Ahirete İman
Yaşamınızı yönlendiren kişilereolaylara şöyle bir göz atın. Bir yerlere ulaşmak için uğraşıyor
"yaşam mücadelesi" içinde bir yer almaya çalışıyorsunuz. Hayatınızdaki pek çok şeye yoğun bir dikkat veriyor
bu konular üzerinde derin derin düşünüyorsunuz. Ama yaşamınız boyunca tereddüt etmeden düşünmekten kaçındığınız konular da var. Üstelik
çevrenizdeki pek çok kişi de sizinle aynı fikirdedir. Konuşulmaması ve üzerinde düşünülmemesi gereken konuları çok iyi biliyorlar. Ölüm bunlardan bir tanesi
belki de en önemlisi. Ölüm çözüm getiremedikleri bir "son"dur onlara göre. Tıpkı ölüm gibi
kainatın ölümünü getirecek olan kıyamet de insanlar tarafından çok uzak bir kavram olarak değerlendirilir. Kıyamet gününde gerçekleşecek olan olaylar
insanlar tarafından az çok bilinmekte
ama bunları düşünmek onları korkutmaktadır. Korku duymaktansa
böyle bir konuyu unutmak daha makuldur ve bu şekilde yaşamakta bir sakınca görmezler.
İnsanlar en çokkıyamet gününün canlı
cansız her varlık için "son gün" olmasından etkilenirler. Kıyamet günü
dünya hayatının hatta tüm kainatın son günüdür
ama aynı zamanda da ahiretteki sonsuz yaşamın başlangıcıdır. O gün
insanların tümü yeni bir diriliş ile dirilecekler ve dünyadaki yaşamlarında Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanlar cennette ağırlanırken
inkar edenler cehenneme sevk edileceklerdir. Dolayısıyla böyle bir günün beklentisi içinde olan bilinçli bir insan için
dünyadayken ölüm
kıyamet ve ahiret gerçeklerinden kaçmanın bir anlamı yoktur. Aksine
kıyamette meydana gelecek olan olaylar ve ölüm gerçeği
kendisini daha fazla harekete geçirecek
Allah yolunda güzel amellerde bulunmaya sevk edecek
ahiret inancına yöneltecek ve Allah'a yakınlaşmasına bir yol olacaktır. Benzersiz olayların gerçekleşeceği kıyamet günü
o büyük korkuyu yaşamayacak olanlar sadece iman edenlerdir. Müminlerin üzülmeyeceğini ve korkmayacağını Allah bir ayette şöyle bildirmektedir:
Hayırkim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse
artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi
112)
Dünyada iken bu gerçeğe inanmış bir insanbunun gereklerini de yerine getirmişse o zorlu günde artık güvenlikte olacağının bilincindedir. Çünkü Kuran'a iman etmiş
asıl hayatın ahiret hayatı olduğuna inanmıştır. Ölümün varlığını gözardı etmemiş
Allah'a ibadet etmekte büyüklüğe kapılmamıştır. Böyle bir insan ahiret yaşamında sonsuz bir güzellikle karşılanacaktır. Kıyamet gününde ise Allah'ın nuru onunla olacaktı. İman edenler Kuran'da şöyle müjdelenmektedirler:
... O gün Allahpeygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları
önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla
bizi bağışla. Şüphesiz Sen
herşeye güç yetirensin. (Tahrim Suresi
8)
Bu kitap sizlere kıyamet gününü ve o gün meydana gelecek olan olayları açıklamaktao zorlu güne karşı uyarmaktadır. Ancak esas olan
kıyamet gününün insanların tümünü bekleyen bir gerçek olduğudur. Mutlaka karşılaşılacak olan bu büyük gerçeği gözardı etmek ve bunu düşünmemek makul görülmemelidir. Bu kitapta Kuran ayetleri doğrultusunda yapılacak açıklamalar kıyamet gününün varlığı ve gerçekliği üzerinde düşünmenizi sağlayacaktır.
Buradaki amaçher ne olursa olsun karşılaşacağınız bu güne karşı sizleri uyarmak
böyle bir günde güvenlik içinde olabilmeniz ve sonsuz cennet yaşamını kazanabilmeniz için sizlere yol göstermektir. Kıyamet gününün akıllara durgunluk veren olaylara sahne olacak olması
insanları üzerinde düşünmeye yöneltmesi açısından çok önemlidir. İşte bu nedenle kitap boyunca sizlere kıyamet vaktinin özelliklerini detaylarıyla tarif edecek ve bunların gerçekliği üzerinde duracağız.
