ederiz! Gazzenin intikamını alacağız bekle bizi İsrail sonun yakın...
______________________________ _________________
______________________________ _________________
FiLiSTiNiM Elinde Bir Taş Olsam...
Filistin elinde bir taş olsam; metâl yığınlara çarpan. Sonra bir rüzgâr sektirse bedenimi Gazze sahillerine doğru. Oradan okyanuslara adım atsam ve balıklara fısıldasam sevdâlarımı. Enkaz altında kalan yüreğime bir duvar diksem. Tecrit etsem nedâmetli yaralarımı gönlümden. Kapansa solungaçlarım ve ölümün soğuk yüzünü hissetsem Kudüs sokaklarındaki gibi.
Elimi kolumu gersem dürreleşen hezeyânlarıma. Korusam onu serseri kurşunların çığlıklarından. Sağa sola savrulan öldürücülerin ortasında, toz duman içinde kalsa her yanım. Bir kameranın camekanında unutulmaz, vazgeçilmez bir poz olarak, ölümü kutsayan dünyalılar tarafından çekilmiş kalmasam.
Sultânı olmasam bir kerecikte dünyanın. Bir kerecikte isyan etsem altından ördüğüm kafesime. Bülbülü kıskandırsam güller ötesinden. Kömürleşmiş gözlerimi yakan, acı sulara bir alev çaksam ve mumum döküldüğünde, oracıkta duygularımla donmasam.
Semâyı kıskanıyor ve orada durmadan adımlamak istiyorum daraldığım vâkitlerde. Gökyüzü neden mavidir diye kendime sorsam; cevabını vahalardan doldurduğum kandan alsam ansızın: Gökyüzü hırsızların, arsızların, kansızların basamadıkları için mavidir!..
Filistin elinde bir taş olsam; yeşilimsi bir inşaâta tuğla olarak eklenen. Yükselsem kat kat, tümseksiz duygularımın üzerine inşâ etsem sadrımı ve sabrıma bir asrı sığdırsam o yapıda. Sıvamı umuttan yoğursalar ve kirpiklerimden yapılmış bir kürekle atsalar üzerime varlığımı. Çiseleyen ilk cemrenin asırlara haykıran dokunuşuyla yıkasalar bedenimi. Ellerimi örümcek ağlarında değil, beyazları görülecek dağlarda ovalasam.
Serap siluetleriyle doldurulmuş bir vadide, son rol oyuncusu olmak zor. Başrolünü üstlenememişken hecelerimin, milyonlarca kelime sarf etmesem. Kelimelerimi anlamasalar da, anlamlandırsalar zulümden nâsibini almışlar.
Yaşamı anlamlandırsa milyonlar neler değişmez ki! Süpürülen kapı önlerine bırakılan gümrah karartılarda gölge olmasam. Eğer, illahaki gölge olacaksam, güneşin doğmaya en yakın zamanındaki gölgesi olsam mor bir kalemle çizilen.
Dört bir yanımdan esen kuru ayazlara atmosferde bir siper kazsam. Çağın her saldırısında oraya sığınsam. Sâğânâğın biteceği güne dek eğsem başımı ve yüreğimden geçen kurşunlara bir bir çentik atsam. Sonra tükense zulmün kurşunları, attığım çentikleri saysam, ibret alsam. O günden sonra, hâyâtın ibresini günahlara değil, varlıklara doğru çevirsem.
Filistin elinde bir taş olsam; toprağın bağrına saplanan. Devşirme insancıklar takılsa vücuduma, düşürsem kalelerini teker teker. Özgür Kudüs düşleri kursam ay ışığının tenime baktığı gecelerde. Kapasam gözlerimi ve retinama samimiyet dolu bir medeniyet tâhâyyülü yaşatsam. Gurbetlere bir kez daha taş olup yağsam. Çiseleyen cemreyi kıskandırsam, yağdığım kâplarda tatlı sulardan göletler açsam.
Elbet cennete çeviremeyeceğim dünyamı, cehenneme çevirmek isteyenlere izin vermesem. Gül eksem yol kenarlarına, şebnemi olmasa da, ırmaklara girintiler kazsam. Kâlbimi tırnaklasam, kanını akıtsam. Hâyâtta olduğunu anlayabilsem, hâyâtta değilse eğer, sıksam damarlarını da suizan anjuyolar yaptırsam.
Gırnata’nın perdelerini çeksem, Kurtuba’ya selam versem. Kilometrelerce uzunluktaki kandillerle aydınlatılmış caddelerinde yol alsam Endülüs’ün. Bir tutam gaz yağı da ben damlatsam lambalarına. Yakılan gemilerin enkazını değil, ruhunu söküp çıkarsam denizin dibinden. Bir ibrik neşe akıtsam ektiğim güllere, bir ibrik dolusu şefkâtle sulasam mevsimlerimin tütsülü güzlerini.
Filistin elinde bir taş olsam; dokuz taş oyununda üstüste dizilen. Diriliş için konulsam, beni yıkmaya gelenlere karşı sapasağlam dursam. Kendimi pamuk gibi hissetmesem de, taşlığımı, duruşumu idrâk etsem.
Filistin ellerinde taş olamadım; bari insan olmasam da, amazon ormanında bir taş olsam. Nehir üzerimden aksa ve ben öylece dursam...