Allah Yâr de, kalbin huzur dolsun!
Gerçek kul olmanın “La” ile başlaması,
aslında insanın inkârcı tabiatının nasıl da doğru bir tercihle
kapıları sonuna kadar açarak “kul” olma bilinciyle
donatılacağını göstermektedir.
İnkâr etmek!
Bilinci her türlü olumsuzluktan soyutlamak!
O’ndan başka ilah yoktur, ancak O vardır diyebilmek!
Eşikten içeri bu bilinçle girildiğinde gerçek kul olmanın
güzelliğiyle donatılıyor insan. Aradan tüm vasıtaları kaldırarak
sadece O’na yönelmek!
Ancak Sana ibadet eder, ancak Senden yardım dileriz…
Kapı bir kere açılmaya görsün.
Dar kapıdan içeri girerken, birden çiçeklerle bezenmiş,
fıskiyelerle serinlemiş bir bahçede bulursunuz kendinizi.
Çünkü aracısız kulluğun mükâfatı size bahşedilmiştir.
Gönlünüze sürur verecek daveti almış olarak kendinizi
ne kadar bahtiyar hissedersiniz değil mi? O’nun rahmeti
âlemi kuşatmıştır.
O’ndan ümit kesilmez.
Zira O el-Gaffâr’dır, el-Vehhâb’dır, er-Rezzâk’tır, el-Fettâh’tır,
El-Bâsıt’tır…
Gerçek anlamda ‘ Yâr’ demek,
insana bu güzelliklerin her daim bahşedileceği rahmetin pınarlarını sonuna kadar açar.
Dünyaya ait ne kadar gam ve keder varsa
bu kelimeyle insanın kalbinden sıyrılır gider.
Âşıkların, velilerin, ariflerin, abidlerin, fazılların yol arkadaşı yapar. Güneşin kızgınlığında dudakları kurumuş birinin suya olan hasreti gibi, onun dilini kalbin ritmine sokan kelimelerle hasret çeker.
Sevgiliyi özlemek!
Sevgiliyi anmak! Sevgilide yaşamak!
Sevgiliyi özleyen ne yapsın kulağa çarpıp yere düşen sevgi sözcüklerini. Sevgiliyi anan, ne yapsın gözlerinin önünde seremoni yapan kartondan âşıkları. Sevgiliyi özleyen, ne yapsın haz ve tatmin hayallerini. Cennetin anahtarı sendedir ey Sevgili.
Başka anahtarlara ne hacet! yâr.
Günümüzde insan kendi cehenneminin gönüllüsü olarak adımlar atıyor da farkında değil. Yalan, gıybet, kibir, haset, iftira, zulüm… gibi kebairi hiç çekinmeden diline ve kalbine yoldaş kılan çağdaş insan! Kalbin karanlığını yırtacak bir ışık arıyorsan Yâr de! Bu dünyanın hay huyları ne seni mutlu etmeye yeter, ne de senin intikamcı ruhunu tatmin eder.
Yalan söyleyerek kime savaş açtığının farkında mısın?
Gıybet ederek diline hangi kanı bulaştırdığını biliyor musun?
Kibir ile içinde nasıl bir cehennem taşıdığını hiç düşündün mü?
Haset ederken nasıl bir karanlığın içinde yüzdüğünü hayal edebiliyor musun? İftira ederken eli kanlı katilden daha zalim olduğunu biliyor musun? Zulüm işleyerek arşı nasıl titrettiğinin farkında mısın?
Allah Yâr de, kalbin huzur dolsun!
Göğün derinliklerindeki mavi gözlerini maveraya çevirsin.
Yıldızlar arkadaşın olsun!
Rahman’ın hoşnutluğunu kazanmış kulların dostluğuna güven!
Bakışlarıyla insanı ürküten hoyratların dostluğuna bel bağlama! Gözlerinde yaş, kalbinde hüzün, dilinde zikir ile acz ve fakrını bilen salikin yolunu mübarek bil! Aklını Rahman’ın eserlerini tebyin ve tenzih ile kalbini rıza, şükran ve Hayret ile dolduran ariflerin meclisini terk etme!
Kalbini ateşten tuğlalarla ören sevgisizlik duvarını Allah yâr kelimesiyle yık!
Bu öyle güçlü bir kelimedir ki, bir kez hakkıyla diyebilirsek kalbimizi korunaklı hale getirebiliriz.
Allah Yâr…