Sahte güneşlerde kavrulan gönlümün çatlayan vadilerine, pırıl pırıl gülümseyen bulutlar, gül kokan yağmurlarını usul usul indirseMevsimleri alsam kollarımın arasına Kışta kalan bütün tohumlar gecelerinde, gülün kırmızı düşünü görseİçimden kopup toprağa titreyerek düşen her yaprak,hazanımı güle açılan bir yol bilse
Bu dünyanın kızgın dalgalarının dehşeti ile parçalanan kıyılarım,bir gül vaktinde Ay'ın yüreğime vuran gölgesinde yetim başlarını okşayan o şefkatli elin merhametiyle onarılsaGecenin siyah perçemine karışan yalnızlığımın solgun yüzü, bütün sessizlikleri sızlatan bir sedayla gönül aynalarıma çarpıp kırılsaKırılan her parça, yeni bir yüz olup bir gülün sesine dost olsa
Gül desem
Bu dünyaya dair ne varsa yeni bildiğim, hepsi eskise bir bir içimdeSöğuk bir hançer gibi damarlarımı yırtan isyanlarımı çekip çıkarsam kalbimdenKanayan yaralarımın sancısını bir gül yaprağının sıcaklığıyla dindirsemSıcak, buhar buhar yükselirken semaya,ufkun ince çizgisine doğru aşkı soluyarak savrulan mahzun bir kum zerresi olsamGülün ayağını kaldırdığı yere, ben bıraksam yüreğimi Uzun yolların yorgunluğuna sükut eden bir çehreyle,kafesinden kurtulan bir güvercin misali, tutsaklığı ruhumda elesem,ömrümün bir ucundan diğer ucuna dek koşar adım gülün ateş kırmızısı izini sürsem…
Gül desem
Yalanın ve riyanın gökte yıldızların ışığını söndürdüğü,mum ışığına sürgün düştüğüm vakitleri unutsamKaranlık zincire vurulsa önce yedi yerinden, sonra eriyip aksa gözlerimdenGül gölgelerinde oluk oluk kandiller yansa mehtabın titreyen gamzesinde
Puslu çöllerin susuz feryadına bulansam içimin sessiz çığlıklarınıBir akşam yıldızı duysa iniltilerimi de İnse, göklerden simleri dökülmüş gecenin gerdanınaGül adında bir ışık saçsa ruhumun girdabına
Artık hüzün şarkılarını söylemekten vazgeçse iklimŞiir şiir bir özlemi taşısa ellerimHer ıslandığında bir gülü büyütse içinde gözlerim
Gül desem
Taif'e gitsemAtılan taşlara bir perde olup gerilsemSevr mağarasında kanatlanmayan kuşun kanadında bir tüye dönsemMağarayı kapatan örümceğin ağındaki bir ilmeğe ersem
Gül desem
İntizarımda kapanmayan gözlerime gül tozundan sürmeler çekilse,kalbimin surları gül yaprağından örülseGönlümün kabuk bağlayan yanıklarına gül adında bir merhem sürülse
Çehrelerin engebeli yollarına gülden bahçeler döşenseHer bahçede güle tutkun bir bülbül ötseKuş yavruları sımsıcak gülden hikayelerle ısınsa
Gül taşıyan çağlayanlar süzülse parmaklarımdan, topraktan gül devşiren düşlerimesokaklar,solgun ışıklar,yakamozlar gül koksaCaddelerde ağaçlar,pencerelerde saksılar gül koksaDemir parmaklıklar gül dalından yapılsa,onlar da baharda gül diye açsa
Ayaz gecelerin kuytusunda,uykuyu bekleyen dertli gözlere, gül yudumlayan ninniler asude uykular taşısa
Gül desem
Gül renginde katmer katmer açılan guruptan ruhuma dökülse meleklerdemet demet gül rayihasında sallansa bütün beşikler…Bir kuşluk vakti gül adında bir sızı düşse yüreğimeKabaran denizler gül diye çıldırsaSilkelense gök maviliğindenGül yağınca semadan ızdırabım inşiraha dönüşse
Gül desem
Hasretinin soğuğunda kırağı vuran çiçeklerim dirilip gürbüzleşseGünahlarımın karasına boyanan kanım, gül renginde temizlenseAğır aksak yürüyen vicdanıma can gelseRuhumun viran olmuş bağları bir tutam bahar ışığı ile tazelenseGülün şefkati ile süslense boynu bükük fidanlarım
Buket buket gülle doldurup heybemi, uzak diyarlara ömrünü adayan bir seyyah olsamHer ülkenin açılmamış paslı kapılarına taze bir gül dalı bıraksamGözlerini yazmaya adamış bir hattat olsamHer harfime bir gül düşürsem
Ellerini nakışlarına adayan bir nakkaş olsamHer nakışıma bir gül sığdırsam
Gül desem
Güle yazılan bütün yazıları ben okusam
Bütün şiirleri ben ezberlesemGüle adanan nefeslerim tükenene dek, bir gül destanını içinde ömür sürsemBütün şakıyan bülbüller sussaGüle aşkımı ben söylesemben anlatsam
Dökülse kanlı pasları gözkapaklarınınKırılsa kapıları gülsüz geçen yıllarımınİçimi yakıp yıkan rüzgarlar gül sularında durulsa


Gül desem
Beni bir gül sevse
Beni bir gül anlasa…

(alıntı)