Kıyamet Günü Yaklaşarak Gelmektedir
Gerçek şu kikıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir
onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir. (Hac Suresi
7)
Ölüm gitgide yaklaşıyor. İster genç olun ister yaşlıgeçen her gün
hatta her dakika ölüme biraz daha yaklaşıyorsunuz. Zamana karşı koyamıyor ve ölümün yaklaşmasına bir türlü engel olamıyorsunuz. Almakta olduğunuz önlemlerin hiçbiri sizi ve çevrenizdekileri "geçici" olmaktan alıkoyamıyor. Dünyadaki herşey gibi siz de yaşamınızı sona erdirecek güne doğru ilerliyorsunuz.
Ancak dünyada ölümlü olan yalnız insan değildir. Diğer tüm canlılaryeryüzü
hatta tüm evren de ölümlüdür
yok olacakları bir gün belirlenmiştir. İşte o gün "son gün"dür. O günden sonra dünya hayatı son bulacaktır. Yokoluş günü yalnızca dehşetin yaşandığı
boyutları hiçbir insanın tasavvur edemeyeceği kadar korkunç
aynı zamanda görkemli bir "son gün" olacaktır. Yeryüzündeki herşey yerle bir olacak
yıldızlar silinip dökülecek
güneş körelecektir. O vakte kadar dünya üzerinde yaşamış olan tüm insanlar biraraya toplanacaklar ve bu güne şahit olacaklardır. Bu "son gün" inkarcılar için zorlu bir gündür ve kuşkusuz bu günün sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Kıyamet yaklaşarak gelmektedir. İnsanların çoğunun inancının aksinekıyamet hiç de uzak değildir. O gün dünya ile birlikte
dünyaya ait olan herşey de yok olacaktır. Hırslar
istekler
kızgınlıklar
beklentiler
şehvet
düşmanlık ve zevkler sona erecektir. Geleceğe yönelik planların bir anlamı kalmayacaktır. Allah'a döndürüleceğini unutan herkes için
o çok sevdiği
sonsuz hayata tercih ettiği dünyanın
tüm o aldatıcı zenginlikleri
güzellikleri ve meşguliyetleriyle sona erdiği gün gelmiştir. İşte o gün
insanlar Allah'ın varlığına kesin bir biçimde şahit olacak
unutmaya çalıştığı ölüm günü ile karşı karşıya kalacaklardır. Artık Allah'ı ve ahiret yaşamını unutarak geçirdiği bu kısa ömür sona ermiştir ve yeni bir başlangıç kendisini beklemektedir. Bu başlangıç
asla son bulmayacak ve asla inkarcılara mutluluk getirmeyecektir. Bu sonsuz yaşamın ilk anından itibaren azap öylesine şiddetlidir ki
bunu yaşayanlar
azabın yerine "ölümü" ve "yokoluşu" isteyeceklerdir. Bu hayatın başlangıcı kıyamet saatidir. Ve kuşkusuz "kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir".
Dünya Hayatı Geçicidir ve Ölüm Kesin Bir Gerçektir
Çocukluğunuzun ilk günlerinden itibaren geleceğinize ilişkin belirli bir hedefe yönelir veya başkaları tarafından yönlendirilirsiniz. Muhtemelen şunlarla karşılaşırsınız: Yaşınız ilerlediğinde artık bir aileniz ve işiniz olmuştur. Daha çok para kazanmak ve daha rahat yaşamak için çaba gösterirsinizçocuklarınızı yetiştirir
onların ileride sizden daha iyi bir hayat sürmelerini istersiniz. Haftada bir aile toplantılarına katılır
tatil yapar
işe gider
geri kalan vaktinizi de evde geçirirsiniz. Birkaç aksaklık dışında yaşamınızdaki herşey muntazam devam eder
genelde çok olağanüstü durumlarla da karşılaşmazsınız.
Yaşamınızdaki herşey sanki daha önceden belirlenmiş gibidirçevrenizdeki insanların yaşamları da birbirleriyle çok büyük benzerlikler gösterir. Bu benzer senaryolara göre yaşamak için çalışmalı
soyunuzu devam ettirmek için de aile kurmalısınız. Bu düşünceye göre zaten "iyi bir aile ve iyi bir iş" dışında yaşamın başka ne amacı olabilir ki! Bunlar sağlandıktan sonra mutlu bir yaşam hayal edersiniz. Böylece herşey tozpembe olacak ve yaşamın geri kalan kısmını huzurlu geçireceksinizdir.
Oysa siz bunları düşünürkenbedeninizde ve çevrenizde önemli birtakım değişiklikler olmaktadır. Vücudunuzda farklı işlevlere sahip pek çok hücre görevini tamamlayıp ölmekte ve yaşınız ilerledikçe bunların yenilenmesi daha da yavaşlamaktadır. Bedeniniz yaşlanmakta ve bu yönde sürekli belirtiler
hastalıklar
eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Zaman sürekli ilerlemekte ve geri dönüşün imkansızlığı gün geçtikçe daha da açık bir şekilde kendini göstermektedir. Ve siz huzurlu ve rahat geçirmeyi planladığınız "geri kalan ömrünüzde" gitgide ölüme doğru yaklaştığınızın farkındasınızdır. İşte bu nedenle dünya hayatı size beklediğiniz rahatlığı ve huzuru gerçek anlamda asla vermez. O ana kadar sizi pek çok açıdan tatmin ettiğini düşündüğünüz bu yaşamın bir sonu vardır. İşte bu sonun ardından asıl gerçeklerle yüzyüze gelinecektir. O halde dünya hayatında hedeflediğiniz hiçbir şey sizin gerçek amacınız olmamalı. Çünkü dünya hayatı yalnızca geçici bir imtihan yeridir. Kimin güzel davranışlarda bulunduğunun sınandığı yerdir. Allah
bize bu önemli gerçeği şöyle bildirmektedir:
Oamel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O
üstün ve güçlü olandır
çok bağışlayandır. (Mülk Suresi
2)
Yaşamın gerçek amacı "iyi bir aile ve iyi bir iş" değildir. Herkesin tek bir yaratılış amacı vardır: Allah'a kul olmak. Dünyada elde edilmiş maleş
çocuk
mevki
itibar gibi kazançların hepsi yaşam boyunca büyük bir tutkuyla bağlanılan değerlerdir. Fakat ölümün ilk anından itibaren bu dünyevi kazançlar bir anda tüm değerlerini ve önemlerini yitirirler. Bu herkesin bildiği ama düşünmekten kaçındığı bir gerçektir. Dolayısıyla asıl amaç bu olmamalıdır. O zaman gerçek amacın ve kazancın ne olduğunu çok iyi düşünmek
kavramak gerekir. İşte yaratılmanın asıl amacını Allah Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Bencinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi
56)
Ancak Allah'a kulluk görevinin tam olarak yerine getirilmesiyle ölümden sonra başlayacak olan ahiret hayatı için güzel bir beklenti söz konusu olabilir. İnsanların büyük bir kesiminin sahip olduğu çarpık bir beklenti vardır. Çoğu insan bu ihtimale inanarak kendini rahatlatmaya çalışır. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Eğer bir insanın ahireteölümden sonraki yaşama yönelik bir beklentisi yoksa
o zaman da geriye tek bir ihtimal kalır: Ölümle birlikte sonsuza dek yok olmak! Bu ihtimal ise diğerlerine göre çok daha ürkütücüdür. Allah'a kulluk etmeyi reddeden insanlar bu olasılıktan korktukları ve unutmak istedikleri için kendilerince çeşitli yöntemler geliştirirler. Bu yöntemler ise genelde hep aynıdır: Ölüm konuşulmaz
tartışılmaz
hatırlatılmaz. Halbuki ölüm
yaşanılacağı kesin olan bir gerçektir
ama sanki "yokmuş" gibi davranılır. Toplumun büyük bir kesiminin bu mantığa sahip olması insanda bir rahatlamaya sebep olabilir. Oysa kendisi gibi diğer insanlar da aldanmaktadırlar. İnsanlar ölümü
kıyamet gününü ve ahireti bilmekte ama düşünmemektedirler. Dünya hayatıyla tatmin bulmakta
daha doğrusu tatmin bulmayı istemektedirler. Oysa Allah Kuran'da insanların kaçmakta oldukları ölüm gerçeğiyle mutlaka karşılaşacaklarını bildirmektedir. Ayette şöyle buyrulur:
De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölümşüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da
müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir. (Cuma Suresi
8)
Ölüm yalnızca insanlara mahsus değildir. Geçici olan dünya hayatındainsan gibi "herşey" ölümlüdür. Allah bize
tüm kainatın
içindeki canlılarla birlikte yok olacağı bir günün varlığını
yani "kıyamet gününü" bildirmiştir. Kıyamet günü
imtihanın son bulduğu
nihai gündür. O günün gelişini
yeryüzündeki her insan pek çok belirti ile anlayacak ve kainatın ölümüyle sonuçlanacak olaylar gerçekten de tüyler ürpertici olacaktır. Ve en nihayet dünyadaki tüm insanlar
kıyametin gerçekleştiği gün
kendilerini bekleyen "yeniden dirilişi" kavrayacaktır. Böyle bir günle karşılaşmayı ummayanlar
karşılarındaki bu apaçık gerçeği reddedemeyecekler ve Allah'ın emrine "isteseler de istemeseler de" boyun eğeceklerdir. Allah
tüm evren için büyük bir son hazırlamıştır. İnsanların çoğu her ne kadar inkar etmeye çalışsa da
kıyamet saati belirlenmiş bir vakitte kendilerini beklemektedir.
Kıyamet Günü Kesin Olan Bir Gerçektir
Daha önce bahsettiğimiz gibi dünyanın geçici değerlerine sahip olmayı kendisi için yeterli gören insanlargerçeklerden çeşitli yöntemlerle kaçarlar. Ölüm tüm gerçekliği ile yanı başlarında iken bunu gözardı eder
yeniden dirilecekleri günü de unutmaya çalışırlar. Bunları düşünmemek kendilerince bir kaçış yöntemidir. Böylelikle insanlar Allah'a olan yükümlülüklerini akıllarına getirmeyerek
yalnızca kendi tutkularına göre yaşayabileceklerini zannederler. Oysa kıyamet günü kesin bir gerçektir. Bu gerçek Kuran'la bildirilmiştir.
Aynı zamanda Kuran'da kıyamet gününde gerçekleşecek olan olayların tasvirleri de yapılmıştır. Oldukça detaylı anlatılan kıyamet vaktindeyeryüzünde ve tüm kainatta olacaklar
bunun yanı sıra insanların ruh hali
tüm benliklerine hakim olacak büyük şaşkınlık
korku ve panik açık bir şekilde anlatılmaktadır. Kuşkusuz
evren kusursuz olarak yoktan var edildiği gibi
yine kusursuz ve olağanüstü görkemli bir kapanışla sona erecektir. Gezegenler yörüngelerini bulamayacak
dağlar yerlerinden oynayacaklardır. Daha önce herşeyin tesadüf olabileceği bahanesi ile Allah'ı inkar edenler
tüm dengeleri altüst eden bu muazzam olaylar karşısında tesadüflerin değil
yalnızca Allah'ın hükmünün geçerli olduğunu anlayacaklardır. Allah kıyamet anında gerçekleşecek olaylarla ilgili olarak Kuran'da şöyle haber vermektedir:
De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah'ındır." Orahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar
işte onlar inanmayanlardır. (Enam Suresi
12)
Artık Sura tek bir üfürülüşle üfürüleceğiyeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı
ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün
vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi
13-15)
Kıyamet Günü Belirlenmiş Bir Vakittir
Zaman ilerledikçekıyametin vuku bulacağı ana doğru hızla yaklaşıyoruz. İnsanların büyük bir çoğunluğu kıyamet vaktini kendilerinden çok sonraki nesillerin karşılaşacakları bir olay olarak düşünmektedirler. Burada şu gerçeği hatırlatmakta yarar vardır. Kuşkusuz bizlerden önceki nesiller de aynı düşünce ile hareket etmişler ve "uzak gelecekteki" bu olayı düşünmemişlerdir bile. Oysa dünya üzerinde
ilk insanın yaratılışından itibaren yaşamış olan her kişi
kıyamet günü gerçekleşen olaylara şahit olacak
Allah'ın huzurunda toplanacak ve hiç kimse için de bir kaçış mümkün olmayacaktır. Üstelik bu günün
siz günlük yaşamınıza devam ederken
gelecek için planlar yaparken olmayacağına dair bir garanti de yoktur. Kesin olarak gerçekleşecek olan kıyametin vaktini sadece Allah bilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
De ki: "Bilmiyorumsize vadedilen (kıyamet ve azab) yakın mı
yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?" O
gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi
25-26)
Allahbüyük bir düzen içinde yarattığı yaşamı
bilemediğimiz bir vakitte tüm düzeniyle birlikte sona erdirecektir. Bu kapanıştan şüphe etmeyi veya buna inanmamayı insanların büyük bir çoğunluğu makul karşılıyor ve bu nedenle inkarı tercih ediyor olabilirler. Ancak tarifi yapılan bu son gün
inkarcılar için oldukça zorlu
ürkütücü bir gün olacaktır. Bu nedenle inanmayarak olacakları beklemek yerine
varlığından şüphe duymadan kıyamet gününe iman etmek
insanı kendisi için çok daha olumlu ve kazançlı bir sonuca götürecektir. Zira dünyada harcadığı çabaların "boş bir çaba" olduğunu kıyamet saati ile anlayan bir insanın pişmanlığı
tarifi oldukça zor
çok şiddetli bir pişmanlıktır. Bir ayette Allah şöyle buyurur:
Ancak o'herşeyi batırıp gömen büyük-felaket' (kıyamet) geldiği zaman. O gün
insan
neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. (Nazi'at Suresi
34-35)